Küba dostları İstanbul’da bir araya geldi: 'Küba’nın direnişi ahlaklı olanın ahlaksıza karşı direnişidir'

Küba ile Dayanışma amacıyla yapılan XX. Avrupa Zirvesi hazırlık toplantıları için Türkiye’ye gelen Küba heyetiyle Türkiye’deki Küba dostları “Küba’yı niçin savunmalıyız” etkinliğinde buluştu. Küba’nın dünya halkları için değerinin vurgulandığı etkinlikte ABD ablukasına karşı mücadelenin yükseltilmesi çağrısı yapıldı.

Haber Merkezi

Küba ile Dayanışma için XX. Avrupa Zirvesi hazırlık toplantıları kapsamında dün İstanbul Beyoğlu’ndaki Ses Tiyatrosu’nda “Küba’yı Niçin Savunmalıyız” etkinliği yapıldı.

José Martí Küba Dostluk Derneği (JMKDD) tarafından düzenlenen etkinlikte JMKKD Başkanı Nahide Özkan, Küba Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Raul E. Madrigal Cardenas, Küba Halklarla Dostluk Enstitüsü (ICAP) Birinci Başkan Yardımcısı Noemi Ramona Rabaza Fernandez ve TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan konuşma yaptı.

Etkinlik çocuk korosu Tarlabaşı Kardeşlik Korosu’nun  “Bizimkilerin Şarkısı”nı seslendirmesiyle başladı.

JMKDD Başkanı Nahide Özkan “Küba’dan dostlarımız buraya bir çalışma için geldiler. Bu çalışma 2027 yılında İstanbul’da gerçekleşecek olan çok önemli bir uluslararası toplantının hazırlığı. Avrupa’da bulunan Küba ile dayanışma hareketlerinin mücadeleyi daha da yükseltmesi amacıyla bir zirve gerçekleştireceğiz. Bunun hazırlıkları için dünyanın bir ucundan geldiler ve bu akşam da bizlere bu vakti ayırdılar” dedi.

Nahide Özkan bu zirvenin ve Küba’yla dayanışma çalışmalarının temel amacının ablukanın kaldırılması ve Küba’nın ABD tarafından icat edilmiş olan “terörü destekleyen ülkeler listesi”nden çıkartılması olduğunu belirtti.

Küba’nın bu amaçla senelerdir dünya halklarıyla ortak mücadele kanalları yaratmak için çalıştığını belirten Özkan, JMKKD olarak bu mücadelenin yanında olduklarını vurguladı.

Bu mücadelenin dünya halkları için neden gerekli olduğuna da değinen Özkan “Küba’nın varlığı, eşit ve özgür bir dünya özlemi içinde olan insanlık için bir ilham kaynağıdır” dedi.

'Dünyada özü sözü eylemi bir yegane işçi sınıfı iktidarı'

“Acaba Küba’nın değeri ilham vermekten mi ibaret?” diye soran Özkan, Küba’nın yüzölçümü, ekonomisi itibariyle küçük bir ülke olduğunu ancak dünyaya gölgesi her zaman büyük düşen, aktüel dünya siyasetinde önem taşıyan bir ülke olduğunu ifade etti.

Küba’nın gücünün her şeyden önce Küba halkının ve devrimcilerinin kıskançlıkla sahip çıktığı ilkeli duruştan geldiğini söyleyen Özkan, “Dünyada özüyle sözü, eylemi bir olan biricik işçi sınıfı iktidarından bahsediyoruz. Bundan daha değerli bir şey olabilir mi dünya halkları açısından” diye konuştu.

Küba’nın işçi sınıfının, halkların çıkarlarını uluslararası alanda temsil eden, eşitlik, özgürlük, ulusal egemenlik gibi kavramların uluslararası alanda savunmasını yapan yegane iktidar odağı olduğuna dikkat çekti.

Küba’nın, “örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez” sözünün somut delili olduğunu vurgulayan Özkan, Küba’nın ilkeleri, idealleri ve devrimci siyasetiyle bugün dünyada somut bir güç olduğunu belirtti ve şunları söyledi:

“Dolayısıyla sadece dünyaya ilham vermiyor, Küba dünyanın dört bir yanına yolladığı sağlık ekipleriyle ve başka yollarla hayat kurtarıyor, dünya siyasetinde önemli bir karşı ağırlık oluşturuyor, halklara direniş gücü aşılıyor, gençleri siyasete örgütlüyor, her şeyden önemlisi de asıl gücümüzün ilkeli bir mücadelede yattığını etiyle kemiğiyle canıyla bize gösteriyor Küba.”

