Kadıköy’de bir yeri tarif etmenin kısa yolu, özellikle Anadolu yakasında oturanların gittiği ilk sinema, koskoca ilçede akla gelen ilk yerlerden biri: Rexx sineması.
Moda Caddesi’yle Bahariye Caddesi’ni birleştirir, Sakız Gülü Sokak ile Kadife Sokak’ın kesişimindedir. Bilmeyenin kaybolmaya çok meyilli olduğu sokaklara sahip Kadıköy’ün tüm sokakları ona çıkıyordu.
1800’lerin başında kilise, sonrasında Apollon Tiyatrosu.
13 Nisan 1922'de bir Türk kadın oyuncunun yani Afife Jale'nin ilk kez sahneye çıktığı yer.
Sonra sinemaya dönüşüyor, ismi de Hale oluyor.
Mülkiyeti Rum Ortodoks Vakfı’na ait, kiralamak için seçilenler ve işletenler Yordan Anas ve ailesi.
Rexx’in mimarı Maruf Önal, modern mimarinin simge isimlerinden.
Hale Sineması’nın yıkımının ardından kalan horasan harçlı duvarlara dokunmayan Önal, anılarla iç içe yaşadığımızı savunan bir anlayışa sahip.
Ve sonunda ismi Reks oluyor takvimler 1962’yi gösterdiğinde. 1995’e kadar bekliyor “Rexx” ismini alabilmek için.
Yordan Anas’ın bu ismi vermesinin nedeni Paris’te görüp çok etkilendiği Grand Rex isimli sinema salonu.
O günden bugüne sayısız film, sayısız insan geliyor geçiyor. Rexx, Kadıköy’ün en büyük ikonlarından biri.
90 gün içerisinde bu hafıza mekanın yıkılmasına karar verildi, hem de bir sürü bilinmezlikle.
Maruf Önal’ın ilmek ilmek işlediği bu yapı ve hatıralarımız bilinmezliklerle birlikte yıkılacak.
İstanbul’un son semt sinemalarından Rexx’in ‘Kültürel varlık olmadığına’ karar verildi İstanbul Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından. Böylece yıkım isteği de onaylandı.
Kent kimliğine referans olan Rexx, sadece Kadıköy’ün değil İstanbul’un da simge mekanlarından. Hem kültürel bir nokta hem de buluşma durağıydı. 59 yıldır sinema olsa da hep İstanbul’un kültür-sanat hayatının belirleyici noktaları arasındaydı.
59 yıllık geçmişte yalnızca alternatif filmlere, film festivallerine ev sahipliği yapmadı; sinemanın önü sevgililerin ilk buluşmalarının, arkadaş sohbetlerinin uğrak noktasıydı.
Yıkılan yalnızca duvarlar değil, milyonlarca insanın hatırası da olacak. En önemlisi İstanbul’un kimliği bir kez daha eksiltilecek.
‘Kadıköy’ün kültür alanında önemli bir eksilme olur’
Kadıköy sahaflarıyla, sinemalarıyla, tiyatrolarıyla kültür merkezi olma özelliğini yıllardır taşıdı. Tıpkı Rexx gibi kapanan, yıkılan kültür mekanları Prof. Dr. Zeynep Suda’nın deyişiyle Kadıköy bölgesinde “soylulaşma”yla birlikte gerçekleşti.
Caddebostan ve Kalamış’taki açık hava sinemaları ya da Bahariye’deki sinema salonları... Onlardan geriye bir şey kalmadı. Yerlerini AVM sinemaları aldı.
Suda durumu kentsel yaşantımızda bir eksilme olarak değerlendirdi:
“Bu Kadıköy’ün kültür alanından bir eksilmeyi, azalmayı işaret ediyor. Rexx sineması koronadan önce de bir darbe geçirmişti. Büyük salonunu ikiye böldüler. O çok büyük bir hataydı. Salonların boyutlarını değiştirdiler, yeni ve küçük salonlar eklediler. Bu salonların yalıtımı yeterli değildi. Bu değişiklikler ekonomik nedenlerle yapıldı ama Kadıköy’ün de Beyoğlu’nun da büyük salonlara ihtiyacı vardı.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın böyle yerlere maddi olarak destek vermesi görüşünde Suda. Ancak bu görüş, günümüz Türkiye’sinde ne kadar yapılabilir soru işareti.
