Özel okullarda tablo nasıl? Eğitim emekçileri gerçek manzarayı anlatıyor...

İktidar pandemi koşullarında devlet okullarını iyice boşlarken, tek derdi özel okul patronlarının bu süreçten 'zarar' görmemesi. Patronları rahatlatmak için şimdi de KDV indirimini gündemine alan AKP, okullarda büyük baskı altında ve düşük ücretle çalıştırılan öğretmenler için tek bir adım dahi atmıyor. Özel okul emekçileri, yaşadıkları sorunları ve gerçek tabloyu soL'a anlattı.

Haber Merkezi

Özel okul patronları son dönemde bakanlıkla birçok görüşme gerçekleştiriyor ve önümüzdeki dönem kendilerine yapılan desteklerin sürmesini ve hatta artırılmasını istiyor. Bu konuda gündeme gelen son başlık özel okul patronları için KDV indirimi oldu. Bu indirimin velilere ücret iadesi ya da indirim için kullanacağı iddiaları var. Bir yandan özel okul patronları salgını bu şekilde kendileri için fırsata çevirirken, özel okullarda görev yapan eğitim emekçilerinin durumu pek tartışılmıyor. Ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği, işten çıkarma baskısı, ücretleri düşürmeye yönelik adımlar ve hatta işten çıkarmalarla hedef alınıyor eğitim emekçileri. 

Patronlara iktidar desteği sürerken, özel okullarda görev yapan eğitim emekçileriyle çalışma koşullarını, salgın günlerinde neler yaşadıklarını konuştuk.

'Saçınız başınız dağınık olur diye öğretmenleri okula çağırıyorlar'

  • Pandemi sürecinde ne yazık ki Milli Eğitim Bakanlığı eliyle devlet okullarının işlevsiz kılınıp  özel okulların parlatıldığı bir dönem yaşanıyor. Özellikle uzaktan eğitim ve yüz yüze eğitimde özel okulların teknolojik imkanlar ve diğer olanaklara sahip oluşu velileri özelde kalmaya itiyor. Tabii bu sadece işin görünen kısmı. Özel okullar veliyi, "Pandemide, devlet okulları hijyen ve eğitim açısından berbat durumda, bizi tercih etmezseniz çocuklarınız geride kalır." diyerek manipüle ediyor. Özel okullarda çalışan öğretmenler ise çoğunlukla okula çağrılıyor. İş yükümüz çok ağır. Mart ayından beri kısa çalışma ödeneğiyle prim gün sayımız 10-15 güne çekildi. Bazı öğretmenler ücretsiz izne çıkarıldı.  Daha düşük ücrete çalışmayı kabul eden yeni öğretmenler (ücretli köleler) alındı. Uzaktan eğitimde şimdi sizin saçınız, başınız dağınık olur denilerek öğretmenleri okula çağırıp canlı yayın yaptırıyorlar. Öğretmen okula hangi koşullarda geliyor umurlarında değil.

'Patronlarla yapılan pazarlık aslında özel okulları yaşatma pazarlığı'

  • Özel okullar yıllardır devletten çeşitli kılıflarla ekonomik destek talep ediyor. Bunu devletin yükünü alma iddiasıyla yapıyorlar. Devletin yükünü almak için devlete ödenecek vergide indirim talep etmek oldukça komik. KDV indirimi patronun giderini azaltıp, kârını artırmaya yönelik. Salgın sürecinin öncesinde ve süreç boyunca özel okulların krizi çeşitli öğretmen eylemlilikleriyle ve haberlerle kamuoyuna yansımıştı. Devlet tüm bu dönem boyunca patronlara kalkan oldu. KDV indirimi gibi destek gündemlerinde patronlarla yapılan pazarlık aslında özel okulları yaşatma pazarlığı. Burada öğretmenin ya da eğitim sürecinin parçası olan diğer emekçilerin faydasına olacak bir durum görünmüyor. 

