Özel: Meclis’te çözelim istiyoruz, iş anayasa değişikliğine gelecekse biz orada yokuz

Ankara'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP lideri Özgür Özel, "Bunlar bu işi birlikte pişirdiler, Öcalan’la da kendiliklerinden anlaştılar, şimdi de riskli yolu Bahçeli’ye yürütüyorlar" dedi.

Haber Merkezi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis açılışında DEM Partililerle tokalaşmasıyla başlayan "çözüm süreci" gündemi, PKK lideri Abdullah Öcalan’a “Gelsin Meclis’te DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse ‘Umut Hakkı’ndan yararlanmasının önü ardına kadar açılsın” çağrısında bulunmasıyla başka bir boyuta geldi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de “Devlet Bey el yükseltti. El yükseltiyorum Devlet Bey, ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum. Tam olarak kendilerini ait hissetmeyen bütün Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum" sözleriyle tartışmaya katıldı.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın "tarihi fırsat penceresi" demekle yetindiği tartışmada Bahçeli’nin Cumhuriyet Bayramı mesajındaki “Kürt sorunu yoktur” sözleri de dikkat çekiciydi. Önümüzdeki günlerde tartışılmaya devam edilecek yeni açılım iddiası için Özgür Özel net konuştu.

Kürt sorununun kişisel değil toplumsal bir mesele olduğunun altını çizen Özel, Bahçeli’ye, “Özal’dan beri, Türkiye’nin 40 yıl önce aştığı ve doğru yaptığı bir mesele Kürt sorununun varlığını kabul etmek. Kürt sorunu yoktur dersen yarım asır geri götürürsün meseleyi” dedi.

Özel bazı gazete, televizyon ve internet sitelerinin Ankara temsilcilerinin Kürt sorunu tartışmalarından parti içi muhalefete, yeni anayasadan etki ajanlığı düzenlemesine, gündeme dair sorularına yanıtladı.

'Riskli yolu Bahçeli’ye yürütüyorlar'

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Bahçeli’nin açıklamaları ve sürece ilişkin şimdiye kadar kapsamlı açıklama yapmamasını da değerlendiren Özel, “Yüzde 90 ihtimalle Bahçeli’ye bunu söyletiyorlar” dedi.

Özel, yüzde 10 ihtimal olarak ise SETA’nın Kürt seçmen araştırmasında ortaya çıkan, “Kürt seçmenin AKP’den tamamen koptuğuna” ilişkin raporu nedeniyle yeni bir sürecin başlatılması için Bahçeli’den destek istenmiş olabileceğini vurguladı.

Özel, her koşulda “riskli yolun Bahçeli’ye yürütüldüğü” görüşünü savundu:

“Bu işlerin ilk başı biraz risklidir. Riskli yolu Devlet bey kat ediyor. İlk duygusal tepkiler veya oluşacak reaksiyonlardan sonra Tayyip bey takip edecek veya çok reaksiyon varsa belki de vazgeçecek. Tabii çoktan çok gider, azdan az gider. Devlet beyin son ankette oyu 5,5’ti. Ne kadar kaybedebilir? Devlet beyin siyaset alanını riske edip, kendilerini güvenli alanda ölçme değerlendirmeyle takip ediyor olabilirler.”

Özgür Özel’in gazetecilerin sorularına yanıtları şöyleydi: 

‘Kürt sorunu olduğunu Devlet Bahçeli dışında herkes kabul ediyor’

Bahçeli’nin terörle mücadelede kararlılık gösterip, “Kürt sorunu yoktur” demesine siz ne diyorsunuz? 

"Burada kişisel meseleler değil, toplumsal bir sorun var. Kürt sorunu diye bir sorun olduğunu herhalde Türkiye’de Devlet Bahçeli ve ne dese onu ayakta alkışlayan grubu dışında herkes kabul ediyor. 

Biz bütün Kürtlerin ve kendisini eşit hissettiği bir Türkiye istiyoruz. Bunun için de demokrasi vadediyoruz.

Özgür Özel Erdoğan'la görüşmesini tek kelimeyle yorumladı

Erdoğan'ın CHP Genel Merkez ziyareti.

