İlhan Taşçı: Milli ve manevi değerler ibaresi sansürün habercisi

RTÜK üyesi İlhan Taşçı, basın üzerinde geniş bir sansürü hedeflediği anlaşılan Cumhurbaşkanlığı genelgesini soL'a değerlendirdi.

Yalçın Cuğ

Basın ve yayım faaliyetlerinde geniş bir sansürü hedefleyen "Basın ve Yayım Faaliyetleri ile İlgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi", 29 Ocak tarihinde AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanmıştı.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi İlhan Taşçı, kamuoyunda sansür tartışmalarına neden olan maneviyat vurgulu genelgeyi soL'a değerlendirdi.

RTÜK Başkanı, imzanın mürekkebi kurumadan harekete geçti

Söz konusu genelgenin, basın ve yayımcılık faaliyetlerini tam anlamıyla zapturapt altına almak anlamına geldiğini ifade eden Taşçı, genelgenin özgün, özgür ve eleştirel yayıncılığa karşı sansür belgesi anlamına geldiğini belirtti. Taşçı, genelgenin Anayasa'ya aykırı olduğunu, "Basın hürdür, sansür edilemez" ilkesiyle çeliştiğini söyledi.

Genelgede hiç bir denetleme kurumunun adına yer verilmediğini ve "ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından gerekli tüm tedbirler gecikmeksizin alınacaktır" ifadesinin kullanılmasıyla muğlak bir tablo resmedildiğini aktaran Taşçı, "İlgili kurum ve kuruluşların adı her ne kadar zikredilmemiş olsa da genelgede değinilen 'ilgili kurum ve kuruluşlardan' kasıt RTÜK'tür" dedi. RTÜK'ün özerk bir kurum olduğunu anımsatan Taşçı, "RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, genelgenin altında Recep Tayyip Erdoğan'ın imzası olduğu için bu konuda hızlı hareket edecektir. Kaldı ki Şahin, genelgenin altındaki imzanın mürekkebi kurumadan gereğini yapacağını da açıkladı" dedi.

'Milli ve manevi değerler ibaresi sansürün habercisi'

Genelgede yer alan "milli ve manevi değerler" üzerinden yapılan gerekçelendirmelerin de muğlaklığa sebebiyet verdiğini vurgulayan Taşçı, 83 milyonun aynı "milli ve manevi" değerlere sahip olamayacağını, uygulamada gözetilecek olan "milli ve manevi değerlerin" iktidarın perspektifiyle şekilleneceğini söyledi. "Milli ve manevi değerler" ibaresinin sansürün habercisi olduğunu belirten Taşçı, iktidarı eleştiren medya kuruluşlarının bu kriter doğrultusunda Basın İlan Kurumu veya RTÜK tarafından cezalandırılmasının daha da önünün açıldığını belirtti.

Taşçı, söz konusu genelgenin aynı zamanda iktidarın 20 yıldır kendince inşa etmiş olduğu medya düzeninin çöküşünün de itirafı olduğunu belirtti. Erdoğan'ın "Medyamız en modern alt yapıya sahip ama bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor" sözlerini anımsatan Taşçı, "Medya büyük oranda iktidarın propaganda aracı haline gelmiş durumda. Bunun sonucu olarak reyting oranları da, izleyenleri etkileme oranları da oldukça düşük. Evet, bu yüzden medya iktidarın sesini ve nefesini yansıtmıyor" dedi. Taşçı "Tüm imkanlarına, kaynaklarına ve yaptırımlarına karşın özgün ve eleştirel medyanın sesini kısamadılar, bu genelgeyi medyanın sesini ve nefesini kısmak için çıkarttılar" dedi.