İran'ın geniş çaplı füze saldırısı: Ölçeği neydi, İsraillilerin tepkisi ne oldu?

İran'ın İsrail'e yeni saldırısı Nisan ayındakine göre çok daha geniş ölçekli oldu. İsrail ordusu füzelerin askeri üslere ulaştığını itiraf etti. İsrail basınıysa ülkede büyüyen endişeleri aktardı.

can kuyumcuoğlu

İran'ın dün İsrail'in askeri noktalarını hedef aldığı geniş çaplı füze saldırısının dünyadaki yankıları sürüyor.

Dünya geneli, bu saldırının geniş bir bölgesel çatışmanın ön ayağı olacağı endişesini taşıyor. İsrail'in İran'ın saldırısına karşılık vereceğine dair beklentiler yüksek. Dünya basınında bazı öne çıkan gazeteler de, İran'ın nükleer silah geliştirip geliştirmeyeceğine dair tartışmayı yeniden gündeme taşıdı.

Bununla birlikte, İran'ın yeni cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın göreve gelir gelmez Batı'ya dönük ılımlı mesajlar vermesinin ardından Tahran tarafından böyle geniş çaplı bir saldırının yapılması bazı kesimler tarafından bir sürpriz olarak karşılandı.

Diğer yandan, saldırının İsrail toplumunda nasıl yankı uyandırdığı da birtakım İsrailli gazetelere yansıdı.

İran'ın saldırısının ölçeği neydi?

İsrail ordusu, saldırıda 180'den fazla füzenin yer aldığını açıkladı. İran devlet medyası da, benzer şekilde, İsrail'e yaklaşık 200 füzenin fırlatıldığını bildirdi. İran'ın sürpriz saldırısı bir saatten biraz fazla sürdü.

ABD, saldırının Nisan ayında gerçekleşenin "neredeyse iki katı" olduğunu kaydetti.

Dünkü saldırı öncesi, yerel saatle 19:30'da İsrail genelinde sirenler çalarak, ülkenin 10 milyonluk nüfusunun tamamına bomba sığınaklarına girmeleri söylendi.

Doğrulanan sosyal medya videoları, füzelerin 15 dakikadan kısa bir süre sonra yoğun nüfuslu Tel Aviv ve Kudüs şehirlerinin üzerinden uçtuğunu gösterdi. Hava savunmaları gelen füzeleri engellediğinde tepeden patlamalar duyulabiliyordu.

Görüntülerde ayrıca birkaç füzenin Negev çölündeki Nevatim hava üssünün etrafındaki bölgelere ve Tel Aviv yakınlarındaki Mossad casusluk teşkilatının karargahına isabet ettiği görüldü.

İsrail ordusunun açıklamasına göre, İran füzeleri İsrail'in merkezinde az sayıda noktaya isabet etti. İsrail'in güneyindeki çeşitli noktalarda da bazı füzeler hedefine ulaştı. Ordu sözcüsü Hagari'ye göre, gelen füzelerin çoğu İsrail ve ABD liderliğindeki savunma koalisyonu tarafından engellendi.

İran devlet medyasıysa, füzelerin Nevatim, Hatzerim ve Tel Nof hava üslerininin yanı sıra, bir İsrail askeri koridorun bulunduğu Gazze'nin merkezindeki Netzarim'de bulunan İsrail tanklarını vurduğunu iddia etti. Ayrıca, İsrail'in güneydeki Aşkelon kentindeki gaz tesislerinin de vurulduğu öne sürüldü.

İsrail'in hava üslerinin haritadaki konumu

İran'ın yarı resmi haber ajansı Tasnim, ayrıca İran'ın "engellenemeyeceğini" söylediği Fettah hipersonik füzelerinin yanı sıra İmad ve Kadir balistik füzelerini ilk kez kullandığını kaydetti.

Bu saldırı, büyük ölçüde sembolik bir saldırı olarak kabul edilen Nisan ayındaki İran saldırısından çok daha geniş kapsamlı oldu. İran, Nisan ayındaki saldırıyı birkaç gün önceden haber vermişti. İran'ın o saldırıdaki asıl hedefi, nüfusun az olduğu Necef çölündeki bir askeri üs idi.

