Bu yıl yaz başında İsrail Gazze’de bir soykırım yürütürken Türkiye’de göstericiler SOCAR binalarının kapısına dayandı. Polis göstericilere çok sert müdahale etti, evlerini bastı, yakaladıklarını yaka paça götürdü. Azerbaycan petrol şirketi SOCAR, İsrail'e petrol satıyordu ve İsrail askeri aygıtı Gazzelileri o petrolün yardımıyla öldürüyordu. SOCAR’ın petrolünü, Türk şirketi BOTAŞ taşıyor, İsrail limanlarına ulaştırıyordu. Yani Azerbaycan ve Türkiye bu savaşta İsrail’in en büyük destekçisi konumundaydı.
Bu gelişmeler üzerine SOCAR bir açıklama yaptı, İsrail’e petrol sattığı yönündeki iddiaları kesin bir dille reddetti. Dünya petrol satış piyasasının kendine özgü özellikleri bulunmaktaydı. Üretilen ham petrol, ticaret şirketleri aracılığıyla satılmaktaydı. Tedarik şirketlerinin, ham petrolü hangi ülkelere taşıdığını veya hangi amaçlarla kullandığını kontrol etme ve müdahale etme imkânı yoktu. Yani SOCAR petrolü piyasaya veriyordu, oradan hangi limana gittiği ile ilgilenmiyordu.
Tabii, böylesine zalim bir dünyada bilmemek de politik bir tercih. Ancak, bu ticareti SOCAR’dan başka herkes biliyor. Örneğin İsrail dostu VOA’ya göre, Amerika’nın Sesi, protestocular Azerbaycan'ın Ceyhan Limanı üzerinden İsrail'e petrol sevkiyatını hedef alıyor. İsrail'in yakın müttefiki olan Azerbaycan, İsrail'in petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 40'ını karşılıyor ve bu ticaret İsrail'in Hamas'a karşı yürüttüğü savaştan etkilenmemiş görünüyor. VOA, Tel Aviv’deki Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü uzmanı Gallia Lindenstrauss’a dayanarak, Azerbaycan-İsrail ticari ilişkilerinin İsrail’in saldırısından sonra arttığına işaret ediyor. Lindenstrauss’a göre bu ticaretin çoğunu Azerbaycan'dan İsrail'e Türkiye üzerinden nakledilen petrol ve Azerbaycan'ın ihtiyacı olduğunu söylediği silah alımları oluşturuyor.
SOCAR açıklamasından bir ay sonra Erdoğan, partisinin Rize İl Teşkilatı toplantısında İsrailli Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın kendisine yönelttiği ithamlara karşılık olarak, “Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok” diyor, İsrail’e askeri operasyon yapmaktan söz ediyor. Bu sözlere ilk tepki Azerbaycan Milli Meclisi tarafından yayınlanan "Azerbaycan" gazetesinde 1 Ağustos tarihinde yayınlanan başyazıyla geliyor. Yazıda, Karabağ’daki zaferin sadece “şanlı Azerbaycan ordusu, yiğit askeri ve kahraman halkına” ait olduğu vurgusu yapılıyor. Yazıda ayrıca Karabağ Savaşı sırasında Türkiye’den gönderilen mühimmatın yardım değil, “her kuruşuna kadar bedeli ödenmiş” cephane olduğu ileri sürülüyor. Savaş sırasında “Azerbaycan’ın güçlü havacılık ve taarruz sistemine” Türkiye’nin ürettiği Bayraktar insansız hava araçlarının (İHA) dahil olduğu ama bu sistemin "yalnızca Bayraktarlardan ibaret olmadığı" vurgulanıyor. Azerbaycan'ın İsrail üretimi İHA'ları da kullandığı biliniyor.
Gazze saldırısı İsrail ve Türkiye arasındaki Azerbaycan’da yer kapma mücadelesini İsrail’in kazanmasıyla sonuçlanıyor.
