Gezi aileleri soL'a anlattı: 'İsyanın daha büyüğüne ihtiyaç var'

On yıl önce bugün, umudu büyüten ve karanlığı yırtıp atan çocukların sesleri yankılandı sokaklarda. Berkin'in, Ali İsmail'in, Abdullah Cömert'in aileleri o günleri soL'a anlattı.

Özkan Öztaş

10 yıl önce bugün, milyonlarca yurttaşımızın katıldığı ve tarihe geçecek eylemler başlamıştı. İstanbul Taksim Meydanı'ndaki Gezi Parkı'nın yok edilme girişimine karşı bir araya gelenlerin tepkisi büyüdü, yayıldı ve iktidarın gerici ve piyasacı politikalarına karşı büyük bir isyana dönüştü. 

31 Mayıs 2013 tarihinde yurdun dört bir yanına yayılan eylemlerde bir araya gelen yurttaşlar laik ve aydınlık bir ülke taleplerinde ısrar ediyor ve yıkılan cumhuriyet değerlerine sahip çıkıyordu. İşte bu umuttan ve yan yana gelen yurttaşların bilinçli öfkesinden endişe duyan iktidar kolluk kuvvetleriyle ve sokaktaki çeteleriyle beraber karşısına alıyordu tüm bir halkı. Gencecik bedenleriyle sonsuzluğa uğurladığımız Berkin Elvan (15), Ahmet Atakan (22), Mehmet Ayvalıtaş (20), Abdullah Cömert (22), Ethem Sarısülük (27), Ali İsmail Korkmaz (19) hala gülümseyen yüzleri ve ülkeye kattıkları umutla hafızalarımızda. 

Gezi'de kaybettiğimiz isimlerden Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz ve Abdullah Cömert'in aileleriyle on yıl öncesini konuştuk

'Umut vardı, çünkü halk vardı'

Berkin Elvan henüz 15 yaşındaydı. Evden ekmek almak için çıkmıştı ama bir daha geri dönemedi. Tüm bir ülke 15 yaşında kapkara gözlerindeki ışıltıyı bekledi aylarca. Olmadı. Kaldığı hastaneden alınan kötü haberin ardından yine yüz binlerce insan bir araya gelmiş, uğurlamıştı Berkin'i. 

Sami ve Gülsüm Elvan

"Bu kötülük böyle devam edemez. Ülkemizin yeniden çağdaş bir döneme gireceği günler gelecektir"

Berkin'in babası Sami Elvan acılarla hatırlıyor o günleri doğal olarak ve ekliyor "Ama umut da vardı. Çünkü halk vardı. Şimdi düşününce 10 yıl önce isyan ettiğimiz ne varsa bugün daha fazlasını, daha ağırını yaşıyor bu halk. Yani aslında isyanın daha büyüğünü hak ediyor içinden geçtiğimiz günler. Yılmaz Güney'in Umut filmindeki umudu büyütmemiz gerekiyor. Çünkü gerçek umut orada. Ben inanıyorum ki bu kötülük böyle devam edemez. Ülkemizin yeniden çağdaş bir döneme gireceği günler gelecektir. Şu an yaşadığımız şeylere bir bakar mısınız? Eğitimde, sağlıkta daha birçok şeyde yaşadığımız gericiliği ve piyasalaşmaya bakar mısınız? Böyle devam edemez bence. Önümüzdeki süreçte daha çok mücadele edeceğiz."

'10 yıl öncesinden daha büyük bir baskı var'

Eskişehir'de üniversite öğrencisiydi Ali İsmail Korkmaz. Aramızdan ayrıldığında henüz 19 yaşındaydı. Kardeşi Gürkan Korkmaz "Yıprandık tabi hepimiz. Hem 10 yıldır verilen mücadelenin henüz sonuca ulaşmamış olması hem de Ali İsmail'i kaybetmenin üzüntüsü var. 

Bugün 10 yıl öncesine göre daha büyük bir baskı ve ayrımcılık olduğunu görüyoruz. Daha büyük bir kuşatma var. Gazeteciler, eğitimciler, sağlıkçılar, hukukçular aklınıza hangi alan gelirse gelsin hepsinde geriye düşüş var. Düşünsenize 10 yıl önce bu ülke bugünkünden daha iyiydi. Ancak biz o günlere bile tahammül edemedik kaybettiğimiz değerleri ve kazanımları görünce. 

