Okuyan'dan İsrail saldırılarını meşrulaştırmaya çalışanlara: 'İnsanlıktan uzaklaşma doğrultusunda epey yol kat ettiniz'

İsrail'in saldırılarının meşru gösterilmeye çalışılmasına tepki gösteren TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, söz konusu kişilerin "insanlıktan uzaklaşma doğrultusunda epey bir yol kat ettiğini" vurguladı.

Haber Merkezi

İsrail'in İran'a başlattığı savaş ikinci gününde nükleer tesislerin hedef alınmaya devam etmesiyle sürüyor.

Her iki başkente de füzeler düşerken, televizyonlarda şimdiden İran'ı suçlayan yorumlar yapılmaya başlandı. İsrail'in savaş suçları görmezden gelinirken "yorumcuların" bir kısmı daha da ileri giderek İran'a yapılan saldırıları meşrulaştırıyor.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan da İsrail'in saldırılarının meşru gösterilmeye çalışılmasını sosyal medya hesabından eleştirdi.

Okuyan, benzer görüşlerin pek çok düşünceyle temellendirilmeye çalışıldığına dikkat çekerek, söz konusu kişilerin "insanlıktan uzaklaşma doğrultusunda epey bir yol kat ettiğini" vurguladı.

Okuyan'ın paylaşımı şöyle:

"İsrail’in ABD ve diğer (açık ya da utangaç) müttefiklerinin yardımıyla gerçekleştirdiği saldırıyı İran’daki mollalar rejiminin suçları ile mazur göstermeye çalışanlar…

İsrail Devleti’nin bilimi, aklı, demokrasiyi, medeniyeti temsil ettiği saçmalığını yaymak için her fırsatı değerlendirenler…

Ekonomik yaptırımlarla nefes alamaz hale getirilmiş İran’ı, komşularının neredeyse tamamının bir biçimde işbirliği yaptığı bir düşmandan her darbe yediğinde alay konusu yapanlar…

İsrail saldırganlığına yanıt veren Filistinlilerin ya da İran’ın direncini değersizleştirip İsrail’e düşen füzelerin 'teneke' olduğunu kanıtlamak için saatlerce uğraştıktan sonra hüsrana uğrayıp sessizliğe gömülenler…

İçinizde seküleri var, İslamcısı var, Türkçüsü var, Kürtçüsü var, sosyal demokratı var, 'devrimcisi' var, çeşit çeşitsiniz ama dün siyasi tercihlerinizden bağımsız olarak, insanlıktan uzaklaşma doğrultusunda epey bir yol kat ettiğinizi bilin."

'Kapitalizmle mücadele etmeden anti-emperyalist olunamaz'

Okuyan, Orta Doğu'da yaşanan gelişmelere ilişkin genel bir değerlendirme de yaptı.

X hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda emperyalizmin bölgedeki hamleleri ve Türkiye'nin durumuna dair yaklaşımlarını madde madde sıralayan Okuyan, Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin İsrail'in çıkarlarıyla örtüştüğünün altını çizerek "Suriye’de İsrail, İngiltere ve ABD kazanmıştır. Şara onların atadığı Şam Valisidir" dedi.

Kemal Okuyan, Suriye'de iktidar değişikliğinin Türkiye'de ancak sermaye sınıfının çıkarına olabileceğini ifade ederek "Türkiye’den yurttaşlarımızın büyük çoğunluğunun çıkarlarını anlıyorsak, Türkiye Suriye’de kaybetmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

Bölgeye yalnızca işgal, savaş ve katliamlar getiren ABD ve İsrail operasyonlarına yardımcı olmanın insanlık suçu olduğuna işaret eden Okuyan, ABD'nin çıkarlarıyla uyumlu hareket etmenin uluslararası sistemde neredeyse bir kural haline geldiğinin altını çizdi.

'ABD-İsrail'in isteyecekleri bedel halkımız açısından ölümcül olacaktır'

AKP iktidarının İran'ın bölgesel etkisini yitirmesinin Türkiye'nin önünü açacağına yönelik hesaplamalarına değinen Okuyan, "Lakin istedikleri her yere savaş götürme özgürlüğü elde eden, sınırları ve haritaları değiştirmek konusunda hiçbir kural tanımayan ABD-İsrail ikilisinin ve onlara eklemlenmiş başka güçlerin Türkiye’yi 'rahat bırakmak' için isteyecekleri bedel halkımız açısından ölümcül olacaktır" dedi.