'Özel okullar denetimden muaf görünüyor'

  • Geçen dönem kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin, küçülme bahanesiyle işten çıkarma, uzaktan eğitimde esnek çalışma biçiminin getirdiği uzun mesai saatleri ve angarya işlerle boğuşmuştuk. Bu sorunlar büyük ölçüde bu seneye de taşındı. Yaz aylarında bakanlığın okulların açılmasına yönelik ciddi bir hazırlığı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü telafi eğitimi kapsamında çeşitli toplantı ve hizmet içi eğitimler için okula çağırıldığımızda gördük ki okullarda genel olarak sağlık önlemlerinin alınması bir reklamdan ibaret. Çünkü hâlâ pek çok okulda okul personelinin ve okula gelen öğrencilerin ateşleri bile ölçülmüyor. Apartman okullarda mevcudu seyreltilmiş sınıflar oluşturulması çok zor. Personel tuvaleti olmayan okullar var; maske ve dezenfektan gibi hijyen malzemeleri personele sağlanmayabiliyor. Servis hizmetleri pandemi dolayısıyla sekteye uğradığından okul personeli ve öğrenciler kendi imkanlarıyla okula geldiğinden bulaşı olasılığı epey yüksek. Okullar bileşenlerin yoğun oranda mobilize olduğu yerler ve işin doğası gereği sosyal mesafenin ihlal edilmeye müsait olduğu durumlar var. Örneğin öğrencinin özel olarak sorduğu soruyu mesafeyi koruyarak yanıtlamak zor. Teneffüslerde koridorlarda nöbet tutan öğretmenlerin hareketli bir kalabalığa sürekli maruz kaldığını söyleyebiliriz. Bu gibi detayların kontrol altında tutulabilmesi için sıkı bir denetim şart, ancak özel okullar bu denetimden şimdilik muaf görünüyor. 

'Kaydı yüksek tutmak için baskı var'

  • Öğretmenler öğrencilerin eğitim hakkını gözeterek yüzyüze eğitime geçilmesini diliyor, ancak bu koşullar altında sağlıklarından endişe ediyorlar. Bununla birlikte, öğrenci kaydını yüksek tutabilmek için okulların yönetiminden öğretmene bir baskı var. Velilerle görüşüp öğrenci kaydını okulda tutmak ya da yeni öğrencileri okula kaydettirmek yönünde söylemler hakim. Devlet okullarından önce açılan özel okullarda kendi öğrencilerimize eğitim verirken devlet okulundaki öğrencilerin yaşadığı eşitsizlikten rahatsızız. Online platformlarda yapılan eğitimi sekteye uğratabilecek teknik sorunlara bu yıl göz yumulmayacağı söyleniyor. Okul ortamını yansıtmak ve öğretmen üzerinde denetim sağlamak için online eğitim de çoğunlukla öğretmenlerin canlı yayına okullardan bağlanması ile gerçekleştiriliyor. Bu konuda çok az okul elverişli internet altyapısı sağlıyor. Evden çalışan öğretmenlere de online eğitimin maddi yükü dayatılıyor. Örneğin daha nitelikli eğitim için tablet gibi araçların öğretmen tarafından satın alınması bekleniyor. 8 ve 12. Sınıflar okullara destekleyici eğitim (kurs) almaları için çağırıldılar, bu nedenle yüzyüze eğitim başladı. Kimi okullar MEB’in yasağına rağmen ara kademeleri de oryantasyon ya da eğitim için okullara çağırmakta. İş yükümüz ve üzerimizdeki performans baskısı çok artmış durumda. Okullarda çalışan öğretmenler pandemi dolayısıyla yemekhane hizmetleri kısıtlıysa ücretsiz öğle yemeği haklarını ya kaybettiler ya da beslenme ihtiyaçlarını karşılamayan yiyeceklerle günlerini geçiriyorlar. Geçtiğimiz aylarda işyerinde ekmek arası ıspanak yemek zorunda bırakılan işçi arkadaşın karşılaştığına benzer durumlar söz konusu. 

'Eğitimin tamamında kaos hakim, öğretmenlerin takati kalmadı'

  • Açıklamalardan gördüğümüz kadarıyla patronlarla devlet yetkilileri arasındaki pazarlıkta üstü kapalı bir biçimde eğitim emekçilerinin ücretlerinde yaşanabilecek sorunlar gündeme getiriliyor. Şunu söylemeliyiz:  kamu ya da özel fark etmez, eğitimin tamamında kaos hakim. Özel okul öğretmenlerinin ne bu iflasın yükünü ne de geçtiğimiz sene pandemi bahanesiyle maruz bırakıldıkları ücret ve güvence kayıplarının getirdiği yükü üstlenecek takati kalmadı. Bu yıl karşılaşabileceğimiz sorunları öngörüyor, ancak korkmuyoruz. Eğer patronlar bu yıl da bizden fedakarlık bekleyip karşılığında ücretlerimize göz koyuyorsa bu yanıtsız kalmayacak. 

