Bir yandan sistemin mağduru gibi konuşuyor, diğer yandan o sistemi yeniden üreten ağların içinde yükseliyor. JD Vance, Amerikan taşrasının yoksulluğunu, popülist sağı ve kapitalizmin yeni maskelerini anlamak isteyenler için çarpıcı bir örnek sunuyor.
Endam Köybaşı
Vance’ın yakın zamanda Çinli emekçilere yönelik küçümseyici "köylü" ifadesi, kendi taşralı geçmişini siyasi kariyerinde pazarlarken inşa ettiği sistem mağduru imajıyla açık bir çelişki ve derin bir samimiyetsizlik ortaya koydu; bu söylem, onun ulusal şovenizmi ve emperyal kibriyle nasıl iç içe geçtiğini de gözler önüne serdi.
Amerika Birleşik Devletleri'nde 2025 yılında Trump'ın başkan yardımcısı olarak sahneye çıkan JD Vance, Türkiye kamuoyunun hafızasına, Ukrayna lideri Vladimir Zelenski'yi Trump'la birlikte azarlar gibi konuşmasıyla kazındı. Ancak Vance'ın siyasi kariyeri, bir anda parlayan bir figür olmanın çok ötesinde, Amerikan kapitalist ideolojisinin bireysel kurtuluş masallarının tipik bir ürünü.
1984 doğumlu olan JD Vance, Ohio eyaletinde yoksul bir taşra ailesinde büyüdü. ABD Deniz Piyadelerinde görev yaptıktan sonra Ohio State Üniversitesi'nde lisans eğitimini tamamladı. Ardından Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Eğitim hayatı, Amerikan rüyasının "kendi çabasıyla yükselen birey" anlatısına tam anlamıyla uyan bir hikaye sundu.
JD Vance, 2022'de Ohio'dan Senato'ya seçilmeden önce adını 2016 yılında yayımladığı Hillbilly Elegy: A Memoir of a Family and Culture in Crisis (Bir Ailenin ve Kültürün Krizinin Hatırası) kitabıyla duyurdu. Bu kitap, hem bir otobiyografi hem de bir siyasi kampanya manifestosu gibiydi. Kitabın ardından 2020 yılında Hillbilly Elegy adıyla bir sinema filmi de Netflix'te yayımlandı. Film, Vance'ın hayat hikayesini dramatize ederek daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefledi. Ayrıca Amerikan taşrasının yapısal sorunlarını derinlemesine ele almak yerine, yüzeysel bir anlatımla bireysel kurtuluş mitini yeniden üretiyor; böylece Vance'ın kişisel başarısını sistemin olağan işleyişinin doğal bir sonucu gibi göstermeye çalışıyordu. Bu sinema uyarlaması da Vance'ın kendisini sistem mağduru gibi konumlandırıp aynı sistem içinde parlatılmasını sağlayan daha geniş bir pazarlama stratejisinin bir parçası olarak değerlendirildi.
Hillbilly ve Appalachia bölgesi
"Hillbilly", ABD'nin Appalachia bölgesinde yaşayan, ekonomik olarak geri bırakılmış, beyaz, taşralı toplulukları ifade eden bir kavramdır. Appalachia bölgesi, ABD'nin doğusundaki dağlık alanları kapsar ve özellikle Batı Virginia, Kentucky, Tennessee ve Ohio gibi eyaletleri içine alır. Bölgede yaşayanlar, tarih boyunca düşük gelir düzeyleri, eğitim olanaklarının sınırlılığı, ağır sanayi ve madencilik işlerine bağımlı ekonomi ile tanındılar. Kültürel olarak güçlü bir yerel dayanışma ağı, geleneksel aile yapısı ve dini muhafazakârlık yaygındır. Bununla birlikte, endüstriyel dönüşüm ve ekonomik çöküş sonrasında işsizlik, yoksulluk, sağlık hizmetlerine erişim eksikliği ve opioid bağımlılığı gibi ciddi sosyal sorunlar bu bölgede kronikleşmiştir. Vance, bu topluluğun içinden çıkıp yükseldiğini anlatarak "Amerikan Rüyası"nın yaşayan bir örneği olduğunu ima etti.
Bireysel kurtuluş miti ve yanılsama
Appalachia bölgesinde yaşayan işçilerin büyük kısmı, uzun saatler boyunca fiziksel olarak ağır işlerde çalışmak zorunda kalıyordu. Bölgede madencilik, ağır sanayi ve düşük ücretli hizmet sektörü işlerinde ortalama haftalık çalışma süreleri 45-50 saati buluyordu. Buna rağmen gelir seviyeleri ulusal ortalamanın oldukça altında kalıyor, yoksulluk döngüsü kırılmıyordu. Bu tabloya rağmen JD Vance, bireysel başarıyı yalnızca kişisel çabaya bağlayarak gerçek sınıfsal bariyerleri görünmez hale getiriyordu.