Küba sosyalizminin ayakta kalmasının tüm emekçi halkların yararına olduğunu belirten Özkan, Küba sosyalizmi için artık varlık yokluk meselesi haline gelen ekonomik krizin esas sebebi olan ABD ablukasının kaldırılması ve Küba’nın ABD’nin icat ettiği "terörü destekleyen ülkeler listesi"nden çıkarılması için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

jmkdd

Küba İstanbul Başkonsolosu Cardenas: Ablukanın temel hedefi Küba devrimini yıkmak

Küba Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Raul E. Madrigal Cardenas ise Türkçe “merhaba” diyerek başladığı konuşmasında salonda çok uzun yıllardır Küba’yla dayanışma çabalarını hiç esirgememiş Küba dostlarıyla bir arada olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Küba’nın şu an çok zorlu ve karmaşık bir dönemden geçtiğini kaydeden Cardenas “Abluka sadece sürdürülmüyor çok ağırlaştırılmış durumda ve bu Küba’da gündelik hayatı çok olumsuz bir şekilde etkiliyor. Ekonomimizi boğmaya, Küba devrimini yıkmaya çalışıyorlar. Ablukanın temel hedefi bu” dedi.

Bu anlamda Küba’yla dayanışma hareketinin “bir hoşluk” olmadığının altını çizen Cardenas, Küba’nın mücadeleyi sürdürmesinde dünyada milyonlarca insanın Küba’ya karşı yürütülen bu politikalara karşı çıkmasının rolüne de işaret etti.

“Her birinizin çabaları paha biçilemez” diyen Cardenas “Küba’nın sahip çıktığı değerler sadece Küba’nın sahip çıktığı değerler değil. Daha iyi bir dünya hayal eden halkların değerlerine sahip çıkıyoruz” dedi.

Türkiye’deki Küba dostlarına dayanışmalarından ötürü teşekkür eden Cardenas “Küba direniyor, dönüşüyor ve ilerliyoruz. Açıkçası bu sizin de sayenizde. Yaşasın Türkiye Küba dostluğu” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

crnds

Küba Halklarla Dostluk Enstitüsü 1. Başkan Yardımcısı Fernandez: Gösterdiğiniz bir cesaret örneğidir

Ardından Küba Halklarla Dostluk Enstitüsü (ICAP) 1. Başkan Yardımcısı Noemi R. Rabaza Fernandez kürsüye geldi.

Fernandez “Bugün burada, minnettarlıkla dolu yüreğimiz ve heyecandan parlayan gözlerimizle, devrimcilerin, mücadele edenlerin, yurtseverlerin memleketinde 20 Mart 2002’de başlattığınız verimli dostluk çalışmalarınız için sizlere, Küba Halklarla Devrim Enstitüsü adına teşekkür ederiz. O gün, José Martí'nin mirasından, Che'nin cesaretinden ve Fidel'in kararlılığından ilham alan bir grup cesur insan, 20 yılı aşkın süredir dayanışmanın feneri, direnişin kalesi ve enternasyonalizmin örneği olan bu derneği kurmaya karar verdi. Üyeleri büyüdü, çoğaldı, Küba'nın gerçeğini daha önce sadece emperyalizmin yalanlarının ulaşabildiği köşelere taşıdılar ve bunun değeri paha biçilemez” dedi.

Konuşmasına Küba’yla dayanışmanın tohumlarını atan komünist şair Nâzım Hikmet’i anarak devam eden Fernandez, “Gittiği sürgünü mücadelenin bir cephesine dönüştüren ve dizelerini emperyalizme karşı bir silah olarak kullanan bu dev, devrimlerimizin arasındaki doğal köprüdür. Che gibi o da kalemini halkın hizmetine sundu. Fidel gibi o da kültürün dönüştürücü gücüne inandı ve Martí gibi daha güzel bir dünyanın mümkün olduğunu düşündüğü için zulüm gördü” dedi.

Bugün bu mirasın asil varisinin José Martí Küba Dostluk Derneği olduğunu dile getiren Fernandez “Çünkü sizler sevginizi somut harekete dönüştürdünüz. Ablukayı ve ABD emperyalizminin Küba’ya karşı attığı tüm palavralarını mahkum ettiniz, aydınları ve sanatçıları mücadelemize destek vermeleri için harekete geçirdiniz. Sempozyumlar ve kültürel etkinlikler düzenlediniz, bazen bisiklet turları bazen karavanlarla yaptınız tüm bunları. Kübalı 5 kahramanın özgürlüğe kavuşması için hiç yorulmadan savaştınız. 2023 Şubatında yaşanan korkunç depremin ardından yerel halka sağlık hizmeti sunmak için ülkenize gelen Kübalı doktorlar tugayına eşlik ettiniz ve bizlere COVID-19 salgınında 11 000 avro değerinde ilaç bağışında bulundunuz” diye konuştu.