İran, saldırıda askeri noktaları hedef aldı. Üsler genel olarak şehirlerin dışlarında olsa da, Mossad'ın ana karargahı ve kimi İsrail ordu binaları, yoğun nüfuslu şehirlerde bulunuyordu. Saldırıda buraların da hedef alındığı görüldü. 

İsrail'e yakın kimi yayınlar, buraların hedef alınmasını, İran'ın "sivilleri hedef alması" olarak yorumladı, ancak İsrail'deki daha dikkatli medya bu argümanı kullanmaktan kaçındı. Zira İsrail'in kendisi, Gazze'nin tamamını ve şimdi Lübnan'ı bombalarken, gerekçe olarak, "buraların altlarında Hamas ve Hizbullah'a ait tüneller olmasını" gösteriyor. Dolayısıyla Mossad binasının hedef alınmasını "sivillerin hedef alınması" ilan etmek, Siyonist propagandacılar açısından İsrail'in de Filistin ve Lübnan'da kitlesel olarak sivilleri hedef aldığının kabul edilmesi anlamına gelme riski taşıyor.

Son saldırıda kullanılan füzelerin hepsi Nisan'dakinden farklı olarak balistik füzeydi. Nisan'da yapılan saldırılarda balistik füzelerin yanı sıra İHA'lar ve diğer güdümlü füzeler kullanılmıştı. Bu nedenle füzelerin ilerleme hızının oranı, Nisan'daki saldırıya kıyasla çok daha yüksek oldu.

Ne kadar hasar ve can kaybı bildirildi?

İsrail yetkilileri, gece vakti gerçekleşen saldırının neden olduğu hasarı değerlendirme aşamasında.

İsrail ordusu tarafından yayınlanan bir videoda, İç Cephe Komutanlığı Başkanının, Aşkelon'un hemen doğusundaki Gedera bölgesinde bir füzeyle vurulan ve bir sınıfta büyük hasara yol açan bir okulu ziyaret ettiği görülüyordu.

ABD'li Wall Street Journal gazetesi, ABD yetkililerinin Nevatim hava üssünü hedef alan füzelerin küçük hasara yol açtığını söylediğini aktardı. Ancak İsrail ordusu, İran'ın saldırısının etkinliğini anlamasına yardımcı olacak bilgileri sağlamayacağını söyleyerek yorum yapmayı reddetti.

ABD kuvvetleri, İsrail'in savunmasına destek amacıyla İran füzelerini düşürdüğünü söyledi. ABD Başkan Joe Biden daha sonra saldırının "yenilmiş ve etkisiz" göründüğünü ifade ederek, İsrail'in füzelerin çoğunu engellendiğini iddia etti.

Ancak İranlı yetkililer füzelerinin yüzde 90'ının hedeflerine başarıyla ulaştığını duyurdu.

İsrail ordusu, son yaptığı açıklamadaysa İran'ın İsrail hava üslerini füzelerle vurmayı başardığını itiraf etti.

Times of Israel'in aktardığına göre, ordu, darbeler üslerdeki ofis binalarına ve diğer bakım alanlarına zarar verdiğini ancak bu durumun İsrail Hava Kuvvetleri'nin işleyişini etkilemediğini bildirdi. Orduya göre, saldırıda hiçbir İsrail Hava Kuvvetleri uçağı hasar görmedi ve İsrail hava üslerindeki tüm füze darbeleri ordu tarafından "etkisiz" olarak değerlendirildi.

Ordunu raporunda, İsrail hava kuvvetlerinin İran saldırısından sonra faaliyetlerini sürdürebildiği ve Lübnan ve Gazze'deki hedeflere hava saldırıları düzenlemeye devam ettiği belirtiliyor.

Yasalaşmış sansür: İsrail hükümeti hasarı gizlemeye çalıştı

Saldırılar sonrasında İsrail yönetimi sosyal medyada hasarı gizleme operasyonuna girişti.

İsrail Ordusu, dün İran’ın saldırısından hemen sonra X hesabından İsrail vatandaşlarına “görüntü paylaşmama” uyarısı yaptı.

