GÖRÜŞ | Kiracılığın çözülmez sorunlarına çözümsüz öneri: Arabuluculuk

Ev sahibi-kiracı arasındaki davaları düşürmeye yönelik arabulucu zorunluluğunu değerlendiren Anayasa Mahkemesi emekli raportörlerinden Aydın, 'Arabuluculuk düzenin bir uzlaşma kandırmacasıdır' dedi

Yalçın Cuğ

Türkiye'de yaşanan hayat pahalılığı ve krizin etkisiyle, konut kiraları da son bir yıl içinde yüzde 100'ün üzerinde artış gösterdi. Kiracılar konut ücretlerinde fahiş artışlara maruz kalırken, kiraya yüzde 25 zam kısıtlamasına yönelik uygulamadan dolayı ise birçok kiracı daha yüksek kiralar için ev sahipleri tarafından evden çıkartıldı.

Konut krizi nedeniyle ev sahipleri ve kiracılar arasındaki dava sayısında büyük artış yaşanırken, Adalet Bakanlığı artış gösteren davaları düşürmek için arabuluculuk zorunluluğu getirmeye yönelik hazırlıklara başladı.

TBMM’nin açılacağı Ekim ayında, ev sahibi-kiracı arasındaki sorunların dava öncesi zorunlu arabulucuya gönderilmesine ilişkin yasal düzenlemenin Adalet Bakanlığı tarafından Meclis’e sunulacağı bildirildi.

Konut krizi ve zorunlu arabulucu düzenlemesini soL'a değerlendiren Anayasa Mahkemesi emekli raportörlerinden Ali Rıza Aydın, "Sömürüyü, özel mülk sahipliğini uzlaşma masasına yatırmak tam da kapitalizmin becerisi. Kiralamada arabuluculuk da aynı düzenin bir uzlaşma kandırmacası" dedi.

Ali Rıza Aydın'ın konuya ilişkin değerlendirmesi şöyle:

'Aslında bu kriz kapitalizmin özü'

"Bir alanda dava çoksa, davalar uzuyorsa, yargı kararlarıyla o alan denetlenip çözüm getirilemiyorsa, bir yandan hak arama özgürlüğü kullanılıyor gibi gözükür ama asıl olarak o alan uzlaşmaz çelişkilerin alanıdır ve egemenler bu alanı kullanıyordur.

Özü barınma hakkına dayanan kiracılık konusu bu uzlaşmaz çelişkilerden biri. Özel mülk sahipliği ve rant öylesine yaygın ve yerleşik ki çoğunluğun konutu ve iş yeri yok, kiralama dışında da çaresi yok. Bu çaresizlik kapitalizmin yarattığı sömürü felaketlerinden kaynaklanıyor ve kapitalizmin felaketleri çaresiz.

Kiralama işi ve kiralar, hem kiralayanlar hem de kiracılar için kriz gibi gösteriliyor ama aslında bu kriz kapitalizmin özü. Mülk sahiplerinin kriz içinde yer alması da aynı öze dayanıyor.

'Kanun çözüm getirmiyor'

Gayrimenkul kiraları yıllardır 'kanun' konusu. Hem özel kanun var hem de Borçlar Kanunu. Duruma göre ek ve geçici kurallar getiriliyor ama kanun çözüm getiremiyor. Daha yeni, Haziran 2022’de kira artışına yüzde 25 sınırlama getirildi.

Serbest piyasa hukuka basıyor ve hukuk kağıtta kalıyor. Uygulama hukuksuzlukla yürütülüyor. Mağdur olan, ezilen, sömürülen de hep kiracılar. Sorunların yargıya taşınması, kanun konusu olmayan konuların Yargıtay içtihatlarıyla ilke haline getirilmesi de çözümü getirmiyor.

'Arabuluculuk düzenin bir uzlaşma kandırmacası'

AKP, kendi çıkardığı kanunu bile uygulatamayan bir iktidar olarak kurnazca düşünceler üretme yolunda. 'Madem kanuna uyulmuyor, madem yargı kararları uygulanmıyor, üstüne bir de davalar çoğalıyor o zaman bir ara formül bulalım' diyerek mahkemelerde hak arama özgürlüğünden önce arabulucu devreye sokulmak isteniyor.

Ayrıntılar henüz elimiz değil ama emekçiler bu zorunlu arabuluculuk konusunu çok yakından biliyor. Sınıflı toplumda egemen sınıfın, patronun, mülk sahibinin arabulucusu ile emekçi halkın, barınma hakkını kullanamayanın arabulucusu aynı masaya oturacak oradan anlaşarak çıkacaklar. Sömürüyü, özel mülk sahipliğini uzlaşma masasına yatırmak tam da kapitalizmin becerisi.

Çalışma yaşamında arabuluculuk, sermaye sınıfının ve siyasal iktidarının emekçilere dayatması olarak doğdu öyle de yaşıyor. Yaşayan sömürü düzeni. Kiralamada arabuluculuk da aynı düzenin bir uzlaşma kandırmacası.

Barınma hakkını temel hak olarak görmeyenler bu tür oyalamalarla düzeni sürdürme peşinde. Barınma temel haktır ve herkesin eşit olarak kullanması gereken, kiraya, piyasaya bağlı olmayan bir haktır diyen sosyalistlerin güç birliğindeki temel başlıklardan biridir."