'Buradan daire alan cennete gidecek' denilerek satılan sitede 1400 kişi yaşamını yitirdi. Yargılamaya dahil edilmeseler de blokların müteahhitlerinin yanında kamu görevlilerinin de sorumluluğu büyük.
Aslı İnanmışık
6 Şubat 2023'te saat 04.17'de ve 13.24'te Maraş'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremde 53 binin üzerinde yurttaş yaşamını yitirdi. Maraş adeta yerle bir oldu.
Kent merkezinde yer alan 22 bloklu Ebrar Sitesi'nin büyük bölümü de ilk depremde birkaç saniye içerisinde yıkıldı. Çoğu 10 katlı binalardan oluşan sitede 18 blok yıkıldı, toplam 1400 kişi öldü. 4 binaysa ağır hasar aldı.
Ebrar Sitesi'yle ilgili her blok için ayrı ayrı davalar açılmaya başlandı. Bu davalarda kamu görevlilerinin yargılanmaması, hatta kamu görevlilerinin isimlerinin belirlenememesi, sanıkların pek çok davadan tutuksuz yargılanmaları çok tepki çekti. Ancak mahkemelerde yaşanan sıkıntılar bununla sınırlı değil.
Aslında yargılamaya geçmeden önce Ebrar Sitesi'nin yıkılmadan önceki durumunu ve bulunduğu alanı biraz anlamak gerekiyor.
Bilindik bir hikaye: Dere yatağına bina
Maraş'taki yıkımın sembolü olan 22 bloklu sitenin kurulduğu bölge kentin merkezi bir yerinde bulunuyor. Söz konusu bölge daha önce dere yatağı olan bataklık diyebileceğimiz bir alan ve imara açılmadan tarlalar var.
Binaların imarlaşma süreci 2000-2014 arası boyunca devam ediyor. Başta 5 blok yapılıyor. Pek çok usulsüzlüğün yanında bazı binaların zemin etüdü bile yok.
Ebrar Sitesi dahil Maraş'ta yıkılan çok sayıda binada 2011'e kadar imzası olan kişi Kahramanmaraş Belediyesi İmar İşleri Müdür Yardımcısı Hacı Mehmet Güner. Güner, şu anda İstanbul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü. Aslında bu isim yargılamanın nasıl yapıldığına ve kamu görevlilerinin sanık sandalyesinde neden yer almadığına ilişkin önemli bir ipucu.
'Buradan daire alan cennete gidecek'
1400 kişinin katili blokları yapanlarsa 4 müteahhit. Akraba olan bu kişilerden 3'ü yıkılan onca bloktan yalnızca 5'i ya da 6'sından tutuklu. Diğeri Mustafa Timurbanga. Gülen Cemaati üyesi, firari.
Müteahhitler binaların yapımı sırasında kooperatif kurarak binalarla ilgisi olan olmayan çok sayıda kişiyi yönetim kurulu üyesi yapıyor. Sıvacı, boyacı, muhasebeci ne kadar kişi varsa ortak edip binanın sorumluluğundan kurtulmaya çalışıyor. Kamu görevlilerinin göz yummasıyla, türlü dolandırıcılıkla belgeleri alıp binaları dikiyorlar.
İki müteahhidin ismiyse resmi evraklarda geçmiyor. Bunlardan biri Tevfik Tepebaşı. Tepebaşı B Blok'un ilk duruşmasında, "Nasıl oluyor da hiç inşaattan anlamayan ben bundan sorumlu olabiliyorum, anlamıyorum. Ben yöneticiyim, beraatimi talep ediyorum" demişti. Din Kültürü Öğretmeni olan Tepebaşı'nın annesinin "din alimi, hoca" olduğu söyleniyor. Ve Ebrar Sitesi'ndeki daireler "Buradan daire alan cennete gidecek" denilerek satılıyor.
Ebrar Sitesi'nin utanç davası: K Blok'tan tutuklu kimse yok!
Aileler sadece müteahhitlerin yargılanmasına sürecin başından bu yana karşı çıkıyor. Öte yandan mahkemede sorumlulukları kabul edilen müteahhitlerin, tutuklanmadığı davalar da var.
Bunlardan biri de K Blok'un davası.