Ordu, bugün de bir paylaşım yaparak, füzelerin düştüğü yerlerinin açığa çıkarılması ve belgelenmesinin güvenlik zafiyeti oluşturacağını savundu.

Hükümetin sansür talimatı nedeniyle İsrail basını, saldırıya ilişkin neredeyse hiçbir görüntü paylaşmadı. İsrailli sosyal medya kullanıcıları ise, saldırıyı görüntüleyen birçok video paylaştı.

İsrail askerlerinin  Filistinlilerle etkileşimlerini filme almasını yasadışı hale getiren bir yasa 2018'de parlamentodan geçerek yürürlüğe girmişti.

Yasa, "İsrail askerlerinin veya sakinlerinin moralini bozmak amacıyla" filme alma veya görüntü yayınlamayı beş yıla kadar hapisle, "ulusal güvenliğe" zarar verme niyeti varsa 10 yıla kadar hapisle cezalandırıyor.

Yasa, "İsrail karşıtı ve Filistin yanlısı örgütlerin" "askerlerin karalanabilmesi için çarpık ve tek taraflı bir şekilde belgelenebilecek eylemleri soluk soluğa bekleyerek İsrail askerlerinin yanında günler geçirdiğini" savunuyor.

Saldırılar İsrail toplumunda nasıl yankı buldu?

Saldırının ardından, İsrailli Jerusalem Post gazetesinde saldırının İsrail içerisinde yarattığı endişeyi yansıtan bir yazı yayımlandı.

Seth J. Franzman imzalı yazıda, son saldırının İran'ın füzelerine güvendiğini ve ayrıca bunlarla İsrail'in belirli bölgelerini hedef alabileceğini gösterdiği ifade edildi.

Franzman, saldırı sırasında yaşadıklarını şöyle anlattı:

"İran'ın İsrail'e saldırısı büyüyen tehdidini gösteriyor. Bu kabul edilebilir bir eğilim değil. Ailem sığınırken saldırıyı balkonumdan gördüm. İsrail İç Cephe Komutanlığı bir güvenlik tehdidi olduğunu söylediğinde eve aceleyle gitmek zorunda kaldım. Tehdit tüm ülkenin sığınaklara gitmesine neden oldu.

Balkonumdan Kudüs'ün üzerinde uçan balistik füzeleri görebiliyordum. Birçoğu Güney'e doğru gidiyor gibiydi. Bazıları durduruldu. Kudüs'te sirenler duyuldu, hepimizi kaygılandıran o ürkütücü sirenler. Füze tehdidinin çok fazla hasara yol açmadığı ve pek çok insana zarar vermediği görünse de, yine de kabul edilemez bir yaşam biçimi.

Sadece İsrail'in iyi savunmaları olması ve İran'ın füzelerinin çoğu durumda hedeflerine ulaşamaması, hiçbir tehdit olmadığı anlamına gelmez. İnsanlar sığınmak ve korku içinde oturmak zorunda kaldı. Çocuklar travma geçirdi.

Balkonumda dururken, etrafımda sirenler çalarken, İran füzelerinin başımın üzerinden uçmasını izlerken, İran'ın serbest bıraktığı tehlikeli gücün farkına vardım. İran, İsrail'e ve bölgeye füze yağdırıyor."

Haaretz gazetesinde de Amos Harel imzalı yazıda benzer bir değerlendirme yazısı yayımlandı.

İran saldırısının ciddi bir can kaybına neden olmasa da, ülkenin merkezindeki birçok ev şarapnelden, bazılarının da füze önleyicilerden hasar gördüğüne işaret edilen yazıda, "İran muhtemelen önceki saldırının sonuçlarını analiz etti ve bundan dersler çıkardı" denildi.

Yazıda, "İsrailliler, özellikle ülkenin merkezinde yaşayanlar, daha önce bu ölçekte bir saldırıyla karşılaşmamışlardı" ifadeleri kullanıldı.

