Futbol magazine edilirken, Futbol Marshall Planı mı geliyor?

Son dönemlerde koronavirüs nedeniyle artan ekonomik durgunluk hali, futbolda yeni tartışmalara yol açarken, liglerin başlamaması ve kimi belirsizliklerin giderilememesi gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Aslında gündem bu aralar koronavirüs dışında başka bir şeye açık değil ve güncellenemiyor. 

İsmail Sarp Aykurt

Eski futbol maçları, öne çıkarılan nostaljik öğeler, online futbol turnuvaları, sosyal medyadan yapılan yayınlar ve röportajlar ile sporun gündemi belirlenmeye çalışılıyor. Bu, spor yazarlarının ve genel olarak spor servisi çalışanlarının da tıkanmasına neden olurken, içerikler de niteliksizleşme eğilimi içerisinde. Niteliksizleşme ile ekonomik çöküntü birbirini besliyor. Futboldaki ekonomik darboğaz, magazinle bir yere kadar makyajlanabiliyor.

Ancak buna rağmen futbol, yine de ağır aksak ilerlemenin derdinde. Lakin bir iki farkla: Futbol daha çok magazine edilir ve güçten düşerken, futbolu yöneten kurumlar bu defa yeni Marshall Planı’nı futbolu kurtarmak için yürürlüğe sokuyor. 

Magazin haberciliği neyi gölgelemeye çalışıyor?

Bu aralar spor manşetlerini futbolcuların evlerinden çektirdikleri fotoğraflar kaplıyor. Haber kıtlığından dolayı futbolcuların kişisel antrenmanlarını, ev dizaynlarını, aile ilişkilerini öne çıkaran spor gazeteleri ve siteler, transfer haberlerine de erken girmek zorunda kalmışa benziyor.

Özellikle yaz dönemlerinde transfer hareketliliği yaşayan ülkede koronavirüs ayrı bir transfer dedikodusu haberciliği tetiklemiş durumda. Göze çarpan bir diğer şey ise Arda Turan haberlerinin, temenni diyaloglarının, sosyal sorumluluk ve bağış reklamlarının öne çıkarılması. 

Şimdi ise sırada Ramazan ayı mesajları ve Mesut Özil haberciliği var. Daha önce maaşının kesilmesini reddeden Özil’in, şimdi de Ramazan mesajı gündemde örneğin. Buna, daha önce Çin’in Beijing Guoan takımında futbol oynayan ve “Çin’de çok enteresan şeyler yeniyor. Hastalık çıkması çok normal. Oradan daha çok hastalık gelir’ diyen Burak Yılmaz goygoyculuğu eklenebilir. 

Küçük bir parantez, çok bahsedilmese de, futbola verilen salgın arasının futbolculara iyi gelmediği notuyla koyulmalı. Son araştırmalar, erkek ve kadın sporcularda anksiyete belirtilerinin iki kat arttığını gösteriyor. Ancak bu yine de hızlıca ligleri açmayı öğütlüyor denemez. Ne de olsa depresyon daha çok genç sporcular için geçerli! Bizim magazinciler Arda, Burak ya da Mesut’a pek uğramıyor…

Görüntü itibariyle, ana akım spor medyası profesyonel futbolun temel sorunlarını magazincilikle paketleme telaşında.

Santrayı ne zaman yapacağız?

Ama hiç de öyle parlak bir görüntü yok ufukta. Çünkü futbolun ana gündemini ekonomik açmazlar ve etkileri oluşturuyor. Özellikle sponsorların akıbeti, futbolcu maaşlarının azaltılması meseleleri konuşulmaya devam ediyor. Tabii, buna eklenen bir ‘ligler ne zaman açılacak’ sorusu olduğunu da söylemek gerekli. Özelikle bu konuda belirsizlikler sürse de UEFA’nın üye 55 ülkeden yerel liglerin Ağustos ayından önce tamamlanmasını istediğini biliyoruz. 

