Futbol 'örgüt' iddiaları ve kavgayla geri döndü

Süper Lig, kavga, siyasi çekişme, örgüt ve komplo iddialarıyla geri döndü. Kavganın yeni aktörleri Başakşehir ve Trabzonspor olurken, önümüzdeki haftalarda tansiyonun daha da yükseleceği şimdiden görülüyor.

İsmail Sarp Aykurt

Türkiye’de futbol, suçlamalar, 'örgüt' imaları, suç duyuruları ve kavgalarla geri döndü.

Liglerin yeniden başlamasının ve ligin zirvesinde Trabzonspor ve Medipol Başakşehir arasında somutlanan şampiyonluk yarışının kızışması, yeşil sahada gerçekleşen rekabetin işin sadece ‘görünen yüzü’ olabileceğini ve maçların dışında siyaset arenasında da bir şampiyonluk yarışı olduğunu kanıtlıyor.

Ligde son düzlüğe ciddi bir karmaşa ve gürültü ile girileceği şimdiden görülebiliyor. Medipol Başakşehir’in kurumsal yapısı ve siyasi bağlantıları ile birlikte birkaç senedir şampiyonluğu kıl payı kaybetmesiyle ertelenen siyasi projelerinin bu seneyi referans vermesi ile Trabzonspor’un geciken şampiyonluk rüyası ve siyasi bağlarının kesişmesi, yeni ve çalkantılı bir sürecin de şifrelerini veriyor.

Baronun çıkışı: Örgüt içinde örgüt

Çok kısa bir süre önce, Trabzon Barosu'nun, Trabzonspor’un önünün kesilmeye çalışıldığı, Başakşehir’in şampiyon yapılmaya çalışıldığı gerekçesi ile Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ ve diğer yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunması tartışmanın tek boyutunun futbol olmadığını gösteriyor. Trabzon Barosu, yerel gazetelerde çıkan “Her yol O’na çıkıyor” başlıklı haberleri ihbar kabul ederek yaptığı suç duyurusunda, Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ başta olmak üzere, TFF Başkanvekili Mehmet Baykan, MHK üyeleri Oğuz Sarvan ve Ünsal Çimen, Tahkim Kurulu Başkanı Murat Balcı, PFDK başkanı Aytaç Yüksel ve TFF Temsilciler ve Gözlemciler Kurulu Başkanı Abdurrahman Arıcı’yı ‘örgüt kurmak’ ve 6222’ye muhalefet etmekle suçladı.

Bu ismi anılanlar başta olmak üzere, TFF içerisinde örtülü bir yapı kurulduğu iddiası, Trabzonspor’un şampiyonluk yarışından uzak tutulması ve Medipol Başakşehir’in yarışta desteklenmesi için operasyon yapıldığı suçlamalarını da içeriyor. Ayrıca 40 kadar hakemin görev aldığı Süper Lig maçlarında hakem Hüseyin Göçek’in 28. Haftasını geride bıraktığımız ligde Medipol Başakşehir’in maçlarında sıklıkla görevlendirilmesinin kuşkuları da artırdığı belirtiliyor. Tüm bunların bir tesadüf sonucu oluşmayacağını ve Medipol Başakşehir’in kollandığını ima eden Trabzon Barosu, açıklamalarında Şubat ve Mart aylarında oynanan kimi maçlara ve hakem hatalarına da referans vererek açıklamasını tamamladı. 

Ancak suçlamalar sadece Başakşehir odaklı değil. Özellikle Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Trabzonspor'un siyasi bir desteğe sahip olduğunu ve kollandığını söyleyen birçok açıklama yapmıştı. Koç, "Berat Albayrak, Trabzonspor'a nasıl yardımcı oldu ki şubat ayında iflas eden kulüp Mayıs ayında düze çıktı? Koskoca belediye başkanı, yine Fenerbahçe, yine ahlaksızlık, yine başaramayacaklar diyor. Nereden aklına geldiyse, bu nasıl saygısızlık? Ahmet Ağaoğlu’na soruyorum, kaç devlet kurumu stadınızda loca aldı, ne kadara aldı, ne paralar verdi? Bir adım daha öteye gidiyorum. Trabzonsporlu olmayan ama bir şekilde devlet ile iş yaptığı için loca alan iş adamları var mı? Çıkıp adil rekabet vs. konuşmasın" ifadesini kullanmıştı.

Kriminalize edilen futbol: Medipol Başakşehir-Trabzonspor gerginliği

Son dönemde ortaya çıkan tablo, futbolun ciddi bir siyasi müdahaleye konu edildiğini ve hatta spordan siyasete kadrolaşmanın da hız kazandığını gösteriyor. Ancak futbolun içerisinde bulunduğu bu durum, kulüp mülkiyeti ve kulüp yönetimlerinin ele geçirilmesi olarak okunduğunda hem Trabzonspor hem de Medipol Başakşehir açısından durumun farksız olduğunu gösteriyor. Bu her ne kadar Medipol Başakşehir ile Trabzonspor arasında bir gerilim ve ‘soğuk savaş’ hali gibi gözükse de olayın derinliklerinde çok daha farklı hesapların olduğu ifade ediliyor.

