Kemal Okuyan: Zannediliyor ki iktidarın zayıf karnı sığınmacılar... Hayır ekonomi

Sığınmacı/göçmen sorununun tartışıldığı Tele 1'deki Gerçeğin Peşinde programının konuklarından Kemal Okuyan, 'sorun göçmenler değil, göçmenlik' dedi.

Haber Merkezi

Türkiye son haftalarda artan şekilde sığınmacı/göçmen sorununu tartışıyor. Konu bu akşam Tele 1'de Gerçeğin Peşinde programında tartışıldı.

Zeynel Lüle'nin sunduğu programın konuklarından TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan'ın açıklamalarının satır başları şu şekilde: 

"Bu konu ‘sığınmacılar geri gitsinler mi gitmesinler mi?’ türünden bir soruyla ele alındığında sorunun kendisini tartışmıyoruz aslında. Sorun göçmenler değil, göçmenlik.

Ortada bütün dünyanın meselesi olmuş bir konu var. Bu sadece Türkiye’nin tartıştığı bir sorun değil.

Mesela Yunanistan’ın Arnavutluk’tan gelenlerle ilgili bir sorunu var. Neredeyse nüfusun yüzde 7’sine ulaşmış durumda, Türkiye’deki oranın da üstünde.

Dünyadaki iş gücünün yüzde 5’i göçmen işçilerden oluşuyor.

Bu sorun nereden kaynaklanıyor sorusunu sormamız lazım. Gönderilme, gönderilmeme meselesi sorunun kendisini tartışmıyor.

Suriye konusunun birden fazla boyutu var. Bir kere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, ülkeyi yönetenlerin Suriyelilerinin göçmen olmasında büyük sorumluluğu olduğunu bilmesi lazım. Türkiye, Suriye’deki soruna dahil oldu, savaşın tarafı oldu, sorunun yaratıcılarından.

'Bütün dünyada sermayenin işine geliyor göçmenlik'

Sorulacak soru şu: İnsanları göçe ne zorladı?

Bu sorunun arkasında ucuz işgücü var.

Süleyman Soylu patronlara çattı geçen gün, “hepsi ucuza göçmen çalıştırıyor, ilk onlar isyan edecek geri göndermeye” dedi, orada haklı.

Yalnız Türkiye’de değil, bütün dünyada sermaye sınıfının işine geliyor göçmenlik.

AKP’nin ideolojik, kültürel, siyasi hesapları da olabilir.

Sermayenin çok ciddi bir şekilde bu iş gücüne ihtiyacı var, onlar direnecektir, lobi yapacaktır geri gönderilmeler karşısında.

Ama bir yandan da yabancı düşmanlığını körükleyecekler, çünkü baskılanmış göçmen işçiye ihtiyaçları var. Hakkını aramayan, sesini çıkaramayan, sınır dışı edilmekten korkan.

'Türkiye’yi istila edenler yoksul göçmenler mi, uluslararası tekeller mi?'

Türkiye istila ediliyor deniyor.

Türkiye’yi istila edenler yoksul göçmenler mi, uluslararası tekeller mi? Ben bir yurttaş olarak yabancı sermayeyi tehdit olarak görüyorum, çünkü onlar mülkiyeti ele geçiriyorlar. Tüm kritik sektörler bunların elinde, asıl istila bu değil mi? Bu neden tartışılmıyor? Bunun konuşulması lazım en çok.

Biz TKP olarak oy avcılığı yapıp popülist söylem içine giremeyiz. Evet göçmenlik bir sorun, ama bunlar keyiflerinden gelmediler, bu tüm dünyanın sorunu ve çok boyutlu.

Sorunun köküne inmeden “göçmenler gitsin” deniyor, göçmenler kolay gidemez. 5-6 milyon kişi, o kadar kolay değil.

Mesele insan sevgisi falan değil. Göçmenler iyidir, kötüdür tartışması da değil.

Bu sorun herhangi bir şekilde göçmenleri karşıya alarak, sadece “göndereceğiz” göçmenleri denilerek çözülemez.

Muhalefet “gönüllü gidecekler” diyor. Bu ne demektir biliyor musunuz “mobbing uygulayacağız, kaçmak zorunda kalacaklar” demek.

Bu o kadar yanlış bir strateji ki, buna direniriz biz…

Geri Kabul Anlaşması’na gelecek olursak…

Avrupa, iki dünya savaşının beşiği olmuş, faşizmin yatağı da Avrupa…

Bugün yaşananlara bakınca bunun nasıl olabildiğini çok güzel gösteriyorlar tüm dünyaya.

Faşizm, ırkçılık, emperyal eğilimler, sömürgecilik, bunların hepsini görüyoruz bugün Avrupa’nın mülteci meselesindeki tavrına bakınca.

Geri Kabul anlaşması uluslararası hukuka aykırı, etik sorunlar var… İptal edilmeli.

Göçmenler Türkiye’de kalmak için gelmediler ki… Türkiye’den geçerek Avrupa’ya gitmek için geldiler. Hâlâ daha çabalıyorlar.

Ege Denizi’nde ölenlere, batırılan botlara bakın. Yunanistan’ın yaptığı korkunç bir şey.

Ama biz öncelikle Türkiye’deki iktidarla hesaplaşacağız.

Bu anlaşmayı anlatırken vize muafiyeti olacağını söylediler. Buna AKP hiçbir zaman inanmadı, bu laflarla Türkiye insanına kazık atıldı. Herkes buna inandırıldı.