Ancak gerçekler, Vance'ın sunduğu tablodan çok daha farklıydı. JD Vance, kendi başarısını çok çalışmanın ve bireysel gayretin sonucu gibi sunarken, gerçekte onun haricinde aynı koşullarda yetişen annesi, kardeşi ve mahallesindeki tüm tanışıkları, yoksulluğa, bağımlılığa ve sistemik dışlanmaya mahkum kaldı. Vance’ın hikayesi, kapitalist ideolojinin en temel yanılsamasını yeniden üretti: "Başaramayanlar yeterince çalışmamıştır."
Oysa ki Amerikan toplumundaki sınıf atlama oranları, son kırk yılda dramatik bir şekilde düşmüş, sınıflar arası geçiş neredeyse donmuştu. Vance’ın bireysel başarısı, yapısal sorunları görünmez kılan bir istisnaydı.
Annesi ve Opioid krizi: Sistemin derin sorunları
JD Vance’ın annesi, opioid bağımlılığı nedeniyle uzun yıllar mücadele etti. Ancak bu durum bireysel bir trajedi değil, kapitalist sağlık sisteminin yapısal bir arızasının sonucuydu. ABD'de, özellikle işçi sınıfı bölgelerinde, bağımlılıkla mücadele için yeterli ücretsiz tedavi merkezleri ve rehabilitasyon yatakları bulunmuyordu. Sağlık hizmetleri, özel sigorta sistemine bağımlıydı ve bu hizmetlerden yararlanamayan yoksullar, çoğunlukla sistemin dışında kalıyordu. Vance'ın annesi de bu yapısal ihmalin mağdurlarından biriydi. Bunun yanında hikayesinden anladığımız üzere JD’nin hemşire annesi zorlu yaşam koşullarıyla boğuşurken, çalıştığı hastanede madde bağımlısı halinde geliyordu.
Skandallar: Fentanil bağımlılığı ve çıkar ağları
Vance, Senato kampanyasında özellikle opioid bağımlılığıyla mücadeleyi merkeze aldı. Annesinin de opioid bağımlısı olduğunu kamuoyuyla paylaşarak empati topladı. Ancak daha sonra ortaya çıkan bilgiler, bu anlatının ardında ciddi çelişkiler olduğunu gösterdi. Vance'ın daha önce çalıştığı Sidley Austin LLP adlı hukuk firması, opioid krizinin baş aktörlerinden biri olan Endo Pharmaceuticals gibi şirketlere danışmanlık hizmeti veriyordu. Yani Vance, bağımlılık krizinin yayılmasına doğrudan katkı sağlayan şirketlerle bağlantılı bir kurumda çalışmıştı. Ayrıca Vance’ın opioid bağımlılığıyla mücadele amacıyla kurduğu Our Ohio Renewal adlı sivil toplum kuruluşunda sağlık danışmanı olarak görev yapan Dr. Sally Satel, geçmişte Purdue Pharma gibi büyük ilaç şirketlerinden maddi destek almıştı. Purdue Pharma, ABD’de opioid salgınının patlamasında başlıca sorumlulardan biri olarak biliniyor. Tüm bu çıkar ilişkilerine rağmen Vance, siyasi kariyerinde zarar görmeden yükselmeyi başardı. İç sistemdeki çürümeye işaret etmek yerine, fentanil krizinin sorumluluğunu ağırlıklı olarak Çinli üreticilere yönlendirerek, kamuoyunun dikkatini dış tehditlere çevirdi ve yapısal sorunları görünmez kıldı.
