Okuyan: Komünizmi 'demokrasinin aksesuarı' gören anlayışa prim vermeyeceğiz

TKP Genel Sekreteri Okuyan TELE1'de, solda ittifak tartışmalarından Kadıköy’de Maçoğlu’nun adaylığına, TKP’nin bağımsız çizgi ısrarından “en haklı kutuplaşma”ya bir dizi konuda değerlendirme yaptı.

Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, TELE1’de Zeynel Lüle’nin canlı yayın konuğu oldu.

Kemal Okuyan programda Zeynel Lüle’nin yerel seçimlere, solda ittifak tartışmalarına ve Kadıköy’den Mehmet Fatih Maçoğlu’nun adaylığına ilişkin sorularını yanıtladı.

Belediye başkanlığı seçimlerinde ülke genelinde 20-25 yerde iddialı olduklarını dile getiren Okuyan, ülkenin her yerinde belediye meclislerine aday göstereceklerini ve “halkın kaynaklarının bekçisi” olarak meclislere en az bir komünist üyenin girmesi için çalışacaklarını dile getirdi.

TKP’nin sol içi rekabetin bir parçası olmadığını ifade eden Okuyan, "Başka bir derdimiz var bizim, Türkiye toplumunda bir ağırlık koymak” dedi.

CHP ve HDP çizgisinden bağımsız bir sol konusunda ısrarlarından vazgeçmeyeceklerini belirten Okuyan, “Türkiye’de komünizmin başka şansı yok, kendi göbeğini kesmek zorunda” dedi.

TKP’nin Kadıköy Belediye Başkanı Adayı Maçoğlu’na yönelik tartışmalar hakkında konuşan Okuyan, komünizmi Türkiye’de “demokrasinin aksesuarı” olarak gören anlayışa prim vermeyeceklerini ve antikomünist hezeyanlara yanıt vermeye devam edeceklerini söyledi.

Türkçülük, Kürtçülük, Osmanlıcılık, İslamcılık çizgilerindeki bir taraflaşmanın bir tuzak olduğunu dile getiren Okuyan, “Olabilecek en faydalı taraflaşma sömürenle sömürülen arasındadır bu coğrafyada” dedi, “Diğeri ya bizim 85 milyon yurttaşımıza gözyaşı, ya komşu ülkelere gözyaşı ya başka yerlere gözyaşı…” ifadelerini kullandı.

'Her belediyeye en az bir halkın bekçisi'

Okuyan’ın programdaki açıklamalarından satır başları şöyle:

Yerel seçimlerde amaçlarının “bütün belediye meclislerine bir komünist sokup bir tür bekçilik yapılması” olduğunu söyleyen Okuyan “Neye bekçilik yapacağız? Halkın çıkarlarına, halkın parasına. Sonuçta yerel yönetimler kamu kaynaklarını kullanıyorlar. Yerel yönetimler bütçe sorunlarından söz ediyorlar, merkezi yönetimden kaynak aktarılmıyor diyorlar. Bunlar doğru olsa dahi ortada çok büyük bir ekonomi dönüyor. Burada bir rant hesabı, özel kişilerin çıkarlarına kaynak aktarılması söz konusu olmasa halka çok daha kaliteli ve etkili hizmet götürülecektir. Dolayısıyla belki sistemi baştan aşağı değiştirmek mümkün olamaz yerel yönetimlerde iktidara gelerek ya da belediye meclislerine üye sokarak. Ama bazı şeyleri engellemek mümkün. Çünkü freni patlamış durumda” diye konuştu.

Türkiye’de bütün toplumun yerel yönetimlerin bir kaynak aktarım mekanizmasına dönüştüğünü bildiğini kaydeden Okuyan “Bu kaynakların halk için kullanılması lazım. Biz burada iddialıyız” dedi.

Okuyan belediye meclislerinde iktidar ve muhalefet partilerinin kavga ettiğini ancak iş rant paylaşımına geldiğinde beraber davrandığını hatırlatarak şunları söyledi:

Bunun önüne geçmek lazım çünkü burada kaybeden halk. Bir de kent zarar görüyor...

Biz diyoruz ki her belediyeye en az bir halkın bekçisi koyarsak bu işlerin önüne geçeriz. Bu bizim arkadaşlarımız çok ahlaklı diğerleri ahlaksız olduğu için değil, bizim partimizin yaklaşımıyla ilgili bir şey.”