Al petrolü ver silahı
Azerbaycan ve İsrail enerji alanında yakın işbirliği yapıyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 2016’da, Azerbaycan’ı ziyareti sırasında, "Bugün sadece Azerbaycan petrolünün tedariki için değil, aynı zamanda İsrail'e Azerbaycan gazının ithalatı için de pazarlık yapıyoruz" diyor. O ziyarette Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ülkesinin İsrail'den 5 milyar dolar değerinde silah satın aldığını açıklıyor.
Azerbaycan, İran sınırında yer alması nedeniyle de İsrail için son derece önemli bir ülke. İsrail, Azerbaycan’a ileri teknoloji silah sistemleri ve askeri ekipman da sağlıyor ki Ankara’yı tamamlayıcı bu destek, özellikle 2020’deki Karabağ Savaşı sırasında elde edilen zaferde kritik bir rol oynadı. İran, tabiatıyla, Azerbaycan’ın askeri kapasitesinin artmasından, İsrail’in bu süreçteki güçlü etkisinden ciddi endişe duyuyor.
İsrail-Azerbaycan ittifakı, yalnızca askeri alanda değil, aynı zamanda istihbarat paylaşımı konusunda da derinleşiyor, hem Azerbaycan içinde hem de İran ile sınır bölgelerinde MOSSAD güç kazanıyor.
Tabii bu ittifak İran’ın güvenlik endişelerini artırdı. Bakü’nün İsrail ile özellikle savunma ve istihbarat alanlarındaki bu ilişkisi İran tarafından bir tehdit olarak algılanıyor. Buna karşılığı Ermenistan ile ilişkilerini güçlendirmek, Azerbaycan üzerindeki baskısını artırmak için çeşitli ekonomik ve diplomatik hamleler yapmak şeklinde oluyor.
SOCAR İsrail için alan açıyor
Bu diplomatik savaşta en büyük rol ise Azeri Devlet Petrol şirketi SOCAR’ın. “Türkiye’nin en büyük endüstriyel holdingi olarak petrokimya, rafinaj, doğal gaz ticaret, iletim ve dağıtım sektörlerinde faaliyet gösteriyoruz. Kümelenme modeli çerçevesinde kaynaktan son kullanıcıya kadar uzanan değer zincirimizle üretim gücümüzü sürdürülebilir bir geleceğe aktarıyoruz.” Azeri petrol şirketi SOCAR’ın Türkiye bölümü kendini böyle tanıtıyor.
Şirketin Türkiye’ye girişi, 2008’de Petkim’i alması ile birlikte. Petkim'in yüzde 51'i SOCAR’ın mülkiyetinde. Azerbaycan’dan Türkiye ve Avrupa’ya doğalgaz akışını sağlayan TANAP’ın da önemli ortaklarından birisi olan şirket, aynı zamanda Bursa ve Kayseri’deki gaz dağıtım şirketlerinin de çoğunluk hisselerine sahip. Bu illerdeki şirketler aracılığıyla 1,5 milyonu aşkın aboneyi elinde bulunduruyor. Bundan başka STAR Rafineri, SOCAR Terminal, Petkim RES, Enervis, SOCAR Enerji Ticaret, Millenicom, SOCAR Ticaret ve SOCAR Depolama gibi her biri kendi alanında öncü şirketlerin kontrolü ellerinde. SOCAR ülkede 20 milyar dolarlık bir sermayeye hükmediyor.
SOCAR, İngilizce “State Oil Company of Azerbaijan Republic”in kısaltması. Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi Türkçesiyle. Azerbaycan'ın iki rafinerisini ve tüm petrol ve gaz boru hatlarını işleten şirket, aynı zamanda uluslararası konsorsiyumların ülkede gerçekleştirdiği petrol ve doğalgaz projelerine de nezaret ediyor. Azeri petrolünün tartışmasız patronu özetle. 100 binden fazla işçi çalıştırıyor, 14 milyon tondan fazla petrol üretiyor. Müthiş bir mali güce hükmediyor.
Bir eli Türkiye’nin içinde olan şirketin diğer eli İsrail’in üzerinde.