Anadolu Yakası'nda festival filmlerinin izlenmesi için uğrak noktalardan biri olan Rexx’in bir kültür merkezi olduğu vurgusunu yineledi:
“İstanbul gibi bir kentin kültür merkezi yalnızca Beyoğlu'nda olamaz. Kadıköy’ün de bir merkez kalması şart. Ayrıca Kartal’ın, Maltepe’nin, Bakırköy’ün yani başka yerlerin de merkezlere ihtiyacı var. Kadıköy böyle bir merkezdi, ancak giderek bu özelliğini kaybediyor.
Hem sanat filmlerini hem popüler vizyon filmlerini gösteren sinemalar vardı Kadıköy’de, onlar da bir bir kapandı. Son darbe de Rexx’in kapanması oldu.”
Kadıköy'e özgü mekanlar kapanıyor, vur-kaç mekanlar açılıyor
Suda, Rexx’in yıkılmasının Kadıköy’ün kültür ortamında büyük bir eksilme yaratacağını söyledi ve “Kültür hayatımıza darbe vuruyor” dedi.
Binadaki yapısal problemlerin bir şekilde çözülmesinin de imkanı var. Yıkılan, güçlendirilen haliyle kültür merkezi ya da sinema olması gerektiğini savunan Suda şunları söyledi:
“Bu işleri serbest piyasaya bırakırsan kötü para iyi parayı yer ve giderek inşaat, yapılaşma ve AVM'ler ortaya çıkar. Kadıköy kültürel olarak o kadar değişiyor ki, sürekli yeni yeme-içme mekanları açılıyor. Mekanların hepsi geldin, tükettin, gittin mantığında. Kadıköy'e özgü, kültürel tonlarını içeren dükkanlar yerine sürekli vur-kaç mekanlar açılıyor.
Sinemaya gitmek kültürel bir faaliyettir. Oraya gidersin, iki-üç arkadaşını görürsün, filmle ilgili sohbet edersiniz. Bunu ortadan kaldırıyorlar. Biz hepimiz artık filmleri bilgisayardan izliyoruz. Aynı filmleri izlesek bile ayrı ayrı izlediğimiz için birbirimizle konuşmuyoruz bile. Dolayısıyla kültür alanında da tam bir tüketici durumuna düşüyoruz. Rexx gibi salonların ortadan kalkması kültürü de eksikleştiriyor. AVM’lerdeki sinemalar tüketim mekanları, oysa Rexx öyle değildi. Rexx’te sinemaya gitmek kültürel bir işti, ama şimdi her yer tüketim mekanlarına dönüyor yani kapitalizm mekanları deniyor bunlara.”
‘Rexx, Emek olmasın’
Yıllardır Kadıköy’de yaşayan mimar Barış Kaptanoğlu, “Emek Sineması’nın yıkılışına tanıklık ettim, Rexx’in başına da aynı şey gelsin istemiyorum” diyerek başladı söze.
“Soylulaşma denilen illet kentin pek çok noktasında yayıldı” itirazında bulunan Kaptanoğlu, Yeldeğirmeni üzerinden örneklendirdi durumu. Sermayenin Yeldeğirmeni’nde mülk topladığını, kendi adamlarını yerleştirerek farklı bir sosyo-ekonomik ve kültürel ortama çevirmeye çalıştıklarını söyledi.
Örneğine Ali Suavi Sokağı’yla devam etti:
“Ali Suavi Sokağı mesela, küçük kabinetleri olan sanatçıların hat, takı, ebru vs. yaptığı yerler şimdi tamamen yeme-içme mekanlarına dönüştü. Rexx de bu durumdan nasibini alıyor.”