‘Bu yol yürünecekse Meclis’te çözelim istiyoruz’

Bu yol yürünecekse, bunun için -bizim iktidarımızı bekleyin- demek yerine, varsa arkadaşların bu konuda bir iradeleri -hep birlikte mecliste Türkiye’nin tüm sorunlarını çözelim- istiyoruz. 

Kürtlerin kendilerine özgü sorunlarının en temelinde de de çok ciddi demokrasi sorunları yatıyor. Bu sorunlar Meclis'te, hiçbir partiyi de dışarıda bırakmadan çözülebilir. Bir parti kendini dışarıda bırakıyorsa bırakabilir, ama tüm partilere aynı yaklaşımla gitmek lazım. 

Bütün dünyada terör sorunu nasıl çözülüyorsa öyle bir yöntemi izlemekten söz ediyorum: Şeffaflık, karşılıklı güven, güven arttırıcı adımlar, birbirine tutamayacağın sözler vermemek, birbirine verdiğin sözleri tutmak ve olmazsa olmaz toplumsal mutabakat. Ben bunu şöyle özetliyorum: Şehit ailelerinin ve gazilerin yüzüne bakamayacağımız bir süreç. 

Toplumsal mutabakat da tüm siyasi partilerin ve onların istedikleri tüm sivil toplumun bu sürece dahil edilmesiyle olur. Ülkeyi yönetenler bir masaya oturabiliyorsa, her partinin istediği sivil toplum örgütü de masaya oturabilmeli. Şehit ve gazilerin temsil ettiği dernekleri de masaya oturtmak lazım. Şehit ailelerine “Senin çocuğun boşu boşuna öldü” diyemeyiz. Onları da ikna etmeliyiz. 

Kürt sorunun yoksa, onun yok demesiyle yok oluyorsa düne kadar bebek katili dediği kişiyi niye salıyor veya terör niye var?

-Kürt sorunu vardır, çözelim- demek yerine Kürt sorunu yoktur dersen, Abdullah Öcalan’ı salarsan adı PKK olan yapı, başka isim altında, başka bir terör odağı olarak ortaya çıkar. 

‘İş anayasa değişikliğine gelecekse biz orada yokuz’

CHP, Kürt sorunundan ne anlıyor? Anayasa değişikliği istiyor musunuz? Siz sorunu nasıl tanımlıyorsunuz?

Elbette Türkiye’nin daha demokratik bir anayasaya ihtiyacı var. İlk dört maddeye dokunulmaksızın birçok madde daha demokratik yazılabilir. Daha kapsayıcı yazılabilir. Bu da; Kürtlerin de kendini daha iyi hissetmesini sağlayabilir ama şu günkü aşamada bir anayasa değişikliği yapmak gibi bir gündem yok, zemin yok. Anayasa değişikliği zemini başka tartışmaları getirebilir. Biz orada yokuz. Yani iş anayasa değişikliğine gelecekse biz orada yokuz. 

‘Bahçeli diktatoryal tavır içinde’

Otokratik ülkelerde bir sorunun olup olmadığına otokratlar ya da diktatörler karar verir, demokratik ülkelerde o sorunu yaşayanlar karar verir. Bugün diktatoryal bir tavır içinde Devlet Bahçeli. Türkiye’de birçok insan -kürt sorunu var -diyor, O, -hayır yok- diyor. bunu demekle sorun ortadan kalkmaz. O yüzden bunu açılım dedikleri şey demokratik değil. Aksine diktatoryal bir açılım yapıyorlar. Süreçse adı, demokratik süreç değil, dayatmacı süreç. Bu yüzden de sürecin bu haliyle uzlaşmamız mümkün değil. 

‘Bahçeli’nin söylediklerinin sürece faydası yok’

Kürt sorunu yoksa düne kadar -bebek katili- dediği kişiye niye ev hapsi ya da umut hakkı öneriyor? 

Bahçeli’nin söylediklerinin sürece hiçbir faydası yok. Usül esastan önce gelir. Bu siyaset biliminde de böyle, hukukta da böyle. Usulü belirlemeden esasa girerseniz esası da zedelersiniz. O yüzden önce usül. Bence de usül meclis. Benim ısrarım usülde. 

