İşsizlik, sömürü ve gericilik kıskacında gençlik sesini yükseltiyor

19 Mayıs 1919’un 106. yılında Türkiye’de gençlik tarikatlar ve holdingler düzeninde artan işsizlik, sömürü, yoksulluk, gericilik ve piyasalaşma kıskacında. Gençler gelecekleri için ses yükseltiyor.

Haber Merkezi

Emperyalist işgale ve saltanata karşı mücadelenin başlangıcı sayılan 19 Mayıs 1919’un 106. yılında bugün Türkiye’de gençlik holding ve tarikatların egemenliğinde hayatlarının ve geleceklerinin çalındığı bir tabloyla karşı karşıya.

Artan sömürü ve yoksullukla birlikte daha fazla genç hem ailesinin geçimine katkıda bulunmak hem de kendi eğitim, barınma gibi masraflarını çıkarmak için okurken aynı zamanda çalışmak zorunda kalıyor.

DİSK Genel-İş’in geçtiğimiz günlerde yayımladığı Türkiye’de Genç Emeği Raporu’na göre sendikalaşma oranı da gençlerde çok düşük.

15-29 yaş arası 9,2 milyon işçinin yalnızca yüzde 9’u sendika üyesiyken, 15-19 yaş aralığında bu oran yüzde 0,52’ye kadar düşüyor.

Kayıt dışı istihdam da gençlerin sosyal güvenceden yoksun olduğunu gösteriyor.

Yoksulluk oranı gençler ve çocuklarda daha yüksek

Yoksulluk oranı genel nüfusta yüzde 13,3 iken, 15-24 yaş arası gençlerde yüzde 17,1’e, 0-14 yaş arası çocuklarda yüzde 21,8’e çıkıyor. Genç kadınlar arasında ise bu oran yüzde 18,6.

Gençler eğitimden çalışma hayatına, sendikal örgütlenmeden temel sosyal haklara kadar çok yönlü bir dışlanma ve güvencesizlik yaşıyor.

5 milyona yakın genç ne eğitimde ne istihdamda

Milyonlarca genç ise ne eğitimde ne de istihdamda. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 verilerine göre 15-29 yaş aralığındaki 18 milyon gencin 4 milyon 749 bini ne ne okuyor ne de çalışıyor. 5 milyon genç umutsuz bir şekilde eve kapanırken, onlar için “ev genci” ifadesi kullanılıyor.

Eğitim Bakanlığı zorunlu eğitim süresini kısaltma çabasında

Üniversite diplomaları değersizleştirilirken, zorunlu eğitim çağındaki gençler ve çocuklar ise patronların ucuz işgücü talepleri doğrultusunda sanayide çalışmaya yönlendiriliyor.

Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) adı altında MEB tarafından uygulanan projeyle çocuk ve gençler ucuz işgücü olarak sermayeye teslim ediliyor. En küçüğü 13 yaşında olmak üzere MESEM kapsamında çalışırken iş cinayetinde ölen çocuk ve gençlerin sayısının en az 9 olduğu biliniyor.

MEB bununla da yetinmeyerek tüm liseleri MESEM’leştirme çabasıyla yeni bir adım atmaya hazırlanıyor. Bizzat Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin lise eğitiminin holdinglerin “ara eleman” talepleri doğrultusunda yeniden düzenleneceği, zorunlu eğitim süresinin kısaltılabileceğini ifade ediyor.

Okullarda tarikatlar ve okul önlerinde uyuşturucu çeteleri

Eğitimde piyasalaşmayla atbaşı yürütülen gericileşme politikaları kapsamında yapılan protokollerle okullarda gençlere tarikat ve cemaatlerin elemanlarınca dersler verdiriliyor.

“Maarif modeli” adı altında getirilen yeni müfredatla gençler bilimsel eğitim hakkından yoksun bırakılıyor.

Üniversite gençliği ise barınma hakkından, yeterli ve düzgün beslenme hakkından mahrum edilirken bir yandan da yasaklarla sanattan, spordan, sosyal ve kültürel olanaklardan uzaklaştırılıyor.

Tarikatlara açılan okullar ve kampüslerde festivaller yasaklanıyor, eğlenme hakkı ellerinden alınan gençler okul çevrelerinde uyuşturucu çetelerinin kol gezdiği bir kıskaçla karşı karşıya bırakılıyor.

Onlarca öğrenci halen tutuklu

Mart ayında İmamoğlu’nun diplomasının iptalinin ardından üniversite öğrencileri başta olmak üzere gençlerin protestoları geleceksizleştirmeye, işsizliğe, yoksulluğa karşı gençlerin seslerini yükselttiği bir döneme de işaret ediyor.

İstanbul Üniversitesi’nde diploma iptaline karşı bir araya gelen öğrencilerin polis barikatını aşmasıyla başlayan ve günlerce devam eden protestolarda gözaltına alınan yüzlerce öğrenciden 301 öğrenci tutuklanmıştı.

Halen onlarca gencin tutuklu olduğu biliniyor.

Son olarak Boğaziçi Üniversitesi’nde “Altı yaşındaki çocuklar evlenebilir” sözleriyle bilinen gerici Nureddin Yıldız’a karşı protesto gösterisi yapan 100’e yakın öğrenci gözaltına alınmış, 6’sı tutuklanmıştı. Öğrencilerden biri tahliye edilirken halen 5 öğrenciyse tutuklu.

Liselerde protestolar

Mart ayında başlayan protestoların ardından Nisan ayında ise “proje liseler”de öğretmenlerinin sürgün edilmesine karşı öğrenciler ayağa kalktı. Ülke genelinde birçok lisede öğrenciler dersleri boykot ederek okul bahçelerinde oturma eylemleri düzenledi. İstanbul, İzmir, Ankara, Eskişehir başta olmak üzere bir dizi kentte liseliler meydanlarda bir araya geldi, yapılan atamaların bilimsel ve laik eğitimi hedef aldığını, iktidara muhalif sendikalara üye öğretmenlerin kadro dışı bırakıldığını belirterek tepki gösterdi. Eylemlere katılan birçok lise öğrencisi okul idarelerince baskı ve tehditlere uğradıklarını açıkladı.

İstanbul ve Ankara'da gençler 'Gelecek biz olacağız' demek için yürüdü
TKG