Bu tuhaf SOCAR ağı İsrail’in Azerbaycan üzerindeki etkisinin bir yansıması. İsrail hem Türkiye’de hem Azerbaycan’da çok etkili. İsrail Azerbaycan’ın en önemli silah tedarikçisi. Azeri subayları İsrail’de eğitiliyor. Azeri ordusu İHA ve SİHA’larla, uzun menzilli etkili füzelerle donatılıyor. İsrail cep telefonu operatörleri ülkede etkin. Kimya, ilaç, tarım ve medya sektöründe çok büyük yatırımları var. Buna karşılık İsrail’in tükettiği petrolün yüzde 40’ını SOCAR karşılıyor. Azeri petrolü Bakü-Ceyhan boru hattıyla Ceyhan’a geliyor, buradan tankerlerle İsrail’e taşınıyor. Bu yolla iki ülkeyi kontrolünde tutan İsrail İran’ı da kuşatmış oluyor. O kadar ki İsrail Azerbaycan’ın İran sınırına yakın bir bölgede bir hava üssü kurdu. Bu nedenle Bakü'ye iki defa nota veren İran'ın tepkisi dikkate bile alınmadı. İlişkileri İran’la savaşı göze alacak kadar sıkı fıkı.
SOCAR siyaseti de dizayn ediyor
SOCAR’ın operasyonlarının merkezi Azerbaycan olmakla birlikte, şirket başta Türkiye olmak üzere, Ukrayna, Romanya, Gürcistan, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, İngiltere, Sinagapur, Rusya ve İsviçre’de de faaliyet yürütüyor. Bu operasyonların başlıcaları petrol ve doğalgaz arama, petrol ve doğalgaz çıkarma, ham petrol işleme, petrokimya ve enerji taşımacılığı olarak özetlenebilir. Şirketin özellikle de Azerbaycan sınırları içerisindeki petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinden, Total, BP, Chevron ve Lukoil gibi uluslararası petrol tekelleri ile ortaklıkları bulunuyor.
Bu kadar çok paranız varsa iktidarla yakın ilişkiler de kaçınılmaz oluyor haliyle. SOCAR’ın AKP ile ilişkileri, iki ülkenin egemen güçleri arasında bir alışveriş biçiminde ortaya çıkıyor. Oraya doğru yöneldikçe her şey bulanıklaşıyor, görünmez hale geliyor. Öyle ki SOCAR-AKP ilişkisinin merkezinde Erdoğan’ın yönettiği akçeli ilişkilerin etkisine dikkat çeken pek çok haber yayımlandı. Erdoğan’ın eniştesi Ziya İlgen çeşitli şirketler aracılığıyla 2013 yılına kadar SOCAR Gaz Ticaret’te pay sahibiydi. İddialara göre İlgen bu işleri Erdoğan’ın vekili olarak yürütüyordu. MAN adası belgelerine göre Ziya Ülgen ve Erdoğan’ın kardeşi Mustafa Erdoğan MAN adası üstünden kurdukları BMZ Group adlı denizcilik firmasına ait tankerleri SOCAR’a satmıştı. Neden, nasıl anlaşılamadı.
Buna paralel başka ilişkiler de var. Korgeneral Bahtiyar Ersay, 2022’de Azerbaycan Savunma Bakanı Zakir Hasanov’un danışmanı oldu. Korgeneral Ersay bu yeni görevini üstlendiği sırada TSK’nın bir generaliydi. TSK üniformasını çıkardı, Azeri üniformasını giydi, işine devam etti. Korgeneral Bahtiyar Ersay Azeri-Ermeni savaşında da Azeri kuvvetlerini bizzat yönetmiş, koordine etmişti. Danışmanlık görevi bir anlamda bu pozisyonu meşrulaştırmak anlamına geliyordu.
SOCAR üzerinden yürütülen açık siyasi müdahalelerden biri de Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakına desteğiydi. İddialara göre Oğan’ın kimi desteklemesi gerektiğini kulağına Azerbaycan’dan fısıldamışlardı. İBB Meclisi İYİP Grup Başkan Vekili İbrahim Özkan, durumu şöyle ifade ediyordu; “Sinan Oğan’dan fazla beklentiniz olmasın. Aliyev ne derse onu yapar.” Sadece bir ima değil bu, Oğan Aliyev’in Türkiye temsilcisi rolündeydi.
