Kartalkaya yangınından çıkarmaya çalıştıkları fırsat: Yetki devri için yol mu yapıyorlar?

Belediyenin bakanlığı, bakanlığın belediyeyi suçladığı Grand Kartal Otel yangınında sorumluluğu olmayan kurum yok. "İktidar bu faciayı bir fırsata çevirmek için kullanacak mı?" sorusu ise akıllarda.

Haber Merkezi

Bolu’nun en eski ve en bilinen oteli, Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel yangınında 76 kişi hayatını kaybetti.

Otel her yıl on binlerce kişiyi ağırlıyor. Grand Kartal artık Türkiye tarihinde kayıtlara geçen en ölümcül otel yangınlarından biriyle anılacak.

Alarmların çalmaması, yangın söndürme sisteminin yetersiz olması, popüler bir tatil alanında itfaiyenin olmaması, yangın merdivenleri muamması, yetkinin kimde olduğuna ilişkin belirsizlikler ve sorumluluktan kaçmak için bilinmezliği büyüten sorumlular.

Bir facia daha yetkili kimselerin yetkisizlik yarışına girmesiyle devam ederken sorulamayan sorular ve çarpıtılan yanıtlarla süreç sönümlendirilmeye çalışılıyor.

Hükümet suçu belediyeye atıyor, belediye “Burası turizm alanı yetki bizde değil” diyor.

Son çıkan belgeye göre Bolu Belediyesi, 16 Aralık'ta otel yönetiminin dilekçesi üzerine oteli denetlemiş ve 8 konu başlığında yangın yönünden yetersiz bulmuş.

Ancak şirket, dilekçesini geri çekince yangın raporu hazırlanamamış. Denetim, otelin yangın güvenliği açısından yetersiz olduğunu ortaya koyuyor.

Yetkinin kimde olduğunu yetkili kişiler de bilmiyor. Her iki taraf da kendi sorumluluklarından kaçıyor.

Öyle ki İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yaptığı “Oteli denetleme sorumluluğunun Bolu Belediyesi'ne mi, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na mı ait olduğu 10 gün içinde ortaya çıkacak” açıklaması buna bir örnek. AKP iktidarı yıllardır yasaları, yönetmelikleri o kadar çok değiştirdi, sipariş işi kararlar çıkardı ki artık kimin ne yetkiye sahip olduğunu kendilerinin dahi bilmedikleri bir karmaşanın içinde kalındı.

Bu arada da iktidara yakın isimler ortaya çıkan tabloyu denetim yetkisi üzerinden ele alıp ya tek elden ya da şirketlere devredecek çözümler dile getirmeye başladı.

İktidara yakın kalemler de vakit geçmeden kalemlerini biledi, “denetimler tek elde toplanmalı” savunusuna başladı.

Bugün Sabah gazetesinden iki isim bu konuya ilişkin yazı yazdı. Dilek Güngör ve Melih Altınok.

Güngör, özetle, belediyenin algı yaparak sorumluluğu bakanlığa attığını öne sürdü.

Prosedüre ilişkin bir özet yaptıktan sonra belediyelerin oteller tarafından ruhsatlandığı için 5 yıldızlı olarak tanıtılan otellerin yıldızı hak etmemesinden yakındı.

Otel sahibi Turizm Bakanı’nın dertlerine yer verdiği yazısında “Belli ki, bundan böyle, eski yapılarda yangın güvenlik sistemlerinin kontrol edilmesi, belirli periyotlarda denetimlerin yapılması, bunlara ilişkin sıkı yaptırımların uygulanması, denetimlerin de tek elde toplanması gibi bir dizi önlem şart!” dedi.

Altınok, Beşiktaş’ta yanan mekanı hatırlattı, “Balık istifi yaşadığımız şehirlerimizde vatandaşın canı, ruhsat bürokrasisinin insafına bırakılamaz. Ruhsat mekanizmasını denetleyecek sivil oluşumlara ihtiyacımız var” diye yazdı.

Meslek odalarının denetleme yetkisini AKP almıştı

Aslına bakılırsa Türkiye’de denetim alanındaki birçok yetki en etkin sivil oluşumu olan meslek odalarındaydı.

Ancak AKP, denetimleri meslek odalarının elinden tamamen siyasi hesaplarla almıştı.

2008 yılının Aralık ayında, o dönem Başbakan olan Erdoğan, bir konuşmasında, meslek odalarının yürüttüğü yargı mücadelelerini gündeme getirerek, “Danıştay’a dava açarlar, bilmem nereye dava açarlar. Bunlar yapılmasın derler. Bir de belediyelerimiz bunlarla uğraşır. Yapılacak olan birçok şeyi şu anda yapamıyorsak inanın bu Odalar sebebiyle yapamıyoruz” demişti.

2011'de gece yarısı kanun değişikliği yapıldı. Temmuz 2013'te Gezi Direnişi'nin ardından AKP, bir geceyarısı, birdenbire, torba yasaya TMMOB'un etkisini sınırlamaya yönelik maddeler sokuldu. Ardından 2015'te hükümet, TMMOB'ye karşı haftalar süren bir medya kampanyası başlattı ve yeni düzenlemelerle meslek odalarının yetkilerini iyice kısıtladı.

Bu süreçle birlikte günden güne TMMOB'ye bağlı, kamu çıkarlarını önde tutan meslek odaları yerine kâr amacı güden özel firmalar denetim ve onay merci olarak belirlendi.

Aydın'da Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu'nda gece yarısında düşen asansör sebebiyle hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Zeren Ertaş'ın ardından da bu konu gündeme yeniden gelmiş, tartışılmıştı.

Fırsat olarak mı görüldü?

Şimdi gündeme getirilen “sivil oluşumlar”, ya bir takım yandaş dernek ve vakıflar ya da şirketler olarak karşımıza çıkabilir.

Denetimlerin tek elden yapılması kağıt üzerinde sağlıklı görünen olsa da, AKP iktidarında fiilen bunun karşılığının AFAD’ın 6 Şubat’ta ne olduğunu en acı şekilde deneyimledik.

Öte yandan, AKP son yapılan yerel seçimlerde büyük bir hüsrana uğradı. İlk defa bu kadar belediye kaybetti, çoğunluğu alamadı. Bu da belediyelere ait olan yetkileri hükümete aktarmak için fırsat kollayan bir tutumu doğurdu.

Atanan kayyımlar, açılan soruşturmalar bir süredir gündemde. Bu durumun da benzer bir fırsat olarak görülme ihtimali uzak bir ihtimal değil.

Yetkililer topu birbirlerine atarken, Kartalkaya faciasının sorumlusu kim?
kartaltepe