Bunun sebebi uzun vadede kulüplerin büyük ekonomik sorunlarla karşılaşma riski. Ayrıca UEFA, liglerin yarım kalması durumunda takımların liglerinde yer aldıkları mevcut sıralamaya göre Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’ne katılım sağlayacağını da karara bağladı. 

Futbol gündemleri ve hareketliliği de ülkeler arasında eşitsiz gelişiyor. Daha önce, 1 Eylül'e kadar futbol maçlarının oynanmayacağı açıklanan Hollanda'da beklenen oldu. Ligler iptal edildi ve küme düşen ya da şampiyon ilan edilen takımın olmayacağı açıklandı. Ancak tartışmalar sürüyor. Yunanistan 28 Mayıs tarihini düşünürken, Danimarka ise 16 Mayıs tarihinde futbola dönmeye çalışıyor.

İngiltere ise antrenmanlar için 9 Mayıs tarihini konuşuyor. Maçlar tek bir stadyumda (Wembley stadı) tarafsız ve kapalı kapılar ardında bitirilmeye çalışılacak gibi duruyor. Meksika’da ise Birinci Futbol Ligi’nden küme düşme uygulaması 5 yıl süre ile ertelenirken İskoçya’da Championship, League One ve League Two'da takımlar oylama yaptı ve sezonun iptaline karar verdi. Polonya Futbol Ligi ise 29 Mayıs’ta yeniden sahne alıyor olacak. Portekiz’den gelen bilgiler Haziran’ın 5’ini işaret ediyor.

Fransa ise 17 Haziran’da maçlara başlayıp 25 Temmuz gibi ligleri sonlandırma planına sahip olduğunu açıkladı. Ancak salgının etkisini sürdürdüğü ülkelerden biri olan Fransa’da, 45 farklı Ultras taraftar grubu yayınladıkları ortak bildiride Ligue 1 ve Ligue 2'deki maçların, sağlık koşulları düzelmeden başlatılmasına 'hayır' dedi. Bu durum ilerleyen zamanlarda zaten toplumsal hareketliliği salgın öncesinde de mevcut olan ülkede başka bir karşı karşıya gelişi tetikleyebilir. Bu, bir ihtimal olarak sadece Fransa’da değil, diğer futbol ülkelerinde de mevcut.

Türkiye ise Ramazan ayı sonunda bir salgın çıkışı hayal etse de belirsizlikler sürüyor.  Küçük gruplar halinde antrenmanlara başlayan takımlar olduğu gibi, iddialar Türkiye Futbol Ligi’nin Haziran ayının 3. haftası başlayacağı ve maçların seyircisiz olacağı yönündeydi. Ayrıca buna dair henüz resmileşmemiş önlemlerin ‘bilim kurulu’ tavsiyesinde gerçekleşeceği, maske, ateş ölçme, özel hastane gibi tavsiyelerin de olduğu konuşulanlar arasındaydı. 

Güncelleme yapıldı. Kulüpler Birliği, en muhtemel senaryoyu şöyle açıkladı: 12-13-14 Haziran’da lig ve Türkiye Kupası maçlarının başlayıp, 26 Temmuz’da nihayetine erdirilmesi… Yeri konusunda ise uzun zamandan beri Antalya konuşuluyordu. Ancak maçların ortak bir şehirde oynanması şu an için mümkün değil gibi. Deplasmanlı uygulamanın süreceği anlaşılıyor.

Ancak Antalya planı yapan başka bir ülke federasyonu var. Romanya Futbol Federasyonu ligde kalan maçların Antalya’da oynanması için Nisan sonunda görüşmelere başlayacak.