'Öğretmenler nefes alamıyor'

  • Son dönemde Türkiye şartlarında yaşamak hem ekonomik hem de sosyal anlamda fazlaca zorlaştı. Bunun yükünü biz özel okul emekçileri de fazlaca omuzlarımızda taşıyoruz. Bunların üzerine pandemi gibi belirsizliklerle ve korkularla geçen bir dönem atlatmaya çalışıyoruz. Patronlara KDV indirimleri yapılırken, pandemi şartlarında özel okulda öğretmen olarak yaptığımız sözleşmelerde yapılan zam oranları birçok patron tarafından fazla görülmüş olacak ki zamsız ücretlerle sözleşmeler yenilendi. Düşük ücretle çalışmayı kabul etmeyen öğretmenler istifaya zorlanarak işten ayrılmak durumunda kaldı. İstifaya zorlananlar işsizlik maaşına başvuramadılar. Bunun sonucu olarak, sağlık koşullarını ne kadar sağladığı tartışılabilecek birçok özel kursta ancak iş bulabilen arkadaşlarımız sigortasız çalışma koşulu ile uzun çalışma saatleri olan bu kurslara mecbur bırakıldılar. Bakanlığın yaptığı çelişkili açıklamalardan ve yönetmeliklerdeki boşluklardan faydalanan bu kursların birçoğunun pandemi döneminde kurum tarafından sağlanması gereken koşullardan habersiz oldukları tek bir sınıf içinde bulunan öğrenci sayısının azaltılmaması veya temizlik faaliyetlerinin pandemiye uygun düzenlenmemesi olarak karşımıza çıktı. Sözleşmesini yenileyen öğretmenler ise servis hizmeti sağlanmadan evlerinden de rahatlıkla verebilecekleri online dersler için okullara getirilmekte ve yol masraflarını da kendileri karşılamaktalar.  Online eğitime geçilmesi sebebiyle okullar arası adeta yarışa dönen eğitim hizmetleri öğretmenlerin çalışma sürelerinin uzamasına hatta gün içinde herhangi bir saatte ders verebilir olma şartı gibi insanüstü bir beklenti ile öğretmenlere nefes aldırmama noktasına ulaştı. Geçen dönem online eğitim tecrübesini yaşayan birçok kurum eğitim ödeneğine başvurup kalan ücretleri geciktirdi veya eksik yatırdı. Kalan ücretlerin elden ödendiği bazı kurumlarda emekçilerin sigortaları yatırılmadı. Online eğitimde aktif olarak ders anlatan ve emeklerini fazlasıyla ortaya koyan arkadaşlarımız, çalışmadı olarak gösterildi. Online eğitime geçişle beraber buna olanak sağlayacak cihazlar kurumlar tarafından sağlanmayarak öğretmenlere ekstra gider olarak bir diğer ekonomik darbeyi de vurmuş oldu. Pandemi koşullarında çalışma saatlerinin uzamasına rağmen yaşanan hak kayıpları ve emek sömürüleri emekçiler üzerinde hem ekonomik hem de psikolojik hasarlar bıraktı.  Patronların evden çalışma nedeniyle, öğretmenlerin sözleşme şartlarında hak olarak kazandığı servis ve yemek hizmetlerinin kurumlara sağladığı kâr konuşulmazken, ücretlere yapılan artışlar enflasyon oranları ile uyuşmazken, zamsız ücretlerle sözleşme yenilenirken, sigortasız çalışma meşrulaştırılırken ve okulların yıllık ücretlerinde artış yapılırken patronların KDV indirimleri ile zenginleştirilmesi emekçilerin haklarının devlet tarafından korunmadığını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
  • Ayrıca özel okulların devlet okulları eğitim ve öğretim faaliyetlerine başlamadan derslere başlaması ve devlet okulundaki öğrencilerin bu konuda herhangi bir hak iddia edememesi, eğitimde eşitliğin kalmadığının ve eğitimin ticarileştirilmiş olduğu gerçeğinin bir diğer kanıtı olup topluma hak kaybını öğrencilik yıllarından başlayarak öğrettiğimizi göstermektedir.  Son yıllardaki özel okul sayısındaki artış ve devletin sağlamış olduğu teşviklerle öğrencilerin özel okullara adeta itilmesi, pandemi döneminde ortaya çıkan bu sorunların kontrolünü kaybeden devletin, eğitimi sektör olarak gördüğünün ve eğitimle inşa edilecek değerlerden koptuğunun kanıtıdır.