MEB’in hazırladığı Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi meclis gündeminde, eğitim emekçileri ise Meclis önünde nöbette. Eğitim-İş ve Eğitim-Sen süreci soL'a değerlendirdi.
Özkan Öztaş
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bugün, öğretmenler tarafından "mesleksizleştirme kanunu" olarak nitelendirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu görüşmeye hazırlanıyor. Öğretmenler ve eğitim sendikaları, yasanın öğretmenlerin haklarını kısıtlayacağı ve mesleki özerkliklerini zedeleyeceği endişesiyle Meclis önünde nöbet tutuyor.
Eğitim ve bilim emekçileri, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun (ÖMK) eğitimdeki sorunları çözmek yerine derinleştireceğini savunuyor. Eğitim-İş Sendikası tarafından yapılan açıklamada, yasanın öğretmenlerin mesleklerini değersizleştireceği ve iş güvencesini tehdit edeceği belirtildi. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, "Bu yasa, öğretmenleri daha da güvencesiz hale getirecek. Mesleki bağımsızlığımızı ve eğitimde niteliği zedeleyecek" diyerek tepki gösterdi.
Meclis önünde nöbete devam eden eğitim emekçileri bu güne kadar olanları ve önümüzdeki dönemi soL'a değerlendirdi. Günlerdir Meclis önündeki parkta ÖMK'ya karşı eylem yağan meslek örgütlerinden Eğitim-İş ve Eğitim-Sen genel sekreterleri yaşanan süreci soL'a anlattı.
'Öğretmenler ve veliler bir gün sorunun boyutlarını anlayacak ama korkarım ki iş işten geçmiş olacak'
Eğitim-İş Genel Sekreteri Cengiz Sarıyer, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun (ÖMK) sebep olacağı problemlerin gelecekte daha iyi anlaşılacağını ancak bazı şeyler için geç kalınmış olacağını ifade etti.
Cengiz Sarıyer, "İktidar, eğitimde müfredatı değiştirerek bilimsel ve laik bir eğitimden ayrı bir program çıkaramadığının farkında. Bu iş sadece içeriği değiştirmekle bitmiyor. Bunu uygulayacak öğretmenlerin de kendisi gibi düşünmesini ve hareket etmesini istiyor. 3 Temmuz'dan bu yana buradayız. Eylemlerimizi yapıyor, sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.
Çünkü bu sorun tüm toplumun sorunu. Eğitimde yaşanadan sorunlar ve içerikte yaşanacak gerileme tüm toplumu etkileyecek. Ben 31 yıllık eğitimciyim. Böylesi bir saldırı ve böylesine bir kuşatma tarihte ilk. Okul müdürlerine ve müfettişlere sınırsız yetki verilerek iktidarın eli güçlü kılınmak isteniyor. Ben bu yasaya Öğretmenlik Meslek Kanunu değil ucube yasa diyorum. Sonuçta eğitim ne içindir? İnsanların hayatı, dünyayı, kendisini, ülkesini tanıması ve bunu ilerletmesi, geliştirmesi içindir. Ama mevcut eğitim politikalarının hedefi bu değil.
Mesela ben coğrafya öğretmeniyim. Dünyayı, yer hareketlerini, doğa olaylarını nasıl anlatacağım? Anlattığım şey okul müdürünün hoşuna gitmezse ceza mı alacağım? 20 milyon öğrenciyi ilgilendiren bir durum söz konusu. Aileleriyle temas ettikleri kişilerle birlikte ele alındığında tüm ülke bu.
İktidar bu sayede bilim yerine kaderi, düşünce yerine inancı egemen kılmak istiyor. Ancak ne yazık ki muhalefetten yeterli bir ses çıkmıyor" diye anlatıyor yaşanan sorunları.
'Amaçları nitelik değil, kendi eğitimcilerini yaratmak istiyorlar'
Eğitim-Sen Genel Sekreteri Zülküf Güneş, iktidarın aslında bu yasayı gündeme getirerek başarısızlığını da itiraf ettiğinin altını çiziyor.
