İstanbul Barosu’na açılan davada karar açıklandı. İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesine karar verildi.
Haber Merkezi
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyeleri hakkında görevlerine son verilmesi ve yeni baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talebiyle açılan davanın karar duruşması Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde yapıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı "davaname" ile açılan davada, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi bugün yapılan duruşmada kararını açıkladı. Mahkeme, Anayasa'ya aykırılık iddialarını, tanık dinlenmesi ve Türkiye Barolar Birliği'nden görüş alınması taleplerini reddetti. Mahkeme, "reddihakim" talebini de ''inandırıcı delil ve emare gösterilmediği'' gerekçesiyle kabul etmedi.
Evrensel'in haberine göre, duruşmaya, hakkındaki bir soruşturma nedeniyle tutuklu bulunan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir'in SEGBİS aracılığıyla katıldığı sırada, salondaki avukatlar "Savunma susmadı, susmayacak" sloganı attı. Duruşmada söz verilen cumhuriyet savcısı, davanın kabulüne karar verilmesini talep etti.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ise beyanında, önceki celse başsavcılığının davaya gerekçe olarak gösterdiği Avukatlık Kanunu'nun "Amaçları dışında faaliyet gösteren barolar ile Türkiye Barolar Birliği sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Adalet Bakanlığı'nın veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığı'nın istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç üç ay içinde sonuçlandırılır" düzenlemesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu belirttiklerini anlattı.
'Dosya AYM'ye gönderilmeli'
Kaboğlu, bu sebeple düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurulması gerektiğini dile getirdiklerini belirterek, "Gerekçe de belirtmediniz. Ret kararınız da Anayasaya aykırıdır. Dosyayı Anayasa'ya aykırılık itirazımız kapsamında AYM'ye göndermenizi tekrar talep ediyoruz" dedi.
İstanbul Barosu Başkan Vekili Mehmet Köksal da, "Bu davanın başından beri birçok hata yapılmakta ve birçok hukuki absürtlük de devam etmektedir. Anayasa aykırılık konusunda söylenenlere katılıyorum. Bu dava yok hükmündedir. Davanın reddine karar verilmesini talep ediyorum" diye konuştu.
'65 bin avukatın çivi olmadığını onlara göstereceğiz'
Baro Yönetim Kurulu Üyesi Ezgi Şahin Yalvarıcı'nın avukatı Baran Doğan ise "İstanbul Savcılığı bugünlerde kötü işler yapıyor. İlk önce bir ceza davası, sonra da hukuk davası açıyor. Usulleri bu oldu. Arkasına medya gücünü alıp tüm davaları zehirliyorlar. Savcılık eline çekici almış, herkesi çivi zannediyor. Ama 65 bin avukatın çivi olmadığını onlara göstereceğiz" dedi.
Tutuklu Baro Yönetim Kurulu Üyesi Epözdemir de, "Ceza davasını beklemeden bence davayı ret bile edemezsiniz. Zannetmeyin ki size kurulan baskılar bizim kulağımıza gelmiyor" diye konuştu.
TBB Başkan Erinç Sağkan da davanın Türkiye'deki 200 bin avukatı ilgilendirdiğini söyledi ve "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı anladığım kadarıyla tüm tuşlara basıyor. Kendisini denetlenemez görüyor. Artık kamuoyuna yaptığı açıklamalarda bile lekelenmeme hakkını hiçe sayabiliyor" dedi.
Duruşma salonuna polis çağrıldı
Savunmaların ardından mahkeme heyeti karar öncesi dosyanın tarafı olmayan avukatları salondan çıkarmak istedi. Duruşmayı izleyenler ve baro yönetimi buna tepki gösterdi. Tartışmanın gerilime dönüşmesi üzerine salonu boşaltmak için içeriye polis çağrıldı. Avukatlar bunu protesto ederek reddihakim talebinde bulundu ve salonu terk etti. Reddihakim talebini reddeden mahkeme heyeti karar açıkladı.
Mahkemeden el çektirme kararı
Kararda, "İstanbul 1 nolu Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri olan davalıların 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 77/5. Maddesi gereğince görevlerine son verilmesine, kararın kesinleşmesine müteakip görevlerine son verilen Yönetim Kurulu Üyeleri yerine, bu Kanundaki usul ve esaslara göre, en geç bir ay içerisinde yenilerinin seçilmesine, karardan birer suretin İstanbul 1 nolu Barosu'na, Adalet Bakanlığı'na ve Türkiye Barolar Birliği'ne gönderilmesine karar verildi" denildi.
Mahkeme, Anayasa'ya aykırılık iddialarını, tanık dinlenmesi ve Türkiye Barolar Birliği'nden görüş alınması taleplerini reddetti. Mahkeme, reddihakim talebini de ''inandırıcı delil ve emare gösterilmediği'' gerekçesiyle kabul etmedi.
Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde mahkemenin kararı İstinaf Mahkemesi'ne taşınabilecek.
Adliye önünde açıklama
Kararın ardından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve avukatlar basın açıklaması düzenledi.