Salondakilere “yoldaşlar” diye seslenen Fernandez “Sizler Küba’nın Türkiye’deki sesi oldunuz ve bu, cesur ve asi ülkemde karşı karşıya olduğumuz giderek keskinleşen ekonomik savaşın tam ortasında gösterdiğiniz bir cesaret örneğidir. Normal dönemlerde yapılan dayanışmayla can acıtan bir dönemde yapılan dayanışma birbirine benzemez. Çünkü sizler de bizim gibi Küba’nın acısını hissediyorsunuz” dedi.

frnndz

‘Trump’ın yeniden seçilmesiyle baskının boyutları çok daha fazla arttı’

Küba’ya yönelik ekonomik baskının Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminden itibaren şiddetlendiğini belirten Fernandez “Geçen Ocak ayında yeniden seçilmesiyle beraber, mevcut Dışişleri Bakanı Mario Rubio gibi, Küba düşmanı ve ahlaksız bir geçmişe sahip kişileri çevresine toplamasıyla baskının boyutları çok daha fazla arttı” dedi. Trump’ın Küba halkını boğarak servet kazanan Küba karşıtı politikacıların çıkarlarını temsil ettiğini söyleyen Fernandez, “Ve hazır iktidara gelmişken, ABD’nin Havana’daki büyükelçiliğine emirler yağdırarak, Küba ve ABD arasındaki diplomatik ilişkilerin kopmasına yol açacak ikili bir krizin tetikleyicisi olmaya çalışıyor” diye konuştu.

Fernandez, ABD ablukasının Küba’ya diz çöktürmeyi başaramadığını ancak Küba halkının yaşam kalitesi üzerinde yarattığı olumsuz etkinin şiddetlendiğini dile getirdi:

“Uygulanan ekonomik yaptırımlar, para transferlerinin durdurulması, ABD’ye giriş vizelerinin sınırlandırılması ve Küba’nın tıbbi işbirliklerine yönelik saldırılar halkımıza diz çöktürmeyi başaramamış ve Küba’da onların deyimiyle ‘çok arzu edilen rejim değişikliğini’ kışkırtamamış olsa da, halkımızın yaşam kalitesini olumsuz bir şekilde etkilemiş ve gururla sergilediğimiz birçok sosyal göstergeyi bozmuştur.

Buna ek olarak, Küba terörü desteklediği iddia edilen ülkeler listesine tek taraflı ve haksız bir şekilde dahil edildi. ABD’li hükümetler hiç utanmadan aslında en başta kendilerinin yer alması gereken sözde listeler yaratmayı kendilerine hak görüyorlar. Bu keyfi listeleme sadece sembolik bir hareket değildir. Ciddi ekonomik sonuçları vardır, ve herhangi bir bankacılık ya da finans işlemine, uluslararası ticarete katılımımıza, krediye erişime ya da gelir kaynakları elde etmemizin önüne çok büyük kısıtlamalar getirmektedir.”

'Emperyalizm yalanla da saldırıyor, medya alanındaki mücadele ihmal edilmemeli'

Küba’nın 60 yılı aşkın bir süredir, ABD’den sadece 90 mil uzakta ekonomik, kültürel ve ideolojik mücadele verdiğini vurgulayan Fernandez, emperyalizmin sadece yaptırımlarıyla değil yalanlarıyla da saldırdığına işaret etti. Türkiye’deki Küba dostlarına medya alanında verilen mücadeleyi ihmal etmemeleri çağrısında bulunan Fernandez “Sizlerden Küba hakkındaki gerçeği yaymanızı, sağlık ve eğitim alanındaki başarılarımızı anlatmanızı ve halkımızın kahramanca direnişini vurgulamanızı istiyorum” diye konuştu.

