Kitaptan taşan bir hayat

Kurmaysız Dövüşen Devrimciler, Ardahan ve Artvin’i merkeze alan, 1970’lerdeki Devrimci Yol mücadelesinin kimi yerlerde çok ayrıntılı bir anlatımı. Nice devrimcinin anısını her satırda dile getiren…

Ogün Hakan

“…Kar deryasının ortasında bir köy evinde, elinde ölüm kusan silahlarla çevrildiğimizden tereddüdümüz yoktu. Biz iki devrimciydik. Silahların dengesi ve dövüşeceklerin sayısı komik derecede eşitsizdi. Ölüm iki kaşımızın arasından daha yakındı. Sevgi’ye içeriden yeni çıktığı için teslim olmasını önerdim, kabul etmedi. Elimizde bireysel savunma için taşıdığımız silahlarla dövüşü kabul etmeyi seçtik…”

Masada hemen yanında oturuyorum. Konuşurken arada koluma dokunuyor dostça, gülünce beyaz kalın bıyıkları iki yana açılıyor, gözlükleri bir aşağı bir yukarı oynuyor. 

Lacivert ceketi ve açık mavi gömleğiyle çok uzaktan gelmiş ve hep tanışıyormuşuz gibi, öyle sıcak ve hasret yüklü. Ne bir yorgunluk ne de bir bıkkınlık var sesinde; canlı ve nükteli sözcüklerle, o uzaktaki Hamurlu yaylalarındaki umudu burada hep yanında taşıyor gibi konuşuyor. 

Masada başka insanlar da var; gelen, giden, resim çektiren… Her seferinde ayağa kalkıp sımsıkı sarılıyor hep aynı sıcaklıkla.

Karşısında oturuyor Türkan abla. Sevgilisi yani, yoldaşı, mücadele arkadaşı. Fuşya ceketi, boynunda kolyesi ve yorgunluğuyla. Muhabbetle bakıyor hayat yoldaşına, o anlatırken başıyla onaylıyor söylediklerini, arada isimleri düzeltiyor, ufak tefek hatırlatmalarla sohbete katılıyor.

Ne uzun bir hikâye; yazdığı kitaba sığmayan bir hayat.

Ardahan ve Artvin’deki devrimci mücadelenin tarihi Yücel Çiftçi’nin hikayesi. 

Köylerin, ilçelerin, nahiyelerin sesi; yoksul köylülerin, hamalların, kadın ve çocukların sevgili Hoca’sı.

Kurmaysız Dövüşen Devrimciler’i okuduğumda gözümde canlanan insan işte yanımda, aynı masadayız. Kitabın içinden çıkıp gelmiş gibi bunca yıl sonra. Bir insan bu kadar mı yazdığı kitaptan çıkıp gelmiş gibi olur. Sanki az önce Anegert sığınağındaki tavla oyunundan yeni kalkmış gibi neşeli.

Kurmaysız Dövüşen Devrimciler, Ardahan ve Artvin’i merkeze alan, 1970’lerdeki Devrimci Yol mücadelesinin kimi yerlerde çok ayrıntılı bir anlatımı. Nice devrimcinin anısını her satırda dile getiren…

Büyük fedakarlıkların, destanlaşan direnişlerin, inancın yeniden tarif edildiği hayatların hikayesini kelimenin gerçek anlamıyla bir solukta okutan bir kitap. 

Devrimci bir hayat nedir? Yücel ağabey kitabında bunu da ele alıyor. Yoldaşlarını unutmamaya özen göstererek tek tek isimlerini ve hikâyelerine ettiği tanıklığı anlatıyor. Anlatıyor yetersiz kalır; orada, kitabın her bir sayfasında, aslında yazarken yeniden yaşadığına emin oluyorsunuz.

Mücadelenin en sert dönemlerinden yakalanmasına, oradan cezaevi günlerine, tünel kazma çalışmalarına, işkence ve direnişlere uzanan bir hayatın hikayesi…

Okurken, “kaç hadi” diyesi geliyor insanın. Cincoroplara, Kirman’a, Beberek’e kaç… Tutup çekesiniz geliyor her birini çatışma satırlarının arasından.

Kaçmıyor hiç! Hayata, devrimci bir hayata sıkı sıkıya tutunan ne çok devrimci gibi.

Ve tabii uzun bir aşkın hikayesi de kitabın içinde yer alıyor. Türkan ablanın, Yücel ağabey Erzurum’da faşistler tarafından vurulması sonrasında hastane ziyaretinde aldığı evlilik teklifini andıran sözlerine karşı, “…zor bir yolun başındayız henüz, dizimizin tuttuğu kadar birlikte yürüyeceğiz” deyişinden İzmit’te tuttukları evin hikâyesine…

Geriye, devrimci mücadelenin tarihine dönüp baktırıyor Kurmaysız Dövüşen Devrimciler; hemen her satırı hayalinizde canlanıyor. Oraya çekiyor sizi;

1973’e, 76’ya, 81’e götürüyor gözünüzün yaşına bakmadan. Bu toprakların hamurunu gözlerinizin önüne seriyor.

Kimilerimiz için dünü anlamanın, kimilerimiz içinse hatırlamanın kitabı.

1
Kurmaysız Dövüşen Devrimciler, A. Yücel Çiftçi, 534 syf., Yazılama Yayınevi, 2025.