NATO hem bombalıyor hem dalga geçiyor: Çeşitlilik en büyük silahmış

NATO, yayınladığı bir propaganda videosunda, örgüt içerisinde 'çeşitliliğe' sahip olmakla övündü. Oysa NATO'nun çeşitliliği, iç yapısındaki Nazilerden homofobiye kadar uzanıyor.

Kaya Emre Uzmay

Soğuk Savaş döneminde ABD merkezli bir emperyalist askeri ittifak olarak örgütlenen, tarihe kontrgerilla tipi "örtülü" örgütlenme ve operasyonlarıyla geçen NATO, son yayınladığı bir propaganda videosunda "çeşitliliğin en büyük silahı" olduğu mesajını verdi.

Dünyanın en büyük silahlı örgütü olan NATO'nun faaliyetleri hakkında bir mesajın verilmediği videoda bir grup ABD'li ve beyaz Avrupalı "Bir çok dil konuştukları"nı ifade ederlerken, bu çizdikleri güzel tabloyu şöyle açıklıyorlardı; "Çünkü hepimizin ortak bir şeyi var."

"0 Ayrımcılık Günü" etiketiyle yayınlanan videodaörgütün genel sekreteri Jens Stoltenberg mesajı veriyordu; "Çünkü biz NATO'yuz."

Her öğrencisine yüzde 75 burs veren bir özel üniversitenin reklamlarını andıran propaganda videosundaki mesaj bir yana, NATO gerçekte "farklılıklara saygı" konusunda örnek teşkil eden bir kurum olmayı pek başarabilmiş değil. Dünyanın tamamında yürüttüğü politikilar sonucu yarattığı eşitsizlik ve savaşları görmezden gelsek bile NATO "farklılıklar" konusunda asla temiz bir sicile sahip olmadı.

NATO'nun verdiği mesajın aksine örgüt 2. Dünya Savaşı'nın ardından "farklılıklara" çok da saygılı bakmayan Naziler için geniş istihdam alanları açmasıyla biliniyor. Söz konusu Nazilerin NATO'da çalıştığı yerlerse basit orta düzey kadrolarla sınırlı değil, örgütün en tepesinden en aşağısına kadar uzanıyor. En bilinen örnek Hitler'in ordusunun başındaki Adolf Heusinger. Nazi Almanyası'nın savaş sırasındaki kara ordusunun en üst düzey komutası Oberkommando des Heeres'in başındaki Adolf Heusinger 1961'de NATO Askeri Komitesi Başkanlığı'na getiriliyor. 2. Dünya Savaşı sırasında işlediği savaş suçları yüzünden SSCB tarafından aranan Heusinger, 1937'den 1944'e kadar Nazi Silahlı Kuvvetleri Wehrmacht'ın Üst Komutası'nda çeşitli görevlerde bulundu.

1942, Hitler'in karargâhında Heusinger

Heusinger savaşın ilk yıllarında Polonya, Danimarka, Norveç, Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda'nın işgal harekâtının planlanmasından sorumluydu. Almanya'nın Sovyetler Birliği'ni işgâl harekâtına başlamasından önce müstakbel NATO Başkanımız Alman savaş makinesinin planlama hiyerarşisinin 3 numaralı adamıydı.

SSCB'nin işgali sırasında düzenli olarak terfi almaya devam eden Heusinger, Nazi Almanyası'nın Genelkurmay Başkanı olarak savaş kariyerini zirveledi.

Solda Genelkurmay Başkanıyken Heusinger 'Führer'inin yanında, sağdaysa NATO Başkanı Heusinger

Gene Hans Speidel ve  Friedrich Guggenberger gibi tanınmış Naziler de NATO'nun yönetiminin en üst kademelerinde görevler aldı.

Generalleri eşcinsel diye zorla istifa ettiren örgütten LGBT çıkışı

NATO'nun geçtiğimiz yıllarda imza attığı bir başka PR denemesi dönemin NATO Genel Sekreter Yardımcısı'nın Uluslararası Homofobi ve Transfobiyle Mücadele Günü vesilesiyle gökkuşağı renkleri üzerine işlenmiş NATO logosuyla poz vermesiydi.

Ancak NATO sadece kurucu kadrosundaki Nazilerle değil, yapısındaki geniş homofobiyle de "çeşitliliğe" olan saygısını gözler önüne seriyor.

NATO Genel Sekreterliği yapan Manfred Wörner, 1983'te eşcinsel olduğunu tespit ettiği generallerini zorla istifa ettirmesiyle biliniyor. O yıl Alman General Günter Kießling'in Alman Gizli Servisi tarafından "eşcinselikle suçlanması" üzerine yaşanan Kießling Vakası'yla adını duyurmuş bir Genel Sekreter Wörner.

"Eşcinselliğin bir güvenlik riski olduğu" gerekçesiyle Wörner Kießling'in erken emekliliği için emir vermişti. O dönem Kießling, kendisine karşı disiplin prosedürlerinin yürütülmesinde ısrar etmiş ancak gene de ordudan atılmıştı.

Olay daha sonra Kießling'in orduya geri dönmesiyle sonuçlanmıştı. Ancak bu Kießling'in eşcinsel olmadığını kanıtlaması sonucu mümkün olmuştu: İddiaya göre olay sadece bir karışıklıktan ibaretti.

"Eşcinsel olmayan birini ordudan atmanın" utancıyla (!) Wörner 18 Mayıs 1984'te istifasını sunmuştu. Ancak istifası kabul edilmemişti.

Elbette dünyada Nazizmi hayatta tutmak, 21. yüzyılda açık köle ticaretini geri getiren ve modern çağın göç krizini tetikleyen savaşları başlatmak, ya da "daha az ayrıcalıklı insanları" bombalamak çok da övünülecek, toplumun sizi sevmesini sağlayacak işler değil. Gençlere hitap edip yeni savaş suçluları yaratmak için biraz sevimli gözükmek ve gerçekte yaptığınız işi çok da belli etmemek adına havada kalan propaganda filmleri şart.