Bu ilişki ağı yargıya müdahaleye bile vardırıldı. Yalıkavak Marina ve "mallarına çökülmesiyle" gündeme gelen Mübariz Mansimov, Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR ile davalık olmuş, Albayrak'ın bu davanın SOCAR lehine sonuçlanması için hakimlere baskı uygulandığı iddia edilmişti.
Tabii imaj bu tür olaylarla yara alınca biraz para harcayıp düzeltmek şart olmuştu. Galatasaray Spor Kulübü ve SOCAR arasında 2023-2024 sezonundan başlamak üzere tüm branşları kapsayan üç yıllık Sponsorluk Reklam ve Tanıtım Hakları sözleşmesi imzalandı. Yapılan anlaşmaya göre SOCAR, Galatasaray Spor Kulübüne 15 milyon avro ödeyecekti.
Akdeniz'de İsrail-SOCAR ortaklığı
Yakın zamanda Birleşik Krallık merkezli petrol devi BP ve SOCAR Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama ruhsatı almak için İsrail'e ortak teklif götürdü. Zaten SOCAR, İsrail’in Akdeniz’deki YAM-3 yataklarında petrol ve gaz arama faaliyetlerini sürdürüyordu.
Sermayenin doğası bu, akışkan, girdiği kabın şeklini alıyor, görünmez oluyor. SOCAR Türkiye’nin ezilenlerinin yeni sorunu olmaya aday. Petrokimya, rafineri, gaz ve ham petrol taşımacılığı ve liman işletmeciliğindeki pozisyonu, SOCAR’ı Türkiye’de stratejik faaliyet yürüten şirketlerden birisi konumuna sokuyor. Şirket bu alandaki yatırımlarıyla yetinmek yerine, elini daha da güçlendirecek bir dizi enerji yatırımına hazırlanıyor. Yani şirket Türkiye’de enerji alanında tekel pozisyonu hedefleyen bir yaklaşımla yoluna devam ediyor. SOCAR bir yanıyla Azerbaycan’da sosyalizmin çözülüşüyle ortaya çıkan yeni monarşinin bir ürünü ama öbür yandan da Türkiye’deki yeni monarşinin en büyük destekçisi.
Şu meşhur Karabağ savaşına gelince; Azerbaycan hükümeti savaş başlamadan hemen önce, Dağlık Karabağ ve çevresindeki altın madenleri ve diğer doğal kaynak alanlarının paylaşımı için maden şirketleri ve Birleşik Krallık gibi ülkelerin büyükelçilikleriyle gizli toplantılar düzenledi. Savaştan önce bu sahaları Ermeni hükümetiyle anlaşan İsviçreli ve Fransız şirketler işletiyordu. Savaş sona erdiğinde bu sahalar Aliyev’in aile üyelerinin de hissedarları arasında bulunduğu İngiliz, Amerikan ve Türk şirketleri tarafından işletilmeye başlandı. Yoksul Azeriler ve Ermenilerin kanı işte bunun için akıtıldı.
Petrol şirketinin bir televizyonu var
Yaz başında SOCAR kapısına dayanan eylemcileri en sert şekilde eleştiren kanal Haber Global oldu. Haber Global yayınlarında SOCAR protestosu hakkında "Terör iltisaklı, İran bağlantılı, Ermeni çeteleri yendiğimiz gibi yeneceğiz” dedi. Bu militan dilli kanalın sahibi, Azeri iş adamı Elnur Abdullayev. Abdullayev, SOCAR’ın eski başkanı Rövnəq Abdullayev’in akrabası. Patron olmadan önce devlet görevlerinde yer almış. Birdenbire ortaya çıkan gizemli zenginliğinin aslında SOCAR’ın acentesi olmaktan kaynaklandığı iddia ediliyor.
Haber Global Gazze soykırımından sonra baş gösteren krizde de İsrail’e karşı anlayışlı bir yayın çizgisi tutturuyor. Zira petrolün ve paranın hassasiyeti her türlü hassasiyetin üzerinde.