Kaşıklı, kol saatli, fırıldaklı bir gazeteci portresi: Cüneyt Özdemir

Firari Fethullahçı'nın biri onun için “ağzında altın kaşıkla doğmuş” dedi. Doğduğunda ağzında altın kaşık var mıydı bilinmez ama ağzını hep altın kaşığa yakın tutmaya çalıştığı kuşku götürmez.

Orhan Gökdemir

Muhalefetin önümüzdeki cumhurbaşkanı seçimlerindeki aday politikasına karşı çıkmasıyla bugünlerde yeniden tartışılır oldu.

Ünlü bir gazeteci. Ününü önemli adamlarla tanışmasına borçlu. Mehmet Ali Birand onlardan biri. Diğeri yine etkili bir TV yapımcısı olan Türker İnanoğlu. Birand sayesinde ünlendi, o ününe yaslanarak İnanoğlu’nun kızıyla evlendi. Tarihinin kısa özetidir.

Öyle böyle değil, Türker İnanoğlu medyanın görünmez büyük patronlarından biri. Bu işlere sinema yapımcılığı ile girdi. 1964’te oyuncu Filiz Akın’la evlendi, 10 yıl sonra ayrıldı. Bu ayrılıktan bir yıl sonra oyuncu Gülşen Bubikoğlu ile evlendi. Bu evlilikten kızları Zeynep dünyaya geldi. İşte o Zeynep ile televizyoncu Cüneyt Özdemir, Paris Büyükelçiliği'nde hayatlarını birleştirdi. Devamı tam bir peri masalı.

Zeynep İnanoğlu dünyanın en büyük siber güvenlik şirketi Palo Alto Networks’ün tepe yönetim kadrosuna dahil oldu. Kayınpeder ise yapımcılık ve sinema salonu işletmeciliği ile aldı yürüdü. Beyoğlu Atlas, Şişli Kent, Kavacık Boğaziçi ve Maslak TİM Sinemaları’nın sahibi. 2005 yılında İstanbul Maslak’ta yer alan, içinde 1.820 kişilik büyük bir salon, 300 kişilik bir tiyatro salonu, 5 salonlu sinemalar kompleksi, toplantı salonları, restoran, café-bar ve hediyelik eşya dükkanlarının yer aldığı TİM (Türker İnanoğlu Maslak) Show Center’ı kurdu.

AKP’li yıllarda eski dönemin bakiyesi basın adım adım kuşatılıyordu. AKP TMSF eliyle büyük medya gruplarını teker teker el koyuyor yandaş patronlara rehin bırakıyordu. O sırada Fethullah Cemaati de büyümüş, basındaki gücünü arttırmıştı. O da rüzgârın değiştiğini fark edenler arasındaydı.

Fethullah saati takmış bir kere

2010 yılında iş bilir iki gazeteci, Serdar Turgut ve Ferhat Boratav’la birlikte Pensilvanya yollarına düştüler. Fethullah Gülen’i ziyaret edip, eteğine yüz sürdüler. Dönüşte kollarında Gülen imzalı birer kol saati vardı. Artık basındaki yerleri sağlamdı. O saat sayesinde çok sayıda gazeteci Silivri'ye gönderilirken o kendine yeni bir yol, yeni bir dünya seçti.

CNN Türk'teki konumu güçlenmekle kalmadı, Cemaatin Doğan Medya’ya gözlemci olarak atadığı Eyüp Can'ın yönetimindeki Radikal'de de köşe sahibi oldu. Bu öyle bir referanstı ki CNN Türk'te ne yaptığı ne işe yaradığı bilinmemesine rağmen “nöbetçi maydanoz” Ferhat Boratav da uzun yıllar dokunulmaz biri olarak varlığını korumayı başardı. Fethullah’ın bilinmeyen mucizelerinden biridir!

Gülen grubunun medyada kral olduğu günlerde “koordinatör” Ferhat Boratav’ın da dahil olduğu küçük bir çete kurmuşlardı kanalda. Üstelik evinde-teknesinde konuk oldukları eski patronları Aydın Doğan’ı da ikna etmişlerdi AKP ile girdikleri kavgadan Fethullah’ın galip çıkacağına. Ama hayat sandıkları gibi gelişmedi, Fethullahçılar kaybetti. Cüneyt Özdemir de hızla saf değiştirmeyi denedi. Ama yeni medya düzeninde artık o türe ihtiyaç kalmamıştı. O gün bugündür kıvranıp durması bu gerçeği de anlamamasından.