Hayao Miyazaki’nin yönetmeni olduğu Sprited Away filmindeki her şeyi yiyen “Yüzsüz” karakterine referans verdi Kaptanoğlu, “Yaşananlar, bu filmi hatırlatıyor bana” dedi.
Kaptanoğlu, Rexx’in bir dönem dünyanın her yerinde kurulan sinemalara verilen bir ad olduğunu da hatırlattı, “O dönemin yerini artık Netflix gibi platformlar aldı. Ama hafızanın korunması gerekliliği gibi mimari eserin korunması gerçekliği de var” dedi.
Yalnızca ‘ranta kurban gidiyor’ diyerek ucuzlaştırılmaması gerektiğini savunan Barış Kaptanoğlu, bunun bir toplum mühendisliği sonucu olduğu görüşünde:
“Hafızayla derdi olan bir sermaye var, sermaye hafızayı bu yönde değiştirmek istiyor. Sırf parayla ilgili bir konu değil bu yüzden. Birçok ülkede Lübnan’da, İran’da olduğu gibi tıpkı.
Her şey göründüğü gibi değil sanki… bu bana rahatsızlık veriyor. Bu kadar göz önünde olan bir yerle ilgili kimsenin bilmediği şeyler yapılıyor olması tuhaf. Burası bir kamusal alan meselesi. Bir mülk sahibi olsa da kamusal alan olarak işletildi. Kamusal sorumluluğu var buranın. Kamusal alanın, yıkılacaksa bile yine kamusal alanda görünür bir şekilde yapılması lazım. Bilinirse eğer yenisi yapılırken de kimse elini kolunu sallayarak yapamaz.
Örneğin Demirören AVM gibi saçma sapan bir şey yapılmaz. Ne imara ne restorasyon tekniğine uyuyor. Ucube bir bina. Bunu da herkes biliyor ama kimse bu konuda ses yükseltemiyor. Rexx bari böyle olmasın; bilinsin, görülsün, takip edilsin, katılım yapılsın, proje için yarışma yapılsın… Bir hafızası oluşsun.”
“Rexx Emek gibi olmasın diyorsak yeterince sesin yükselmesine ihtiyaç var" diyen üç mimar kendi paylarına düşenin peşine düşerek bir araya gelip bir çalışma düzenledi.
İllüstrasyonlarla Rexx’in bizler için neyi ifade ettiğini çizime döktüler.
İlk çalışmanın çizeri mimar Gülcihan Yalnız. “Rexx hisleri, ruhu, renkleri olan bir özne olsaydı nasıl olurdu?” sorusuna yanıt aradığını söyledi.
Yalnız çalışmasını şöyle anlattı:
“Rexx bizim için ruhu ve karakteri olan bir özne gibi, şahsiyete bürünen bir yer gibi. Hem mimari okumalardan hem de insanların hayat deneyimlerinden ‘nasıl bir karakteri var’ sorusunun yanıtını çıkarmaya çalıştım. İllüstrasyon bunun bir sonucu gibi değil de yöntemini ortaya çıkardı. Rexx hisleri, ruhu, renkleri olan bir özne olsaydı nasıl çıkardı sorusuyla yola çıktım. Bugün Rexx varsa birçok rengin kombinasyonuyla oluştu. İnsanların yaptıkları, söyledikleri, deneyimledikleri şeyler Rexx olarak dile geldi.
Rexx’i yıkarak bize tek renk bırakmak istiyorlar, siyah. Ancak bu palet çok renkli bir palet ve Rexx içindeki o özneler olmadan bir yapıya dönüştüğünde karakteri canlanmayacak. Rexx’ten başka oraya bir şey gelirse o renkleri yeniden yaşatamıyor olacağız.
‘Kimsenin ortak bir hayata, kendi rengini vermeye hakkı olmamalıydı…’ cümlesiyle bitiyor senaryo. Bir romandan esinlendim burada. Şu anda yapmaya çalıştıkları şey renksiz bırakmak Rexx’i. Ama aslında bu birinin tekelinden çıkıyor ve bize dayatılıyor. Bu ortak hayatın denkleminde tüm o renklere yer olmalı ve kimsenin bu renkleri oraya tayin etmeye gücü olmamalı.”