'Sol içi rekabet değil Türkiye toplumuna ağırlık koymak'

Yerel seçimlerde sol partiler arasındaki ittifaklar hakkında bir soru üzerine TKP’nin sol içerisindeki rekabetin parçası olmadığını söyleyen Okuyan “Sol içi rekabette üstünlük sağlayarak Türkiye’de bir yere gelmemiz mümkün değil. Başka bir derdimiz var bizim, Türkiye toplumunda bir ağırlık koymak” dedi.

Okuyan sözlerine şöyle devam etti:

Sol yan yana gelse de Türkiye toplumuna öyle ağırlık koysa, bu çok iyi niyetli bir yaklaşım ama şu unutuluyor. Türkiye solunun kendi içindeki ayrım noktaları biraz da kendi dışındaki güçlerle ilişkisinden kaynaklanıyor. TKP, CHP ve DEM Parti’den bağımsız bir sol konusunda ısrarlı. Türkiye solunda bu konuda bir gri alan oluşmuş durumda. Ya da bizim gibi yaklaşmayan epey bir örgüt var. Herkes belki solun bağımsız olması gerektiğini söylüyor gibi ama gidiliyor CHP ile pazarlık yapılıyor, bazı yerlerde DEM destekleniyor. Saygımız sonsuz, bu kendi tercihleridir. Ama biz şunu söylüyoruz, Türkiye solu HDP ve CHP’den bağımsızlığını kazanamadan hiçbir şey olamaz, böyle bir şansı yok.

Dolayısıyla solun güç birliği yapması için solun bir netlik kazanması lazım. Türkiye’de komünizmin başka şansı yok, kendi göbeğini kesmek zorunda, kendi ayakları üzerinde durmak zorunda. TKP asla kendi bağımsız çizgisini geliştirme ısrarından vazgeçmeyecek.”

Arkalarından gözyaşı dökmeyeceğimiz bir kesimle kutuplaşmayı savunuyoruz

Okuyan Türkçülük, Kürtçülük, Osmanlıcılık, İslamcılık çizgilerindeki bir taraflaşmanın Türkiye’ye katabileceği hiçbir şey olmadığını ve bunun bir tuzak olduğunu dile getirdiği konuşmasında şunları söyledi:

Biz diyoruz ki olabilecek en faydalı taraflaşma sömürenle sömürülen arasındadır bu coğrafyada. Üstelik de orada küçük bir azınlık var, yani biz evet birilerini dışlıyoruz TKP olarak, burada bir kutuplaşmayı savunuyoruz ama bu hem haklı bir kutuplaşma hem de karşımıza aldığımız, bu ülkenin yakasından düşsünler dediğimiz kesim yüzde 1 belki bu ülkede toplam nüfusun içinde. Yani oturup da arkalarından gözyaşı dökmeyeceğimiz bir kesimden söz ediyoruz. Ama diğeri öyle değil. Diğeri ya bizim 85 milyon yurttaşımıza gözyaşı, ya komşu ülkelere gözyaşı ya başka yerlere gözyaşı… Dolayısıyla söylediğimiz şey çok net. Bu tablodan olumlu bir şey çıkmaz.

‘Bir işçinin parti bağıyla bir sanatçının parti bağı arasında fark olamaz’

Aydınların partiye bakışı hakkındaki soru üzerine Okuyan, TKP’nin hem üye hem de parti dostu olarak aydınlarının çok olduğu bir parti olduğunu belirterek şunları söyledi:

Burada bu ilişkinin çok sağlıklı kurulması gerekiyor. Neden? Aydın olmadan olmaz. Aydını olmayan bir parti zaten kurumuş bir partidir. Öte yandan aydınlara özel bir özerklik ya da bir özgürlük alanı tanırsanız o da olmaz. Çünkü siz bir partisiniz. Eğer düşünce üretimini birilerine havale ederseniz ve derseniz ki aydınlar üretsin ben de ondan yararlanayım bu yanlış bir ilişki biçimi olur. Bizde bir etkileşim söz konusu. Aydın ve sanatçı üyelerimizle samimi bir hukukumuz var. Konuşuruz, tartışırız, hep beraber kararlarımızı veririz ama onlara bir özerklik sağlamayız. Bizim partimizde bir işçinin parti bağıyla bir sanatçının parti bağı arasında fark olamaz, o zaman biz komünist parti olmayız.”

