Dünyada başka örneği yok, Türkiye’de ise ikinci kez bulundu: Milyonlarca yıllık tarih, maden ocağı için yok edilecek!

Ankara'da Doğanyurt Köyü’nde yapılacak olan kalker ocağı ve kırma eleme tesisi projesi köylülerin bütün itirazına karşın hayata geçirilmek istenirken, projenin hangi yanıltıcı bilgilerle hayata geçirilmek istendiğine ilişkin çarpıcı bilgiler ortaya çıkıyor. Kırsal Çevre ve Ormancılık Araştırmaları Derneği Onur Kurulu Üyesi Ahmet Demirtaş, projeye ilişkin soL'a konuştu.

Haber Merkezi

Ankara’nın Beypazarı İlçesi’ne bağlı Doğanyurt Köyü’nde yapılmak istenen kalker ocağı ve kırma eleme tesisi projesi bölgenin kültürel, ekonomik ve doğal yaşamını tehdit ediyor. 

Proje ile ilgili verilen “ÇED Gerekli Değil” kararı sonrasında bölge sakinlerinin tepkileri yeniden gündeme geldi. Bölgede pek çok araştırmaya imza atmış olan Kırsal Çevre ve Ormancılık Araştırmaları Derneği projenin hem ekolojik, hem kültürel hem de ekonomik boyutunu ele alan bir rapor hazırlayarak kamuoyu ile paylaştı. Projenin etkilerini ve ekolojik yıkım süreçlerini Kırsal Çevre ve Ormancılık Araştırmaları Derneği Onur Kurulu Üyesi Ahmet Demirtaş ile konuştuk.

ÇED'i aşmak için hile de var, yalan bilgiler de

Kırsal Çevre ve Ormancılık Araştırmaları Derneği olarak Beypazarı, Doğanyurt Köyü yakınında yapılması planlanan kalker ocağı projesine ilişkin bir rapor hazırladınız. Neden projenin gerçekleşmemesi gerektiğini düşünüyorsunuz? Bölgenin önemi neden kaynaklanıyor?

Niye karşı olduğumuzu anlatmaya öncelikle bu proje için hazırlanan "tanıtım dosyası" ile başlayabiliriz. Proje tanıtım dosyasında kalker ocağı ve kırma eleme tesisi için bir sürü veri sıralanmış durumda. Ancak bu verilerin çoğu, projenin hayata geçmesini sağlamak üzere hazırlanmış yalan yanlış bilgilerden oluşuyor. Birincisi bu.

Yalan yanlış bilgilerlerle oluşturulan proje dosyası, projenin yapılması durumunda o çevreye, köye, köyün tarım ve yaşam alanlarına, köyün kaynak sularına nasıl zararlar verileceğini içermiyor.

Projede işletme ruhsatı verilen alan 94 hektar. 94 hektarlık işletme ruhsatı verilmiş ama projeyi yapacak kişi diyor ki, ben bu 94 hektarlık yerin sadece 14 hektarlık bölümünde çalışma yapacağım. Bunun çok önemli bir nedeni var. 94 hektarlık alanda yapacak olsaydı ÇED raporu gerekecekti. 14 demesinin nedeni ÇED'den kurtulmak istemesi. Burada açık bir hile var.

Bir yıl sonra ben burada 15 hektarlık alanda daha çalışma yapacağım diyecek, sonraki yıl 25 hektar daha ekleyecek ve ÇED'den muaf olacak. Sonuç olarak 94 hektarlık alan için ruhsat almış, burası kendisinin olmuş...

Köylüler projeye karşı eylemdeler

Patlamalar yaşam alanlarını tehdit edecek

Bunun dışında dosyada başka yanlış bilgiler de var.

Kalker çıkarma ve kırma eleme yapılacak yerde ayda 4 kez patlatma yapılacağı söyleniyor. Ayda 4 kez taşlar patlatılacak ama her seferde kaç delik açıklacak bu belli değil. Açılacak deliğe 42 kilogram patlayıcı konulacak. Bu patlatma yakın çevrede 3 büyüklüğünde yer sarsıntısına neden oluyor, raporlarda var bu. Bir patlatmayla ortaya çıkacak sarsıntıyla 10 tane peş peşe yapılacak patlatma aynı şey değil. Bu yer sarsıntıları o köyün evlerini de tehdit edecek. Köyün su deposu var, bu depo patlatma yapılcak alana yakın, köyün yakınında kayalar var, bu da patlamalar sırasında köy evleri için tehdit içeriyor.

Yine patlatma yapılacak alan köye 550 metre uzaklıkta denilmiş ama köyün en uzak noktaları gözetilerek söylemiş bu. Patlama yapılacak alana 250-300 metre en yakındaki yer. 

Sadece bu da değil... Yer altı suları yatak değiştirecek patlamalar nedeniyle, köyü içme suyu kaynakları zarar görecek.

Patlamalar hava kirliliğine neden olacak, ormanı, merayı, köyü kirlilik tehdidi bekliyor. Kısacası halkın yaşam alanları kirlilik, gürültü, patlamalarla hedef alınacak.

