Diyanet'ten 'beş yıldızlı otel' savunması

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, Diyanet’in beş yıldızlı otellerde gerçekleştirdiği toplantı ve seminerleri savunmaya çalıştı.

Haber Merkezi

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, 11 Ağustos’ta iktidara yakınlığı ile bilinen bir kanalda yayımlanan programa katıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik eleştirilere yanıt vermek amacıyla programa konuk olan İşliyen, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 

Diyanet’in beş yıldızlı otellerde gerçekleştirdiği toplantılara yönelik eleştiriler karşısında İşliyen, “İmamların koruyucu hekimlik bilmesi, elektrik ve tesisattan anlaması, şoförlük yapabilmesi gerekiyor” diye konuştu.

'Diyanet çalışanları halkla iç içe'

BirGün'den Mustafa Bildircin'in haberine göre, İşliyen 130 bini aşkın personeli ile dev bir orduya dönüşen Diyanet’e bağlı çalışanların, ‘halkla iç içe, yüz yüze olan bir meslek icra etmeye çalıştığını’ kaydetti.

İktidarın köy okullarının kapısına kilit vurduran politikalarını akıllara getiren konuşmasında İşliyen, din adamlarının, mezra ve köylerde devletin tek temsilcisi olarak kaldığını savundu.

'Birlik beraberlik için zorunlu'

Diyanet’in beş yıldızlı otellerdeki toplantılarıyla ilgili eleştirileri yanıtlayan İşliyen, şunları söyledi:

İmamların, koruyucu hekimlik, elektrikçilik, tesisatçılık ve şoförlük bilmesi gerekiyor. Sürekli kendini geliştirmenin zorunlu olduğu bir meslek üretmeye çalışıyoruz. Bu da sürekli meslek içi eğitimlerle çağın gereklerine kendimizi hazırlamamızı zorunlu kılıyor. Bir araya gelip de kaynaşma ve dayanışmayı artırmamız için milletin birlik beraberliğini artırmak için zorunlu bu, zorunlu hale geliyor. Bunun için hizmet içi eğitim kursları düzenliyoruz.”

İşliyen’in açıklamalarını değerlendiren Eğitim Uzman Ali Taştan, AKP iktidarında 20 bin 243 köy okulunun kapatıldığını hatırlattı.

Bilinçli politika

Taştan, “aydınlanmanın meşalesi” olarak değerlendirdiği öğretmenlerin köylerden çekildiğini belirterek, “Köylerde sadece din görevlileri kaldı” diye konuştu.

Köylerin, tarikat ve cemaatlerin özgürce faaliyet yaptığı alanlar haline geldiğini savunan Taştan, şunları söyledi:

AKP bile isteye köyleri boşaltarak bu alanları imamlara, tarikat ve cemaatlere terk etti. Köy nüfusunun azalması tarımsal üretimin azalmasına, hayvancılığın olumsuz etkilenmesine ve köy okullarının kapanmasına neden olmuştur. 2000’li yıllara kadar her köyde bir okul bulunmaktaydı. Öğretmenler köylünün diğer sorunları ile de ilgilenirdi. Hasta olan, başka bir şehre iş için gidecek olan gelir öğretmene danışırdı. Tam gün eğitim yapan köy okullarının servis, ısınma, temizlik, güvenlik gibi sorunları bulunmuyordu.

Köy okullarını kapatarak insanlarımızın şehirlere göç etmesine zemin hazırladık. Köylünün ekonomiye katkısını hiç hesaba katmadık. Eğitim imkânlarına eşit erişimin merkezleri olan köy okullarını kapatarak dezavantajlı çocuklarımızın dünyaya açılan tek şansı olan bu kapıları da kapatmış olduk. Köy okulları yaparak yaşayarak öğrenmenin merkezleriydi.

Yoksul ailelerin çocuklarının özgürce sosyalleştiği alanlardı bu okullar. Şimdi bu çocuklarımızı kilometrelerce mesafelere taşıyarak, özgüvenlerini yok ettik. Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Niyazi Altunya gibi aydınlanmacı öğretmenlerin yetişmesinin önüne set çektik.

Öğrenciler servislere mahkum

İşliyen’in sözleri, AKP iktidarında kapatılan köy okullarını akıllara getirdi.

2002 yılından bugüne 20 bine yakın köy okulu kapatılırken köylerdeki öğrenciler taşımalı eğitime mahkum edildi.

2020-2021 eğitim öğretim yılı öğrenci taşıma uygulaması kapsamında ilköğretim kademesinde 694 bin 654, ortaöğretim kademesinde 483 bin 603, özel eğitimde ise 122 bin 121 olmak üzere toplam 1 milyon 300 bin 378 öğrenci servis araçları ile okullara taşındı.