ICAP aracılığıyla Türkiye’deki daha çok Küba dostunun bu ülkeyi ziyaret etmesi ve Küba gerçeğini tanımasını sağlama çağrısı yapan Fernandez “Bağlarımızı güçlendirmemiz gerekiyor: karşılıklı daha çok kültürel değişime, daha çok delegasyon ziyaretlerine, Küba’yı tanıyan Türkiye'deki dostumuza ve daha çok Kübalı’nın burada verdiğiniz mücadeleden ders almasına ihtiyacımız var. Sizleri temin ederim ki Küba ve yenilmez Devrimi, ayakta kalacak ve şimdiye kadar nasıl yapamadılarsa bundan sonra da bizleri asla susturamayacaklar” dedi.

Bir buçuk yıl sonra İstanbul’da yapılacak 20. Avrupa Küba Dayanışma Toplantısını “kardeşliğimizin yeni bir göstergesi” olarak gördüklerini vurgulayan Fernandez, “Kardeşlik aynı zamanda, ABD hükümetinin suç ortağı İsrail’in siyonist rejimi tarafından topraklarından koparılan, zulüm görmüş Filistin halkıyla bizi birleştiren şeydir” dedi.

Filistin halkına yönelik saldırıların “bazı taraflar arasındaki bir çatışma değil, derhal sona erdirilmesi gereken bir soykırım” olduğunu belirten Fernandez, “Filistin davası bizim ve dünyanın tüm onurlu halklarının mücadelesi olmaya devam edecektir” diye konuştu.

'Dünya halklarını nükleer tehlikeyi başlamadan durdurmaya çağırmalıyız'

Fernandez dünya barışının tehlikede olduğuna işaret ettiği konuşmasında İsrail ve ABD’nin İran’a düzenlenen siyonist saldırıyla insanlığı sonuçları öngörülemeyecek bir karanlığa sürüklediğini söyledi ve ekledi: “Tüm dünya halklarını birlikte hareket etmeye ve yaşanabilecek uluslararası bir çatışmayı ya da nükleer tehlikeyi başlamadan durdurmaya çağırmalıyız.”

'Küba onuruna sahip çıkmayı bilen tüm halklar gibi diz çökmez'

Dünya barışı, egemenlik, halkların kendi kendini yönetebilmesi ve enternasyonal dayanışmayı “kültürel sömürüye ve emperyalizmin her türlü hakimiyet çabasına karşı kararlılıkla savunmamız gereken, vazgeçilemeyecek devrimci ilkeler” olarak niteleyen Fernandez “Sizleri temin ederim ki Küba ve yenilmez Devrimi, inşa ettiğimiz eseri lekelemeye çalışan tüm düşmanca girişimlere karşı bu zamana kadar olduğu gibi dimdik ayakta kalacaktır. Bizlere güvenin, tıpkı bizim sizlere güvendiğimiz gibi. Çünkü Küba Türkiye gibi, onuruna sahip çıkmayı bilen diğer tüm halklar gibi, diz çökmez, satılmaz, pes etmez” dedi.

TKP Genel Sekreteri Okuyan: Küba bugün yaşadığı için de bir ahlaki derstir

Etkinliğin son konuşmasını yapan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ezilenler cephesinin, devrimciler, yurtseverler, komünistlerin çok gelişkin bir ahlaka sahip olması gerektiğini belirterek “Küba gelişkin bir ahlakın savunusudur” dedi.

Kendisinden önceki konuşmalarda "genellikle devrimcilerin sözcük dağarcığına çok uymayan bir kelimenin 'ahlak' kelimesinin çok sık kullanıldığına" dikkat çekerek başladığı konuşmasında Okuyan, “İzin verirseniz ben de biraz bunun üstünde durmak istiyorum” dedi.

Fidel Castro’nun özellikle 2011’de resmi görevlerini bıraktıktan sonra ölünceye dek bir dizi konuda bir felsefeci gibi yazılar yazdığını, konuşmalar yaptığını ve bunların “Fidel’in Düşünceleri” başlığıyla yayımlandığını hatırlattı.

Okuyan, Fidel Castro’nun orada sürekli ahlak üzerine vurgu yaptığına dikkati çekerek, "O kadar fazla bu konuya değiniyordu ki ben o zamanlar Küba Komünist Partisi’ndeki dostlara bunu sormuştum” dedi.

“Marksizm bir siyasi akımdır, dünya görüşüdür, ideolojidir, siz bayağı, bir Marksist ahlak yaratıyorsunuz. Neden?” diye sorduğunu anlatan Okuyan sözlerine şöyle devam etti:

“O zaman Fidel Castro’nun çok yakın arkadaşları demişlerdi ki dünyaya baktığınız zaman, sömürü en büyük ahlaksızlıktır, emperyalizm en büyük ahlaksızlıktır. Ama bu ahlaksızlık karşısında direnenlerin mücadele edenlerin çok gelişkin bir ahlaka sahip olması gerekir. Galiba, demişlerdi, bizim en büyük eksiğimiz, ki Fidel de öyle düşünüyor, emperyalizme karşı mücadele edenlerin cephesinde de ahlaki değerler yeterince önemsenmiyor.

