İran'da kadın protestoları: Kentli nüfus sistemden umudu kesiyor

İran’da özellikle 2009 yılından bu yana molla rejiminin içinden bir türlü çıkamadığı büyük bir sorunu var. Kentli ve genellikle eğitimli nüfus molla rejimi için büsbütün kontrol dışına çıkmış durumda.

Hakkı Hacınebioğlu

İran’da çeşitli nedenlerle gerçekleştirilen protestolar artık büsbütün sıradanlaşmış durumda. Hayat pahalılığı nedeniyle gerçekleşen protestolar sönümlendikten bir süre sonra su kıtlığına dair protestoları, onlar sona erdiğinde molla rejiminin halkın yaşam tarzına müdahalelerine karşı çıkan gösterileri görmek olağan hale geldi. İran’da dünya kamuoyunun çeşitli nedenlerle fazlaca dikkatini çeken son protesto dalgası ise kadınların başörtüsü gösterileri oldu.

Şah rejiminde kadınlar daha mı özgürdü?

İran’daki teokratik burjuva rejiminin, İran’ı kadınlar için yaşanması zor bir ülke haline getirdiği açık. Mollaların İran’ında kadınlar çalışmak veya yurtdışına çıkmak için erkek vasilerinden yazılı izin almak zorunda. Her ne kadar erkekler için de kamusal alanda giyim kuşam bir ölçüde kısıtlanmış olsa da (erkeklerin kamusal alanlarda şort giymesi yasaktır) en büyük kısıtlama elbette kadınlara yönelik. Buraya yazının devamında tekrar geleceğiz.

Tüm dünyada yaygın olan algı İranlı kadınların 1979 İran İslam Devrimi’nden sonra korkunç bir karanlığa hapsolduğu ancak bunun öncesinde özgürce modern bir yaşam sürebildikleridir. Özellikle sosyal medya bu algıyı ülkemizde ve tüm dünyada sürekli pişirip durmakta. Biri devrim sonrası diğeri devrim öncesi olduğu iddia olunan görsellerde modern giyinen kadınlar ile İran’da “çador” adı verilen çarşafa bürünmüş kadınların görselleri bu iddiayı kanıtlıyormuş gibi görünmektedir.

20’nci yüzyılın en zorba rejimlerinden biri olan İran monarşisi bir avuç patron ve üst düzey bürokrat elitler haricinde tüm halk için karanlık bir baskı rejimiydi. Kötü şöhreti hala taze olan istihbarat örgütü SAVAK monarşinin düşman bellediği herkesi işkenceye, alıkoymaya, faili meçhul cinayetlere maruz bırakıyordu. Emekçiler mutlak bir yoksulluk içinde ve temel haklardan mahrum bir halde yaşamaktaydı. Bir avuç elit kadın modern dünyanın tüm nimetlerine sahipken büyük çoğunluk gericilik ve yoksulluk sarmalı içindeydi. Mollalar iktidarda değilse de pek çoğu şah rejimiyle ittifak içindeydi. Şah hızlı kentleşme, işçi sınıfının aniden büyümesi gibi konularda oluşabilecek sorunlara karşı iki yöntem belirlemişti: Şiddetle solu ve muhalefeti ezerken, gericilikle işçi sınıfının siyasi eğitiminin önüne geçmeye çalışıyordu. Humeyni ateşli bir şah düşmanı olsa da pek çok molla şaha sadıktı.

Kadın emekçiler, elit kadınların aksine gericiliğe teslim edilmişti. Kadınların yalnızca yüzde 30’a yakını okur yazardı. Üniversitelerde, çalışma hayatında, kısacası kamu yaşamının her yerinde kadınların görünürlüğü oldukça azdı. Kırsalda ve varoşlarda kadınlar çadora ve yoksulluğun kol gezdiği evlere hapsolmuş bir haldeydi. Devrim öncesi bir avuç elit kadının fotoğraflarına bakıp sağlıklı sonuçlar elde etmek bu nedenle mümkün değildir. Unutmayalım, büyük şair Füruğ Ferruhzad’ın şiirlerine ilham olan kadınlar şah rejiminin kadınlarıdır.

Kentli muhalifler ve molla rejimi

İran’da özellikle 2009 yılından bu yana molla rejiminin içinden bir türlü çıkamadığı büyük bir sorunu var. Kentli ve genellikle eğitimli nüfus molla rejimi için büsbütün kontrol dışına çıkmış durumda. İran’daki iki ana siyasi kamptan biri olan reformistler yakın zamana kadar bu kesimlerin taleplerinin rejim dahilinde tutulmasını sağlayabiliyordu. Kentli muhalifler seçimlerde reformistleri destekleyerek rejimin hayat tarzına yönelik müdahalelerinin çözüme kavuşturulacağına bir ölçüde ikna edilebiliyordu.

2009 yılında reformist Mir Huseyn Musevi ile o dönem muhafazakar olan Mahmud Ahmedinejad arasında geçen cumhurbaşkanlığı yarışı bu durumda bir kırılmaya neden oldu. Reformistler muhtemelen haklı olarak seçime hile karıştırıldığını iddia ettiler. Başkent Tahran başta olmak üzere kent merkezleri rejimin tarihinde görülmemiş ölçekte protestolarla çalkalandı. Tahran’ın Azadi Meydanı’nda Musevi’nin konuşmasını 5 milyon civarı insan dinledi. Güvenlik güçleri ve protestocular arasında şiddetli çatışmalar, çatışmalar sonucunda ölümler yaşandı. İslam Devrimi Rehberi Ruhullah Humeyni tarafından geliştirilen ve rejimin temel ideolojisi olan velayet-i fakih Musevi ve protestocular tarafından doğrudan hedef alındı.

