Kamucu sağlık için ileri!

Hekimlerin düzenlediği sempozyumda, AKP’nin “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın çöktüğü, yerine kamucu–toplumcu bir sağlık sistemine geçilmesi öngörüldü. Sağlıkta özelleştirmenin son bulduğu, herkese eşit, ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmeti ile birlikte hekimlere özlük hakları güvenceli bir model önerildi.

Atilla Özsever

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile İstanbul Tabip Odası’nın (İTO) dün Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde ortaklaşa düzenlediği sempozyumda AKP’nin sağlık politikaları masaya yatırıldı ve yeni bir model önerildi.

“Sağlık Sisteminde Çöküş, Kamucu-Toplumcu Çıkış” başlığını taşıyan sempozyumda, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren uygulamaya koyduğu “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın çöktüğü vurgulandı.

Hekim örgütleri, mevcut sistem yerine herkese eşit, ücretsiz ve nitelikli bir sağlık hizmeti sağlayan, koruyucu hekimliğe önem veren, hastalara yeterli süre ayırabilen, sağlığın ticarileşmediği, hekimlere güvenceli özlük hakları sağlayan bir model önerisini ortaya koydular.

Toplantının sabahki oturumunda, üniversite ve Sağlık Bakanlığı hastanelerinden özel hastanelere, birinci basamaktan acil servislere değin hekimlerin sorunları gündeme getirildi. Öğleden sonraki oturumda ise, sağlık hizmetlerinin finansmanı ve kamucu-toplumcu bir sağlık sisteminin nasıl olması gerektiği ve mücadele yöntemleri üzerinde duruldu.

Hekimlerin ve sağlık çalışanlarını büyük ilgi gösterdiği sempozyum, yedi saat gibi bir süreyi kapsadı ve toplantıya katılanlar da sunumların sonunda soru ve katkılarıyla önerileri zenginleştirdiler.

Sağlık sistemi çöktü

Konuşmacıların sunumlarının yanı sıra ve Türk Tabipler Birliği’nce hazırlanan broşürde, başka bir sağlık sisteminin mümkün olduğu vurgulandı. Toplantıda, AKP’nin işbaşına gelmesiyle birlikte “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında SSK hastanelerinin tasfiye edildiği, sağlık ocaklarının kapatılıp “Aile Hekimliği” modeline geçildiği hatırlatıldı.

Sağlık Bakanlığı’nın hastaneleri işletmelere dönüştürdüğü, çalışanlar açısından taşeronlaşmanın yaygınlaştırıldığı belirtildi. TTB’nin broşüründe, daha sonra şöyle denildi:

“Kamu-Özel Ortaklığı Modeli ile yirmi beş senede bütçeye 142 milyar dolar yük getireceği hesaplanan hasta garantiyi şehir hastaneleri kuruldu. Sosyal Güvenlik Kurumu, özel hastanelerden sınırsızca ve kuralsızca hizmet almaya başladı, özel sağlık sektörü kamusal kaynaklarla beslenerek büyütüldü.”

Yüksek hasta talebi ve özel hastanelerin rekabeti karşısında insan gücünü de kaybeden kamu sağlık sisteminin günümüzde tamamen çöktüğü vurgulandı. Günlerce, aylarca hastane randevusu alınamayan yurttaşların durumu, günde 100 hastaya bakmaya zorlanan doktorların beş dakikaya sıkıştırılmış muayene süreleri, hekim ve diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddet görüntüleri birer, birer ortaya kondu.

Kâr amaçlı piyasa koşullarına terk edilen sağlık sisteminin “Yenidoğan Çetesi” adı altında bebek katline kadar sonuç doğurduğu, hastanelerin birer ticarethane, hastaların da müşteri haline getirildiği, hekim ve sağlık çalışanlarının ise ücretli kölelere dönüştürülmek istendiği bir durumun ortaya çıktığı sergilendi.

Kamucu-toplumcu model

Hekim örgütleri ve konuşmacılar, başka bir sağlık sisteminin mümkün olabileceğini belirterek kamucu-toplumcu bir sağlık sistemi için öngörülen modeli şöyle özetlediler:

  • Sağlıkta özelleştirmelere derhal son verilmelidir,
  • SGK, özelden hizmet almayı durdurmalıdır,
  • Genel bütçe başta olmak üzere kamusal kaynaklar, sağlık hizmeti için kullanılmalıdır,
  • Koruyucu hekimliğe ve birinci basamak hizmetlerine öncelik verilmelidir,
  • Hekimlerin hastalara yeterli muayene süresi sağlanmalıdır,
  • Hekimlere ve diğer sağlık çalışanlarına hem çalışırken, hem de emeklilikte insanca yaşayabilecekleri özlük hakları temin edilmelidir,
  • Sağlıkta şiddeti durduracak güvenlik önlemleri ve yasal mevzuat harekete geçirilmelidir.

Sempozyum sonunda son konuşmayı yapan TTB Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, hukuksal mücadeleye önem vermelerinin yanı sıra alternatif sağlık politikaları konusunda da çalışma yaptıklarını, diğer sağlık örgütleri ve sendikalarla da daha sıkı dayanışma içine gireceklerini belirtti.

TTB Başkanı Alpay Azap, halkın daha yakın desteğini sağlamak için çaba göstereceklerini, medya ve kamuoyunda daha görünür hale gelme yönünden de etkinliklerini artıracaklarını söyledi.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap

Beyaz yürüyüş

TTB, “Başka Bir Sağlık Sistemi, Başka Bir Hekimlik Mümkün” sloganı ile bir mücadele programı açıkladı. Bu programa göre, 25 Şubat’ta İstanbul’dan başlayıp 1 Mart Cumartesi günü Ankara’da sonlanacak bir “Beyaz Yürüyüş” de gerçekleştirilecek.

Yürüyüşün sonunda Ankara’da “Büyük Hekim Buluşması” var. 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle de tüm Türkiye’de ve tüm sağlık kurumlarında mücadele programının yeni aşaması gündeme gelecek. Sağlıkçıların tanımıyla muhtemelen bir G(ö)REV ufukta gözüküyor…

Kemal Okuyan: Ülkenin bir kişinin değil halkın kahramanlaşmasına ihtiyacı var