'İlaç tekelleri aşının yeteri kadar üretilmesini engelliyor'

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan aşıların bütün insanlığa ait bilimsel birikimin ürünü olduğunu belirtti ve özel ilaç tekellerinin 'patent'le aşı tedariğini imkânsız hale getirdiğini söyledi.

Haber Merkezi

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Tele 1'de Betül Begümhan Aydoğan'ın sunduğu Hafta Sonu Ana Haber programına konuk oldu. Okuyan TKP'nin girişimiyle uluslararası komünist ve işçi partilerinin geçtiğimiz gün yaptığı 'Aşıda patente hayır' çağrısı ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Dünyada virüs nedeniyle ölenlerin 3 milyonu aştığını belirten Aydoğan, bu pandemiyi bitirecek olan aşının bulunmasına karşın bu alanda dünya çapında adaletsiz bir dağılım olduğuna dikkat çekerek, Okuyan'a dağıtımda adaletin nasıl sağlanacağını sordu.

Tele 1'deki yayını buradan izleyebilirsiniz

"Aslında adaletsizlik sadece aşı meselesinde değil" diyen Okuyan sağlık sisteminin tüm dünyada piyasanın denetimde olduğuna dikkat çekti. Okuyan şöyle konuştu:

"Özel sağlık kuruluşları, ilaç tekelleri... Yani İşin içine ticaret ve paranın girdiği bir yerde halk sağlığından söz etmek neredeyse imkânsız. Ama şimdi koronavirüs tabi özel bir durum, insanlığın belkide son on yıllar içerisinde yaşadığı en önemli tehditlerden bir tanesi. Burada korkunç bir tablo çıktı ortaya, ve bu tablonun önemli nedenlerinden biri devletlerin halk sağlığını merkeze koyacak politikalar üretemiyor olmaları.

'Patent kalksa insanlık bütün dünyaya yetecek aşı üretebilir'

Gelişmiş ülkeler, aşı meselesinde son derece bencilce parayı basıp şirketlerle anlaşıp kendilerine ihtiyaç fazlası aşı bağladılar ama bu gerçekleşmedi. Çünkü bu patent meselesi nedeniyle birkaç şirketin elinde üretim hakkı. Aslında bilimsel olarak bu aşı bütün insanlığın malı. Çünkü şimdiye kadarki bilimsel kazanımların üstüste gelmesi sonucu olarak bugün bu aşı bulunabildi. Bunlara bazı şirketlerin el koyması korkunç büyüklükte bir hırsızlık. Bunun bir başka olumsuz sonucu ise bu şirketlerin yeterince üretim kapasitesinin olmaması. Yani patent haklarını ellerinde tutuyorlar ve 'Daha fazlasını kimse üretmesin' diyorlar. Halbuki bu patent hakkı ortadan kaldırılsa şu an yeterli miktarda aşı üretilir.

Bu talepleri ilk kez biz ileri sürmedik, bu doğrultuda taleplerde bulunan bazı devletler de oldu. Ancak komünist partiler ilk kez bunu toplu olarak dile getiren bir güç olacak. Komünist partiler bütün dünyada sağlıkta, eğitimde özel sektöre karşılar. Eğitim ve sağlık gibi sektörlerde özel şirketlerin olması, ilaç tekellerinin insan sağlığına ilişkin her tür politikayı belirlemesi korkunç bir cinayet. Buna karşı bir girişimde bulunduk. Aslında patent meselesi kalksa  insanlık bütün dünya nüfusuna yetecek aşıyı üretecek kapasiteye sahip."

Aşılama bu yavaşlıkta devam ederse anlamını kaybedecek

Aşının herkese ulaştırılamadığı zaman pandeminin içinden çıkılamayacağına dikkat çeken Aydoğan'ın yaygın aşılamanın yapılamamasıyla ilgili sorusuna Kemal Okuyan şöyle cevap verdi:

"Türkiye'deki rakamlar da bunu gösteriyor. Yeni veriler açıklanıyor, herkesin biraz aşağıladığı, 'işe yaramıyor bu' dediği Çin aşısının gayet etkili olduğu ortaya çıktı. Ağır hastalık ve ölüm oranlarını aşağı indirdi, hastalığa yakalanma oranını da aşağı indirdi. Ama toplumun bir kesimi ancak aşı olabildi, bir kesimi henüz aşı hakkına sahip değil, bazıları da bu siyasi iktidarın da sorumlu olduğu  yıllardır olumsuz progandanın sonucu olarak aşıya dönük geliştirilen önyargı nedeniyle aşı olmadı. Bu durum tehdit oluşturuyor, çünkü nüfusun önemli bir bölümünün aşı olması lazım. İkincisi, aşılama kampanyası yavaş ilerledikçe virüs mutasyona uğruyor, bilim insanları buna işaret ediyor. Belki de yürürlükteki aşıların hiçbirinin etkili olmayacağı bir noktaya ilerleyecek virüs aşılama bu kadar yavaş ilerlerse. Gerçekten de insanlık bir avuç ilaç tekelinin oyuncağı olmuş durumda bu kadar önemli bir tehdit karşısında. Buna karşı tabii ki komünistler sözünü söylecek."

Geçmişte insanlık bunu başarmıştı...

Betül Begümhan Aydoğan, 1958'de SSCB'nin baskısıyla çiçek hastalığına karşı toplu aşılanmanın dünya çapında başlamasıyla 200 yıl sonra bu hastalık nedeniyle ölümlerin sona erdiğine işaret etti ve bunun günümüzde de mümkün olabileceğini belirtti.

Okuyan, günümüzdeki eksikliğin Sovyetler Birliği gibi kamu çıkarlarını merkeze koyan bir hakim gücün olmaması olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:

"Sovyetler Birliği'nin varlığı ABD ve başka ülkeleri düzgün davranmaya itiyordu aralarındaki rekabet yüzünden. Şimdi mesela Küba çok küçük bir ülke, dünyadaki sağlık politikalarını belirleyemiyor, üstelik de Küba'nın ürettiği ilaçların, aşıların dünyaya ulaşmasını engelliyorlar.

'Bütün dünyada halk sağlığı şirketlerin elinde, biz bunun bedelini ödüyoruz'

Küba'nın ürettiği bazı ilaç ve aşıların Türkiye dahil başka ülkelere ulaşması ABD tarafından engellendi daha önce. Hâlâ aynı mesele, insan sağlığıyla ilgili çok temel bir sorunla karşı karşıyayız.

Geçmişte bunların ne kadar kolay çözülebileceğini gösterdi insanlık ama şimdi bir takım şirketler para kazanacak diye tıkandık kaldık. Gerçekten de içler acısı bir durum. Yalnız Türkiye değil, İngiltere ve ABD de biraz yol aldılar aşılama konusunda ama Almanya, Fransa gibi ülkeler yerlerde sürünüyor aşılamada. Çünkü koskoca Alman Devleti birkaç tane ilaç şirketinin oyuncağı olmuş durumda. E niye çünkü o Alman Devleti o şirketlere hizmet ediyor. Bizde de Sağlık Bakanlığı'nı özel hastane sahibi birine teslim etmiş durumdalar. Bütün dünyada ne yazık ki halk sağlığı şirketlerin elinde. Biz bunun bedelini ödüyoruz. İnsanlarımız ölüyor bu nedenle."