'Türkiye'yi boşuna NATO'ya almadılar'

İsrail'in İran'a saldırısında ABD'nin desteğinin yanı sıra Türkiye'nin rolünün de altını çizen TKP Genel Sekreteri, "Türkiye’yi boşuna NATO’ya almadılar, İncirlik, Kürecik ve diğer üsler laf olsun diye kurulmadı, 'çok iyi anlaşıyoruz' açıklamaları nedensiz yapılmadı!" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin ABD, İngiltere, NATO çizgisinden uzaklaşması için sömürü düzeninin sorgulanması gerektiğini ifade eden Kemal Okuyan, "İyi kapitalizm yoktur, kapitalizmle mücadele etmeden anti-emperyalist olunamaz" dedi.

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan'ın paylaşımının tamamı şöyle:

1. Suriye’deki iktidar değişikliğinin başka şeyler bir yana İsrail’in plan ve çıkarları ile birebir örtüştüğünü başından beri söyledik. İktidar değişikliğini isteyen ve sağlayan güçlerin kendi aralarındaki çekişme ve çelişkiler elbette hesaba katılmalı. Ancak bazen bunlar bir ayrıntıya dönüşür ve önemsizleşir. Suriye’de İsrail, İngiltere ve ABD kazanmıştır. Şara onların atadığı Şam Valisidir.

2. Suriye’de “Türkiye’nin kazandığı”nı ileri sürenlerin Türkiye derken kastettiği inşaat, enerji, silah, tekstil, gıda vb. şirketlerin kârlarıysa, haklıdırlar. Ancak eğer Türkiye’den yurttaşlarımızın büyük çoğunluğunun çıkarlarını anlıyorsak, Türkiye Suriye’de kaybetmiştir.

3. ABD ve İsrail’den bu bölgeye sadece ve sadece yağma, talan, işgal, savaş, katliam geldiği ortadayken, bu iki ülkenin operasyonlarına ortak ya da yardımcı olmak açık bir biçimde insanlık suçudur.

4. ABD emperyalizminin zayıfladığı bir dönemde dahi birçok ülkeyi kendisiyle “dostluk” ve “işbirliği” için yarıştırmayı becermesi hazin vericidir ama kapitalizmin gerçekliğine uygundur. ABD’nin denetlediği “ekonomi”den daha fazla pay almak istemek, ABD’nin şantaj ve tehditlerinden onunla uğursuz işbirliklerine girerek kaçınmaya çalışmak, ABD’nin hışmını başka ülkelere yönelterek kendi güvenliğini sağlamayı düşünmek, uluslararası sistemde neredeyse bir kural haline gelmiş durumda.

5. İran’ın bölgede ve Suriye’de belinin kırılmasının Türkiye’nin önünü açacağını düşünen AKP iktidarının hesaplarında elbette bir mantık var. Lakin istedikleri her yere savaş götürme özgürlüğü elde eden, sınırları ve haritaları değiştirmek konusunda hiçbir kural tanımayan ABD-İsrail ikilisinin ve onlara eklemlenmiş başka güçlerin Türkiye’yi “rahat bırakmak” için isteyecekleri bedel halkımız açısından ölümcül olacaktır.

6. ABD’nin huyuna suyuna gitmek, onunla işbirliği yapmak ve bunun getirilerini hesaplamak zehirli meyve tatmaktan başka bir anlam ifade etmez. Dün İsrail komşumuz İran’a saldırırken onun arkasında ABD istihbaratı, lojistiği, silahı ve diplomasisi vardı. Peki binlerce kilometre ötedeki ABD İsrail’e bu desteği hangi ülkelerin işbirliği ile verdi? Türkiye’yi boşuna NATO’ya almadılar, İncirlik, Kürecik ve diğer üsler laf olsun diye kurulmadı, “çok iyi anlaşıyoruz” açıklamaları nedensiz yapılmadı!

7. Türkiye’yi ABD, İngiltere, NATO çizgisinden uzaklaştırmak için “özel çıkar”lar üzerine kurulan bugünkü sömürü düzenini sorgulamaktan başka çare yoktur. İyi kapitalizm yoktur, kapitalizmle mücadele etmeden anti-emperyalist olunamaz.