Güneş şunları söyledi:
"Şimdi bu yasa öğretmenlere ne getirecek, mesleki olarak nasıl katkılar sağlayacak kısmını geçiyorum. Zira böyle bir katkısı yok zaten taslağın. Ama şuna dikkat çekmek istiyorum. Şimdi iktidar nen diyor? Diyor ki bir Öğretmen Akademisi kuracağım, sonra da buradan mezun olanları eğitim vermesi için göreve çağıracağım. Peki eğitim fakülteleri? Bu durumda eğitim fakülteleri nitelikli öğretmen yetiştiremiyor demiş olmuyor musunuz?
Hadi diyelim ki eğitim fakülteleri nitelikli eğitimciler yetiştirmiyor. Diyelim ki bunda iktidarın da bir suçu, günahı yok. Tamam ama Öğretmen Akademisi için nerden görevli alınacak? Yine aynı eğitim fakültelerinden değil mi? Ben geçen gün meclis komisyonunda da ifade ettim. şimdiden 5 yıl sonrası için Öğretmen akademisinin akademisini kurmak için adım atın. Zira durum buysa bu kurgu da beş yıl sonra çökecektir.
Esas dertleri bu değil. Kendi düşünce iklimine uygun eğitimciler istiyorlar. Bunu var etmek için çalışıyorlar. Çünkü biliyorlar ki mücadele eden, bilimden ve insanlıktan yana eğitimciler var oldukça müfredatlar da diledikleri gibi sonuçlar vermiyor. Mevcut durumda okullardaki her şeyi AKP belirliyor. Kim olacaklarını, nasıl giyineceklerini, nasıl konuşacaklarına kadar iktidar belirliyor. Çaycısından, kantincisine, müdüründen personeline kadar. Ama bir tek eğitimcilere söz geçiremiyor. İşte bunun için de bu adımları atıyorlar.
Mesela 8 Temmuz, yani içinden geçtiğimiz bugünler TÖS’ün kuruluşunun 59. yıl dönümü. Fakir Baykurt’un ilk genel başkanı olduğu TÖS, eğitim emekçilerinin bu topraklardaki ilk sendikasıdır. Ne diyordu Fakir Baykurt? 'Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir.' ama iktidar istiyor ki öğretmenler diz çöksün, boyun eğsin. Ama bir şey daha var. Fakir Baykurt'un bir sözü yine. Fakir Baykurt öğretmenleri mutlu olan toplumlarda mutlu bireyler yetiştirildiğine işaret ediyordu. Tam da bu. İktidar atama bekleyen bir milyon eğitimciye diyor ki uğraşmayın, gibin başka işlerde çalışın. Kazansan atanması dert, atansan meslek yasası dert. Öğretmen Akademisi'ne giren eğitimciye verecekleri para asgari ücretten az. Eğitimcilere iş vermeyenler eğitimcilerden vazgeçmesini talep ediyor adeta"
Valilik yürüyüşü yasakladı
Öğretmenlerin Meclis’e yürüyüş düzenlemek istemesi üzerine Ankara Valiliği, Eğitim-İş'in planladığı yürüyüşü yasakladı. Valilikten yapılan açıklamada, "Kamu düzenini bozabileceği ve güvenlik riski oluşturabileceği" gerekçesiyle yürüyüşe izin verilmeyeceği belirtildi.
Eğitim-İş Sendikası ise bu yasağa rağmen öğretmenlerin demokratik haklarını kullanarak seslerini duyuracaklarını ifade etti.
Öğretmenler, daha önce de çeşitli eylemlerle Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı tepkilerini dile getirmişti. Geçtiğimiz haftalarda yapılan basın açıklamaları ve mitinglerde öğretmenler, mesleki haklarını savunmak için kararlılıkla mücadele edeceklerini ifade etmişlerdi.
Öğretmenlerin bu mücadelesi, hem eğitim alanındaki sorunlara dikkat çekmek hem de mesleki haklarını korumak adına önemli bir adım olarak görülüyor. TBMM’nin bugün yapacağı görüşmelerde, öğretmenlerin taleplerinin ne ölçüde dikkate alınacağı merakla bekleniyor.