Salgın döneminde öğretim üyelerine 7/24 mesai

'Yarın başlıyoruz' denilerek başlanan yeni eğitim döneminde öğrencilerin ve öğretim üyelerinin internet olanaklarının düşünülmemesi, salgının günlük hayata olası etkilerine yönelik vizyonsuzluk, eğitim sürecinin yüzeysel bir bakış açısı ile planlanması yaşanan sorunları giderek derinleştirmekte.

Dr. Arzu Bozdoğan

Salgınla birlikte uzaktan eğitime geçen üniversitelerin bazılarında ilginç uygulamalara şahit oluyoruz son günlerde. Hazırlık yapma fırsatı verilmeden uzaktan eğitim teknolojilerini kullanarak derslerini devam etmekle görevlendirilen öğretim üyeleri son haftalarda inanılmaz bir iş yükü ile baş başa bırakıldılar.

Öğrenci sunumları ile yapılan derslerin klasik ders formatına dönüştürülmesi, uygulamalı kimi derslerin teorik derslere veya internete uygun derslere dönüştürülmesi, ders materyallerini yeni teknolojik ortama uyarlanması, yüzlerce öğrenciden oluşan sınıflarda sınav yerine ödev uygulamasına geçilmesi gibi birçok başlık ekstra bir iş yükü yarattı, ancak öğretim üyelerine hazırlanmaları için hiç zaman tanınmadı.

“Yarın başlıyoruz” denilerek başlanan bu yeni eğitim döneminde öğrencilerin ve öğretim üyelerinin internet olanaklarının düşünülmemesi, salgının günlük hayata olası etkilerine yönelik vizyonsuzluk, eğitim sürecinin yüzeysel bir bakış açısı ile planlanması yaşanan sorunları giderek derinleştirmekte.

BİR GECEDE BAŞLAYAN EĞİTİM

Bu hazırlıksız başlayan sürecin getirdiği iş yüküne ek olarak, haftalık ders programlarında yer alan ancak klasik ders formatında olmayan kimi derslerin de uzaktan eğitim sürecinde klasik ders formatına dönüştürülmesi kimi üniversitelerde zorunlu hale getirildi. Lisansüstü ders grubundaki derslerin (örn., seminer, uzmanlık alanı ve tez) aslında bir tez çalışmasının yürütülmesine yönelik tanımlanmış amaç ve kapsamları unutularak haftalık ders şeklinde yürütülmesi yönünde baskılar oluştu. Bu dersleri sırası ile açarsak neden klasik ders formatında yürütülemeyecekleri daha iyi anlaşılacaktır.

Seminer dersi lisansüstü öğrencilerin danışmanının seçtiği bir konuda dönem boyunca çalıştığı ve dönem sonunda bir sunum yaptığı, böylece öğrencilerin kavramsal konuları kavrayış düzeyinin değerlendirildiği bir derstir. Bununla uyumlu olarak, lisansüstü öğrencilere yönelik yönetmeliklerde seminer dersi lisansüstü öğrencilerin danışmanı tarafından belirlenmiş bir konuyu sözlü ya da yazılı olarak sunduğu kredisiz ders olarak tanımlanmaktadır.

Tez ise lisansüstü öğrencilerin tez çalışmasına başladığı dönem bu çalışma yüklerini göstermek amacıyla ders yüklerine bir ders olarak eklenir ve tez çalışması bitinceye değin öğrenci danışmanının kılavuzluğunda çalışmalarını yürütür. Lisansüstü öğrencilerin tez çalışmalarına yaptığı kılavuzluk, danışmanlık yükü öğretim üyelerinin ders yüklerine bir ders yükü karşılığında işlenir. Bu bir çevirme işlemidir, yani tez süresince öğretim üyesi tarafından verilen emeğin ders yükü olarak karşılığına denk gelir. Yoksa tez dersleri yapılandırılmış bir müfredat çerçevesinde danışmanın öğrenciye bilgi aktarımı yaptığı klasik bir ders değildir. Oysa salgın günlerinde kimi üniversitelerde öğretim üyeleri seminer ve tezleri klasik bir ders gibi yürütmek zorunda bırakılmaktadır.