Türkiye’de deplasman devam, Romanya Futbol Ligi Antalya’da yani…

İskandinav ülkesi İsveç ise liglerini 14 Haziran’da başlatma hedefi koyarken, Almanya Futbol Federasyonu ligin başlangıcı için 9 Mayıs’ı hedeflediğini belirtmişti. Ayrıca ülkede maskeyle sahaya çıkma fikri konuşuluyor. Hatta maskelerin değiştirilmesi için de her 15 dakikada bir maçların kısa süreli durdurulması da gündemde. Yine de kesin bir tarih olduğunu söylemek zor. Güney Kore’de ise ertelenen liglerin 8 Mayıs tarihinde başlayacağı ve koronavirüs tedbirleri konusunda maçların seyircisiz yapılacağı vurgulandı. 

Belarus ise Avrupa’da özgün bir örnek olarak ligini tüm riske rağmen oynatmayı sürdürüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarılarını da dikkate almayan Belarus hükümeti, 30 Nisan’da da kadınlar liginin başlayacağını duyurdu. Türkmenistan, Tacikistan, Burundi, Nikaragua ve Tayvan’da ise ligler sürdürülüyor. Malezya’da ise Savunma Bakanlığı ligin şu anda başlamasına hiçbir şekilde müsaade etmeyeceklerini bildirdi.

Yeni film yakında: Futbolu Kurtarmak

Öte yandan liglerin ne zaman başlatılacağı tartışıladursun koronavirüs salgını bazı futbol kulüplerini daha şimdiden futbolun ekonomik krizine teslim etmiş görünüyor. Örneğin Belçika kulübü Lokeren kulübe yatırım yapacak bir sponsor bulamadığından iflas bayrağını çekmiş görünüyor. Yine Bir diğer Belçika futbol kulübü Oostende ise ABD merkezli medya şirketi PMG tarafından kısa bir süre önce satın alındı. Bu sayılar artmaya devam edecek.

Diğer taraftan İngiltere ise Suudi Arabistan kamu yatırım fonunun Premier Lig ekibi Newcastle United’ı almanın hazırlığında olduğunu konuşuyor. Kulüp için kasadan çıkması muhtemel rakam ise dudak uçuklatacak cinsten. 374 milyon dolar! Her ne kadar Premier Lig’ten kulüp satın alma kriterlerinden çıkan son sonuç belli olmasa da futbol, kimileri için hala bir çıkış kapısı olarak değerlendiriliyor. 

İspanya, İtalya gibi ülkelerde ise tartışmalar devam ediyor. İtalya Serie A kulüpleri liglerin tamamlanmasından yana olduklarını açıklarken, İspanya’da ise liglerin yeniden oynanması halinde lig yönetimi her gün oyuncular ve teknik heyete koronavirüs testi yapılmasını şart koşacak gibi görünüyorlar. Bir iddia ise, salgının yaygın olduğu İspanya’da ligin Mayıs sonunda başlaması ve 2021 yılının başına kadar seyircisiz oynanması. Antrenmanlara başlanması ise her an gerçekleşebilir.

Barcelona ise ekonomik krizin getirdiği mali yükün altından kalkabilmek adına stadı Nou Camp’ı yalnızca bir sezon geçerli olmak üzere bir sponsora bağlamayı karar altına almış durumda. Britanyalı patron Alki David kulüp yönetimine 40 milyon Sterlin civarında bir teklif sunmaya hazırlanıyor. Gelecek sene stadyumun ismi Swissx Nou Camp olabilir. Hatırlayalım, uzun süre Unicef baskılı formaları için övüldüğünü biliyoruz kulübün.

Ama kapitalizm bu, romantik değil; rasyonel yaklaşmak gerekiyor. Piyasacı futbolun bir holdingidir Barcelona.

Futboldaki nihai durum UEFA başkanının yaptığı açıklama ile şekillendirilmeye çalışılıyor: “Seyircisiz oynamak, hiç oynamamaktan iyidir”… Önümüzdeki süreçte salgının ilerleyişi tartışılmaya devam edecek olsa da, futbolu yöneten egemenler tek bir şeye odaklanmış görünmekteler. 

