Metal işçileri Cumhurbaşkanı kararına rağmen grev yasağını tanımadı. Fabrika önlerinde nöbete devam eden ve işbaşı yapmayan işçiler, "Yılmayacağız" diyor.
Aslı İnanmışık
DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası, çoğu uluslararası şirketler olan metal işletmeleriyle yeni toplu sözleşme imzalamak için yaz aylarında masaya oturdu. Metal patronlarını temsil eden Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile iki ayı aşan görüşmelerden sonuç alınamadı ve grev kararı alındı.
Patronların yüzde 40 zam dayatmasına karşı sendika yüzde 125 zam istedi.
Yaklaşık 2 bin işçiyi kapsayan grev kararı; 2015, 2017 ve 2018 yıllarında olduğu gibi yine "milli güvenlik" bahanesiyle ve AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Resmi Gazete'de yayımlanan kararıyla yasaklandı.
İşçiler işbaşı yapmıyor
Hitachi'nin Kartal, Tuzla, Dilovası ve Dudullu'daki fabrikalarında, General Electric'in Gebze’deki Grid Solutions fabrikasında ve Schneider Elektrik'te (Manisa'daki fabrikasında ve Gebze'deki deposunda) işçiler grevdeydi. Bugün de Balıkesir Gönen'de bulunan Arıtaş Kriyojenik'te işçiler greve çıktı. Kocaeli Çayırova’da bulunan Green Transfo Energy fabrikası da 25 Aralık günü greve çıkmaya hazırlanıyor.
Sendika yasağa rağmen grevine devam ediyor. İşçiler işbaşı yapmıyor. Fiili bir durum var aslında. Yaklaşık 2 bin işçi tüm baskılara rağmen direniyor ve kararlı. Fabrikanın önünde işçilerin nöbeti sürüyor.
MESS düşük ücret için neden bastırıyor?
Peki bu noktaya nasıl gelindi?
MESS'in çok düşük ücret artışı teklifinin önemli bir nedeni var.
Grev kararı alınan 5 işletme 2015'ten önce, daha önceki grevler sırasında MESS'ten ayrılmış ve ayrı bir işveren sendikası kurmuşlardı. Daha sonra bu sendikanın feshedilmesiyle iki dönem önce MESS'e geri döndüler. Ancak yaklaşık 200 bin işçiyi kapsayan MESS'in ana grubuna henüz dahil olmadılar. MESS'in greve çıkan fabrikalara düşük ücret teklif etmesinin altında da işte MESS'teki bu büyük gruba örnek teşkil etmek, diğer fabrikalarda da on binlerce işçi için aynı yolu izlemek yatıyor. Bu nedenle işveren sendikası bastırıyor.
Patronlar "2025 yılının istedikleri kadar kâr elde edemeyeceklerini, maliyetleri kısmak zorunda olduklarını" öne sürerek de bu düşük zam teklifini meşrulaştırmaya çalışıyor.
'Grev erteleme' MESS'in mesajı gibi
"Grev erteleme" kararıyla işçileri baskı altına alma çabaları da bu yüzden. Sendika da aslında bu tehlikeyi daha önceki örneklerden bildiği için yasak ihtimaline karşı "kademeli grev" kararı almıştı. Ancak hükümet tüm grev kararlarını bekledi ve grevleri topluca erteledi.
Grev ertelemeyi MESS'in yaptırdığı anlaşılıyor. Çünkü görüşmeler sırasında MESS'ten ayrılan Green Transfo işletmesinin grevi ertelenmedi. 25 Aralık'ta da orada grev başlayacak. Yani MESS üyeleri korundu. MESS üyesi olan yerlerde "erteleme" kararı alındı. Yani MESS tarafından tüm işverenlere hiç çekinmeden, "Benim çatım altında olursanız, böyle ayrıcalıklarınız olur" denildi.
İşçilere tehdit mesajları gönderildi, fabrika kapılarına polis yığıldı
İşçilerin direnişi sürerken patron cephesi de boş durmadı.