75 kişinin öldüğü, 8 kişinin de yaralandığı Ebrar Sitesi K Blok davasında tutuklu kimse yok. Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin (KTÜ) bilirkişi raporunda eksik de olsa işaret edilen usulsüzlüklere, ölenlerin yakınlarının ifadelerine ve tanıklara rağmen kimsenin tutuklu olmamasına aileler tepkili.
Görüştüğümüz dava avukatlarından Eren Selanik geçtiğimiz günlerde ikinci duruşması yapılan davayla ilgili önemli bazı noktalara işaret ediyor.
"Zemin etüdü, bina hangi tip temelle yapılmış kabaca bunu anlatıyor diyebiliriz. Ancak K Blok'un zemin etüdü raporu bile yok. KTÜ’nün hazırladığı bilirkişi raporunda yan parselin zemin etüd raporu baz alındığında ise K Blok’un temeli zemin emniyet geriliminin yetersiz olduğu ortaya çıktı. Aynı zamanda binanın kirişlerinin donatı alanı açısından yetersiz olduğu yani betondan çalındığı, projenin müteahhit bilgisi eksik şekilde belediyeden onaylandığı da belirlendi. Bu kadar açık usulsüzlüklere rağmen tutuklu kimse yok. Kamu çalışanlarının soruşturulması talebimizeyse valilik 1,5 yıldır izin vermiyor."
Sanıklara az ceza verilerek davaların üstü kapatılmak isteniyor
Selanik yargılamanın "bilinçli taksir"den yapılmasının da büyük bir sıkıntı olduğunu belirtiyor. Sorumluların bu nedenle az ceza alacağını tüm ölümlerden tek bir yargılama yapılacağını ifade eden Eren Selanik, sanıkların "olası kast"tan yargılanması gerektiğini söylüyor ve Soma Katliamı davası örneğini veriyor.
"Bunun bir organize suç olarak değerlendirilmesi gerekir. K Blok davasında yargılananlar hakkında 'olası kast' doğrultusunda ceza verilmesi için yeterli delil mevcuttur. Ebrar Sitesi'ni inşa eden müteahhitler düzmece yöntemlerle çok sayıda kooperatif oluşturmuş, bu kooperatiflerden birinin sorumluluğunda K bloğu inşa etmiştir. Sanıklar K bloğun projesini müteahhitsiz şekilde onaylatmayı başarmışlar, zemin etüt raporu almadan binayı inşa etmişler, düşük kalitede malzeme kullanmışlardır. Yani sanıklar yıkımı öngörmelerine rağmen bu sonucu göze almışlardır. Sanıkların suçları bilinçli taksirle değil olası kastla işlediklerinin kabulü gerekmektedir."
'Sanık olması gerekenler tanık yapıldı'
Avukat Eren Selanik, sanık olması gerekenler hakkındaki takipsizlik kararına da dikkat çekiyor. Selanik, sanık olması gerekenlerin bir de tanık sıfatıyla dosyaya eklendiğini, birçok kişi hakkında yargılama başlatılamadığını, böylelikle sorumluların ortaya çıkarılması için gerekli maddi bilgilerin saklandığını anlatıyor.
"K Blok'un yapımı öncesi ve sırasında hukuki sorumluluğu bulunan çok sayıda kişi soruşturma aşamasında şüpheli sıfatıyla soruşturulmuş. Ancak yargılaması devam eden 8 sanık dışındaki şüpheliler hakkında kamu davasının açılmasına yer olmadığı yönünde karar verilmiş. Bu kişiler daha sonra da tanık sıfatıyla dava dosyasına eklenmiş. Bunlar arasında K Blok yapımında menfaat elde etmiş kişiler var ve bu kişilerin tanık sıfatıyla dinlenmesi hukuka aykırı."
'Katillerin itibar bile kaybetmediği dava süreçleri yaşıyoruz'
Böylesine açık usulsüzlüklerin sonucunda tutuksuz yargılama yapılmasına, sanıkların tanık koltuğuna oturtulmasına yakınlarını kaybeden aileler de tepkili.
Ebrar Sitesi K Blok'ta ağabeyi ve kardeşiyle birlikte yakınlarını kaybeden Fatma Irmak da onlardan biri. Irmak'ın annesi de enkazdan yaralı olarak kurtarılmış.