Ligleri yeniden başlatmaya ve ekonomik kayıpları hafifletmeye…

Futbol Marshall Planı

Kısa zaman önce UEFA, bir ekonomik plan açıkladı. Özel bir adı olmasa da kulislerde bunun tarihsel bir benzetme ile ‘Marshall Planı’ gibi olduğu konuşuluyor. 

2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş ABD kaynaklı, anti-komünist hedefleri olan bir ekonomik yardım paketi olan bu plan, UEFA’nın ve büyük abisi FIFA’nın anti-komünist ve burjuva kimliği ile uyumlu. Bu anlamda benzetmenin sakıncası bulunmuyor. Birkaç yazıda bahsedilen ve benzetilen bu durum, FIFA ve UEFA’nın liglerin açılması ve futbolun ekonomik yükten kurtarılması için planlanan bir paketin var olması ile alakalı.

UEFA kısa bir zaman önce kamuoyuna açıkladığı ‘futbolu kurtarma paketi’nde 55 üye ülkeden 676 kulübe 70 milyon Euro’luk ödeme yapılacağını açıkladı. Bunu takip eden zamanda ise ikinci bir ödeme planı devreye sokulabilecek durumda. Bunun da 130 milyon Euro’yu bulabileceği söyleniyor. Bu para, kulüplerin koronavirüs salgınından daha az etkilenmesi için önceden ödenecek. Ödenekten Avrupa elemeleri ve Uluslar Ligi için milli takımlara futbolcu gönderen takımlar faydalanacak.

Ek olarak FIFA, federasyonlara da yaklaşık 150 milyon dolarlık finansal bir kaynak ayrılacağını söyledi. Bu, 211 ülkenin federasyonuna finansal krizden çıkış yolunu tarif edebilir mi? Süreç bu kadar eşitsizken ve miktarın ne kadar ‘eşit’ dağıtılacağı kuşkulu durumdayken ve bunu FIFA organize ediyorken ihtiyatlı yaklaşmak bir kural oluyor. Öte yandan, piyasacı futbolun öyle bir anda bir kaynak yolu ile sorunlarını çözmesini bekleyemezsiniz. 

Emperyalist çağda futbolun doğal seleksiyonu şunu çok gecikmeden gösterecek. En zengin ve elit kulüpler olarak anılan kulüpler dışında kalanlar kapitalist rekabet dışına itilecekler, daralıp yok olacaklar, yutulacaklar veya satın alınacaklar. Bu anlamda başvuru yapacakları şeyler arasında en iyi seçenek sponsorluklar olacak. Bu da son tahlilde bir çıkışsızlığa dönüşecek.

Piyasacı futbolun zayıf karnı işte burada ortaya çıkıyor ve ‘Profesyonel Futbol düzeni dağılıyor mu’ sorusu da burada düğümleniyor. Liglerin başlatılması, futbolcu ve çalışan maaşları vb. konuşulurken tabiri caizse amatör futbolun yüzüne bile bakılmıyor… 

Daha doğrusu, ruhuna fatiha okunuyor! 

Profesyonel futbolun ise tüm bu ekonomik çöküntüler yaşanırken magazine konu edilişi artıyor ve içerik daha da garipleşiyor. Ekonomik yardımlar ve bu futbol karmaşası ile birlikte futboldaki eşitsiz gelişim, finansal zorlukları aşamayıp elenen kulüpler ve futboldaki ücretlerin düşmesi ile devam edeceğinin sinyallerini veriyor. Önümüzdeki dönem ayrıca bir çatışma ve taraflaşmayı da beraberinde getirebilir. 

Biz futbol varmış, virüs yokmuş gibi davranmaya devam ediyoruz ama piyasacı futbol düzeni hem içerik hem de ekonomik olarak bir gelecek vaat edemiyor.

Çoklu bir futbol yetmezliği bizi bekliyor.