Hasan Sivri, 'Depremde halk çaresiz kaldı' dediği için yarın hakim karşısına çıkacak

Gazeteci Hasan Sivri yaptığı bir paylaşımda halkın yaşadığı çaresizliğini belgeleyince paylaşımları 'Dezenformasyon yasası' kapsamında suç sayıldı. Oysa ortada sadece gerçekler vardı.

Özkan Öztaş

6 Şubat depremi, her yönüyle tüm ülkenin gündemiydi. Depremi takip eden günlerde en çok tartışılan konulardan birisi, bölgeye yardımların zamanında gidip gitmediği ya da organizasyondaki eksiklerdi. Arama kurtarma çalışmalarındaki aksaklılar, Kızılay'ın depremzedelere gıda ve çadır sattığı haberleri dört bir yanda tepkiye neden olurken, depremzedeler soğuk kış günlerinde yaralarını sarmaya çalışıyordu. 

Gazeteci Hasan Sivri de depremin ilk gününden itibaren yakınlarının, dostlarının, ailesi ve akrabalarıyla birlikte hemşerilerinin yaralarını sarmak için memleketi Hatay'a gitmişti.

"Herkesin şahit olduğu ve bildiği şeyleri şeyleri paylaştım" diyor Sivri. Zira ortada görünür bir gerçek vardı ve bunu her şeyden önce bir yurttaş olarak duyurmak gerektiğini düşünüyordu. Hasan Sivri'nin depremde paylaştığı görüntülere "Dezenformasyon Yasası" kapsamında soruşturma açıldı. 21 Aralık Perşembe günü ilk duruşması görülecek dava öncesinde gazeteci Hasan Sivri'yl depremi, süreci ve dezenformasyonu konuştuk. 

Gazeteci Hasan Sivri

'Dezenformasyona karşı mücadele ettim, dezenformasyon yaratmadım'

"İnsanlar tek başınaydı" diyor Hasan Sivri. 6 Şubat günü öğleden sonra varmış Hatay'a. Antakya merkezde ve Samandağ'da olan yakınlarını aramaya koyulmuş ilk önce. "Yanan binalar, çığlık atan insanlar ve büyük bir çaresizliğe tanık oldum" diyor.

"Depremin ilk günleri herkesin malumu. Sosyal medyaya yansıdı her şey. Ancak depremin üzerinden 3-4 hafta geçtikten sonra bir tür başarı öyküsü yazmak istediler. Sanki ortada bir sorun yokmuş ve her şey yolundaymış gibi bir fotoğraf vermek istediler. Bazı fenomenler falan çıkıp yardım çalışmalarının nasıl muazzam ilerlediğini söylüyorlardı. Ama gerçek bundan farklıydı. Çok farklıydı hem de...

"25 Şubat gibi bu paylaşımlar dolaşmaya başladı sosyal medyada. Ben de bunun üzerine o gün yaptığım bir paylaşımda gerçekleri anlattım. İnsanların nasıl çaresiz ve yalnız kaldıklarının belgelerini koydum sosyal medyada. Bu çaresizlikleri bir tweet serisiyle paylaştım. Ama paylaşımda yer alan 'Halkın yalnızlığı ve çaresizliği' ifadeleri 'dezenformasyon yasası' kapsamında suç sayıldı. Yani yetkililere göre halkımız çaresiz ve yalnız değilmiş. Oysa gerçekler herkesin malumu ve apaçık ortada. Bu paylaşımları milyonlarca insan seyretti ve gerçekler anlaşıldı. Sorun dezenformasyon yaratmak değildi çünkü ortada böyle bir şey yoktu. Oysa depremin ilk gününden beri sosyal medyada yer alan dezenformasyonlara karşı mücadele ettik. Hırsızlık, mültecilerin yaptıkları soygunlar, barajların patlaması gibi birçok dedikodu çıkmıştı ortaya. Ben bu yalanlara karşı mücadele ediyordum."

'Benim paylaşımlarımı sonraki gün Erdoğan doğrulamış oldu'

Hasan Sivri, yaptığı paylaşımların soruşturulmasına esas nedenin iktidarın depremden hemen sonra yaratmak istediği "her şeyin kontrol altında ve yolunda olduğu" algısı olduğunu düşünüyor ve kritik bir hatırlatma yapıyor: AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Adıyaman ziyareti.