HER DERS ONLİNE OLACAK, TEZLER DAHİL…

Uzmanlık alanı dersi ise danışmanın çalıştığı bilimsel alanda bilgi ve deneyimlerini öğrencilere aktardığı ve tez çalışmalarına yardımcı olduğu kredisiz bir ders olarak tanımlanmaktadır. Tez dersinin tamamlayıcısıdır. Lisansüstü öğrenciler tez çalışmaları boyunca alanlarında yapacakları literatür taraması için öğretim üyelerinden okuma tavsiyesi alırlar, kuramsal konularda anlayamadıkları konularda danışmanları ile kuramsal tartışmalar yürütürler, istatiksel analizlerin üzerinde birlikte çalışırlar veya çalışmalarını nasıl yayınlayacaklarına dair yaşadıkları sorunlarda öğretim üyesinin deneyimlerinden yararlanırlar. Böylece tez çalışmaları süresince bir araştırma üzerinden bilimsel araştırmanın tüm aşamalarını danışmanlarının rehberliğinde bir öğrenme süreci olarak deneyimlerler.

Tez çalışmalarının başından sonuna yoğunluğu zaman zaman farklılık gösterir. Lisansüstü öğrencilerin literatür taraması yaptıkları veya araştırmalarının verilerini topladıkları dönemlerde danışmanları ile ortak çalışma ihtiyacı azalırken; araştırma sorusunun belirlenmesi, bilimsel yöntemin yapılandırılması, istatistiksel analizlerin yürütülmesi ve öğrencilerin yazdığı metinlerin değerlendirilmesi ve geribildirim verilmesi gibi aşamalarda azami şekilde yoğunlaşır. Bazı dönemlerde danışmanın geceli gündüzlü haftalarda o tez öğrencisi ile çalışması gerekir. Eğer tez ve uzmanlık alanı dersleri klasik ders gibi yürütülecekse öğretim üyelerinin gerçek tez çalışmalarına sarf ettikleri emek ücretlendirilmemiş olacaktır. Ancak sorun burada öğretim üyelerinin hak kaybından öte eğitim niteliğinin büyük bir zarar görmesidir.   

Araştırma yönelimi yüksek bölümlerde öğretim üyelerinin danışmanlık sayıları on iki öğrenciye kadar çıkabilmektedir. Hali hazırda haftada genellikle 10 ila 18 saat klasik ders veren öğretim üyelerinin seminer, tez ve uzmanlık alanı derslerini klasik ders gibi yürütmeleri haftanın 5 günü sabah 8.30 ile 18.00 arasında soluksuz mesai yapmaları anlamına gelmektedir. 10 dakikalık ders araları ve öğle arası dışında vakti kalmayan öğretim üyelerinin tez çalışmalarının asıl gerekleri olan güncel makaleleri takip etme, öğrencilerin yazdığı metinleri değerlendirme ve geribildirim verme, istatistiksel analizlerini kontrol etme gibi gerçek işlerini yapma şansı kalmamıştır.

Üstelik salgın sadece öğrencileri etkilememektedir. Öğretim üyeleri de salgının getirdiği olumsuzluklardan toplumun her kesimi gibi etkilenmektedir. Okulların kapatılması ile kendi çocuklarının bakımı, eğitimi; kendi anababaları gibi yaşlı yakınlarının ihtiyaçları; ekstra sağlık ve hijyen gerekliliklerini yerine getirmek gibi ağır yükümlülükler altındadırlar. Uzaktan eğitim sürecinde işleme konulan bu keyfi uygulamalar üniversite yönetimlerinin bilimsel faaliyetlerin doğasına ne kadar yabancı olduğunu göstermektedir.

Alınan kararların, eğitimsel hedef ve gerekliliklerle hiçbir alakası yoktur. Uzaktan eğitim uygulamaları en kısa sürede tepeden aşağı inme kararlarla değil öğretim üyelerinin görüş ve önerilerine göre şekillendirilmelidir. Salgın döneminde öğretim üyeleri için keşfedilen bu irrasyonel uygulamaların hukuki bir karşılığı olduğu da açıktır. Üniversite yönetimlerinin üniversitenin kendi ihtiyaçlarını öncelemeyen, emeğe saygı duymayan, bilim dışı anlayışının binlerce çıktısından biridir bu yaşananlar.

Uzaktan eğitim sürecinin yönetilmesi işi bir an önce eğitimin gerçek temsilcilerine, öğretim üyelerine devredilmelidir.