Bu protestolar rejimi ciddi ölçüde sallasa da bir vadede sönümlendi. Rejim, reformistlerin muhalifleri rejim sınırları dahilinde tutmaktan ziyade rejim düşmanlarının truva atı haline geldiğini düşünmeye başladı. 2021 yılında gerçekleşen son seçimlerde de reformistlerin tamamen İran siyasetinin dışına itildiğini görüyoruz. Seçimlere güçlü bir reformist ismin katılmasına izin verilmeyerek muhafazakar İbrahim Reisi’nin seçimi kazanması garanti altına alındı.

Bu olay molla rejiminin kentli muhalefeti ikna etmekten çok zorla kontrol altında tutma stratejisi benimsediği izlenimi veriyor. Son bir yılda kentli muhaliflere yönelik devlet şiddetinin artış eğiliminde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Örneğin, on gün kadar önce meşhur yönetmen Cafer Penahi, rejim karşıtı faaliyetler nedeniyle aldığı altı yıl hapis cezasının infazı için tutuklandı.

Kadınlar, emperyalizm ve molla rejimi

Şah zorbalığı altındaki İran’da kadınların durumunu yukarıda kısaca anlattık. Molla rejimi ile kadınların ilişkisi ise biraz daha karmaşık görünüyor. 1979 Devrimi’nde kadınların küçümsenmeyecek bir rolü vardır. Kadınlar komünistler, mücahitler ve hatta Humeyniciler dahil devrimin tüm paydaşları arasında gayet önemli bir rol üstlenmişti.

Humeyniciler devrimin diğer paydaşlarını tasfiye ettikçe kadınlarla molla rejiminin ilişkisi de ilginç bir hal aldı. Molla rejimi kadın okur yazarlığının artırılması için yoğun bir çaba sarf etti. Bu çabalar sayesinde kadınların okur yazarlığı yüzde doksana yaklaştı. Bir yandan da başörtüsü yasağı dahil yukarıda saydığımız şeriatçı kısıtlamalar yürürlüğe sokuldu. Kadınların itirazları, yoğun protestoları Humeyni’nin sert kararlılığına etki etmedi, en azından kanun nezdinde.

İran’da şeriat esaslarına uygun olacak şekilde kadınların kamusal alanlarda örtülü olması kanuni bir zorunluluk. Buna uymayan kadınlar para veya kısa süreli hapis cezasıyla karşı karşıya kalabiliyor. Ancak şah döneminin çifte standartlarına benzer bir şekilde bu kanunun uygulaması bölgeden bölgeye, şehirden şehire hatta mahalleden mahalleye ciddi ölçüde değişiyor. İran burjuvazisinin ve diğer elitlerinin yaşadığı kuzey Tahran’da başörtüsü kadınların omzundaki bir aksesuar halini alabilirken, Meşhed’in kimi mahallerinde çadorsuz dolaşmak bile kadınlar için tehlikeli hale gelebiliyor.

İran’da özellikle kentli ve eğitimli kadınların başörtüsü zorunluluğuna karşı mücadeleleri ilk günden bu yana devam ediyor. Ancak emperyalizmin kuşatması altındaki ülkede bu konunun emperyalizmin istismar etmeye çalıştığı bir konu olduğunu görüyoruz. 2017 ile 2019 arasında “İnkılab Caddesi Kızları” diye bilinen ve Tahran’ın meşhur İnkılab Caddesi’nde başlayan başörtüsü zorunluluğuna karşı sivil itaatsizlik eylemleri bu kuşkuyu fazlasıyla hak ediyor. Eylemler NATO’nun İran’a saldırmasını açıkça dile getirmekten çekinmeyen sözde muhalif ve sözde gazeteci Mesih Alinejad’ın çağrılarının ardından başlamıştı. Kentli kadınlar arasında bir süre yaygınlık kazanan eylemlerin Batı medyası tarafından fazlaca yakından takip edilmesi dikkat çekmişti.

Son eylemlerin İnkılab Caddesi Kızları protestolarının aksine herhangi bir yönlendirme olmaksızın başlamış olması çok muhtemel görünüyor. Eylemler İran’da “Tesettür Günü” ilan edilmiş olan 12 Temmuz’da başladı. Eylemlerde kadınlar sokakta, metroda kısacası kamusal alanlarda aniden başörtülerini çıkarıp yollarına devam ediyorlar. Bu önceki protestolarla aynı biçimin korunduğunu gösteriyor. Ancak molla rejiminin tepkisi bu sefer görece daha sert oldu. Rejimin her kademesinden görevliler eylemcileri hedef aldı, işbirlikçilik elbette en yaygın itham oldu. Güvenlik güçleri başörtüsü takmayan kadınları gördüğünde gözaltına almak gibi aşırı yöntemlere başvurdu.

Molla rejimi içeride ve dışarıda baş edilemez sorunlarla karşı karşıya kaldıkça sertleşiyor. İran, mollalar ile aç kurtlar gibi bekleyen emperyalizmin arasında sıkışıp kalmış durumda.