Ben o zaman bunu çok önemsememiştim. Ama aradan geçen yıllardan sonra şimdi, her zaman olduğu gibi Fidel Castro’nun çok haklı olduğunu düşünüyorum.”

Ezilenler cephesi, devrimciler, yurtseverler ve komünistlerin çok gelişkin bir ahlaka sahip olması gerektiğini belirten Kemal Okuyan, “Çünkü yalan, ilkesizlik, pragmatizm, rüzgar gülü olmak, yani kendi değerlerinizi zaman zaman bir kenara bırakmak, bunlar ne yazık ki bizim saflarımıza da girdi. Bizim saflarımıza girince, öbür taraf kazanır” diye konuştu.

Okuyan, "O yüzden arkadaşlar, Küba yalnızca Fidel Castro son dönemde çok sık etik üzerine, moral üzerine, ahlak üzerine yazdığı için değil Küba, bugün yaşadığı için de bir ahlaki derstir. Küba gelişkin bir ahlakın savunusudur” dedi.

okuyan

'Aldığımız yanıt çok sertti: Sıfır olasılık, sıfır'

Yıllar önce ABD’de tutsak edilen Küba Beşlisi örneğini veren Okuyan şunları söyledi:

“Küba’ya karşı ABD ve orada üslenmiş teröristler tarafından yürütülen saldırılara karşı biliyorsunuz yıllar önce Küba’dan 5 yurtsever görevli Küba’ya karşı faaliyetleri takip etmek için ABD’ye gönderildiler, yurtsever bir görev olarak gittiler ve o görev sırasında ele geçirildiler.

Tutuklandılar, hapis cezası aldılar. Ve dünyada kampanyalar düzenlendi. Biz de burada düzenliyorduk. Uzun uğraşlardan sonra ABD direnemedi ve serbest bıraktı.

Ama öncesinde biz o kampanyaları sürdürürken Kübalı dostlarımıza dedik ki bu 5 kişi ABD hapishanelerinde tecritteler. ABD hapishanelerinin nasıl olduğunu biliyoruz. Bu 5 kişiden biri Küba devrimine ihanet etse biz nasıl insan içine çıkarız. Kampanyalar yapacağız ama güveniyor musunuz bu beş kişiye dedik. Aldığımız yanıt çok sertti: ‘Sıfır olasılık, sıfır!’ Çok zor bir şey, kimisi müebbet hapis cezası, kimisi 20 yıl hapis cezası almış. Ne olacağı belli olur mu? ‘Hayır’ dediler, ‘Bu beş kişi Kübalıdır Kübalı kalmaya devam edecek’.

Sonra yıllar geçti, biz Küba’ya ziyaretimizde bu beş Kübalıdan Ramon ile karşılaştık. Ben Ramon’a bunu anlattım. Dedim ki ‘Biz Kübalılara sizin hain olup olmayacağınızı’ sorduk. Ama çok ağır bir yanıt aldık. Ramon, aşağı yukarı benim yaşlarda, o koca adam, gözlerinden yaş aktı. Ben orada dedim ki Küba’nın ahlakı çok gelişkin. Orda ne bir böbürlenme vardı, ne biz işte böyle insanlarız diye bir afra tafra vardı. Orada ülkesine bağlı olan bir Küba yurttaşının duyguları vardı. O yüzden Küba’da ahlak son derece önemlidir, buna sahip çıkmamız lazım.”

'Kapitalizm dünyanın en büyük ahlaksızlığıdır'

Okuyan bir başka örneği ise Fidel Castro’nun cenaze töreninde bir Afrika ülkesinin devlet başkanının yaptığı konuşma üzerinden verdi. Devlet başkanı, Castro’nun ardından yaptığı konuşmada “Bizim kıtamıza başka bir kıtadan gelip sadece ve sadece yoldaşlarının cansız bedenini alıp götüren Küba’dır” demişti.

Okuyan şöyle anlattı:

“Fidel Castro 2016'da öldüğünde cenaze töreninde devlet başkanları konuşuyor. Şimdi hatırlamıyorum, Afrika’dan bir devlet başkanı, komünist falan da değil, konuşmasında dedi ki ‘Bizim kıtamıza başka bir kıtadan gelip sadece ve sadece yoldaşlarının cansız bedenini götüren tek ülke Küba’dır.’

