Erdoğan kimi kandırıyor?

TKP'nin günlük dijital gazetesi Boyun Eğme, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Hak, hukuk, adalet, özgürlük' açıklamalarına yanıt verdi, 'Erdoğan kimi kandırıyor?' diye sordu.

Haber Merkezi

“Hak, hukuk, adalet, özgürlük alanlarında milletimizin yaşadığı mağduriyetleri giderecek adımları attık. Cumhuriyet tarihinin en iddialı ve cesur makas değişikliğini gerçekleştirdik.”

Bu sözler AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait.

İktidarının 20. yılına yaklaşan Erdoğan, şimdiden haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler ve zorba politikalarıyla tarihteki yerini alırken, hâlâ bu başlıklarda nasıl büyük “devrimler” yaptığını anlatabiliyor.

Şimdi Erdoğan’ın saydığı bu başlıklardaki gerçek tabloya; hak, hukuk, adalet ve özgürlük başlıklarındaki “cesur” adımlara kısaca yakından bakalım…

Erdoğan’ın ‘hak’ devrimi: Grev denen olayı ortadan kaldırdık

Erdoğan’ın "cesur adımlar attık” dediği başlıklardan ilki “hak” olurken, bu başlıkta 20 yıldır yapılan saldırıları sıralamaya sayfalar yetmez. Sadece emekçilerin hak mücadelesine karşı Erdoğan’ın ne gibi adımlar attığına kısaca baktığımızda dahi tablo oldukça net bir şekilde gözler önüne seriliyor.

“Grev tehdidi olan yere biz OHAL'den istifade ederek anında müdahale ediyoruz” diyen, bununla da yetinmeyip“Grev denen olayı ortadan kaldırdık” ifadelerini kullanarak patronların mutluluğu için emekçilerin en büyük hak arama silahını nasıl ortadan kaldırdığını çok açık şekilde anlatıyor Erdoğan.

Sadece grev başlığı da değil… Salgın günlerinde patronların istediği tüm düzenlemeleri anında hayata geçiren Erdoğan, emekçilerin en temel ücret hakkını bile gasp ederek, milyonlarca işçiyi “ücretsiz izin” ve “kısa çalışma ücreti” adı altında açlık sınırının altında bir “maaş” mahkum etti.

Emekçiler sokaklara çıkıp hakkını aradığında, yurttaşlar doğasını talan eden patronların yağmasına karşı ayağa kalktığında, öğrenciler eşit, parasız ve bilimsel eğitim talep ettiğinde ve bunun için sokağa döküldüğünde Erdoğan hakkını arayan yurttaşların karşısına hakaretle, polisle, gaz bombasıyla dikildi.

Adalet manzaraları: Gülen gitti, İskenderpaşa, Menzil, Süleymancılar geldi

Erdoğan’ın cesur adım attığını, milletin yaşadığı mağduriyetleri giderdiğini söylediği alanlardan biri de “hukuk ve adalet” başlığı oldu. 

İktidarının tamamı hukuksuzluk ve adaletsizlik örneğiyle dolu Erdoğan’ın bu iddialı sözleri sonrası bu başlıktaki tabloya baktığımızda yine oldukça çarpıcı bir manzarayla karşılaşıyoruz.

İktidarında yargıyı önce Gülen Cemaati’ne bir ortaklık projesi kapsamında teslim eden Erdoğan, hatırlanacağı üzere bu ortaklık sayesinde iktidara sıkıca yerleşmişti. AKP, birinci cumhuriyeti tasfiye ederken yargıyı teslim ettiği Gülen ekibiyle birlikte, kendilerine muhalif olarak gördükleri birçok kurumu ve kişiyi tasfiye ederken, onlarca hukuksuzluğa imza attı. 

Ergenekon, Balyoz, Odatv, Devrimci Karargah, KCK davaları bunlardan sadece bazılarıydı… 

Şimdilerde Gülenciler eliyle yargıdaki hukuksuzluklar çarşaf çarşaf ortaya konulurken, Erdoğan hâlâ “milletin yaşadığı mağduriyeti giderecek adımlar attık” diyebiliyor.

Erdoğan’ın kastı Gülen sonrasıysa, bugünlerde bu konudaki mağduriyeti nasıl giderdiğini de yine hep birlikte görüyoruz. Tüm pastayı Gülenciler ve AKP yiyor diye rahatsız olan diğer tarikat ve cemaatler, artık “adalet” pastasından kendi paylarını alıyor.

Artık hukuk ve adalet denildiğinde sadece Gülenciler değil Menzil tarikatı, İskenderpaşa Cemaati akıllara geliyor. Sadece bunlar da değil AKP’nin adalet devrimin ortakları, aynı zamanda , Süleymancılar ve hatta Erdoğan’ın avukatlarından oluşan İstanbul Grubu artık “adalet çeşmesi”nin başında duruyorlar. 

Özgürlük ve Erdoğan…

Erdoğan’ın “milletin mağduriyetini” giderdiğini söylediği başlıklardan biri de “özgürlük” oldu.

Peki, Erdoğan 20 yıldır  halka nasıl bir “özgürlük” sundu?

Erdoğan’ın özgürlük başlığında en çok övündüğü eğitim alanı üzerinden gerçekten yaşananlara kısaca bakalım.

Milyonlarca öğrenciye içeriğini kendi belirlediği “zorunlu din dersi” dayatması, üstelik bunun yanına eklediği “seçmeli/zorunlu” din dersleri Erdoğan’ın eğitim alanındaki özgürlükçü adımlarından biri oldu örneğin. 

Sadece bu da değil, ülkenin birçok mahallesinde normal ortaokul ve lise bırakmayan Erdoğan, binlerce öğrenciye zorunlu olarak imam hatip okullarına gitme “özgürlüğü” de verdi.

Devlet okullarının giderek içini boşaltan Erdoğan, açlık sınırının altında bir maaşla geçinmeye çalışan milyonlarca emekçiye, çocuklarına “bilimsel” eğitim verilmesini istiyorlarsa, onbinlerce liralık özel okul parası vermeleri durumunda bilimsel eğitimi de “özgür” şekilde seçebilme olanağı tanıdı.

Türbanı anaokullarına kadar sokmak da, kız çocuklarının okullaşma oranını yüzde 8 oranında düşürmek de yine Erdoğan’ın eğitim alanındaki “özgürlükçü” adımları arasında girmiş durumda.

Bu tablodan çıkış mümkün…

Sadece bu kısa özete bakıp Erdoğan ve AKP iktidarının patronlar, cemaat ve tarikatlar eliyle nasıl bir karanlık yarattığını görmek mümkün. Bunca yılın ardından içinde bulunulan tabloya rağmen hâlâ bu kadar pervasız konuşabilmesinin nedeniyse halkın örgütsüzlüğüne güvenmesinden kaynaklanıyor. Bu pervasızlığa karşı hak, hukuk ve özgürlük için dün Kartal’da TKP mitinginde yapılan çağrıya bir kez daha kulak vermek gerekiyor: Erteleme, oyalanma, azıyla yetinme… Şimdi sosyalizm zamanı!

Boyun Eğme'ye ulaşmak için