İkinci çalışmanın çizeri mimar Bahadır Toprak. Toprak, bir mekanın da hatıra olduğunu, hatıra biçimlerinin ayakta kalması gerektiğini vurgulamaya çalışıyor.
Toprak çalışmasını şöyle kelimelere döktü:
“Bugün toplum olarak yaşadığımız bir sorun varsa bir sebebi de mekanlaşamamadır. Topluluk birbiriyle etkileşimden ibaret. Ancak ve ancak mekanlaşmış eylemlerin bir belleği olursa, toplum geçmişe bakıp bir bağ kurarak kendi içinde bulunduğu durumu yargılayabilir. Sosyal medyanın ya da birbirimizle etkileşimimizi kurduğumuz şeylerin mekanlaşamadığı bir dönemde, geçmişe dair mekan biçimlerinin yok olması kitlesel buhranın niteliklerini daha kötü hale götürür.
Toplumu toplum yapan değerlerin korunması gerektiğini anlamamız gerekiyor. Zamana, ölüme ait olmak kavramları üzerinden bir çalışma hazırladım.
Bir kişiyi öleceği ve yaşayacağı hayatı anılarıyla nasıl hissedeceğiyle alakalı bir bakışa sokmak, tıpkı sahne gibi. Burada aslında bir mekanın da hatıra olduğunu, hatıra biçimlerinin ayakta kalması gerektiğini vurgulamaya çalıştım.”
‘Rexx'te insanlar sinemaya gidiyordu, artık filme gidiliyor’
Maruf Önal’ı yakından tanıyan öğrencilerinden mimar ve karikatürist Behiç Ak, Kadıköy’ün kültürel mirasını kaybetmemesi gerektiğini, o mekanın tamamen sinemaya ya da tiyatroya ait olması gerektiği görüşünde.
Müstakil sinema olarak yapılan binaların sayısının Türkiye’de çok az olduğunu vurgulayan Ak şunları söyledi:
“İlk yapıldığı zamanlarda son derece kaliteliydi. İnsanlar sadece filme gitmiyorlardı o zaman, sinemaya gidiyorlardı. Sinemaya gitmek önemli bir şeydi. Sinema binasının da şık olması gerektiğiyle ilgili bir fikrin uzantısı olarak yapılmış binalardan birisi Rexx sineması. Ayrıca çok iyi bir modern mimarlık örneği. Merdiveni, yukarıdaki galeri katına, balkona çıkışı çok çok önemlidir. Mimarı Maruf Önal, sosyal bilinci çok yüksek olan mimarlardan, kamu haklarını savunan hocalarımızdandı. Yıllar içinde sinemaya gitme anlayışı, filme gitme anlayışına dönüştükçe salonları böldüler ve orijinalliğini kaybetti. Ama bunlar eski haline getirilebilecek müdahaleler.”
Yıkılacak olmasının “anlamsız” olduğunu söyleyen Ak, “O kadar güzel filmler yayınladı ki orada..” diyerek bir es veriyor.
Modern mimari açısındanda da konuyu ele alan şunları ekledi sözlerine:
“Neoklasik yapıları 2. derece tarihi eser olarak kabul ediyoruz fakat modern yapılar tarihi koruma kapsamına girmiyor, mimarları ne kadar önemli olsa da. AKM buna örnek arasında. Özgün olması şartıyla modern olanın korunması fikri çok önemli bir şey. Türkiye bu anlayışa henüz ulaşamadı. Maruf Önal’ın yapılarını korumak gerekiyor, bunların başında da Rexx var kesinlikle. Sadece hafıza açısından da değil, modern mimarinin korunması açısından da çok önemli. Çünkü artık sinema binaları yapılmıyor, hep AVM içerisinde.”
İstanbul Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, ‘Korunması gerekli kültür varlığı olarak tesciline gerek olmadığına’ karar verdi.
Halk, hafızası ve hatıraları için yıkım kararına karşı beraber ses yükseltmenin adımlarını atarsa belki Rexx kurtulabilir.