Salgın fırsatçılığında yeni adım: İşçileri 'MESS Safe' ile takip edecekler

Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), Covid-19 önlemi adı altında “MESS Safe” uygulamasını devreye sokmaya hazırlanıyor. Salgının başından bu yana işçiler için önlem almayan, sokağa çıkma yasağında bile işçileri çalıştıran patronların salgının seyrinin 'azaldığının' belirtildiği günlerde attığı adım, işçilere yeni bir saldırının da hazırlığı anlamına geliyor.

Haber Merkezi

Salgın günlerinde işçileri yetersiz önlemlerle çalıştıran, sokağa çıkma yasağında bile “özel izinle” binlerce işçiyi fabrikalara dolduran patronlar, salgının seyrinin yavaşladığı belirtilen günlerde “MESS Safe” adlı bir uygulamayı gündeme getirdi.

Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), tarafından gündeme getirilen uygulamanın işçilerin işyerlerindeki hareketlerini takip edeceği, sosyal mesafe uyarısı yapacağı belirtiliyor.

Uygulamayı övüyorlar ama...

Kimi “haber siteleri” bu uygulamayı “Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası, COVID-19 sonrası geleceğin normalini MESS SAFE teknoloji hareketiyle şekillendiriyor”  iddiasıyla gündeme getirirken, düzenlemeyi ve ne anlama geldiğini DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Sekreteri Özkan Atar ile konuştuk.

Atar, sermaye örgütü MEES'in söz konusu hazırlığına  ilişkin detaylı bir araştırma  yaptıklarını vurgularken, şu ana kadar uygulamanın fabrikalarda hayata geçirilmediğini , örgütlü oldukları işyerlerinde yapılmak istenen test çalışmalarına da, araştırmalarını tamamlayıp kararlarını vermeden önce üyelerinin onay vermediğini belirtti.

MESS’in uygulamanın ayrıntılarını açıklamadığını da dile getiren Atar, sistemin cep telefonu üzerinden, bluetooth ile çalışacağının belirtildiğini ifade etti.

'Kapsamlı bir değerlendirmede bulunacağız'

Söz konusu hazırlığa ilişkin detaylı bir araştırma yaptıklarına işaret eden Atar, “İşçi sağlığı açısından, kişi hak ve özgürlükleri, kişisel verilerin korunması yönleriyle  yapıyoruz bu araştırmaları. Elektrik Mühendisleri Odası ve Bilgisayar Mühendisleri Odası’ndan söz konusu hazırlığa ilişkin değerlendirme talep ettik, yine işçi sağlığı açısından da Tabip Odası’ndan görüş istedik. Kişi hak ve hürriyetleri bakımından hukuk çevrelerinden de değerlendirme taleplerimiz oldu. Bu konuda uluslararası kimi uygulamalar ve deneyimler üzerine  sendikaların itirazlar noktaları  var. Bu deneyimlerin de sonucundan yararlanıyoruz. Tüm bu bilgilerin ardından kapsamlı bir açıklamada bulunacağız” dedi.

'Önlemler konusunda birçok çalışma yaptık'

Sendika olarak ülkemizde Mart ayından bu yana gündeme gelen Covid-19 salgını üzerine, işçi sağlığı açısından alınması gereken önlemler konusunda, 1,5 metre sosyal mesafe düzenlemeleri konusunda çok sayıda çalışma yaptıklarını, bu konuda önemli yol alındığını, birçok fabrikada bu anlamda düzenlemeler yapıldığını aktaran Atar, işçilerin de bu konuda kendi otokontrol davranışlarını  oluşturduğunu, hala eksikler bulunan fabrikalarda da düzenlemeler yapılması için çalışmalarının sürdüğünü dile getirdi.

'İşçi yararına olmadığını düşünüyoruz'

Atar, bu süreçte böylesi bir uygulamanın gündeme getirilmesinin dikkat çekici olduğunu belirtirken, “Tüm bunların ışığında söz konusu düzenlemeye ilişkin ilk değerlendirmemiz ; işçinin çalışma alanı, hatta çalışma alanı dışındaki hareketlerinin-özelinin takibi ve kayda alınması kişi hak ve özgürlükleri bakımından sakıncalıdır.işçi ve toplum sağlığı gibi masumane bir yaklaşımın ardından ,Sermayenin işçiler üzerindeki gözetim ve denetimi kabul edilemez boyuta gelebilecek ve kalıcılaşabilecektir” dedi.

'Yumruğumuzu masaya vurmalıyız'

Metal patronlarının hazırlığına ilişkin soL'a konuşan metal işçisi Kaan, söz konusu düzenlemenin kendilerinin sağlığı için alınmadığına emin olduklarını dile getirdi.

Uygulamanın sosyal mesafe için değil, bu virüs kullanılarak ilerleyen zaman için tamamıyla köleliğe doğru yeni bir adım atılması amacı taşıdığını belirten Kaan, "Aynı işyerinde çalışan insanların birbiriyle istemese dahi işle alakalı bir istişare için yan yana gelmesi kaçınılmaz. Patronların bu konuda bu kadar titiz olduklarına inanmıyorum. Amaç sadece kim nerede, kim yemek süresine, oturma süresine uyuyor, kim olduğu yerde fazla duruyor bunu sistemden görerek işçiyi işten daha kolay çıkarmaya çalışmak ve haklarını gasp etmektir. Kısacası bunun adı çalışanın boynuna zincir takmaktır. Şu anki hükümetin de destek vereceğini düşünüyorum. Biz işçiler acilen örgütlenmeliyiz. Yumruğumuzu masaya vurmalıyız" dedi.

'Prangalı kölelik sistemi gibi olacak'

Metal işçisi Kenan ise söz konusu düzenlemeye ilişkin yaptığı açıklamada, "Bir nevi prangalı kölelik sistemi gibi olacak. Zaten işyerlerinde yeterince baskı altındayız. Çalışma koşulları olsun, ücretler olsun şimdi de bizim hareketlerimizi kontrol altına almak için bunu çıkarıyorlar. Bizler özgür bireyleriz. Kendi haklarımızın ne olduğunu çok iyi biliyoruz" dedi.

"İş yerinde bir şekilde kameralar ve vardiya amirleri ile kontrol edebiliyorlar. Bizim dışarda da bir hayatımız var. Kimse kendi özel hayatına karışılmasını istemez" diyen Kenan, "Bu uygulamanın fabrika dışına taşması mümkün değil buna da kimse izin vermez" ifadesini kullandı.