"Ben paylaşımları 25 Şubat'ta yapmıştım. Hatırlarsanız Erdoğan da 27 Şubat tarihinde Adıyaman'ı ziyaret etmiş, bazı aksaklıklar ve eksikler olduğunu söylemiş ve helallik istemişti. Eğer sosyal medyada yaptığım paylaşımlar gerçeklikten kopuksa Cumhurbaşkanı neden dolayı helallik istemiş oldu? Daha iki gün evvel Sağlık Bakanı Fahrettin Koca depremde bazı noktalarda eksik kaldıklarına dair bir açıklama yapıp yine helallik istedi hatırlarsanız. Yine depremin ilk günlerinde gazeteci Mehmet Akif Ersoy canlı yayında yayın ışıklarını kapatıp depremzedelerin hangi şartlarda yaşadıklarını duyurmuştu herkese. Buna benzer yüzlerce örnek sayılabilir. Dolayısıyla ben kişisel olarak yaptığım paylaşımlarda suç unsuru ya da dezenformasyon yaratan içerikler göremiyorum. Hal böyle olunca da en fazla bu soruşturmada kasıt arayabilirim çünkü ortada delil yok."

'Şaka gibi ama değil: 'Memleket serin esiyor' dedim diye suçlanıyorum'

Soruşturma kapsamında dosyaya konan "delillerden" birisi de Hasan Sivri'nin 2017 yılında yaptığı bir paylaşım. Dosyada Hasan Sivri'ye 5 Ağustos 2017 tarihinde yaptığı sosyal medya paylaşımında "Samandağ'dayız, memleket gibi memleket. Esiyor, serin esiyor" yazdığı için neyi kast ettiği de sorulmuş. Soruşturma dosyasındaki bu "delili" de hatırlatınca gülüyor Hasan Sivri: 

"İlk gördüğümde gerçekten ben de bir anlam veremedim. Sordular ne kast ettin diye. Ben de 'Samandağlıyım. Memleketim yaz aylarında bazen serin serin eser. Pek de güzel olur. Bir ara misafir edebilirim sizleri, güzel ve serin olur sıcak yaz aylarında Samandağ' diyebildim. Ne diyeceğimi de bilemedim. Hava sıcaktı muhtemelen Hatay'da, ben de serin serin esince yazmışım onu. Yani sorsan niye paylaştın diye onu da bilmiyorum. Basit ve önemsiz bir şey. Ama suç unsuru olarak görmüşler bu mevzuyu. Mizah amaçlı yazdığım örnekler de var" diyor gülümseyerek.

Hasan Sivri'nin 5 Ağustos 2017 tarihinde "Memleket serin esiyor" dediği paylaşımı da soruşturma kapsamında değerlendiriliyor.

'Depremin ilk günü yaşanan sorunlar hâlâ devam ediyorsa ortada dezenformasyon değil delil vardır'

Hasan Sivri halkın yaşadığı çaresizliği ve yalnızlığı anlatıyor biraz. Sivri, depremin ilk günü depremzedelerin yaşadıklarını, seralarda kalan insanların soğuklara karşı nasıl direndiklerini, suya, ekmeğe ve ilaca ulaşamayanları hatırlatarak "Depremin ilk günü yaşanan sorunlar bugün hâlâ devam ediyorsa ortada dezenformasyon değil ihmal ve boşluk vardır" diyor.

"Hâlâ devam ediyor sorunlar. Mesela Samandağ Devlet Hastanesi'nin güçlendirilmesi gerekiyor. 150 yataktan fazla olan hastaneler için sismik izolatör gerekiyor. Mesela bunun için hâlâ ne bekleniyor? Yeni bir deprem mi? Dikmece'de insanların zeytinlik ve tarım arazilerine inşaat yapılıyor. İnsanlar hâlâ temiz suya ulaşmakta sorun yaşıyor. Çadır kalmadı belki insanlar konteynerlere geçti ama konteynerlerde yağan yağmurdan dolayı insanlar sular altında kalıyor. Bugün rezerv alanı ilan edilen yerlerde bir tür yağma faaliyeti var. Hâlâ yakınlarının cesetlerini arayanlar var. O kadar para toplandı mesela ama insanlar hâlâ birçok temel ihtiyaçtan mahrum. Tüm bunlara rağmen insanlar çaresiz kaldı demek dezenformasyon değil hakikat sayılabilir" diyor Hasan Sivri.

Gazeteci Hasan Sivri 21 Aralık Perşembe günü saat 10.00'da Ankara Adliyesi 33. Asliye Mahkemesi'nde depremzedelerin yaşadığı sorunları kamuoyuna duyurduğu için yargılanacak. Kendisi yaptığı paylaşımlarda suç unsurunun olmadığını tekrar ediyor ve ekliyor: "Bir gazeteci olmaktan öte bir yuttaş olarak, Hataylı olarak yakınlarıma, hemşerilerime olan bir sorumluluk ve görev duygusuyla yapılan bir şey bu. Çünkü sorunlar hala devam ediyor."