Bugün mecliste "kadınların sahiplendirilmesi lazım" diyen Hüda-Par gibi zihniyetler var. Böyle zamanlarda Gezi'deki umudu daha çok hatırlıyor insan" diyor. 

Ali İsmail Korkmaz'ın kardeşi Gürkan Korkmaz

'Depremde o yeşil alanların kıymeti tekrar anımsandı'

"Gezi'de haklıydık. Bunu tekrar tekrar gördük. Boyun eğmeyeceğiz o yüzden"

Gürkan Korkmaz depremde yaşananları hatırlatarak ülkenin nasıl bir rant alanına dönüştürüldüğünü vurguluyor:

"Depremde Hatay'da anladık o yeşil alanlar ne kadar önemli, uğruna mücadele verilen Gezi Parkı neden kıymetli diye. Geçtiğimiz gün İstanbul'daydım. Hala deprem kaygısı ile yaşıyoruz hepimiz. Ali İsmail Korkmaz Parkı'nın oraya gittim. Şöyle bir baktım tekrar. Düşününce kimse istemez böyle bir şeyi ama deprem olsa o park bile binaların altında kalır belki de. Evet umut adına belki çok şey söylemek mümkün olmuyor ama Gezi'de haklıydık. Bunu tekrar tekrar gördük. Boyun eğmeyeceğiz o yüzden. Mücadeleye bir şekilde devam edeceğiz. Hayat devam ediyor.

10 yıl önce bugün yaşananlar sandığa sığmayan bir mücadelenin verdiği umudu hatırlatıyor herkese. Haziran'da ayağa kalkan Türkiye boyun eğmeyeceğini gösteriyor yeniden."

'Bir ağaç için milyonlar ayağa kalktı. Şimdi ise canlarımız için ayağa kalkma zamanı'

Hatay depreminde enkazdan kendi çabalarıyla çıkanlardan birisi de Meryem Cömert. Gezi'de Hatay Armutlu'da kaybettiğimiz Abdullah Cömert'in kardeşi.

Meryem Hanım bugün çok daha büyük bir isyanın ihtiyaç olduğunu ife ediyor. "Diyecek çok şey var ama nasıl söylenir nasıl derim bilemiyorum. Millet enkaz altında kaldı burada. Hala Hatay'da yıkık evlerin altında kurtarılmayı bekleyen cesetler var. Burası bir cenaze evi. Biz cenaze evinde kutlama yapılmaz diye biliriz. Ama iktidar seçimlerde burayı bir kutlama alanına çevirdi. Cenazelerimizin üzerinde tepindiler, kutlama yapıldı. 

Onlara gereken cevabı vermesini bilmiyor muyuz? Buna gücümüz mü yetmiyor? Değil elbette. Ama devrimciler kalkıp şöyle yaptı böyle yaptı demesinler diye sustuk. Sustuk ama saraydakini alkışlayanların hala konteynere dahi geçemediğini de gördük bildik. Biz ağaçlar için canlarımızı vermiş insanlarız. Şimdi daha büyük isyandayız. 

Abdullah Cömert ve Kardeşi Meryem Cömert Öz

Ben yıllardır yüzüme makyaj dahi yapmadım. Sordular, böyle yapma dediler. Çocukların için ailen için mutlu görün dediler. Ama yüzümü değiştirsem ne olacak. İçimiz kan ağlıyor. Ama iktidar cenaze evinde davul zurna çalmaktan utanmıyor. Çünkü burada yaşanan acıları bilmiyorlar. Bu ülke bunu hak etmiyor.  Depremde günlerce ölen canlara ağladım çaresizlikle. Elimiz kolumuz bağlı kaldı. Nasıl acıdı yüreğim nasıl yandı canımız anlatamam. 

"Bugün bu ülkeyi öyle bir isyan bekliyor ki Gezi falan yanında basit kalır"

Benim kızımın terliği yok. Havalar sıcak, Hatay'da su yok. Kapısını açamıyoruz çadırın haşerattan yılandan böcekten. Bugün bu ülkeyi öyle bir isyan bekliyor ki Gezi falan yanında basit kalır. Sakın o yılları basite aldığımı düşünmesin kimse. Ben Abdullah'ı kaybettim o günlerde. Ama bugün daha fazlasını göze almaya hazır bir halk var. Daha büyük bir isyanın çok gecikmeden olacağına inanıyorum" diyor.