MAKALE | Aşının kontrolü kesinlikle Pfizer'de olmamalı

Covid-19 aşısından faydalanmayı uman büyük ilaç şirketi Pfizer'in kirli geçmişi tartışma yaratıyor.

Haber Merkezi

Liberation News'ta yer alan bir makale, Covid-19 aşısından faydalanmayı uman ilaç şirketi Pfizer'in fahiş fiyat uygulaması ve vergi kaçakçılığı gibi kirli geçmişini tartışmaya açtı.

Yazının tamamını soL okurları için çevirdik:

Büyük ilaç şirketi Pfizer, Alman ortağı BioNTech'le birlikte, bu hafta büyük bir umutla açıklanan Covid-19 aşısından faydalanmayı umuyor. Araştırmalar, aşının üç hafta aralıkla iki kez kullanıldığında yalnızca plasebo alanlarla kıyaslandığında semptomatik vakaları önleme konusunda yüzde 90'a kadar etkili olduğunu gösterdi. Aşının kamuoyuna sunulmaya hazır olmasından önce daha fazla araştırmanın yapılması bekleniyor.

Aşının kendisi açıkça iyi bir haber olurken, Pfizer'in fahiş fiyat uygulamanın yanı sıra vergi kaçakçılığı ve çevre tahribatı skandallarıyla ilişkili uzun bir geçmişi var. Koronavirüs kadar kritik bir ihtiyaç olan hayat kurtarıcı ilaçların üretimi ve dağıtımı dev şirketin yöneticilerinin insafına bırakılmamalı.

AIDS ilacına fahiş fiyat

AIDS ilacı, şirketin açgözlülüğünün örneklerinden birisi. Pfizer, 2000'lerin başında dünya geneline sattığı AIDS ilaçlarının yüksek fiyatlı olması nedeniyle büyük eleştiri almıştı. Şirkey, yoğun kamu denetimi altında sembolik olarak birtakım bağışlarda bulundu, ancak bu kısa sürdü. Şirket, 2003 yılında, AIDS ilacı Rescriptor'un uluslararası dağıtımının ucuz maliyete yapılması için lisanslama teklifi sundu.

Vergi kaçakçısı

Tüm dev şirketler gibi Pfizer de uzun bir süre vergi vermekten kaçtı. Pfizer, 2015 yılında önde gelen ilaç şirketi Allergan'la birleşmek için 160 milyar dolarlık anlaşma sağlamak amacıyla müzakerelerde bulundu. Düzenlemelerdeki değişiklikler anlaşmanın iptal olmasına neden olurken, bu hamle, birleşen şirketin genel merkezini önde gelen bir vergi cenneti olan İrlanda'ya taşımasını sağlayabilirdi. Pfizer, ABD'de 2005 yılında dış kârlarını söz konusu ülkelere iade etmeyi kabul eden şirketlere verilen vergi tatilinden yararlandı. Bu politika, kamuoyuna istihdam sağlamak için bir tedbir olarak sunuldu. Pfizer, 37 milyar doları iade yoluyla 11 milyar dolar vergi ödemekten kurtularak ve ABD'deki iş gücünü kısarak vergi tatilinden hiçbir şirketin yararlanamadığı kadar yararlandı.

Çok defa ceza aldı

Şirket,  ABD Çevre Koruma Ajansı tarafından birçok kez cezaya çarptırıldı. Örneğin, şirketin Groton, Connecticut'taki üretim tesisi, 2005 yılında ciddi yaralanmalara yol açan büyük bir kimyasal sızıntı nedeniyle para cezasına çarptırılırken, 2008 yılında da Temiz Hava Yasası ihlali nedeniyle yine para cezasına çarptırıldı. 2008'deki para cezası 1 milyon dolara yakındı.

Pfizer'in iki yüzlülük konusunda da uzun bir geçmişi var. Pfizer'in yöneticisi John Young, bir aydan fazla bir süre önce gerçekleşen bir sanal BIO konferansında, yatırıma dönüşe öncelik vermeyi bir kenara iterek, temel önceliğin onun yerine "krize medikal çözümler bulma"ya verilmesi gerektiğini söylemişti. Ancak, şirket CEO'su Albert Bourla, bu haftanın başında Covid-19 aşısını geliştirenlerin insanlık için kârdan vazgeçtiğine yönelik yorumları kabul etmediğini söylemişti. Bourla, kendisini eleştirenleri "fanatik" olarak nitelemiş ve "Çözümü kim buluyor? Özel sektör buluyor" demişti.

Buradan yapılacak çıkarım, bu şirketleri yöneten kapitalistlerin, kendileri için çalışan bilim insanları ve işçilerin emeklerinden kendine pay çıkarmış olduğudur. Buna ek olarak, Pfizer'in kamu sektöründe bir çeşit çıkarı var gibi gözüküyor. Şirket, eski Gıda ve İlaç Delegesi Scott Gottlieb'i yönetime getirme öngörüsünde bulunmuştu. Gottlieb'e bu görev için 230 bin dolardan fazla ödeme yapılmıştı.

Herkesin erişimi sağlanmalı

Pfizer'in ve yöneticilerinin koronavirüs aşısından ekstra kâr olmaksızın halihazırda fazlaca parası bulunuyor. Bourla, yalnızca geçen yıl 16 milyon dolar tazminat geliri elde etti. Young'sa 7,6 milyon dolardan fazla kazandı. Yine 2019 yılında, şirketin yönetim kurulu başkanı 15,3 milyon dolar gelir elde etti, finans direktörüyse yaklaşık 9,5 milyon dolar gelir sağladı. Pfizer'in geçen yıl toplam şirket geliri 51,8 milyar dolara dayandı. 

Böylesine kirli bir geçmişe sahip bir şirketin bu yüzyılın belki de en önemli tıbbi ilerlemesi olabilecek olan koronavirüs aşısının dağıtımını üstlenmesini beklemek için hiçbir gerekçe yok. Tüm büyük bilimsel dönemeçlerde olduğu gibi, bu aşı, birçok insanın kolektif çalışmasının bir ürünü olacak, yani böylesine bir üretimin kazancının bir avuç Pfizer yöneticisinin cebine girmesinin hiçbir mantığı yok. Bu aşıya, bundan önceki çocuk felci aşısı gibi, ihtiyacı olan herkesin serbestçe erişmesi sağlanmalı ve aşı herkese açık olmalı. Bu, virüsü etkili bir şekilde alt etmenin ve pandemiye son vermenin tek yolu.