Bakanın madencilere "Sizin canınız bizim için çok kıymetli. Sayenizde ihracatımız artıyor" ifadesini Gamze Yücesan Özdemir soL'a değerlendirdi: "İşçilerin canı, ihracat kalemi olarak görülüyor."
Haber Merkezi
Geçtiğimiz gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Zonguldak'ta Armutçuk Müessesesi maden ocağında işçilerle bir araya gelmişti. Bakanın buluşma vesilesiyle yaptığı açıklamalar kamuoyunda tepki çekmiş ve gündem olmuştu.
Bakan Vedat Işıkhan, Türkiye Taş Kömürü Kurumu Armutçuk Müessesi maden ocağını ziyaretinde, eksi 400 kotunda işçilerle yemek yiyip, sohbet etmiş ve "Sizin canınız bizim için çok kıymetli. Sayenizde çocuklarımızın geleceğini oluşturuyoruz, sanayimiz gelişiyor, ihracatımız artıyor. Her bir kardeşimin emeği için tekrar teşekkür ediyorum. Her türlü ihtiyacınızı, talebinizi karşılamak için devletimiz de ben de bir kardeşiniz olarak yanınızdayız" demişti. Bakanın "Sizin canınız bizim için çok kıymetli. Sayenizde ihracatımız artıyor" ifadeleri tartışma yarattı.
'İşçilerin canı ihracat kalemi olarak görülüyor'
Bakan Vedat Işıkhan'ın yaptığı açıklamaları soL'a değerlendiren Prof. Dr Gamze Yücesan Özdemir, yapılan açıklamalarla yaşanan maden faciaları arasındaki mantıksal ilişkiye dikkat çekiyor. İşçilerin canlarının ihracat kalemi olarak görüldüğünü ifade eden Gamze Yücesan Özdemir, "Bakanın bunu olumlu bir lütuf gibi söylemesi kapitalist aklın bir yansıması" diyor.
"Bakanın 'işçilerin canı kıymetli çünkü ihracatımız artıyor' demesi kapitalist devletin işçilerin canları üzerinden ihracat yaptığını ve sermayesini biriktirdiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Madenler hiç kuşkusuz işçi sınıfı için en zor çalışma koşullarına sahiptir. Sermayenin kâr hırsı bu koşulları çok daha zorlaştırıyor. Maliyetleri alabildiğine düşürmeyi hedefleyen kapitalist üretim ve çalıştırma stratejisi, risklerin öngörülüp, en son teknolojiyle gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması sorumluluk ve gerekliliğini bir kenara bırakıyor. Düşük emek maliyeti sayesinde de ihracat artıyor.
Bakanın bunu olumlu bir şey, bir lütuf gibi söylemesi, kapitalist aklın bir yansıması. Bu söylem ironik olarak madencilerin hem işçi hem de yurttaş olarak değersizliğini işaret ediyor ve madencilere biçilecek değerin yalnızca sermaye birikimindeki bir çark olmalarına bağlı olduğunu daha da vurguluyor.
Bu durumda dahi sermayenin işçilere verdiği 'değeri' yıllardır yaşadığımız maden facialarında acı bicimde deneyimledik. Bu sözlerin herhangi bir sermayedardan değil de bakandan duyulmasıysa neoliberal devletin sermaye yanlısı karakterini ve çıplak şiddetini daha da görünür kılıyor.
Devletin geçirdiği yıkıcı dönüşüm koşullarında sosyalist kamuculuğu savunmak bugün her zamankinden daha da kritik bir görev haline geliyor. Emeğin toplumun kurucu unsuru olduğu, çalışma ve yaşam koşullarının en iyi şekilde örgütlendiği ve ülkenin de tam da bu koşullarda üretimini, ekonomisini güçlendirdiği bir sistemin mücadelesini veriyoruz. Bakan’ın bu sözleri karşısında açıktır ki sosyalist hareket bir an önce tüm toplumun, sanayinin yönetimine aday olma sorumluluğuyla hareket etmelidir. İşçi canlarının ihracatın kalemi olarak görülmediği bir ülkeyi kurmalıyız."