Yasaklamanın hemen ardından patronların ilk adımı "güvenlik zafiyeti"ni bahane etmek oldu. Başaramasalar da, işçileri korkutup sindirmek için tüm fabrikaların önüne, grev çadırları yanına polis yığınağı yapıldı. Ancak çadırlar sökülmedi.
Bu hafta başından itibaren işçilere işbaşı yapılması çağrısıyla tehdit mesajları gönderilmeye de başlandı. İşten atma söylentileri de yayılıyor.
'Herkes insanca yaşamak istiyor'
İşçiler şimdilik kararlı görünüyor. Sendikanın Hitachi İşyeri Temsilcisi Koray Duman, fabrika grevin 11. günündeyken yasaklama kararı geldiğini hatırlatarak bu ihtimali zaten beklediklerini söylüyor. "Hem biz hem de merkezi olarak sendika yönetimi 'Grev yasaklarını tanımayacağız' diyorduk. Üstelik daha önce alınmış mahkeme kararları da var, bu yapılan yasaklamalar aslında usulsüz. Cumhurbaşkanı kararnamesi söz konusu olunca tabii her şey yasal hale geliyor diye düşünülüyor" diyor.
Duman fabrikadaki durumu şöyle özetliyor:
"Fiili olarak greve devam ediyor, bu kararı tanımıyoruz. İşçiler zaten işbaşı yapmıyor. Zaten sözleşme imzalanmadan fabrikalara tezgah başına geçmeyeceğimizi söylemiştik. Hâlâ daha da öyle düşünüyoruz. İşverenle, sendika arasındaki görüşmeler sürüyor. Bu arada işverenin baskısı da devam ediyor. İşçilere 'İş akdiniz tek taraflı feshedilecektir' mesajları geliyor. Yasak başladığından beri zaten bütün fabrikaların önünde çevik kuvvet bekliyor."
Şu anda yapılan görüşmelerde tartışılan maaşların, işçilerin ücret beklentilerini henüz karşılanmadığını belirten Koray Duman, ekonomik koşulların zorluğunu vurguluyor. "Herkes insanca yaşamak istiyor" diyen Koray, işçilerin çoğunun borçlu olduğunu ifade ediyor. "Tartışabileceğimiz bir rakam gelirse işçi kendi kararını verir ancak şu anda bekliyoruz, kararlı tutumumuz sürüyor" diyor.
İşten atma tehdidine ilişkinse Duman şöyle konuşuyor:
"Biz yılmayacağız, bekleyeceğiz. Hitachi özelinde söylüyorum biz burada '470 kişi greve çıktık, 470 kişi içeri gireceğiz' dedik. Öyle bir durumda arkadaşlarımızı almadan yüzde bin de zam verseler bizim için önemi yok. Birlikteliğimiz önemli, kimseyi dışarıda bırakmayız."
'MESS de hükümet de adım atmakta zorlanıyor'
Bu manzaranın önemli sonuçları var. En önemlisi de, sonuçlarına rağmen işçilerin fiili grevinin neden oldukları.
TKP Merkez Komite Üyesi Alpaslan Savaş da buraya dikkat çekiyor ve grev yasağının fiilen delinmesinin çok önemli olduğunu vurguluyor. MESS'in de hükümetin de bu nedenle adım atmakta zorlandığını ifade eden Savaş, "Yalnızca tehdit edebiliyorlar işçiyi, grevler fiilen sürüyor" diyor:
"İşçiler grev yasağını fiilen kadük hale getirmiş oldu. Bu çok önemli. Genelde grev yasağı sonrası işverenle görüşmelere gidildiğinde işverenin eli güçlenmiş olur ancak bu örnekte öyle olmadı. İşçilerin güçlü, kararlı, örgütlü oluşu ve bir arada durmasıyla süren fiili grev hali, işverenin elinden bu gücü almış oldu."