Sağkan yaptığı açıklamada "Bugün burada bir yargılama yapılmadı, siyasetin yargı üzerindeki etkisinin en ağır ihlallerinden birisini yaşadık. Süreç İstanbul Barosu’na dönük değil, tüm baroları ve 85 milyonun savunma hakkını ilgilendiren bir süreç. Bugün 85 milyonun savunma hakkı katledilmeye çalışılmıştır" dedi.
Kaboğlu: Baroya gidiyorum, görevimin başındayım
Kaboğlu da şu ifadelerle karara tepki gösterdi:
"Kara bir gün. Bugün adalet sarayında belki adaletin çöküşüne tanık oluyoruz. Ama Türkiye Cumhuriyetinin Adalet Sarayı Çağlayan Sarayı ile sınırlı değildir. Bugün bütün savunma örgütüne meslektaşımıza bugün büyük güç vermiştir bu büyük haksızlık. İnanıyoruz ki bugün bizim İstanbul Barosu yönetimi olarak her zaman öne sürdüğümüz hukukun ortak paydalarında ortak paydalarında buluşma günüdür. Daha güçlü bir şekilde hukuku etkili kılmak için birlikte çalışacağız. Yolumuz açık olsun. Ben Baroya gidiyorum. Görevimin başındayım. Kuşkusuz haksız kararlarla avukatlık hukuk tarhikine sürülen bu kara leke ile beni ve avukatların ortak iradesi ile seçilen yönetim kurulunu görevden alabilirler fakat biz ülkemizde hukuk devleti tesis edilinceye kadar son nefesimize dek sürekli bir çaba içerisinde olacağımız konusunda hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Herkes için hukuk her zaman hukuk her yerde hukuk. Bugün bizi bu hukuksuzlukla karşı karşıya bırakanların da bir gün hukuka ihtiyaçları olacaktır. Ama Anayasa'yı bilerek ve isteyerek ihlal eden hiçbir yargı mensubunun Türkiye'nin hiçbir barosu üyesi olmaya hakkı yoktur. Savunma mesleği kutsaldır. Savunma mesleği hukukun üstün ilkeleri doğrultusunda ışığında yerine getirilir. Savunma mesleği hiç kimseden izin almaz. Savunma mesleği özerktir, demokratiktir ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temelidir."
Karara tepki gösteren avukatlara polis saldırısı
ANKA'nın haberine göre, İstanbul Adliyesi önünde karara tepki gösteren avukatlara polis saldırdı.
Avukatlar yürüyor
Avukatlar, karar sonrası Çağlayan'dan Taksim'e, Beyoğlu İstiklal Caddesi'ndeki İstanbul Barosu'na doğru yürüyüş başlattı.
GÜNCELLEME: 23.00
İstiklal Caddesi'nde sloganlarla yürüyerek baro binası önüne gelen avukatlar burada bir basın açıklaması yaptı.
TBB Başkanı Erinç Sağkan burada yaptığı konuşmada "Bugün hukuk adına bir utanç günü yaşadık. Bu utanç gününü hukuki bir değerlendirmeyle meşrulaştırmaya hiç ama hiç niyetim yok. Bugün siyasi bir baskıyla yargının araçsallaştırıldığını hep birlikte gördük" dedi.
Sağkan "Hukuka aykırı kararlarla, baskıyla cübbemizin önünü iliklememizi bekliyorlarsa eğer tekrar hatırlatmak isteriz: İktidarlardan kaynaklanan güce tapmayız, baskıya zulme biat etmeyiz. Gücümüzü erkten değil halktan alırız, mücadelemizi de bu halk için veririz" diye konuştu.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu da "Baro bizim değil, baro halkındır. Baro yetki alanında adaleti tesis etmek için savunmanın kalesidir. İstanbul Barosu'nun kapısını mühürlemeye hiç kimsenin gücü yetmez. Buna yalnızca avukatlar değil halk karşı çıkar. Çünkü avukatlar, savunma özneleri halk için, halkın hak ve özgürlükleri için vardır" dedi.
Ne olmuştu?
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin 19 Aralık 2024'te Suriye'de haber takibi sırasında uğradıkları hava saldırısında öldürüldü, saldırıya karşı İstanbul'da düzenlenen protestoya katılan çok sayıda gözaltına alındı.
İstanbul Barosu yayınladığı bir açıklamayla çatışma bölgesindeki gazetecileri hedef alınmasının uluslararası hukukun ihlali olduğunu vurguladı ve gözaltına alınanların serbest bırakılmasını talep etti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise öldürülen gazetecilerin "PKK ve YPG üyesi olduklarını" savunarak, Baro'nun ''terörü övdüğü''nü iddia etti ve soruşturma başlattı.
Soruşturmanın ardından İstanbul Barosu'na dava açıldı. Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ve 10 yönetim kurulu üyesinin görevlerine son verilmesi talep edildi.
İstanbul Barosu yöneticileri hakkındaki görevden el çektirme davası: 'Kararınız anayasaya aykırı' | ![]() |