Kendisi de Maraşlı olan ancak İstanbul'da yaşayan Fatma Irmak, davadan sorumlu yargılanan olmamasına anlam veremiyor. Dere yatağının ıslah edilip üzerine apartmanların yapıldığını söyleyen Irmak, ailesinin yaşadığı bloğun 4 kat içeri gömüldüğünü söylüyor:
"Zemin etüdü raporu olmaması ve bunlar olmadan statik projesiyle mimari projenin yapılması büyük sıkıntı. Ve bunlar kamu görevlilerinden onay alınmış. AFAD'ın raporlarıyla bile bölgede zemin sıvılaşması olduğu biliniyormuş aslında. Buna rağmen hiçbir önlem alınmamış."
3-4 duruşmalara müteahhitleri belirleyemediklerini, 75 kişinin ölümüne neden olan binayı yapan kişilerin bulunamadığını "Bu çok büyük bir trajedi" diyerek anlatan Fatma Irmak, "Hakimin belli bir kararla gelmiş ki bu çok üzücü. Katillerin itibar bile kaybetmediği dava süreçleri yaşıyoruz. Birileri korunuyor" diyor.
Fatma Irmak'ın Ebrar Sitesi'nin bulunduğu alana ilişkin anlattıkları da çarpıcı.
Aynı alanda "İyileştirme yapıyoruz, 4 kata müsaade ediyoruz" denilerek inşaatlara izin veriliyormuş. "2 bina yapıldı bile, devamı da gelecek" diyor Fatma Irmak.
'Kendi evlerimizi yeniden satın alıyoruz'
Ailelere vefat parası 100 bin lira, ilk dönemdeyse 25 bin lira yatırıldığını belirten Irmak, kendi ailesinin Mersin'e taşındığını ifade ederken insanların yıkılan evlerini yeniden satın almak zorunda bırakıldığını dile getiriyor:
"Ailem Mersin'de. Kentten epey göç oldu. Merkezdeki çadır kentler konteyner kente dönüştürüldü. Şimdi oradan da çıkarılıyorlar. Seçime kadar bir kısmı TOKİ evlerine çıkarıldı ancak seçim sonrası durdu bu süreç durdu. 'Evleri yapıyoruz' diyorlar. Örneğin 500 bin lira, 750 bin lira veriyorlar 5 milyonluk eve. Kendi evlerimizi yeniden satın alıyoruz. Çok sayıda insan 'sıfır' hale geldi. Şehirde işsizlik var. Hâlâ akıbeti belli olmayan bölgeler, evler var.
Ebrar Sitesi için 'yerinde dönüşüm' diyorlar. İnsanlar şu anda Maraş'ta 2-3 aile bir eve geçebiliyor, kiralar çok yükseldi. Evler sıva yapılıp yeniden kiralanıyor insanlara."
Cadde üstü yıkılmayan ağır hasarlı binaların hâlâ olduğunu anlatan Fatma Irmak, ilk 3 ay sonrası bölgeden çekilme söz konusu olduğunu deprem bölgesindeki insanların yaşamlarının önemsenmediğini, depremzedelerin her gün aynı travmayı yaşadığını, bir de üstüne aylardır toz bulutu soluduğunu ifade ediyor.
'Ebrar Sitesi davaları hızlı bir şekilde bitirilmek isteniyor'
Irmak, davanın yeterince adaletli sürmediğine de işaret ediyor ve bu durumun son bulması gerektiğini vurguluyor:
"Bir duruşma yarım saat sürebilir mi? Hakimler anladığımız kadarıyla çok hızlı bir şekilde Ebrar Sitesi davalarını bitirmek istiyor. Avukatların uzun uzadıya savunma yapmalarına dahi izin verilmiyor, baskı yapılıyor. Aileler duruşma salonunda çıkarılmak isteniyor. Yanlı bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz. Yani aslında bir yandan da psikolojik bir savaş veriyoruz."
*Haberde yanlışlıkla "Mustafa Timur Manga" olarak yazılan müteahhidin ismi daha sonra Mustafa Timurbanga olarak düzeltilmiştir.