Netanyahu hükümetinin aşırı sağcı baskılarla şekillenen politikaları hem İsrail toplumunda hem de uluslararası alanda ciddi tepkilere yol açıyor. Gazze'deki saldırıların şiddeti artarken İsrail ordusu içinde ve dış dünyada bu gidişata karşı yükselen itirazlar dikkat çekiyor.
Endam Köybaşı
2023 Ekim'inde başlayan Gazze Savaşı ve sonrasında yaşanan gelişmeler İsrail'in siyasi yöneliminde derin bir değişimi beraberinde getirdi. Netanyahu'nun Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırı sağcı ortaklarının baskısıyla daha sert bir çizgiye sürüklediği hükümet içeride otoriter uygulamaları artırırken Filistin'e yönelik saldırgan politikalarda da yeni bir aşamaya geçti. Bu süreçte İsrail ordusundan gelen itirazlar toplumsal protestolar ve uluslararası arenada yükselen diplomatik baskılar hükümetin izlediği hattın meşruiyetini hem içeride hem de dışarıda sorgulatır hale getirdi. Gazze'deki ağır sivil kayıplar Batı Şeria'da artan yerleşim saldırıları ve Refah operasyonlarının şiddeti Filistin halkını tehdit etmekle kalmıyor, İsrail’in küresel konumunda da bir kriz yaratıyor.
Aşırı sağcı baskı ve derinleşen saldırganlık
7 Ekim 2023'te başlayan Gazze Savaşı sonrasında İsrail hükümetinin iç yapısında şahin kanadın etkisi belirginleşti. Geçici ateşkes sürecinin çökmesiyle birlikte Netanyahu yönetimi Refah'ta artan askeri operasyonlar Gazze'deki ağır yıkım ve Batı Şeria'da yeni yerleşim planlarının hızlandırılması gibi adımlarla sağcı politikaları daha da keskinleştirdi. Kabinedeki Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırı sağcı figürler Netanyahu üzerindeki etkilerini artırarak Filistin'e yönelik politikaların daha da sertleşmesine öncülük etti.
Netanyahu çatışmaların yeniden alevlenmesiyle "Refah'ta tam kontrol sağlamak İsrail'in varoluşsal güvenlik hakkıdır" şeklinde açıklamalar yaparken Ben-Gvir ve Smotrich gibi isimler Gazze'de sivil hedeflere yönelik operasyonların kapsamını genişletme ve Batı Şeria'da yerleşim politikalarını hızlandırma yönünde sert tutumlar sergiledi.
Katargate Skandalı ve Kabinedeki Değişimler |
Katargate Skandalı Netanyahu'nun yakın çevresindeki bazı danışmanların Katar'dan yasa dışı finansal destek aldığı iddiaları sonrasında patlak verdi. Skandalın ardından İç İstihbarat Teşkilatı (Şin-Bet) Başkanı Ronen Bar'ın görevden alınması girişimi yaşandı ancak bu girişim Yüksek Mahkeme tarafından durduruldu. Ronen Bar'ın istifaya zorlanması ve sonrasında görevde kalmaya devam etmesi İsrail'de istihbarat kurumlarının bağımsızlığına yönelik tartışmaları derinleştirdi. Katargate skandalı kapsamında Netanyahu'ya yönelik yolsuzluk suçlamaları ve hükümetin istihbarat kurumlarına müdahale girişimi Yüksek Mahkeme tarafından incelemeye alındı ve yargılama süreci halen devam ediyor. İstifa edip geri dönen kabine üyeleri
|
İsrail ordusunda vicdani itirazlar
Aşırı sağcı kabine üyelerinin esir değişimi konusundaki katı tutumları da toplumda ve orduda ciddi tepkilere yol açıyor. Hamas'ın elinde tuttuğu İsrailli esirlerin serbest bırakılması için yapılan çağrılara rağmen Ben-Gvir ve Smotrich gibi isimler, kapsamlı bir esir takasını İsrail'in caydırıcılığına zarar vereceği gerekçesiyle reddediyor. Bu sert tutum, esir ailelerinin öfkesini büyütürken kamuoyunda hükümete yönelik baskıyı artırıyor. Esirlerin serbest kalmasını isteyen gösteriler Tel Aviv başta olmak üzere birçok şehirde yoğunlaşmış durumda.
