"İnsanlık düşmanlarına, piyasaya, gericiliğe, yozlaşmaya, işbirlikçiliğe ve sömürüye karşı bütünsel mücadele veren, devleti ve hukuku toplumsal ilişkilerin ürünü olarak gören şair ruhlu insandı. Yaşama ve olaylara sınıfsal baktı, katli sınıfsaldı."
ali rıza aydın
24 Mart 1978’de planlı olarak vahşice katledildiğinde 44 yaşındaydı Savcı Doğan Öz.
47 yılın yarıya yakını (23 yıl) AKP dönemiyle, çoğunluğu (45 yılı) 12 Eylül darbesi, hukuku ve devamıyla geçti. AKP bu hukukun üzerine kendi hukukunu ve hukuksuzluğunu, yönetim biçimini, keyfiliğini ekledi.
Artık hukuk kılıfına yargı kılıfının da eklendiği dönemdeyiz. Artık seçme ve seçilme hakkının gasp edildiği, halk için hiçbir şeyin yönetilemediği, devletin ve hukukun holdinglere ve tarikatlara hizmete dönüştüğü, toplumsal kaynakların sermayece yağmalandığı, laikliğin ve cumhuriyetin sömürücüler ve gericilerce yok edildiği dönemdeyiz.
Bu düzenden bir an önce kurtulmak için düzenlenen eylemlere katılan Yurtsever Hukukçular, Ankara’da Nazım Hikmet Kültür Merkezinde 21 Mart günü yapacakları 47. yılın anma etkinliğini ertelemek zorunda kaldı.
Hukuku ve yargıyı çıkarlarına uygun biçimlendiren ve kullanan siyasal iktidar kendisi ve yandaşları için cezasızlığı, karşıtları için düşman ceza yöntemini uygulayacak düzeni her geçen gün yaygınlaştırarak uyguluyor.
Yargı, Tahsin Yücel’in “Gökdelen” romanındaki gibi özelleştirilemedi ama “siyasal iktidara özel” duruma getirildi. Adına “adalet” denilenin “adaletsizlik” olduğu her geçen gün birçok olayda kanıtlanıyor. Aslında kanıtlanan, eşitsizliğin olduğu yerde adaletin de olamayacağı.
Savcı Doğan Öz, Savunman Halit Çelenk ve Yargıç Ali Faik Cihan’ın başa oturduğu sav-savunma-karar ustaları adalet savaşımlarında hep adaletsizliği yaratan koşullara dayandılar. Bu uğurda yargılanmaktan da kurtulamadılar. Önce insan, sonra hukukçu oldular.
Doğan Öz 1972 yılında, ölüm cezasının kaldırılması hakkında bir bildiriye imza koyduğu için hakkında açılan soruşturmaya yaptığı savunmasında şöyle diyordu: “Çağdaş ceza hukuku artık ‘doğuştan suçlu tip’ kavramını, kişiyi suça iten toplumsal ve ekonomik etmenleri yok etmeden kabul etmemektedir. Suçlu insan yoktur; suça itilen insan vardır”.
İnsanı suça iten nedenleri ve suçun kaynağını sorgulayan, kontrgerillanın üzerine giden; yolsuzluklara, devlet güvenlik mahkemelerine, Batı’nın istihbarat örgütlerine, idam cezasına, siyasi ve ekonomik işlevi açık faşist örgütlenmelere ve çetelere, yolsuzluklara, Komünizmle Mücadele Derneğine karşı savaşım veren bir hukukçuydu.
İnsanlık düşmanlarına, piyasaya, gericiliğe, yozlaşmaya, işbirlikçiliğe ve sömürüye karşı bütünsel mücadele veren, devleti ve hukuku toplumsal ilişkilerin ürünü olarak gören şair ruhlu insandı. Yaşama ve olaylara sınıfsal baktı, katli sınıfsaldı.
Düzeni sorgulamasına izin verilmediği gibi katili İbrahim Çiftçi Askerî Mahkeme tarafından dört kez idama mahkûm ettiği halde Askerî Yargıtay soruşturmadaki kimi noksanlıklar nedeniyle her seferinde Mahkeme kararını bozdu. Son bozma kararında yargılamayı yürüten Askerî Mahkeme, gerekçeli kararında yargı tarihine geçecek kararı vermek zorunda kaldı. “İtiraz üzerine verilmiş olsa dahi Askerî Yargıtay Daireler Kurulu kararlarına direnilemeyeceği muhtelif Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararlarından anlaşıldığından ayrıca Askerî Yargıtay Daireler Kurulu kararları mahkemeleri bağladığından Mahkememiz eski kararında direnememiştir. Bir oy farka dayansa da sekizde yedilik oy çokluğuna dayanan Askerî Yargıtay Daireler Kurulu’nun bozma ilamına, hukuki zorunluluk nedeniyle uyulmuş”tur diyerek sanık İbrahim Çiftçi’nin beraatına karar verdi.
Böylece 1970’lerdeki birçok cinayette olduğu gibi, akla sığmayacak yollarla ve kararlarla, faili belli cinayetler faili meçhul (!) gibi cezasız kaldı.
Tetiği çekenlerin dahi cezalandırılmadığı ortamda emir verenler ve düzen bugünlere geldi. Yargı da aynı düzenin parçası yapıldı.
Doğan Öz katliamıyla hem hak aramanın ve yargının çürütülmesinin yolu açıldı, hem de hukuk ve yargının düzen içi hallerini analiz ederek toplumcu gerçekçiliği arayan mücadele insanlarının yolu kapatılmak istendi. Ardından 12 Eylül 1980 darbesi ve devamıyla, AKP’yle bugünlere gelindi.
“Dostlar biz ölmeyiz / Yarının doğması bizden yana / Kötülerin savaşına savaş açtık / Hak bizden yana” ve “Onurlu bir savaş sürer yurtta / Tutsaklığı onursuzluğu yok etmeye yönelen” dedi Doğan Öz. Sömürülenler için adaletin sömürüden kurtulmakla geleceğinin inancını taşıyan devrimciliğiyle unutulmayacak, yaşamaya devam edecek. Saygıyla anıyoruz.