Ayrıca Yafa'da altı İsraillinin ölümüne yol açan saldırıya ilişkin de endişenin dile getirildiği yazıda, "İran'dan gelen saldırıyla aynı zamana denk gelmesi amaçlandığı düşünülen öldürme çılgınlığıyla kanıtlandığı gibi, ikinci bir risk de içeride artıyor. Bu, 7 Ekim Hamas katliamından bu yana Yeşil Hat içinde gerçekleşen en ölümcül terör saldırısı. Tel Aviv, ikinci intifadadan bu yana bu ölçekte bir terör saldırısı yaşamadı" denildi.

İsrail basınında yer alan yazılar, füze saldırılarının İsrail toplumu içerisinde yarattığı endişeyi yansıttı.

Pezeşkiyan'ın ılımlı tavrının ardından: İran saldırıyı neden yaptı?

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Eylül ayı sonunda, ülkenin "bölgede istikrarsızlığın nedeni olmak istemediğini" savunmuştu.

Cumhurbaşkanı'nın bu ılımlı açıklamasına karşın bu geniş çaplı saldırının yapılması, İran yönetimi içerisindeki İsrail'e askeri yanıt yanlılarının basıncının arttığını yansıtıyor. İran parlamentosunun Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü, yakın zamanda İran'ın "savaşa girmekten korkmadığını" belirterek, "Biz savaş çığırtkanları değiliz, ancak her türlü savaşa hazırız” ifadelerini kullanmıştı.

Bazı değerlendirmelere göre, İran'ın bu büyük misillemesi, Tahran'da Temmuz ayında yapılan Hamas siyasi şefi İsmail Haniye suikastının ardından askeri bir misilleme yapmama kararının stratejik bir hata olduğu yönündeki fikrin İran elitleri arasında giderek daha fazla benimsendiğini yansıtıyor.

Haniye suikastına karşı eylemsizlik, Tahran'ın İsrail saldırganlığı karşısında “pasif” hale geldiği yönünde İran'ın bazı siyasi kesimlerinde hayal kırıklığına yol açtı. Bu kesim, bu sürecin İsrail'i yatıştırmak yerine, Netanyahu'yu daha fazla saldırı düzenlemeye cesaretlendirdiğini ve “direniş ekseni” lideri olarak imajını zayıflattığını savunuyordu.

İran, Temmuz ayında Tahran'da öldürülen Haniye'nin suikastına karşı bir misilleme emri vermekten kaçınmıştı. Bunun nedeni, ABD'nin Gazze'de bir ateşkes anlaşmasının yakın olduğu ve bunun gerçekleşmesini sağlamak için İran'ın kısıtlamasının anahtar olacağı yönünde bir "güvence" vermesiydi. Ancak, İran'ın bu adımına karşın bir ateşkes gerçekleşmedi. Geçtiğimiz ayın başlarında Pezeşkiyan, ABD'yi yalan söylemekle suçlayarak İsrail'in eylemlerinin "cevapsız" kalmayacağını belirtmişti.

İranlı yetkililer, ayrıca Netanyahu'nun geçen hafta sonu İsrail'in son eylemlerinin "bölgedeki güç dengesini önümüzdeki yıllar boyunca değiştirmeye yönelik adımlar" olduğu yönündeki açıklamasına dair endişelerini dile getiriyorlardı. Tahran tarafı, son gerilimlerin ardından itidal göstermenin onları daha da zayıf bir stratejik konuma sokacağını düşünmeye başladı.

İran'ın yeni cumhurbaşkanı Pezeşkiyan

İran nükleer silah üretir mi?

İran'ın geniş çaplı saldırısı, Tahran'ın nükleer füze üretme kararı alıp almayacağına dair Batı'nın uzun zamandır dile getirdiği endişeleri de yeniden gündeme soktu.

İran parlamentosu içindeki bazı muhafazakarlar, İran'ın nükleer bomba yapmama tavrını benimseyen fetvayı kaldırması yönünde çağrılarda bulunmuştu. Ancak İranlı yetkililer bu tür söylemleri yok sayıyorlardı.

İran'ın mevcut gerginliğin ortasında böylesine radikal bir stratejik değişiklik yapma olasılığı şu anda düşük olarak değerlendiriliyor. Son saldırıların Netanyahu'ya İran'ın nükleer tesislerine saldırmak için bir bahane vermesinin Tahran'ın bu adımdan şimdilik çekinecek olması yüksek ihtimal.