Devletin bunun olmayacağını bilmeme ihtimali mümkün mü?

'Zannediliyor ki iktidarın zayıf karnı sığınmacılar... Hayır ekonomi'

AKP’nin kaos seçeneği her zaman elinde var, parti olarak da gündemde tutuyoruz biz bunu sürekli. 

Bu toplum bu örgütsüzlükle iktidarın planları karşısında çaresiz düşer.

Şu anda zannediliyor ki iktidarı zayıf karnı sığınmacılar… hayır iktidarın zayıf karnı ekonomi. İşlerine geldi bu gündem, bunu istedikleri gibi manipüle edebilirler. Ekonomiyi edemezler. 

Bu toplum çeşitli konularda kandırılabilir ama ekonomi meselesinde asla halkı aldatamazsınız, çünkü yaşıyorlar. Dolayısıyla bu gündemden düştü.

Anketlerde birinci sorun ekonomi, hayat pahalılığı. Halkın gündemi bu. Ama şimdi sığınmacılar-göçmen meselesi tartışılıyor. 

Böyle bir sorun yok demiyorum ama AKP’nin zayıf noktası olan ekonomi, tartışma konusu olmaktan çıktı.

Türkiye’nin güvenliği denilen şeye gelelim; Türkiye’de halkın ekonomik durumu, yoksulluk, eşitsizlik bir güvenlik sorunu değil mi?

Kimin güvenliği? Zenginlerin mi, sermaye sınıfının mı? Nedir güvenlik meselesi?

İktidara ekonomik alandaki çıkışsızlığını unutturma fırsatı verdi bu mülteci konusu.

Ben sığınmacılar üzerinden bir kaos planı çıkarabileceğini sanmıyorum. 

Mesele tek adam iktidarı değil, AKP tarihsel bir dönem açtı, öyle kolay kolay seçimlerle bayrağı teslim edecek bir parti değil.

'AKP'nin zayıf olduğu alanlarda muhalefet havlu atmış durumda'

Elde örgütsüzleştirilmiş, uyuşturulmuş bir toplum var. Gezi’den itibaren adım adım yaptılar bunu. Muhalefet de sabahtan akşama seçimle bu iş çözülecek diyor.

Her toplumun o toplumu ayağa kaldıracak enerji noktaları vardır. Laiklik Türkiye için böyleydi, buradaki enerji faydalı bir enerjiydi. Bu yok olmadı ama kötürümleştirildi.

Laik duyarlılığı olanlarla “biz geçmişte yanlış yapmışız” dedirttiler. Palavra bu! Bu ülkede kimin inanç ve ibadet özgürlüğüne dokunuldu. AKP bir hikaye uydurdu, insanlar da buna ikna edildi. 

Dolayısıyla AKP iktidarı açısından bakıldığında, sığınmacılar meselesi, dış politika, bunlar AKP’nin güçlü olduğu alanlar. Zayıf olduğu alanlar eşitsizlik, sömürü, ekonomi, laiklik… Muhalefet bunlardan havlu atmış durumda zaten.

'Geri Kabul Anlaşması derhal sona erdirilmeli'

Biz bu sorunu nasıl çözerdik?

Suriye’de meşru bir iktidar var. Öncelikle bu düşmanlığın bitmesi lazım.

Sonra tüm yabancı güçler bu ülkeden çıkmalı, bir tanesi de Türkiye bunların... Güvenlik diye bir gerekçe olamaz burada, bu gerekçeyle girerseniz herkes girer, sizin toprağınıza da girerler. 

İşte Rusya Ukrayna’da böyle diyor, ABD Afganistan’a, Irak’a bu gerekçeyle girdi. Bu işin sonu yok, sınırlara saygı gösterilecek, ülkelerin egemenliklerine saygı gösterilecek.

AB ile yapılan Geri Kabul Anlaşması derhal sona erdirilmeli. AB’ye gitmek isteyenlerin gitmesine izin verilmeli ve sağlanmalı. Öyle kolay değil ben almıyorum demek…

Zaten Türkiye’de kalmak istemiyorlar.

Ama illa kalmak istiyorum diyenler çıkacaktır. 8 yıldır burada bir hayat kurdular. Önemli bir süre. Burada bir bölümü tutundu, çocuklar doğdu. Bu insanların entegrasyonu için çalışma yürütülmeli.

'AKP'nin yeni Osmanlı stratejisi devam ediyor'

Herkes yobaz gerici değil. Sudanlı, Afganistanlı, Suriyeli, Libyalı ilerici, laik, aydınlanmacı insanlar var. Partimizi destekleyen var. 

AKP’nin bir yeni Osmanlı stratejisi vardı, şimdi çökmüş görünse de devam ediyor. Bir ülkenin başka ülkelerde etkili olması için oradan göç alması lazım. Almanya’nın Türkiye’deki etkisinin bir nedeni Türkiye’den giden göçmenlerdir. İşin bir de böyle bir tarafı var. Dolayısıyla AKP o kadar rastgele bir iş yapmıyor. 

'Göçmen politikasının tüm dünyadaki karşılığı ucuz iş gücüdür'

Son söz, göçmen politikasının tüm dünyadaki karşılığı ucuz iş gücüdür. Bu başka sorunları da beraberinde getiriyor olabilir ama meselenin özü bu.

Biz bu temel sorun üzerinden bu sorunu çözebiliriz. Temel sorun ülkenin tüm zenginliklerine çökmüş yerli ve yabancı sermayedir.