İnsanın uzay yolculuğu bundan 60 yıl önce başladı. 12 Nisan 1961 tarihinde Yuri Gagarin, Sovyetler Birliği’nin Vostok uzay aracığıyla Dünya’nın etrafını 108 dakikada dolaşıp geri dönmüştü. Baykonur uzay üssünü titreterek saat 09.07’de kalkış yapan “asrın roketi”, sosyalizmin kazanımlarını ve tüm insanlığın evrensel hayalini yüklenmiş, hayal edilmesi zor bir hızla yerçekiminden kurtulmak üzere gökyüzünü deliyordu. Uçuşun her ȃnı, üsteki uçuş kontrol merkezinde bulunan uzman ekip tarafından izleniyor ve kozmonot ile sürekli irtibat sağlanıyordu. Saatler 09.58’i gösterdiğinde Moskova TASS haber ajansının “Moskova konuşuyor, Moskova konuşuyor…” diye başlayan yayını ile uçuş tüm dünyaya duyurulmuştu. Aydınlık yüzü hemen ilk bakışta göze çarpan Yuri Gagarin’in fotoğrafı dünya basınında hızla yayıldı ve büyük merak uyandırdı. Kimdi bu Yuri Gagarin?
Henüz 27 yaşındaydı. Kluşino köyünde, kolektif çiftlikte çalışan bir anne-babanın çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Küçük yaşta Alman faşizminin yarattığı yıkıma ve Sovyet insanının anayurdunun savunmasındaki gözü pekliğine tanıklık etmişti. Özellikle savaşta havacıların kahramanlıkları, üzerinde derin izler bırakmıştı. Eğitimine meslek okulunda dökümcü olarak devam etmiş, genç yaşta üretimin içinde yer almıştı. Sonraları teknik okulda havacılık kulübüne katılmasıyla uçuş tutkusu belirginleşmiş ve Hava Harp Okulu öğrencisi olmuştu. Mezuniyeti sonrasında en zorlu görevlere talip olmuş ve Kuzey Kutbu’na tayin edilmişti. Buradaki görevi sırasında Sovyetler Birliği’nin Uzay Çağı’nı başlatan ilk yapay uydusu Sputnik’in uzaya gönderilmesi ve sonrasındaki gelişmeleri büyük bir ilgiyle takip etmekle kalmayıp yakın bir gelecekte insanlı uçuşun mümkün olacağının konuşulmaya başlanmasıyla kozmonotluk başvurusunda bulunmuştu. İlk Kozmonotlar takımının yoğun hazırlıkları sırasında, seçici komisyon tarafından Bir Numaralı Kozmonot olmaya en elverişli aday olarak belirlenmiş, yedeği olarak ise German Titov belirlenmişti. Buradaki takım arkadaşları da en uygun kişi olarak kendisini işaret ederken, Gagarin ise aralarındaki Anayurt savaşında yer alan tek kozmonot adayının bu görevi hak ettiğini belirtmiştir.
Gagarin, uzay çalışmalarının gizli kahramanı “SP”nin da dikkatini kısa sürede çekmiştir. Baş Tasarımcı olarak bilinen, kimliği ölümüne kadar açıklanmamış olan, Sergey Pavloviç Korolyov adının kodlaması (SP) biçiminde en fazla o dönemin yazınında geçmiş olan kişi, aslında bu sürecin en önemli figürlerinin başında yer alıyor. “Kendinizi bir kahraman olarak görüyorsanız, uçuş için hâlâ hazır değilsinizdir” diyen aynı sert görünümlü adam, Gagarin’i oğlu gibi gördüğünü söylemekten ve yerçekimsiz yörünge ortamından ilk “Her şey normal gidiyor” sesini duyduğunda gözündeki yaşlardan çekinmemiştir. Korolyov, uzay teknolojisinin geliştirilmesinde en önemli katkıyı yapan kişidir. Sputnik’in yarattığı yankıya benzer bir etki, uyduyu taşıyan roketin özellikleri göz önünde bulundurulduğunda uzay mühendisleri arasında bu güçteki bir roket için “asrın roketi” tanımlaması yapılmıştır. Aynı Korolyov, eğitimlerinin bir parçası olarak kozmonot adaylarını bizzat kendisi roket fabrikasına götürmüş, roketi de üretim sürecini de yerinde göstermiştir. Uzaya gidişin bir kişinin kahramanlığı olmaktan uzak, Sovyet insanının kolektif üretiminin ve adanmışlığının ortak sonucu olduğuna dair algıyı pekiştirmiştir.
Bundan 60 yıl önce bir Sovyet insanının şaşırtıcı derecede soğukkanlılıkla çıktığı yolculuk tesadüf değildi. Sosyalist planlamanın ve muazzam kolektif emeğin imzasını taşıyan bir başarıydı. Adım adım örülmüş, güven veren bir sürecin ürünüydü. İnsana değer vererek hazırlıklar planlanmış ve hayranlık uyandırarak hayata geçirilmişti.
Uzaydan Dünya’ya bakarken Bir Numaralı Kozmonot’un aklından geçen şu ifadeler, Korolyov’un kriterlerine göre Gagarin’in uçuş için ne kadar hazır olduğunu açıkça gösteriyor:
“…Bu uzay aracına bütün akıl, enerji ve emeklerini döken bilim insanları bununla ne kadar gurur duysalar azdır. Bu aracın yapılışında çalışan insanları hayalimde canlandırmaya çalıştığımda sıra sıra, kademe kademe işçiler geldi gözümün önüne, Kızıl Meydan’da 1 Mayıs gösterilerindeki gibi... Keşke onları laboratuvarlarda ve fabrika atölyelerinde çalışırken görebilsem, ellerini sıkıp onlara teşekkür edebilsem… Bence dünyanın en harika şeyi, bir insanın üretebilmesidir.” (Kaynak: Yıldızlara Çıkan Yol, Nisan 2021, Yazılama)
12 Nisan 1961’de tüm dünyayı ayağa kaldıran insanlı uzay uçuşunun 60. yıldönümü kutlu olsun!
Emel Güneş, Bilim ve Aydınlanma Akademisi Uzay Çalışmaları Komisyonu