'Sekiz farklı ağaç türüne ait fosil bulundu'

Raporunuzda bölgenin endemik bitki türleri ve fosil ağaçlar bakımından zenginliğine vurgu yapılıyor. Bu iki başlığı biraz açarsak, neler söylersiniz?

Alanın bir bölümü fosil yatağı neredeyse, bu "tanıtım dosyası"nda hiç gözetilmemiş. 

Çok sayıda ağaç fosili olduğu tespit edildi. Alanın neredeyse tamamında adım başı ağaç fosil var. Alanda yapılan incelemelerde 8 farklı ağaç türüne ait fosiller bulundu. Buna sıklıkla rastlanmaz Türkiye'de. Buranın geçmişte orman olduğunu gösteriyor. Burası fosil orman, onun fosillerini buluyoruz alanda.

Ancak projede burada fosil olmadığı iddia ediliyor. Bunun da yalan olduğu ortaya çıktı.

Alanda o bölgeye ait iki endemik bitki var, bunu da tespit etmiş olduk. 

Milyonlarca yıllık fosiller yok edilecek

'Türkiye'de ikinci kez bulundu, dünyada örneği yok'

Fosil orman konusunu biraz açarsak, nedir önemi?

Milyonlarca yıl öncesini anlatan bu ağaç fosillerinin kaybolması doğa tarihini, doğanın milyonlarca yıl önceki bilgilerini geri dönüşsüz şekilde yok edecek.

Günümüzde Karadeniz ile İç Anadolu'nun geçiş bölgesini anlatıyor bu alan. Milyonlarca yıl öncesinden burada bir göl ya da deniz varmış, fosillerden anladığımız bu.

Proje alanında erguvan ağacı fosiline rastlandı. Karadeniz'de ve Ege'de denizden biraz uzaktaki bölgelerde yetişen bir maki türü, geçmişte burada denizel iklim olduğunu gösteriyor bu fosiller.

Buranın geçmişte sıcak, nemli bir iklim olduğunu gösteren bir diğer fosil ise bataklık servisi. Bugün buna rastlayamıyoruz örneğin.

Türkiye’de bulunan bu erguvan fosilinin dünyada başka bir yerde yok, Türkiye'de ise ikinci kez bulundu.

Ve bu alandan raporda hiçbir şekilde söz edilmiyor öyle mi?

Evet. Ve dahası proje hayata geçerse bu fosiller yok edilecek.

Bu kadar önemli bir alandan söz ediyoruz.

Alanda 20 tür endemik bitki bulunduğu belirtiliyor, iki tanesinin bölgesel endemik olduğunu da tespit etmiş olduk.

Mera denilmiş ama proje alanı orman

Raporunuzda dikkat çekici bir tespit daha var. Projeye tahsis edilmesi öngörülen alanın orman vasfındayken meraya çevrildiği belirtiliyor. Buna ilişkin neler söylersiniz?

Ruhsat, alanın mera olduğundan hareketle alınmış, proje yapılacak alan gerçekte orman.

Mera üzerinden alınan ruhsatın geçerli olmaması gerekiyor. Bu alanın büyük bölümü orman.

Maden yasası ormansızlaştırmanın aracı oldu

Bununla parelel olarak son yıllarda maden ocağı projeleri gerekçesiyle çok sayıda alan ormansızlaştırıldı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Süreç nasıl buraya geldi?

Bu maden yasasında son 15 yılda yapılan değişiklilerle sağlandı. Maden yasası artık ormansızlaştırmanın en açık dayanağı olmuş durumda.

Bu değilikliklerden önce, maden olan bir yere işletme ruhsatı verilmesi için önce ormanı korumakla yükümlü kuruluş Orman Genel Müdürlüğü'nün olumlu görüşü gerekiyordu.

Son değişiklikle artık olumlu görüş alınmadan alanın tarım alanı mı, mera mı, sulak alan mı olduğuna bakılmaksızın Enerji Bakanlığı işletme ruhsatı veriyor.

Bu çok yanlış, ormanın özelliklerine bakılmadan ya da meraysa, sulak alansa buranın yapılsal özellikleri dikkate alınmadan işletme ruhsatı verilemez.

Taş ocakları bittikten sonra usulen bu alanın yeniden ağaçlandırılacağı söyleniyor. Bir alanın ekosistemini, ormanın ekosistemini yok ediyorsunuz, sonra yeniden ağaçlandıracağız diyorsunuz. Her ağaçlandırma ormanlaştırma anlamına gelmez, bunun için 50-100 sene geçmesi gerekiyor.

Burada hep kesilen ağaçlar gündem oluyor ama bunun ötesinde bir sorun var. Buradaki ormanda örneğin 26 tür memeli hayvan yaşıyor, geyik, ceylan, karacalar bulunuyor. Tesis kurulduğunda ormanla birlikte bu hayvanlar da artık burada yer alamayacak, barınamayacak.

Bilimsel mütala raporunda bu alanda yaşlı ağaç yok deniyor, 200 yaş üzerinde ağaçlar var burada. Burası bir orman, yalan bilgilerle taş ocağının açılmasına sözüm ona bilim insaları da katkı sağlıyor

Bu kalker ocağı ormana zarar vermez, esas zarar veren köylülerdir deniyor, bu kadar utanmazlık olmaz.