Bir aydının yapabileceği en kötü şeyin örgütsüzlüğün propaganda edilmesi olduğunu belirten Okuyan “Ama TKP aydın düşmanlığına hiç prim vermez. Aydınsız bu ülkeyi kuruturuz. Bereket Türkiye’de komünistler her zaman çok güçlü bir aydın damara sahip oldular. Dünyada da böyle” dedi.

‘Mesele Maçoğlu tartışması değil antikomünist hezeyan’

Fatih Mehmet Maçoğlu’nun Kadıköy Belediye Başkan adayı gösterilmesine yönelik eleştirilerle ilgili soruya ise Okuyan şöyle yanıt verdi:

‘Ne işi var Kadıköy’de komünistlerin ya da Maçoğlu’nun’ meselesi bayağı ciddi ve sorgulanması gereken bir saldırı. Buna yanıt verdik, yanıt vermeye de devam edeceğiz. Komünizmi Türkiye’de demokrasinin aksesuarı olarak gören ya da ‘gitsinler daha küçük yerleşimlerde folklorik bir öğe olarak dursunlar, biz de onları beğenelim, ne güzel yapıyorlar falan diyelim ama Türkiye’yi asıl biz yönetelim, işimize bakalım’ türünden bir anlayışa prim verecek değiliz. Mesele burada Maçoğlu tartışması değil, antikomünist bir hezeyandır. Kusura bakmasınlar, biz onlardan izin alacak değiliz, Türkiye’nin hiçbir yerinde. Biz Türkiye’nin her yerinde örgütlü mücadele vermekle yükümlüyüz. ‘Kadıköy’ün zengin kesimlerine ne vereceksiniz’ deniliyorsa, yerel yönetimlerde hizmet verilirken bir ayrımcılık yapılamaz, dolayısıyla onlar da faydalanacaklar. Ama öte yandan Kadıköy’ün yaşamakta artık çok zorlanan yoksulları var. Bizim önceliğimiz onlar olacak, bunu şimdiden söylüyoruz. Bir gazeteci arkadaşımız ‘Bağdat Caddesi’ne ne sunacaksınız?’ diye bir değerlendirmede bulundu, biz Kadıköy’ün ya da Türkiye’nin diğer yerlerine ne sunuyorsak onu sunacağız yerel yönetimlerle ilgili. Ama devrimi Bağdat Caddesi’nden yapmak gibi bir niyetimiz yok.”

‘Beklentimiz aday çıkarmamaları’

Türkiye İşçi Partisi’nden Kadıköy’de bir beklentileri olup olmadığını soran Lüle’ye yanıt olarak Okuyan, “Beklentimiz tabii aday çıkarmamaları ve destek olmaları. Ama kendi tercihleri. Buna çok girmek istemiyorum. Ama Türkiye solunun hakikaten CHP ve HDP meselesinde bir karar vermesi lazım. Türkiye toplumu da baktığınız zaman CHP ve HDP gölgesindeki bir solu ciddiye almıyor” dedi. 

TKP Defne’de ve birçok yerde iddialı

Hatay’ın Defne ilçesinde yerel seçimlerde iddialı bir çalışma yürüttüklerini söyleyen Okuyan, “Belki TKP sayesinde diğer sol birleşecek, TKP’ye karşı birleşecek. Bu da üzücü. Ama biz dediğim gibi sol içi rekabet değil toplumun yoksul kesimlerini birleştirmeye çalışıyoruz, kendi işimizi yapmaya çalışıyoruz. Çok yol aldık Defne’de, devam edeceğiz” dedi.

Önümüzdeki süreçte tüm adaylarını açıklayacaklarını duyuran Okuyan “Türkiye’de 20-25 yerde iddialı olacağız. Belediye meclisi seçimlerinde de her yerde adaylarımızı koyacağız. Mümkün olduğu kadar fazla yerde komünistlerin halkın kaynaklarına bekçilik yapması için. Dün Hacıbektaş’taydık, gayet iyi geçti, büyük bir ilgi var. Kartal’da çok iyi giden bir çalışmamız var. İzmir Çiğli’de çok iyi bir başlangıç yaptık. Elimizden geleni yapacağız.” ifadelerini kullandı.