İran nükleer programının sivil amaçlı olduğunu her zaman ısrarla savunsa da, Batı ülkeleri İran'ın bir nükleer bomba üretme ihtimalinden korkuyor. 2015'te iki taraf, programın sivil olarak kalıp kalmadığını kontrol etmek için müdahaleci bir Birleşmiş Milletler'e bağlı denetleme kurumu aracılığıyla İran'ın düşük uranyum stoklarını zenginleştirmesine izin veren bir anlaşma imzalamıştı.

2018'de dönemin ABD Başkanı Donald Trump, ABD'yi Nükleer Anlaşma olarak bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı'ndan çekmiş ve İran'a dönük sert yaptırımları yeniden uygulamıştı. Bu durum, İran'ın uranyum stoklarını yalnızca ülkenin nükleer bomba yapmayı planlaması durumunda gerekli olacak saflık seviyelerine kademeli olarak artırmasına yol açmıştı. Yeni İran hükümeti, 2015 anlaşmasına geri dönmeye istekli olduğunu dile getiriyor.

Bu noktada, İsrail'in halihazırda nükleer silah sahibi olduğunu vurgulamak gerekiyor. İsrail, nükleer silah sahibi olduğunu resmi olarak kabul etmemekle birlikte, bu silahların varlığını da reddetmiyor. İsrail'in Batı'nın desteğiyle bu nükleer silahları geliştirdiği bilinen bir gerçek. 

Batı basınının bu tartışmayı ele alırken bu gerçeğe işaret etmemesine de dikkat çekmek gerekiyor. 

İran'ın balistik füze kapasitesi

İran, Ortadoğu'daki en büyük ve en çeşitli balistik füze cephaneliğine sahip. İsrail'in daha yüksek kapasiteli balistik füzeleri olsa da sayı ve tür olarak İran'dan daha az sayıda.

İran, füze parçalarının çoğunu yabancı kaynaklardan, özellikle Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nden elde etti. İran, ayrıca nükleer silah kabiliyetine sahip olmadan 2 bin kilometrelik bir füze geliştiren tek ülke konumunda.

ABD Barış Enstitüsü'ne göre, İran, bazı temel bileşenler ve ekipmanlar için hala yabancı tedarikçilere bağımlı, ancak Kıtalararası Balistik Füze dahil olmak üzere uzun menzilli füzeler geliştirmek için teknik ve endüstriyel kapasiteye sahip.

İran'ın son ürettiği orta menzilli balistik füze modeli Şahab 3.

Safir ve Kasid taşıyıcı roketlerini kullanarak alçak dünya yörüngesine küçük uyduların başarılı bir şekilde fırlatılmasını içeren İran'ın uzay programı, ülkenin roketler konusunda büyüyen teknik becerilerini kanıtlıyor. Daha büyük ve daha güçlü olan Simorgh roketi de, 2016 ile 2022 arasında birkaç başarısız fırlatmanın ardından, 2024'ün başlarında üç uyduyu başarıyla yörüngeye yerleştirmişti.

Tahran, 1980-88 yılları arasında gerçekleşen Irak savaşından bu yana füze cephaneliğini istikrarlı bir şekilde genişletti. Ayrıca yabancı kaynaklara olan bağımlılığı azaltmak için kendi endüstrilerine ve altyapısına büyük yatırımlar yaptı.

İran, artık kendi füzelerini üretebiliyor, ancak bazı önemli bileşenlerin hala ithal edilmesi gerekiyor. İran, KDHC'den aldığı ve daha sonra adını değiştirdiği Nodong füzeleriyle yaptığı gibi, edindiği füzelerin menzilini de önemli ölçüde genişletebileceğini gösterdi. İran'ın füzeleri, İsrail de dahil olmak üzere Ortadoğu'nun herhangi bir yerini vurabilir. Zamanla Tahran, stratejik hedeflerin tam aralığını ele alacak füzeler üretme kapasitesini oluşturdu.