İşte ‘Saray’da Prens Selman için okutulan şarkının anlamı: ‘Yüksel ki yerin bu yer değildir'

Gazeteci Akif Beki, Prens Selman için verilen yemekte okutulan şarkının anlamını köşesine taşıdı.

Haber Merkezi

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Beştepe’de Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman için verdiği ‘ziyafet’ halen gündemdeki yerini koruyor.

Karar gazetesi yazarı Akif Beki, kamuoyuna yansıyan bir görüntünün çok konuşulduğunu hatırlatarak “İçişleri Bakanı Soylu, serçe parmağını kürdan olarak kullanıyordu. Erdoğan’la bin Selman da ayrı bir masada baş başa yemek yiyordu. Paylaşılacak görüntü değildi. Videonun nereden, nasıl sızdığını merak etmiştim” dedi; ardından şunları kaydetti:

“Meğer Ferhat Boratav da fondaki Arapça şarkıya takmış, sözlerini merak ediyormuş. Boratav’ın bir Twitter paylaşımından öğrendim. Japon gazetesi Nikkei Asia’dan Sinan Tavşan, ikimizin de merakını gidermiş.

Görüntüleri yayan, Bin Selman’ın özel kalem müdürü çıkmasın mı! O şarkının hatırına Suudi halkını da Twitter’dan ziyafetin coşkusuna ortak etmek istemiş.

‘Yüksel ki yerin bu yer değildir'

Böylece Boratav, şarkının ne anlattığından haberdar oldu. Suud’a ve hanedanına, ‘yüksel ki yerin bu yer değildir’ demeye yazılmış bir şarkı. Prens hazretlerini, alicenaplığıyla yüceltmeye okunuyor. Ve ‘gençliğin lideri, yüksek tutkuların efendisi’ olarak selamlayıp yere, göğe sığdıramamaya…

Boratav, doğru kulakla dinleye dursun ben de bu vesileyle görüntülerin nasıl sızdığını buldum. Ümmü Gülsüm’ün, ‘Binbir Gece’ diye bildiğimiz ‘Alf Leila we Leila’sını okuyacak değillerdi.

Ya da Feyruz repertuvarından, Sevilla kızına yazılmış bir Endülüs aşk şarkısı “Bint al Shalabiya”yı… Yok, peşine Türkçe uyarlamasını da mı bağlayacaklardı bir de: ‘Böyle gelmiş böyle geçer dünya, günlerimiz bitecek bir gün saya saya.’

‘Şahsen yakıştırdım, haza cuk oturmuş' 

Pek münasebetsiz kaçardı. Uçağına kadar uğurlamadan önce kendi lisanından, şöyle rahat anlayacağı ve hoşlanacağı nağmelerle ekselanslarına methiyeler düzmek, çok münasip düşmüş. Şahsen yakıştırdım, haza cuk oturmuş. (…)”