'Emperyalist dünyada rekabet her zaman çatışma üretir'

9. Yıllardır bölgeye ateş saçan İsrail-ABD saldırganlığını cesaretlendiren tam da budur. ABD’nin son hamlelerinin, İsrail’in İran’a saldırmasının temel rakip olarak gördüğü Çin’i zayıflatmak ve tecrit etmek amacını taşıdığını herkes biliyor. Peki bu saldırılar karşısında dünyanın “yeni yükselen ittifakı” ya da “küresel güney” diye adlandırılan ülkeler topluluğu neden birlikte hareket etmiyor?

10. Bu sorunun yanıtı “büyük bir savaştan kaçınmak istiyorlar” olamaz. Savaşmak dışında yapılacaklar yok mu? Kuşkusuz var. Ama kapitalizmin işleyiş yasaları izin vermiyor. Son yıllarda ABD emperyalizminin baş sorumlu olduğu savaşlar, işgaller, rejim değişiklikleri, nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Çin o ülke ve bölgedeki ekonomik etkisini artırdı. Belli bir ülkenin rejimi, dış politika sicili ne olursa olsun ekonomik ilişki geliştirilmesi “barışçı” bir dış politika tercihi olarak görülebilir. Ama emperyalist dünyada rekabet her zaman çatışma üretir, dolayısıyla barış diye bir şey yoktur. ABD emperyalizmi, Trump olsun ya da olmasın, Çin’in lehine işleyen zamanı durdurmaya çalışacaktı. Şimdi bunu yapıyor. Trump’ın ikide bir “biz enayi miyiz” demesi bundandır.

'Neden İsrail’e karşı kararlı bir tutum alınmıyor?'

11. Peki ABD bu kanlı hamleleri yaparken neden en azından İsrail’e karşı kararlı bir tutum alınmıyor? Bu soru kapsamlı bir yanıtı hak ediyor. Sadece bir boyutuna değinelim. Evet, İran Rusya ve Çin için çok önemli ama her iki ülke için İsrail (ve bütün dünyaya yayılmış Yahudi sermayesi) de önemli. Çin’in İsrail ile ilişkileri Gazze’de yaşananlarla birlikte bozulmaya başladıysa da, hâlâ stratejik denebilecek ekonomik ilişkiler var iki ülke arasında. Aynısı Rusya için fazlasıyla söylenebilir. ABD’nin, gözbebeği İsrail’e, Ukrayna savaşı sırasında Rusya’ya dönük yaptırımlara katılmama izni verdiğini unutmayın.

12. İsrail İran’ı vurmaya başladığında İsrail için artık hiçbir anlam ifade etmeyen “kınama”ların ve tarafları “diplomasi” masasına davet etmekle yetinmenin arkasında bu karmaşık ilişkiler yatıyor. BRICS’in ağır toplarından Hindistan’ın hem ABD ile hem de İsrail ile ilişkileri yine oldukça derin.

13. Bütün bunları ABD emperyalizmi ve İsrail siyonizmi karşısında sistemin içinden ilkeli bir “direniş”in ortaya çıkamayacağını, iş bir noktaya geldiğinde ve herkes kendince bir ittifak sistemi kurup büyük savaşı göze aldığında bunun hiçbir biçimde insanlığa fayda sağlamayacağını anlatmak için yazıyorum. Ha, o ittifaklarda kim nerede durur, bu konuda da büyük konuşmamalı!

Emperyalizm: Rekabet, çatışma, yağma, derin sömürü ve savaş...

14. Çok uluslu tekellere dayalı bir dünya sistemidir emperyalizm. Orada rekabet, çatışma, yağma, derin sömürü ve savaş vardır. Bu ortamda ölen ve kaybedenler her zaman ezilenlerdir. Yoksul emekçi halklar ayağa kalkıp kendileri için mücadele etmedikçe, birbirlerini boğazlamak yerine birbirleriyle dayanışmaya girmedikleri sürece, o çok uluslu tekellerin egemenliğini temsil eden devletlerden adalet, ahlak, ilke ve “devrimcilik” beklenmemeli.

TKP: İsrail saldırganlığında birçok ülkenin açık ya da örtülü desteğinin payı var
rr