Meclis'te böyle bir zemin var mı?

Bakalım, Erdoğan konuşsun. 

‘Belli ki rejimi kalıcılaştıracak bir şeyler isteyecekler’

Toplum bir anayasa değişikliği sürecine mi sıkıştırılıyor? Mesele Kürt sorunu değil yeni bir rejim değişikliği kurgusu mu? 

Vesayet altında bir meclis, yargı var ülkede. Meclisteki bir parti Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını istiyor, AİHM kararlarına uymuyor. Bu mecliste kati grup disiplinleri var. Anayasa yapmak, daha özgür bir sürecin işi. O yüzden, yeni bir anayasa yapmanın öncekinden de berbat olabileceği endişeleri var. Kendisi için meri (yürürlüğe giren) ama meşru olmayan bunlarla anayasa yapılmaz. 

Eğer anayasa yapacaksak mevcut anayasaya tam sadakat ve uyum isteriz. Haklı endişeler var. Anayasaya uyalım ve demokratik adımlar atalım diye bir durum ortada yok. Neyi neyle değiştireceksiniz? Kuvvetle ihtimal, rejimi kalıcılaştıracak bir şeyler isteyecekler yine. Kötü kokular geliyor elbet. 

‘Bahçeli olmayacak laflar ediyor’

Kötü koku dediğim şey; Erdoğan konuşmuyor Bahçeli konuşuyor. Olmayacak laflar ediyor. Plağı biraz geri sararsak; mesela şimdi meclis başkanının -ilk dört madde değişebilir- çıkışı boşuna mıymış? -İsrail bize saldıracak- lafı boşuna mıymış? İsrail bize saldıracak lafından sonra savunma sanayi fonu yasası boşuna mıymış? Savunma sanayine yapılan terör saldırısı tesadüf müymüş? Belli ki bir plan program var. 

Mesela ben şunu söyleyeyim. Kendimi övmeyi sevmem ama -öv- deseniz, mecliste kapalı oturum istemekten övünürüm. Çünkü meclis tecrübesiyle biliyorum. Bir korkuyu yayıyorlar meclis kürsüsünden. Bir bildikleri var. İsrail Türkiye’ye saldıracak diyorlar. Ama kapalı oturumda bize bir şey söylemediler. Kapalı oturumda konuşan bakanlardan İsrail’in Türkiye’ye saldırma planı olduğuna dair hiçbir şey duymadık. Sonra yasayı geri çektiler. Toplumsal rıza üretemediler. Güvenlik kaygısı o kadar büyük ki. Bebek aç bile kalsa olur, tanklar yürüsün. Buraya getirmeye çalıştılar. 

Biz o maskeyi indirdik. Vatandaş bunu gördü. O kanunun gelmesi de, çekilmesi de manidar. Tam teklif gelmiş, Tusaş’a saldırı olmuş. Bu da çok manidar. 

Bahçeli'nin Öcalan çağrısına siyasetin tepkisi nasıl oldu? - BBC News Türkçe

Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısını yaptığı grup toplantısı.

‘Yeni şeytan: Etki ajanı. Hepimiz şeytan adayıyız’ 

Etki ajanlığına ilişkin yasa teklifi meclis komisyonundan geçti. Meclis genel kuruluna gelecek. Siz nasıl mücadele edeceksiniz bu yasayla? 

Etki ajanlığı meselesi -Kürt sorunu vardır, yoktur, demokrasi vardır, yoktur- tartışmalarının içinde çok esaslı bir yere denk geliyor. Çünkü önüne geleni terörist ilan eden birisi şimdi önüne geleni terörist ilan edemeyecek. Çünkü artık terörist başı, bebek katili dediğini kendi kürsüsüne davet etti. DEM’le ortak kullandığı kürsüye davet etti. Ama şimdi etki ajanlığı. Dış güçlerin ajanı zaten İsrail vurgusu,  dış güçler vurgusu sürüyor. Netanyahu’yu kahvaltıya davet edene kadar bunu kullanabilirler. Yani Devlet Bey bir gün Netanyahu’yu evinde kahvaltıya davet edene kadar -şimdi sen İsrail’in etki ajanı mısın demeye başlayabilirler. O yüzden de Devlet Bey ve Cumhur İttifakı yeni şeytanını buldu. Yeni şeytan etki ajanı. Hepimiz de şeytan adayıyız. 

