Erdoğan da 'demokrasi' dedi: 'Suriye asıl sahiplerinin eline geçti, aydınlık bir dönem başladı'

"Türkiye'nin başka ülkenin toprağı ve egemenliğinde gözü olmadığını" iddia eden Erdoğan, Suriye'de yaşananları "demokrasi" olarak tarif etti, "Aydınlık bir dönem başladı" dedi.

Haber Merkezi

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalar yaptı.

Erdoğan, "Türkiye, dünya meselelerinin seyrini değiştiren barışçı ve aktif politikalarıyla tarihe yön vermekte, hem kendi hem insanlık tarihini yeniden yazmaktadır" dedi.

"Bölgemiz, ancak demokrasi ve bunun içinde bir dönüm noktası ifadesiyle tarif ve tahlil edilecek evsafta kritik gelişmelere sahne oluyor" diyen Erdoğan, Türkiye'nin Suriye'yle ilgili hassasiyetinin hiçbir zaman menfaat eksenli olmadığını öne sürdü. Erdoğan, "Biz bu konuya hep vicdan penceresinden baktık, hep merhamet nazarından yaklaştık, insani mülahazalarla hareket ettik. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Tekrar söylüyorum, Suriye halkı bizim kardeşimizdir, tüm kesimleriyle, tüm inanç gruplarıyla can dostumuzdur. Bir uçtan diğer uca Suriye'yi karış karış süsleyen türbeler, köprüler, çeşmeler, hanlar, camiler bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizin nişaneleridir" diye konuştu.

'Kalplere hangi güç sınır çizebilir?'

"Sınırlar ülkeleri fiziken birbirinden ayırabilir ama kalplere hangi güç sınır çizebilir?" diye soran Erdoğan, "Asırlardır birlikte yaşadığımız, 910 kilometrelik sınırı paylaştığımız komşularımıza, sırtımızı dönmemizi bizden kim bekleyebilir? Kalbimizin bir yarısı Antep'se, Hatay'sa, Şanlıurfa'ysa diğer yarısı Afrin'dir, Halep'tir, Hama'dır, Humus'tur, Şam'dır. Tarihin ve coğrafyanın bize hatırlattığı bu gerçekleri, son 13 yıldır ülke ve millet olarak bizzat yaşadık, bilfiil tecrübe ettik. Komşumuzun evinde yangın çıktığında, ilk koştuğu yer biz olduk" ifadelerini kullandı.

Ülkemizdeki Suriyelilerle ilgili de konuşan Erdoğan, "4,5 milyon Suriyeli bizim evimizde misafir oldu. Bir dönem nüfusu 3 milyon 700 bine ulaşan, ancak şimdi sayıları 2,9 milyona düşen Suriyeli muhacirlere, 13 yıl boyunca biz ensarlık yaptık. Bunu da açık söylüyorum, yüksünerek, şikayet ederek değil, inancımızın ve komşuluk hukukumuzun gereği olarak memnuniyetle yerine getirdik" dedi.

Erdoğan durumu "misafirperverlik" diye tarif etti, "Türkiye zor bir dönemde, zor bir imtihanı alnının akıyla vermeyi başarmıştır. Bugün bir kez daha muhalefetin kışkırtmalarına aldırmadan, mazluma kol kanat geren necip milletimin her bir ferdine teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.

'Yayladağı Hudut Kapısı'nı geçişlere açıyoruz'

Suriyeli sığınmacıların dönüşüne ilişkin, "Yığılmaları önlemek ve trafiği kolaylaştırmak amacıyla Yayladağı Hudut Kapısı'nı da geçişlere açıyoruz" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Muhacirlerin gönüllü geri dönüş sürecini de yine tarihimize, kültürümüze ve 13 yıllık müstesna ev sahipliğimize yaraşır şekilde yöneteceğiz. Hiç kimsenin bu insani sürece leke bulaştırmasına müsaade etmeyeceğiz. Suriye kriziyle ilgili politikası dün itibarıyla iflas eden ana muhalefet, kendilerini hesaba çekmek, hatalarıyla yüzleşmek yerine, çok çirkin ırkçı bir dille Suriyeli mazlumlar üzerinden yeni istismar alanları oluşturmaya çalışıyor. Ana muhalefetin eski ve yeni yönetimine, devrik Şam rejiminin yasını tutmaktan süratle vazgeçip, Suriye halkının sevincine ortak olmalarını tavsiye ediyorum. Kendilerini hapsettikleri cam fanustan çıksınlar dünyada ve bölgede olanlara kulak kabartsınlar, bir kez olsun hadiseleri Ankara merkezli okumayı denesinler. Yoksa partilerini trajikomik duruma düşürmeye devam ederler."

