Aile hekimleri, sözleşme ve ödeme yönetmeliğindeki değişiklikleri protesto etmek için yapacağı üç günlük iş bırakma eylemine bugün başladı.
Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) öncülük ettiği 14 meslek örgütü ülke genelinde iş bıraktı.
Hekimler puanlamaya dayalı performans dayatmasına, maaş ödemelerinin çeşitli kesintilerle düşürülmesine, iş güvencesinin keyfiyete bağlı olmasına, muayene sürelerinin birkaç dakikayla sınırlanmasına ve koruyucu sağlık hizmetlerinin aksamasına itiraz ediyor.
'Sesimizi duymak istemediniz, biz de anayasal hakkımızı kullandık'
İstanbul’da Sağlık Platformu, İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. Hekimler, "Aile hekimliği sistemini yıkacak eziyet yönetmeliğini istemiyoruz" yazılı pankart açtı.
İstanbul Aile Hekimleri Derneği Genel Sekreteri Sercan Ahmet Uluç, Bakanlığın eleştirileri dikkate almadığını söyledi ve ekledi:
"Ağzınla kuş tutamazsan sözleşmeni yenilemem ve iş akdine son veririm diyen bu tehdit yönetmeliğini kabul etmiyoruz. Matematik sınırlarını zorlayıp aklımızla ve emeğimizle dalga geçen bu formül yönetmeliğini kabul etmiyoruz. Yazdığımız reçeteye bile karışan bu yönetmeliği kabul etmiyoruz. Biz daha testi kırılmadan uyarımızı yaptık. Bu yönetmelik olmamış atın çöpe dedik atmadınız. Sesimizi duymadınız, duymak istemediniz. Biz de anayasal hakkımız olan iş bırakma hakkımızı kullanıyoruz."
'Muayene süresi daha da kısalacak'
İstanbul Tabip Odası Başkanı Osman Küçükosmanoğlu, hedeflenenin daha hızlı muayene ve daha ucuz emek olduğunu vurguladı:
"Aslında açık çalışanların ücretini azaltıp bir kısmını performansa dayalı hale getirme yoluyla ücretlerini alabilmeleri için beş dakikada bir hasta bakılmasını sağlayan bir yönetmelik geldi. Bu ne demektir? Tabii ki çalışanların ücretine bir saldırı olduğu kadar halka da bir saldırı var ve bunun beş dakikayla da kalmayacağını biliyoruz. Geçtiğimiz aylarda kamu hastanelerinde gördük. Bu muayene süreleri iki dakikaya kadar iniyor arkadaşlar. Bu iki dakikada sağlık olur mu?"
'Özel güzeldir deyip parayı götürdüler, yeniden devletleştirmeliyiz'
"Sağlıkta dönüşüm" adı altında başlayan değişikliklerin özelleştirmeye kapı araladığını kaydeden Genel Sağlık-İş Şube Temsilcisi Ali Haydar Temel ise bu uygulamanın sonuçlarını şu sözlerle aktardı:
"Önce birinci basamağı aile sağlığı merkezine dönüştürdüler. Arkadaşlar yanlış anlamayın ama şunu yaptılar koruyucu sağlık hizmeti dediğimiz şeyi bitirdiler. Birinci basamakla başladılar. Sonra devam ettiler. Ne yaptılar? İkinci basamağı üçüncü basamağı baktılar her şeyde özel güzeldir dediler ve parayı gördüler. Sattılar. Şimdi bu özel güzeldir dediklerinin sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Bir utanç kaynağı. Sağlık giderlerimizin yüzde 40'dan daha fazlası özel sektörlere gidiyor."
Sağlık Bakanlığına özel hastane patronlarının getirilmesini tesadüf olmadığına dikkat çeken Ali Haydar Temel, çözümün devletleştirmeden geçtiğine işaret etti:
"Servet düşmanlığı yapıyoruz arkadaşlar. Bizden çaldıkları sağlık bakanlarının o yükselen, gökdelenlerine bakın. Bizden çaldıkları o bebeklerin nefeslerinden çaldıkları ne biliyor musunuz? Bakana sorun, Müezzinoğlu'na ne olduğunu sorun. Açık açık söyleyeyim. Hastanesine sorun. 10 yıldır İstanbul'da mala çevirdiler ya artık her şey paraya. Organlarınız para arkadaşlar, anjiyo üniteleriniz para, ameliyatlarınız para, yoğun bakımlar para. Baktılar nerede para var? Hepsini özel sağlık hastanelerine gönderdiler. Kaymağını yediler, doymadılar. Doymazlar, doymayacaklar.
Devletleştirmemiz lazım. Kamulaştırmamız lazım. Hiç performans derdim olmadı. Ambulansla çıkıp gittiğimde hiç düşünmedim. Çok mu çalışıyorum? Az mı çalışıyorum? Az mı hasta bakıyorum? Yapılmış bütün bilimsel çalışmalar bir şey diyor. Özelleştirmeler, akıl kârı iş değildir."
'Taleplerimiz yerine getirlene kadar eylemdeyiz'
Ankara Aile Hekimliği Derneği İkinci Başkanı Ahmet Sefa Eylevler, "Taleplerimiz yerine getirilene kadar her türlü hukuksal mücadele ve eylemliliği hep birlikte hayata geçirme konusunda kararlı olduğumuzu bildiriyoruz” dedi.
Randevu bulunamamasından şiddete kadar sağlık sistemindeki pek çok sorunun çözebilir olduğunu belirten Eylevler, taleplerini şöyle sıraladı:
- Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbi donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır.
- Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar Aile Sağlığı Merkezi sayısı hekim başına 2 bin nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.
- Kadrolu ve güvenceli istihdam modeli ile yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Kadrosuz, güvencesiz bir şekilde çalışan emekçiler (gruplandırma elemanları) kadroya geçirilmelidir.
- Aile hekimlerine ve tüm sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.
- Gelire katkısı yüzde 20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin niteliğini ödüllendiren bir performans uygulamasına geçilmelidir.
'Birinci basamağı daha fazla tüketmeyin'
İzmir'de yapılan açıklamada, "Eziyet yönetmenliği varsa biz yokuz" ve "Aile Hekimliği 'eziyet' Yönetmenliğine hayır" pankartı açılarak, sık sık "Eziyet yönetmenliği geri çekilsin", " Sağlık Bakanı istifa" ve "Sağlığa bakan aranıyor" sloganları atıldı. İzmir Aile Hekimleri Derneği Muhteber Çelik, "Birinci basamağı artık daha fazla tüketmeyin, buna izin vermeyeceğiz. Bu yönetmelik geri çekilene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi.