İletişim emekçileri, Ortadoğu'daki gelişmeleri konuşmak üzere Kadıköy NHKM'de buluştu. Gazeteci yazarlar Mustafa Kemal Erdemol ve Musa Özuğurlu, bölgede yaşanan sınıf savaşını anlattı.
Haber Merkezi
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde iletişim emekçilerinin çağrısıyla İstanbul'da Kadıköy Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde "Din savaşı değil, sınıf savaşı! Emperyalizmin kıskacında Ortadoğu" etkinliği düzenlendi. Gazeteci yazarlar Mustafa Kemal Erdemol ve Musa Özuğurlu'nun konuşmacı olduğu etkinlikte, Ortadoğu'da yaşananların kamera arkası konuşuldu ve medyanın olayları çarpıtırken gazetecilerin nasıl "çalışamaz" hale getirildiği ele alındı.
Etkinlik, Patronların Ensesindeyiz İletişim Emekçileri adına Merve Güzey’in açılış konuşması ile başladı. Güzey, sözlerine Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi ve Patronların Ensesindeyiz İletişim Emekçileri’nin geçmişinden bahsederek başladı. Türkiye’nin aydın birikimini yeniden ayağa kaldırmayı hedef alan halk meclislerini anlatan Güzey, iletişim emekçilerini bir araya getirenin yurt sevgisi ve laiklik mücadelesi olduğunu belirtti. Patronların Ensesindeyiz İletişim Emekçileri dayanışma ağının örgütlenme ve dayanışma hedeflerinden bahseden Güzey, “Amacımız iletişim emekçilerinin örgütlü mücadelesini büyütmek ve dayanışmayı güçlendirmek. Dolayısıyla kölelik düzenine boyun eğmiyoruz diyerek yola çıktık” dedi. Gerçekleri söyleme sorumluluğundan asla vazgeçmediklerini vurgulayan Güzey, basının görevinin halkın uyumayan gözü olmak olduğunu söyledi. Gazeteciliğin eşitlik ve laiklik mücadelesinden ayrılamayacağını dile getiren Güzey, konuşmasına Ortadoğu’da yaşanan son güncel gelişmeleri dinleyicilere aktararak devam etti.
Güzey'in ardından söz alan gazeteci yazar Musa Özuğurlu, Sanayi Devriminden bu yana emperyalistlerin Ortadoğu’nun kaderinin nasıl değiştirdiğini özetleyerek başladı.
‘Bu bir din savaşı değildir, sınıf savaşıdır’
“Ortadoğu’daki savaş din savaşı değildir, sınıf savaşıdır” diyen Musa Özuğurlu sözlerini şöyle açıkladı: “Bu demek değildir ki, Ortadoğu’da gelişkin bir sınıf bilinci vardır, elbette Ortadoğu’da çok ciddi sol hareketler vardı, ancak bu, emperyalizmin bölgedeki paylaşım savaşının sınıf üzerinden yapılması anlamına gelmektedir.”
Din mücadelelerinden bahseden Özuğurlu, bugüne dek kanlı bir biçimde devam eden din savaşlarıyla bölgenin dünyanın en hareketli bölgesi olduğuna dikkat çekerek, insanların kavgasız bir güne uyanmadığı bu derecede kanlı başka bir coğrafya olmadığına değindi.
“Küresel güçlerin Ortadoğu’ya hâkim olmak istemeleri bu savaşın temel sebebidir” diyen Özuğurlu, umudun her zaman olduğunu belirterek, bölgenin mevcut durumdan kurtulmasının da oldukça zorlaştığını anlattı.
'Umut her daim var olacak, tarih bize bunu dayatıyor'
Suriye’de olup bitenlerin ülkeyi yüzyıllar öncesinde götürdüğünü vurgulayan Özuğurlu, gazetecilerin bu durumu okumayı bilmesi gerektiğinden söz etti ve Türkiye’nin yeni yönetimle iş birliği yaparak oldukça yanlış bir dış politika izlediğini anlattı. Özuğurlu, ayrıca Türkiye’deki hükümetin Suriye’de geliştirmiş olduğu ilişki neticesinde Kürt sorununu bizzat kendisinin çıkardığından bahsetti. Suriye gibi laik ve gelişmiş geçmişi olan bir ülkenin delik deşik olmasının "bölgedeki kimsenin hayrına olmadığına" dikkat çeken Özuğurlu, önceden bölgede sosyalizmin filizlerinin olduğundan, ancak şu an bölgedeki kalelerin birer birer yıkıldığından bahsederken, aynı zamanda umudun her daim var olacağını söyledi.
Tarihin her zaman hesaplaşmayı dayattığına dikkat çeken Özuğurlu, hesaplaşma zamanının da geleceğini vurgulayarak sözlerini noktaladı.
'Yakın zamana dek Beşar Esad emperyalizmin gözbebeğiydi'
Özuğurlu'nun ardından sözü Mustafa Kemal Erdemol aldı.
Medyanın Ortadoğu’da ciddi anlamda yalan söylediğini aktaran gazeteci yazar Mustafa Kemal Erdemol, sözlerine SSCB ile yakın ilişkiler kuran, Nasırcılıktan etkilenen, demokratik ve laik bir ülke olan Suriye’nin yakın tarihini özetleyerek başladı. Yakın zamana kadar Beşar Esad’ın da "Batı'nın gözbebeği" bir figür olduğunu anlatan Erdemol, babasının uyguladığı devletçi uygulamaları terk ettiğini, ithalatçılığa başlattığını, devletin ekonomiyi rahatlatan sübvansiyonları kaldırdığı için emperyalistlerin kendisini sevdiğini aktardı. “Öncesinde ise SSCB ile yakın ilişkiler geliştiren Suriye kolayca gözden çıkarılabilir bir konumdaydı” diyen Erdemol, "Bütün bunlar ters yüz edilmiş sınıf savaşımlarıdır sonucudur, öyle ki ABD’nin radarına girmiş ve batılı güçleri reddetmiş bir ülkeydi" diye devam etti.
Suriye’deki iç savaşı ve yaşanılan mücadeleyi özetleyen Erdemol, 2015’te Rusya’nın desteği ile Suriye’de dengelerin değiştiğine dikkat çekerek, 2018’deki diplomatik gelişmeler ile 6 Şubat depremlerinin ardından Türkiye’nin de siyasetini değiştirdiğini, Esad’dan ziyade Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerle ilgilenmeye başladığını anlattı. Gelişen atmosferin Suriye lehine ilerlediğini anlatan Erdemol, bölgedeki diğer ülkelerdeki son gelişmeleri özetleyerek sözlerine devam etti.
Ayrıca yaşanan gelişmeler nedeniyle Putin sevdalılığının da sona erdirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdemol, burada ciddi dersler çıkarılması gerektiğinden söz etti.
İsrail’in Siyonist girişimlerinin tamamının dış politikasını oluşturduğunu, bu politikanın tamamen ekonomik çıkarlardan ibaret olduğunu aktaran Erdemol, İsrail’in tüm planlarının birer birer hayata geçirildiğini anlattı. Yine Katar ile Türkiye’nin tamamen ekonomik çıkarlarını gözettiğinden söz eden Erdemol, konunun etnisite ile ilgili olmadığını, bir sınıf savaşım olduğunu aktardı.
'Suriye: Laiklik mücadelesi açısından büyük bir kayıp'
Suriye’de hiç savaşmadan teslim edilen bölgelerin olduğunu, örneğin İran’ın kendi güçleri olduğu bölgeleri hiç çatışmadan teslim ettiğini belirten Erdemol, gelişmelerin laiklik mücadelesi açısından oldukça önemli bir kayıp olduğuna dikkat çekerek, bölgede laikliğin zayıflamasının Batılı güçler nazarında hiç de önemli olmadığını anlattı.
Etkinlik soru cevap ve katkılar ile devam etti.