İmamoğlu’na siyasi yasak ihtimali: ‘Pişman edecek hazırlığımız var’

İmamoğlu’na olası siyasi yasak kararı için hazırlığınız nedir? 

İstinaf kararı alınmadan bir şey söylemeyeceğiz. Söylersek, kararı -beklenen hale- getirmiş oluruz. Siyasi yasak kararının alınmaması gerektiğini vurgulamaya devam ediyoruz.  Siyasi yasak kararı alırlarsa, (alanları tehdit suçuna girmesin bu söylediğimiz, siyasi yasak kararı aldıranları kastediyoruz). Siyasi yasak kararı aldırırlarsa, onları bu kararı aldırdıklarına pişman edecek hazırlığımız var. 

Bizim esas yol haritamız yargının bağımsızlığıdır.

1 hafta sonra görevde bir yılınız dolacak. Parti içi muhalefetin arttığını düşünüyor musunuz?

Partide olmayan bir sıklet, güç merkezini var gibi göstermek isteyen bir süreç yaşanıyor. Daha çok partiye yeni dahil olmuş bazı arkadaşlar var. Partide gücün delegede olacak. Bizim delegemiz vicdan sahibidir, sokağın sesine kulağını tıkamaz ve öyle oldu. Tüzük kurultayında en az 4 madde düşecek, muhalifler gücünü gösterecek dediler. En çok itiraz edilen madde, 36’ya karşı 1200 oyla geçti. İl ve ilçelere verdiğim önemi biliyorsunuz, örgütle siyaset yapıyoruz. 81 il başkanı tüzük değişikliğine imza attı, bizim önerimiz, buna oy ver dediler. O nedenle, reelde, partide öyle bir sıklet merkezi yok. Ama grubun içinde bazı arkadaşlarımız haklı olarak, vefa ve duygusallıkla, bir takım farklı sesleri dile getirebiliyorlar. Bunlara da son derece saygılıyım.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: "Yeni Genel Başkanımız Özgür Özel'i  kutluyor, Başarılar Diliyorum" - Cumhuriyet Halk Partisi

Özgür Özel'in seçildiği kurultayda Özel ve Kılıçdaroğlu. 

‘Kemal beyle polemik yaşamak istemem’

Kemal Kılıçdaroğlu’nun pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Çok ciddi eleştirileri oluyor size? Bu önümüzdeki sürece ilişkin olağanüstü kongre çağrısına dönüşebilir mi veya nereye evrilir?

Kemal Bey'in bana saygı gösterme yükümlülüğü yok. Çünkü o eski genel başkan. Benim ona saygı gösterme yükümlülüğüm var, çünkü ben mevcut genel başkanım. O yüzden Kemal beyle polemik yaşamak istemem. Olağanüstü kurultay olacaksa bu delege (Tüzük kurultayı) ortadaydı. Seçim talep edilirse yapardık. En tartışmalı madde 36 karşı oyla geçti. 47 yıl sonra birinci parti olmuşuz, herkes tadını çıkarıyor, açık söylüyorum.

'CHP tarihinin örgütle en samimi, en az otoriter genel başkanıyım’

Hizip dediğinizin delegede, karar alma kurullarında bir karşılığı olur. MYK’de oy birliği ile karar alıyoruz, PM’de bir karşılık yok, sadece Meclis grubunda “katılmayabilirsiniz” dediğimiz bir özgül örnek hariç ayrı baş çeken kimse yok. O yüzden olmayan bir sıklet merkezi var... 45 il başkanına karşı kurultay kazandım, tüzük kurultayında 81 il başkanı kendi imzaları ile “Bu tüzüğün arkasındayız” dedi. Böyle olunca CHP tarihinin örgütle en samimi en yakın ve en az otoriter genel başkanıyım. Örgüt üzerinde fevkalade yumuşak, soft power ilişkimiz var. Ben örgüte değil örgüt bana etki ediyor. Örgüt bana değil ben örgüte benziyorum, örgüt belirliyor birçok şeyi. Bu mutluluğun sebebi bu."