Bu süreçte yalnızca sivil toplumda değil İsrail ordusunun içinde de ciddi bir rahatsızlık gözlemlendi. Özellikle İsrail Hava Kuvvetleri'nden bazı pilotlar ve üst düzey subaylar Gazze'deki operasyonların ahlaki meşruiyetini sorguladı ve bazı askerler operasyonlara katılmayı reddettiklerini açıkladı.
Pilotlar operasyonların askeri zorunluluktan çok Netanyahu hükümetinin siyasi çıkarlarına hizmet ettiği görüşünü dile getirerek vicdani bir sorgulama süreci başlattı. Yüksek sivil kayıplar ve saldırıların yoğunluğu İsrail içinde ordunun moralini de zayıflattı. "Demokrasi İçin Direniş" hareketleri Tel Aviv ve diğer büyük kentlerde yeniden canlanırken yedek askerler arasında toplu istifalar ve protesto mektupları yayımlandı.
Gazze ve Batı Şeria'da saldırıların bilançosu |
Gazze Mart-Nisan 2025 döneminde Gazze'de 8 bin 400'den fazla Filistinli yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenlerin yaklaşık yüzde 68'i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Refah'ta düzenlenen operasyonlarda çok sayıda hastane okul ve BM tesisinin hedef alındığı bildirildi. Batı Şeria 2025 yılı itibarıyla Batı Şeria'da yeni Yahudi yerleşimlerinin inşasında artış kaydedildi. Filistin köylerine yönelik yerleşimci saldırılarında onlarca kişi yaşamını yitirdi yüzlerce kişi yerinden edildi. Bu veriler uluslararası hukuk çevreleri tarafından ciddi insan hakları ihlalleri ve savaş suçu iddiaları çerçevesinde değerlendiriliyor. |
Uluslararası tepkiler ve gerilimler
İsrail'in saldırgan politikaları yalnızca içeride değil uluslararası arenada da tepkilere neden oldu. Avrupa Birliği ülkeleri insan hakları ihlalleri nedeniyle İsrail'e yönelik yeni yaptırımları gündeme alırken Fransa İspanya ve İrlanda gibi ülkeler Filistin devletini tanıma olasılıklarını açıkladı. ABD'nin Trump liderliğindeki yeni yönetimi İsrail'e destek sunsa da Amerikan kamuoyu ve bazı devlet kurumlarında İsrail'e yönelik koşulsuz desteğe eleştiriler yükseldi.
Bölgede ise Mısır Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler Refah ve Gazze operasyonları nedeniyle İsrail'le normalleşme adımları atmakta güçlük çekiyor. İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki saldırılarının yanı sıra İran'a yönelik tehditlerini artırması ve Suriye'ye sınır ötesi operasyonlar düzenlemesi bölgede tansiyonu daha da yükseltiyor.
Netanyahu hükümetinin gün geçtikçe saldırganlaşan siyaseti yalnızca İsrail'in iç yapısında değil uluslararası alanda da ciddi sarsıntılar yaratıyor. Aşırı sağcı kabine ortaklarının etkisiyle izlenen politikalar Gazze'de ağır sivil kayıplara yol açarken İsrail ordusunda ve kamuoyunda meşruiyet krizlerini derinleştiriyor. Aynı zamanda İsrail'in uluslararası konumunu da zayıflatan bu gidişat ülkenin hem içeride hem de dışarıda uzun vadeli bir istikrarsızlık sürecine sürüklenebileceğine işaret ediyor.