Yaşamları gibi akılları da tutarsız. Bu kadar tutarsızlık ise ahlaksız yapar insanı. Rüzgâr değişince çıkardı kol saatini, devlete gammazladı biat ettiği adamı. Fetullah Gülen’in örgüt üyelerine eylem talimatı verdiği iddia edilen dizilerden bir tanesi olan “Tek Türkiye” dizisine nasıl müdahalede bulunduğuna ilişkin tanıklık yapmıştı. İfadesinde, o dönem Cemaate ait kapatılan Zaman Gazetesi'nde yazarlık yapan bir “bayan çalışanın” yanlarında olduğunu, bu “bayan”ın Gülen'e Tek Türkiye dizisinde Kürtler ve İsrail ile alakalı çok marjinal söylemler kullanılmasıyla ilgili şikâyette bulunduğunu aktarmıştı. Gülen bu şikâyet üzerine, diziyi yakından takip ettiğini, bizzat müdahale edeceğini belirtmişti. O ziyaretin içeriğiyle ilgili açık ilk beyanıdır.

Ustasından bak çırağını al

Hep Mehmet Ali Birand’la çalışmasıyla övünüyor ama orada da sıkıntılı durumlar var. Onun çırak yazıldığı yıllarda Belçika’da yaşayan Mehmet Ali Birand TRT'de çalışıyor ve orada program yapıyordu. Fakat bu süre içerisinde TRT'yi belgelerle, düzmece faturalarla dolandırdığı ortaya çıktı. Olaya TRT Teftiş Kurulu el koydu. O kurulun hazırladığı rapora göre ustanın TRT'den “sahtecilik” yöntemiyle tırtıkladığı para şöyleydi: 2 milyon Belçika Frangı, 4 milyon 650 bin İtalyan Lireti, 104.100 Fransız Frangı, 34.600 ABD Doları, 28.400 İngiliz Sterlini, 35.360 Avusturya Şilini, 1.558 Alman Markı, 310 İsviçre Frangı. Elemanın ustası hakkında kamu davası açıldı, sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasıyla yargılandı. Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Esas 1994/1315 sayılı kararıyla 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Düzenin gazetecisi olmanın getirileridir.

Hep karlı olacak hali yok, zahmeti de var ufak tefek. Yıl 2012. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Cüneyt Özdemir’in bir yayınından rahatsız oldu, “Ben buradan o medya patronlarına yazıklar olsun diyorum. Bu adamları köşe yazarı olarak nasıl tutuyorsunuz” diyerek gazeteden atılmasını istedi. Özdemir, “Baskı hep vardı ama tahammülsüzlüğün eşiği hiç bu kadar inmemişti” dedi, tanıdığı AKP yöneticilerine koştu. Af dilemişti dilemesine ama ortalıkta reisten başka dilekçe kabul edecek mercii yoktu. O görüşmeden çıkardığı dersi şöyle not etti: “AK Parti’nin önde gelen birkaç ismiyle konuştum, 'Ben durumdan rahatsız oldum' dedim. Onlar da 'Biz de rahatsız olduk ama rahatsız olduğumuzu söyleme’ dediler.”

O da mecburen soluğu İngiltere’de aldı. Bir süre oradan yayın yaptı. Ne olur ne olmaz diye ABD de mülk edindi. Çok ürkek ve çok temkinliydi. Sonra bu kıvrak manevraları da AKP’nin eline geçen CNN Türk’te tutunmasına yetmedi, istifa edip ayrıldı

Sezgin Korkmaz'ın gözdeleri

İşsiz kaldığı o günlerde, şimdi ABD’de tutuklu Sezgin Baran Korkmaz'ın kendisini aradığını, haber kanalı projesinden bahsettiğini ve teklifte bulunduğunu söyledi. Tabii teklifin ayrıntılarından hiç söz etmedi.

Ortalıkta dolaşan ve kaynağı belirsiz olan bir liste var birkaç zamandır. Korkmaz’ın maaşa bağladığı, hediyelere boğduğu, tatillere yolladığı iddia edilen gazetecilerin adları var o listede. Ciner Medya Grubu'na bağlı Habertürk'ün gazetecileri başı çekiyor. SBK’nın maaşa bağladığı söylenen gazeteciler arasında Özdemir’in CNN Türk’teki kankası Ahmet Hakan da var. CNN Türk’te yan yana çalıştığı başka isimlerin de Korkmaz’ın projesine yazıldığını tahmin edebiliriz. Talihin cilvesi, başka yönlere savurdu her birini. Şimdi Korkmaz tetikçisi olarak sorgulanması gerekenler taviz vermez muhalif gazeteciler olarak kabul görüyor.

Cüneyt Özdemir gazeteciliği kazanç kapısı gören büyük çoğunluğa dahil. Hakkını verelim, başarıyla sürdürdü kazanç elde etme işini. Kazanmanın yolu ise belli; Yelkenini hep rüzgâra göre ayarlayacaksın.

Geçtiğimiz günlerde firari Fethullahçı gazeteci Cevheri Güven onun için “ağzında altın kaşıkla doğmuş” dedi. Doğduğunda ağzında altın kaşık var mıydı bilinmez ama ağzını hep altın kaşığa yakın tutmaya çalıştığı kuşku götürmez. O kaşık dün Fethullahçıların elindeydi bugün Tayyipçilerin. Önemli olan kaşık, kimin tuttuğunun ne önemi var?