Muğla'da doğaya büyük saldırı hazırlığı: 'Acilen durdurulmalı...'

Tarihi bölgelere saldırı sürerken Muğla Kent Konseylerinin açıklamasında, 'Özel Çevre Koruma Bölgesi' ilan edilen Fethiye'de jeotermal kaynaklar arama faaliyetine başlanmasına ilişkin 'Bölgede yer alan nesli tehlike altındaki nadir ve hassas türler ile endemik türlerin yaşam alanları yok olacaktır, acilen durdurulmalıdır' denildi.

Haber Merkezi

Muğla'nın tarihi öneme sahip koruma bölgelerine saldırıların ardından Muğla Kent Konseyleri'nden ortak açıklama geldi. Basın açıklaması yapan Muğla Kent Konseyleri, Fethiye'de yapılacak jeotermal arama faaliyetlerinin bölgede tahribat yaratacağını duyurdu.

Açıklamanın bir bölümü şöyle:

"Fethiye hassas ve nadir doğal değerlere sahip olması nedeniyle 1988 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile ‘Özel Çevre Koruma Bölgesi’ (ÖÇK) olarak tespit ve ilan edilmiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca Fethiye Kayaköy Mahallesi ve Ölüdeniz Mahallesi sınırlarında bulunan 2.182,5 hektarlık yüzölçümündeki alan 'Sondaj Yöntemi İle Jeotermal Kaynaklar Arama Faaliyeti' adı altında ihale ilan edilmiştir. 

Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler gereği Fethiye-Göcek ÖÇK Bölgesindeki tür ve habitatların korunması ile ilgili yetki ve sorumluluk Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğündedir."

'Endemik türlerin yaşam alanları yok olacak'

"Proje tanıtım dosyasında, her biri en az 10 dönüm yüzölçümlü 6 adet sondaj sahasında toplam 60 dönüm alanda, yaklaşık 10 cm derinliğindeki yüzey toprağının üzerindeki bitki örtüsü ile birlikte sıyrılacağı, oluşan yaklaşık 6.000 metreküp hafriyatın ve kesim yapılacak ağaç ve çalıların, bölgedeki en yakın noktada depolanacağı belirtilmiştir.

İtirazımıza konu projenin; saha hazırlığı çalışmaları ile başlayacak doğa tahribatı, sondaj sırasında da devam edecektir. Bölgede yer alan nesli tehlike altındaki nadir ve hassas türler ile endemik türlerin yaşam alanları yok olacaktır. Sondaj çalışmaları sırasında, faaliyet alanları içerisinde bulunan Akkula Deresi, Harnupluçukur Deresi ve Kuyuçukuru Deresinin de doğal yataklarına zarar verilecek, sondaj sırasında çıkan sondaj çamurları, kimyasal içerikli yeraltı suları, pasa atıkları, sıvı ya da katı atıklar çevre kirliliğine ve tahribatına neden olacak, kirleticiler yüzeysel emilim ve dereler vasıtasıyla denize ulaşarak deniz ekosistemini de tahrip edecektir."

'Nadir ve nesli tehlike altındaki türler bulunuyor'

"Söz konusu proje ile sondaj kuyusu açılması planlanan noktaların tamamı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tespit ve tescil edilmiş hassas ekosistemlerdir ve bu ekosistemlerin hassasiyeti, içlerinde barındırdıkları nadir ve nesli tehlike altındaki türler ve yaşam alanlarından kaynaklanmaktadır.

Anayasamızın 90. maddesi uyarınca 'Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar kanun hükmündedir'. Bu nedenle taraf olunan uluslararası sözleşmelerin hükümlerine aykırı kararlar almak ve uygulamalar yapmak kanuna aykırıdır.

Ayrıca, bahse konu proje sondaj noktalarının bir kısmı da, tarihi ve kültürel değerleri barındıran 'Arkeolojik Sit Alanları' içerisinde bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, arkeolojik mirasın insanlığın ortak mirası olarak değerlendirildiği ve bu mirasın gelecek kuşaklara aktarımı konusunda taraflarına sorumluluk yükleyen uluslararası sözleşmelere de taraf olmuştur."

'Zehirli gazlar atmosfere salınacak, zehirli kimyasallarla dolu akışkanlar toprağa, sulara karışacak'

"Dolayısıyla Fethiye’de planlanan bu sondaj çalışmalarının yapılması halinde; zehirli gazların atmosfere salınımı, siyanür, kükürt, nikel, kurşun gibi zehirli kimyasallarla dolu akışkanların toprağa, dere ve kanallara, yeraltı sularına ve denizlere boşaltılması ile 'Kesin Korunacak Hassas Alan ile Doğal Sit' statüsündeki nadir ve hassas ekosistemlerde ve 'Arkeolojik Sit' alanlarında telafisi imkansız hasarlar yaratacağı açıktır.

Sürdürülebilir Enerji kaynağı olarak görülen Jeotermal Enerji Santralleri (JES) hatalı yer seçimi ya da göz ardı edilen olumsuz çevresel etkileri nedeniyle geri dönülemez tahribatlar yaratmaktadır. JES’lerin bulunduğu bölgelerde ekosistemi olumsuz etkilediği, tarım ve hayvancılık gibi insan faaliyetlerinin de zarar gördüğü defalarca raporlanmıştır. 

Ayrıca, açılan kuyularda yeterli miktarda ve uygun değerlerde jeotermal kaynaklara rastlanması durumunda, kuyuların bulunduğu bölgede çok sayıda Jeotermal Turistik Tesis yapılmasının önü açılacak ve bu durum yapılaşma baskısını da arttıracaktır. Kuyulara ve tesislere ulaşım sağlayacak yollarının açılması, jeotermal kaynakların iletim hatlarının ve şebekelerinin inşa edilmesi ile de çevresel yıkım katlanarak artacaktır.

Fethiye’nin kesin korunacak alan statüsündeki bu en hassas ekosistemleri üzerinde, özellikle de turizm açısından yüksek potansiyelli rant alanlarında adeta bir turizm yatırımı için ön açma girişimi olduğu izlenimi veren bu tip girişimlerin acilen durdurulması gerektiği açıktır."

Kent Konseylerinin açıklamasına göre, Jeotermal kaynak arama faaliyetinin gerçekleştirileceği 2.182,5 hektar yüzölçümündeki alan içerisinde, her biri en az 10 dönüm yüzölçümlü sahayı kaplayan 6 adet sondaj kuyusu noktası belirlendi. Bu noktalardan:

  • 2 tanesi Ölüdeniz Lagünü Arkeolojik Sit ve Kesin Korunacak Hassas Alanında, 
  • 1 tanesi Kayaköy Mahallesi Soğuksu Plajı Mevkiinde Kesin Korunacak Hassas Alanda,
  • 1 tanesi Delikliburun-Gemiler Plajı Arkeolojik Sit ve Kesin Korunacak Hassas Alanda,
  • 2 tanesi Darboğaz Plajı kuzeyindeki Oyukbaşı Tepesi Mevkii Doğal Sit Alanında bulunuyor.