Çünkü gelmişler altın götürmüşler, gelmişler köle götürmüşler, elmas götürmüşler, petrol götürmüşler, hep hırsızlık için gelmişler. Küba oraya Angola’nın özgürlüğü için, ırkçı Güney Afrika’ya karşı mücadelesini desteklemek için en iyi evlatlarını getirdi. Ve o insanlar yoksullaştırılmış Afrika’dan tek bir çöp almadılar, sadece yoldaşlarının ölü bedenlerini aldılar.

Arkadaşlar bu size çok sıradan bir öykü gibi gelebilir. Ama ben orada Afrikalı o devlet başkanını dinlerken dedim ki, lanet olsun bu dünyaya, bu çok basit bir şey bile olağanüstü bir erdem, çok gelişkin bir ahlak. Çünkü insanlar arası eşitsizlik, devletler arası eşitsizlik kanıksanmış. Kanıksandığı için de Afrika’nın bir devlet başkanı Kübalıları övmek için diyor ki geldiler hiçbir şey çalmadan gittiler. Sevgili arkadaşlar, kapitalizmin dünyanın en büyük ahlaksızlığıdır. Sömürü ahlaksızlıkların önde gelenidir. Eşitsizlik öyledir.”

'Küba’yla dayanışmak ahlaksızlığa, yalancılığa karşı mücadeledir'

Dünyada gerçek bir “terörü destekleyen ülkeler listesi” yapılsa birinci sırada ABD ve İsrail’in yer alacağının belli olduğunu ifade eden Kemal Okuyan, Küba’nın bu listeye alınması için “Bundan daha büyük bir ahlaksızlık olabilir mi?” dedi.

Küba’yla dayanışmanın “ahlaksızlığa, yalancılığa karşı bir mücadele” olduğunu vurgulayan Okuyan, “Ne demek Küba terörü destekleyen bir ülke? Ne alakası var? Küba hangi ülkede bomba patlamış, uçak düşürmüş, hangi ülkenin tarımına biyolojik silahla saldırmış. Bunların hepsi Küba’nın başına geldi. Bu nasıl bir ahlaksızlıktır. Ve şimdi bu ahlaksızlık Filistin halkını katediyor, Lübnan’a ve şimdi İran’a saldırıyorlar. İran kendisini savunmak için Tel Aviv’e füze yolladığında ‘gördünüz mü, bu barbarlığa izin veremezsiniz’ diye feryat figan… Bu nasıl bir ahlaksızlıktır. O yüzden, biz devrimciyiz, mücadelemiz devrim içindir bütün dünyada ama bu mücadele aynı zamanda ahlak mücadelesidir. Ahlaksızlarla gelişkin ahlaki değerleri savunanlar arasında bir mücadeledir.”

Okuyan Küba’ya gidip Küba’nın bugün ablukadan kaynaklı çektiği yoksulluğa, zorluklara, zaman zaman günde 24 saate ulaşan elektrik kesintilerine bakıp “Ya bu ne biçim ülke” diyen herkesin de ahlaksız olduğunu dile getirdi, “Çünkü o herkes güçlünün yanında, zorbanın yanındadır” dedi.

TKP Genel Sekreteri Okuyan “Küba’nın kolunu keseceksiniz, diyeceksiniz ki Küba ağırlık kaldıramıyor. Küba’nın gözünü çıkarmaya çalışacaksınız, diyeceksiniz ki Küba görmüyor. Küba’nın bacaklarını sakatlayacaksınız, diyeceksiniz ki Küba yürüyemiyor. Var mı böyle ahlaksızlık?” dedi.

Okuyan “Asla ve asla Türkiye’deki ahlaklı insanlar Küba ile dayanışmayı bir saniye bile durdurmayacak. Çünkü Küba’nın direnişi ahlaklı, erdemli olanın ahlaksız olana karşı direnişidir. Devrimin karşı-devrime karşı direnişidir. Ezilenin ezene ve zorbaya karşı direnişidir. İşte onun için Küba Si Yankee No!” diyerek sözlerini tamamladı.

Sanatçı Gülcan Altan’ın şarkılarıyla devam eden etkinliğin sonunda konuşmacılar sahneye davet edilerek hep birlikte “El pueblo unido jamás será vencido!" (Örgütlü bir Halkı Hiçbir Kuvvet Yenemez) şarkısı seslendirildi.