Hanzala, ya da bir karikatürist nasıl hem Arafat hem Mossad’ın hedefi oldu?

Nasıl olmuştu da bir karikatürist hem Arafat’ın hem Mossad’ın ölümüne düşmanlığını kazanabilmişti? Çünkü el Ali, devrimciydi.

Evren Çubuk

22 Temmuz 1987 günü Londra’nın batısında, Knightsbridge'de bulunan Kuveyt gazetesi El Kabas ofisinden çıkan bir kişi, yolda yürürken arkadan vuruldu. Kurşun boynuna geldi. Beş hafta hastanede komada yattı, ardından, bir 29 Ağustos günü, hayata gözlerini yumdu.

Yaşamını yitiren, Filistinli karikatür sanatçısı Naci el Ali’ydi. 

Sanatçıyı arkadan vuran kişi kesin olarak belirlenemedi. Ama baş şüpheli, şüphesiz Mossad’dı.

İngiliz polisi, olayla ilgili olarak İsmail Suvan adında bir diğer Filistinli’yi tutukladı. İlk bakışta, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) üyesiydi. Sonradan İngiliz polisine, Mossad için de çalıştığını, çift taraflı ajan olduğunu itiraf etti.

Suikaste bir kişi daha karışmıştı, o da FKÖ içindeki Mossad ajanlarından biriydi.

İngiltere, kendi topraklarındaki cinayetten önceden haberdar olduğu halde kendileriyle bu bilgiyi paylaşmadığını tespit ettiği İsrail’e tepki gösterdi, üç İsrailli diplomatı sınırdışı etti.

Cinayeti kesin olarak Mossad mı işlemişti? Aradan 37 yıl geçmiş olmasına rağmen, kesin olarak bilmiyoruz.

Diğer baş şüpheli, Filistin mücadelesini tekeline almaya çalışan ve özellikle devrimci hareketleri karşısına alan FKÖ lideri Yaser Arafat’tı.

Bizzat el Ali, ölümünden günler önce, suikast tehdidinin ciddiyetinin farkında olarak, Filistinli yazar dostu Besim Sarhan’a “Beni kim öldürürse öldürsün, beni öldüren Arafat’tır” demişti. İki hafta önce, bir diğer dostuna, FKÖ’den bir yetkilinin kendisini arayıp “çizgisini düzeltmesi” konusunda tehdit ettiğini aktarmıştı.

Bunlar, karikatüristin iddialarından ibaret değildi. Bizzat Arafat, Kuveyt’te bir lisede katıldığı bir etkinlikte, “O Naci el Ali adındaki adam çizmeye devam ederse parmaklarını aside sokacağım” demişti.

Nasıl olmuştu da bir karikatürist hem Arafat’ın hem Mossad’ın ölümüne düşmanlığını kazanabilmişti?

Çünkü el Ali, devrimciydi. Filistin davasını tüm dünyada Arafat’tan da fazla temsil eden, Ali’nin yarattığı bir çocuktu: Hanzala.

Hanzala, üstü başı perişan, çıplak ayak, 10 yaşında bir oğlan çocuğudur.

Naci el Ali, 1948’de Nakba’nın ardından 10 yaşında kendisini Ayn el Hilve kampında bulmuştur, aynı Hanzala gibi, üstü başı perişan, çıplak ayak.

İlk kez 1969’da çizer Hanzala’yı. 1973’ten itibaren, yalnızca sırtı dönük resmeder. Topraklarından sürgün edilmişliğin ifadesidir bakana sırtını dönmüşlük. Naci el Ali, “Filistinli sürgünler topraklarına döndüğünde Hanzala da yüzünü gösterecek” der.

Elleri arkadan bağlanmıştır. Ali, bunun, Filistinliler dışındaki güçlerin, dış çözümlerin reddinin ifadesi olarak tasarlar.

Ama en önemlisi, yoksulluktur.

Naci el Ali, “Ben sınıf açısından bakıyorum” der, politikacıları, liderleri çizmez hiç. “Karikatürlerim bu yüzden bu biçimi alıyor. Esas olan başkanları ve liderleri çizmek değil, durum ve gerçekliği resmetmektir.”

Naci el Ali’nin Londra’da öldürüldüğü sıralarda, Filistin’de Müslüman Kardeşler’in yerel ayağı Hamas kuruluyordu. FKÖ liderliği, tipik bir burjuva hareketinin kaderi gibi, adım adım siyasi işbirlikçilik ve yolsuzluklara yöneldi. Mossad’ın da desteğiyle Filistin davasını sınıf değil din savaşı olarak görenler giderek güçlendirildi.

Filistin hâlâ işgal altında.

10 yaşında çocukların hala üstü başı perişan, ayakları çıplak.

Bir yandan İsrail’le iş tutup diğer yandan Filistin’i destekliyor görünenlere inat, Hanzala hâlâ arkasında kavuşturduğu ellerini ellere açmıyor.

Hanzala, yüzünü göstermek için sınıf açısından bakanları bekliyor.

Naci El Ali’yi Atilla Atala’nın çizgisiyle anan Homur Mizah ve Karikatür Grubu, şu mesajı paylaştı: "Filistin mücadelesini ilgisiz dünyaya küstüğü için arkasını dönmüş Hanzala karakteriyle anlatan Naci El Ali'nin duruşu tüm çizerlere rehber olsun."