'Türkiye'nin başka ülkenin toprağı ve egemenliğinde gözü yoktur'

Dün itibarıyla "Suriye'de karanlık bir dönemin kapandığını, aydınlık bir dönemin başladığını" öne süren Erdoğan, "Türkiye, binlerce yıllık tecrübe sonucunda billurlaşan devlet aklıyla hadiseleri okumakta, Suriye'deki duruma çok geniş bir perspektiften bakmaktadır. Bugün bazı parametreleri bir kez daha ifade etmek durumundayım; Türkiye'nin başka bir ülkenin toprağında ve egemenliğinde gözü yoktur. Sınır ötesi harekatlarımızın yegane amacı vatanımızı ve vatandaşlarımızı terör saldırılarından korumaktır. Ne PKK ve Suriye'deki uzantıları ne de DEAŞ ülkemizin muhatabı değildir, bilakis muarızıdır" ifadelerini kullandı.

"Suriye'nin toprak bütünlüğünün mutlaka ama mutlaka korunması gerektiğini" söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

"Suriye tüm etnik, dini, mezhebi kimlikleriyle Suriyelilerindir. Suriye'nin bugününe de geleceğine de karar verecek olan Suriye halkıdır. Komşuları ve kardeşleri olarak bize düşen, Suriye halkının ülkelerini yeniden toparlama, yeniden ayağa kaldırma, yeniden mamur etme çabalarına güçlü bir şekilde destek olmaktır. Tekrar söylüyorum Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi, Nusayri, Hristiyan fark etmeksizin Suriyelilerin tamamının sulh içinde yaşadığı bir Suriye, Türkiye'nin en büyük özlemi, hayali ve hedefidir.

Şurası da kesinlikle unutulmamalıdır, istikrara kavuşmuş bir Suriye, hem kendi vatandaşları hem de bölgedeki diğer ülkeler için güven kaynağı olacaktır. Komşu ülkelerin güvenliği yine Suriye'nin güven içinde, istikrar içinde olmasından geçiyor. Öte yandan bölücü örgütün Suriye uzantısının, kargaşayı fırsata çevirmeye dönük aşırı heveskar tutumunu da dikkatle takip ediyoruz. Kendi akıllarınca faklı hesap yapanlara şunu hatırlatmak zorundayım, çok önemli, atalarımız güzel söylemiş. 'Çakal ne kadar hile bilirse kurt da o kadar yol bilir.' Türkiye, sınırlarının ötesinde yeni terör çıban başlarının ortaya çıkmasına göz yummayacaktır."

'Suriye asıl sahiplerinin kontrolüne geçti'

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Halep, Hama, Humus ve son olarak Şam, Suriye'nin asıl sahiplerinin kontrolüne geçerken, 61 yıldır kanla, zulümle, baskıyla ve zorbalıkla ayakta kalan Baas diktatörlüğü de tamamen çöktü. Verilen sözlere rağmen yıllardır bölücü örgütün işgali altında bulunan Tel Rıfat ve Münbiç'in teröristlerden arındırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz.

Tabii eski rejimin, çekilirken dahi kimi şehirleri bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına bırakması, aralarındaki kirli ittifakı bir kez daha teyit etmiştir. Ülkemizdeki ana muhalefetin son ana kadar umudunu kesmediği Esad rejimi, bu süreç boyunca 'Türkiye karşıtı' tutumunu bir an olsun terk etmemiştir.

Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski rejim tarafından küstahça reddedilmiş, ülkemizin uzattığı elin değeri bilinmemiş, manası anlaşılmamıştır. Esad, arkasında 1 milyona yakın insanın katledildiği, 12 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığı, birçok şehri enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. 'Zulüm ile abad olunamayacağı' hakikati, Suriye'de bir kez daha tecelli etmiştir."