ABD’de fentanil krizi ve kaynakları |
Fentanil, güçlü bir sentetik opioid olup yasal olarak ileri evre kanser ağrıları ve cerrahi sonrası ağrı yönetimi için kullanılır. Ancak yasa dışı kullanımında yüksek bağımlılık riski ve ölümcül aşırı doz tehdidi taşır. Çin uzun süre başlıca fentanil üreticisi iken, 2019'daki düzenlemeler sonrası Hindistan da önemli bir prekürsör kaynağı haline geldi. Meksika'daki karteller ise hem bu maddelerle hem de kendi üretimleriyle ABD'ye yasa dışı fentanil sağlamaktadır. Çin Dışişleri Bakanlığı, krizin asıl sebebinin ABD iç tüketimi olduğunu savunuyor. Ayrıca ABD'deki opioid krizinin zemini, 1990'lı yıllarda büyük ilaç şirketlerinin agresif pazarlama kampanyalarıyla doktorlara baskı yaparak, bağımlılık riski göz ardı edilerek güçlü opioid ağrı kesicilerin (özellikle OxyContin gibi ilaçların) aşırı reçetelenmesiyle atıldığı yapılan yaorumlar arasında. Bu süreçte, opioidlerin bağımlılık yapmadığı yönünde yanlış bilgiler yayıldığı ve milyonlarca Amerikalının yüksek dozlarda opioid kullanmaya başladığı biliniyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) verilerine göre, 2024 itibarıyla ülkede aşırı doz ölümlerinin yüzde 68'i fentanil ve diğer sentetik opioidlerle ilişkili olup; 2023 yılında yalnızca fentanil nedeniyle tahmini 70.000'den fazla kişi hayatını kaybettiği rapor edilmiş. |
Siyasi pozisyonu
JD Vance, Amerikan sağının yeni kuşağını temsil eden figürlerden biri olarak sahneye çıktı. Geleneksel Cumhuriyetçi çizginin kalıplarını aşarak, popülist bir sağ ideolojiyi benimsedi. Kültürel alanda, özellikle göçmen karşıtı söylemleri ve liberal çevrelere yönelik sert eleştirileriyle öne çıktı. Ona göre Amerika'nın yaşadığı kriz, ekonomik sistemin arızalarından ziyade kültürel değerlerin aşınmasından kaynaklanıyordu. Bu yüzden her fırsatta geleneksel aile yapısına, dini değerlere ve yerel kimliğe vurgu yaptı.
Ekonomik politikalarında ise alışılmış sağcı serbest piyasa yüceltmesinden ayrıldı. Vance, kurtuluşu bireysel çalışmaya havale etse de, işçi sınıfının yoksullaşmasını yalnızca bireysel başarısızlığa bağlamayarak siyasi “dehasını” gösterdi; devletin belirli alanlarda koruyucu ve destekleyici olması gerektiğini savundu. Bu duruşu, onu sağ kanat popülizminin farklı bir temsilcisi haline getirdi. Trump’ın "Amerika'yı Yeniden Büyük Yap" sloganı çerçevesinde milliyetçi ve korumacı bir ekonomik programı destekleyerek, taşralı beyaz işçi sınıfına doğrudan hitap etti.
Gelecek perspektifi: Trump sonrası liderlik iddiası
JD Vance, sadece Trump'ın yanında sivrilmekle kalmadı; geleceğe dair büyük hesapları da olduğunu gösterdi. Vance, tabanın değişen taleplerini ve popülist sağın yükselen gücünü iyi okudu. Trump sonrası dönemde Cumhuriyetçi Parti'nin yeni liderlerinden biri olabilmek için adım adım kendi zeminini kurduğu söyleniyor. "Sistem mağduru" kimliğini bir anlatı olarak kullanıp, halkın geniş kesimlerinde karşılık bulmaya çalıştı. Geleneksel Cumhuriyetçi siyasiler ve sermayedarlara mesafeli görünümü ve yoksul halkla kurduğu pragmatik bağın, onu yeni sağın en güçlü adaylarından biri haline getirebileceği dillendirilen iddialar arasında. Eğer Trump sonrası bir boşluk doğarsa, Vance bu boşluğu doldurmak için ciddi bir hamle yapabilecek kapasitede bir figür olarak değerlendiriliyor.
Trump'ın yardımcılığına yükselişi de benzer özellikleri sayesinde oldu. JD Vance Trump'ın yardımcılığına, tabandaki popülist desteği ile Cumhuriyetçi muhafazakârlar içindeki konumunu sağlamlaştırmasıyla geldi. Trump'ın "Amerika'yı Yeniden Büyük Yap" söylemini, taşralı beyaz işçiler için somutlaştıran bir figür olarak parladı. Vance, hem sistem mağduru bir anlatıyı kullanarak halktan biri görüntü verdi, hem de büyük sermaye çevreleriyle bağlarını koparmadan siyasal kariyerini inşa etti.
JD Vance, Amerikan kapitalizminin yoksulluk üzerinden inşa ettiği bireysel kahramanlık mitinin en yeni suretlerinden biri oldu. Onun hikayesi, yapısal eşitsizliklerin yarattığı devasa boşluğu, kişisel başarı anlatısıyla maskeliyor. Vance, kendi yükselişini, milyonlarca insanın sistematik yoksunluklar içinde sürüklendiği bir dünyada bir normal gibi sunarak, kapitalizmin köklü krizlerine parlatılmış bir çözüm illüzyonu yaratıyor. JD Vance'ın yükselişi, bireysel kurtuluşun kitlelere umut diye satıldığı; toplumsal gerçeklerin ise sessizce unutturulduğu bir dönemin aynasında çarpıcı bir siyasi kariyer yansıması olarak kayda geçmiş bulunuyor.