Ankara’yı bilenler hatırlar, kent merkezinden Konya istikametine giderken Gölbaşı çıkışında büyük kampüsüyle dikkat çeker ERG İnşaat. Bir de kardeş firması var, Pi Makina. ERG İnşaat adından anlaşılacağı gibi büyük bayındırlık ve inşaat işleriyle ilgilenmekte. Pi Makina ise bu alanda ihtiyaç olan iş makinalarının üretimi için kurulmuş. Çoğunlukla ihtiyaca özel iş makinaları üretimine odaklanmış.
Otoyoldan sonra hızlı tren altyapısı
Son dönemde ERG İnşaat Türkiye’nin gündemine Ankara-Niğde otoyolu ile girmişti. Otoyol AKP rejiminin adeti üzerine pek çok benzer örnekte olduğu gibi hazırlıksız ve AKP’nin siyasi gündeme müdahalesine uyumlu şekilde açılmıştı. Öyle ki bağlantı yollarıyla beraber 330 km uzunluğa ulaşan otoyola girişte, sürücülere otoyola dolu depoyla girmeleri salık veriliyordu. Eylül 2020’de alelacele açılan otoyolda bugün bile hala aydınlatma, işaret, bariyer, konaklama, tuvalet, dinlenme tesisi konusunda bariz eksiklikler göze çarpıyor. Otomatik ödeme sistemiyle yaşanan yanlışlıkları, fahiş ücretleri, geçiş ücreti ödemiş olmalarına rağmen icralık olan sürücüleri saymıyorum.
Firma günümüzde Ankara-İzmir hızlı tren inşaatına girişmiş durumda. Bu konuda dair son dönemlerde kamuoyuna yansıyan kötü kokulardan başlayalım. Bunlardan ilki ihalenin alımına yönelik. Mahkemelik olan ancak itirazlar reddedilen süreçte alışılageldik şekilde “açık usul” ile yapılması gereken ihale “istisna kapsamına alınabilecek koşullara” sahip olduğu için “pazarlık usulüyle” ERG İnşaat’a verildi. Bedeli 2,3 milyar avro olan projede firma 2022 yılında kur dalgalanmasını bahane ederek 1,5 milyar avro daha ödenek istemiş ancak bu talep AKP bürokrasisine bile fahiş gelmiş olacak, reddedilmişti.
ERG’in yurtdışı ortağı var mı yok mu?
Aslına bakılırsa tren projesini ERG İnşaat, SSB AG ile bir firmayla ortak olarak almış gözüküyor. SSB AG İsviçre merkezli bir şirket. Açılımı Sauerwein & Schaefer Bau AG şeklinde. Avusturya, İsviçre ve Türkiye’de şubeleri olan şirketin firma bilgilerini incelediğinizde minik bir bilgi dikkatinizi çekiyor: “Member of ERG International Group”. İsim benzerliğidir herhalde diyerek araştırdığınızda ERG International’ın İngiltere merkezli bir kurum olduğu görülüyor. Bizler gibi ERG patronlarının da kurdukları ve satın aldıkları pek çok yurt içi yurtdışı şirketlerle kafası karışmış olacak, kurumun internet sitesine bir de açıklayıcı şema koymuşlar. Buradan aslında ERG İnşaatın da, ERG International’ın da, SSB’nin de aynı kuruluş olduğunu anlıyoruz.
Bu kadar alavereye ne gerek var?
Akla ilk gelen soru elbette bu oluyor, şirket neden kendi kendiyle ortaklık yapıyor? Bunun cevabını isterseniz şirketin önemli isimlerinden Uzi Sezer’den dinleyelim1:
“Grubumuz son yıllarda rotasını yurtdışına çevirdi. ERG International UK kuruldu, Londra’da ofis açıldı. Tarihçesi 1900’lü yılların başlarına uzanan İsviçre merkezli SSB Sauerwein & Schaefer AG’nin daha önce grup bünyesine katıldı.İki yıl önce grubumuz bünyesinde SSB AG Zürih’in Türkiye iştiraki SSB Altyapı Yatırımları İnşaat ve Ticaret A.Ş., bir yıl sonra SSB AG Viyana ve 2022 yılı sonunda da SSB Infrastrutture S.p.A Milano’da kuruldu.Grubumuz inşaatçı kimliğinin yanı sıra multidisipliner ve uluslararası altyapı projelerini üstlenen, özellikle sürdürülebilir alanlarda yüklenici ve yatırımcıya dönüştü. Kolombiya, Cartagena’da liman inşaatı için ön sözleşme imzaladık. Limana hidrojenin de içinde bulunduğu likit ürünlerin depolama terminali kurulacak. ERG Grubu olarak Güney Asya, Doğu Avrupa, Afrika’nın tamamı ve Latin Amerika’da proje ve faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.”
AKP rejiminde Türkiye sermayesinin örneklerinden birisi
Görüldüğü gibi ERG, pek çok farklı holdingin de artık yaptığı gibi, önce gerekli teknik bilgiyi edinmek ve Avrupa bağlantısı sağlamak için köklü bir firmayı yutuyor, sonra emperyalist merkezlerde oralı bir firma kuruluyor. Böylece uluslararası kredi kurumlarından kredi kolaylığı sağlanmasının yanında, “saygınlık” kazanılıyor. Yöneticinin de belirttiği gibi AKP merkezî organizasyonunda Maarif Vakfından, THY’ye, üst düzey Cumhurbaşkanlığı ziyaretlerinden askerî işbirliklerine kadar atılan adımlar meyve veriyor. ERG, yapılan sermaye ihracına ve yayılma projesine yönelik kapsamlı müdahale sonuç veriyor. Emperyalizmin onayı dahilinde Türkiye sermayesi Balkanlar, Afrika, Güneydoğu Asya ve Latin Amerika’da yayılırken bazıları da Yeni-Osmanlıcı hayallere dalıyor.
Elbette bir de madalyonun diğer yüzü var. Bu da AKP rejiminde Türkiye sermayesinin ortak özelliği. Örneğin kimse açılan otoyolun Covid-19 koşullarında nasıl açıldığını sorgulamıyor. Şantiye ve atelyelerde liyakata değil patrona sadakatın geçer akçe olduğu, hakkını arayan işçinin kapının önüne konulduğundan bahsedilmiyor. Doğrudan kendileri işlettikleri Niğde Otoyolu sayesinde dünyanın en büyük 7. otoyol işletmecisi olduklarıyla böbürlenirken, işçilerine sadaka ücretleri layık görüyorlar.