Medipol Başakşehir kulübünün son dönemde ortaya çıkan sponsorları ve siyasi bağlantıları biliniyor olsa da, bu durum onu tekil bir siyasi kulüp hâline getirmiyor. Çünkü Türkiye’de egemen siyaset ile futbol kulüpçülüğünün ve yönetim kadrolarının organik ilişkisi farklı veçhelerde de olsa sürdürülüyor. Bu anlamda kulüp yönetimlerinin kendi aralarında verdikleri kavga biraz da aynı siyasi doğrultudakilerin verdiği bir ‘klikler arası savaş’ izlenimi de veriyor.

16 yıldır TFF içerisinde yapılanan bir örgütün varlığından bahseden Trabzon Barosu'nun başvurusunda bir husus daha dikkat çekiyor. Göksel Gümüşdağ’ın daha önce ‘şike davası’ sanıklarından Aziz Yıldırım ile yaptığı bir telefon görüşmesinde “Sizden de çok faydalandık” şeklindeki cümlesinin kullanılması ve bu vesileyle Gümüşdağ’a futbol maçlarının neticesinde manipülasyon suçlamasının yapılması yeni olmayan tartışmaları da ısıtacak cinsten.

Son dönemde gerek Galatasaray kulübünden gelen açıklamalar ve hakem hatalarının sıklaştığı vurgusu, gerekse de TFF Başkanı Nihat Özdemir’in yaptığı açıklamalar sonucunda Fenerbahçe ile arasının açılması ve kulüp üyeliğinden istifası ile sonuçlanan olaylar zincirinin tamamı, siyasete değen birçok başlığı içeriyor. Tüm bu yaşananlar ve öteden beri maçların ne kadar sağlıklı olduğu konusunda çok ciddi şüphelerin varlığı ‘şampiyonluk makamının’ izleyenler nezdinde önemini azaltırken, ülkedeki kurumların sıkıştıkları gri alanların da fotoğrafını veriyor. 

Son gelişme: Alanya-Trabzon ve Ankaragücü-Medipol Başakşehir tartışmaları 

Önceki gün oynanan ve Trabzonspor’un son dakikada puan kaybetmesi ile sonuçlanan maç ile Ankaragücü-Medipol Başakşehir maçında yaşanan gelişmeler ülkedeki sporun gündemini belirleyecek cinsten. Özellikle yine hakem Göçek’in maça damgasını vurmasıyla gerçekleşen hatalar sonrası Ankaragücü kural hatası ve maç tekrarı talebiyle TFF'ye başvurdu. Eski hakemlerden Selçuk Dereli’nin, “Bugün sahada gördük, şüphelerimde haklı çıktım. Sadece maça değil, ligin sonucuna da etki etti” demeci, her ne kadar hakem hatalarına referans verse de ortada başka şeylerin olduğunu da düşündürtüyor.

Trabzonspor Divan Kurulu Başkanı Ali Sürmen’in düzenlenen bir basın toplantısında, "Biz futbolcularımıza, teknik heyetimize, başkanımıza, yöneticilerimize güveniyoruz. Şampiyon olacağımıza inanıyoruz. Ancak futbolun bazı aktörleri 'Acaba Trabzonspor'un şampiyonluğuna engel olabilir miyim' düşüncesine kapılmış. Ar damarı çatlayanlar her türlü pespayeliğin peşinden gidiyor. Biz Anadolu'nun ar damarıyız" demesi ise futbolun gündeminin futbol olmaktan çoktan çıktığını ve önümüzdeki günlerin yeni kavgalar ve siyasi çekişmeler getireceğini gösteriyor. 

Bu gelişmelerin ardında yeni kavga konularının hiç eksilmeyeceği önceki dünkü Alanya-Trabzonspor maçıyla bir kez daha ortaya çıktı. 

Alanyaspor Başkanı Hasan Çavuşoğlu ile Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu arasında, bir küfür polemiği ve alkol kavgası yaşandı.

Alanyaspor Başkanı Hasan Çavuşoğlu'nun, elindeki telefonu Trabzonlulara gösterip, "Siz ağabeyime küfür mü ediyorsunuz" dediğini, Bakan olan ağabeyini aradığı da belirtildi.

Hasan Çavuşoğlu’nun “Ahmet Ağaoğlu alkollüydü, içki kokusundan midem bulandı” açıklamasına ve ağabeyi Mevlüt Çavuşoğlu'na ilişkin vurgusuna, yine siyasi ilişkileri ve AKP'ye yakınlığıyla bilinen Ahmet Ağaoğlu’nun “Şu anda alkol muayenesine giriyorum. Hayatım boyunca alkol almadım, bunların hepsi iftira” yanıtını vermesi futbol gündemi listesinde ilk sırasına yerlemiş durumda.

Siyasi çekişmeler, ahlaksız rekabet, fanatizm ve bunun gölgesinde futbol şampiyonluğu kavgası bir yandan sürerken, Türkiye’de futbolun geleceksizliği ortada duruyor. Ülkedeki sözde futbol ise ‘izleyelim mi’ çizgisinden ‘bitse de kurtulsak’ noktasına kadar getirilmiş durumda.