Devlet patronlar için el koyuyor: Yıllık ortalama 16 yılın toplamını geçti

17 yılda 1609 acele kamulaştırma kararı verilmiş. Yani son 8 yıl içinde yılda ortalama 184 acele kamulaştırma kararı alınmış. 1986-2012 arasında yani bir önceki 16 yılda toplam 136 acele kamulaştırma kararı alındığı düşünüldüğünde ortada nasıl korkunç bir tablo, bir “el koyma” var anlaşılıyor.

Haber Merkezi

Tarlaların ortasına kurulmak istenen biyogaz enerji santraline karşı direnen Çapaklı köylülerinin arazileri geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kamulaştırılmıştı. Köylüler ve Salihli halkı bu kararın ardından kalabalık bir yürüyüş ve basın toplantısı yaparak mücadeleye devam edeceklerini duyurdu.

Ancak bu yaşananlar acele kamulaştırma uygulamasının yeniden tartışılmasına neden oldu çünkü acele kamulaştırma AKP döneminde özellikle teki çekebilecek enerji santralleri, köprü, otoyol gibi projelerde sıkça yapılan bir uygulama haline geldi.

İnanılmaz artış

Bakanlar Kuruluna, 1983 yılında acele kamulaştırma kararı verme yetkisi tanındı. Bu yetki ilk kez 1986 yılında kullanıldı. Resmi Gazete'yi taradığınızda 1986 yılından 2012 yılının Mayıs ayına değin geçen 26 yıl süresince 136 acele kamulaştırma kararı alındığını görülüyor. Bu kararların yarısı 2010-2012 arasında alınmış. Yani giderek artan bir ivmeyle bu kararlar alınıyor.

2020 yılına gelindiğinde bu rakamın astronomik bir şekilde arttığı görülüyor. 17 yılda 1609 acele kamulaştırma kararı verilmiş. Yani son 8 yıl içinde yılda ortalama 184 acele kamulaştırma kararı alınmış. 1986-2012 arasında yani bir önceki 16 yılda toplam 136 acele kamulaştırma kararı alındığı düşünüldüğünde ortada nasıl korkunç bir tablo, bir “el koyma” var anlaşılıyor.

Öylesine ki kamulaştırmak için gereken yasal işlemlerin bitirilmesini beklemeye bile tahammülleri olmuyor çoğu zaman. Bakanlar Kurulu bir taşınmazın acele kamulaştırılmasına karar veriyor, sahibi adına bankaya bir miktar para yatırılıyor ve derhal o taşınmaza el konuluyor.

‘Parasını devlet ödeyecek, arazi şirkete verilecek’

CHP milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu geçtiğimiz gün Cumhuriyet gazetesine yaptığı açıklamada “İstimlakı devlet yapacak, parasını devlet ödeyecek, arazi şirkete bedava verilecek ve şirket burada santral kurarak cebini dolduracak. Özel sektör, vatandaşın malına çöksün, parasını da devlet ödesin diye bu kanun çıkarılmamıştır” sözleriyle uygulamaya tepki göstermişti.

‘Amacı dışında kullanılıyor’

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz eski Sayıştay denetçisi ve soL yazarı Kadir Sev Kamulaştırma Yasasının 27’nci maddesinde, “yurt savunması için gerekiyorsa; gecikmesinde sakınca varsa; önceden öngörülmeyen olağanüstü bir durumla karşılaşılmışsa… işlemleri sonradan yürütülmek üzere acele kamulaştırma yapılabilir” dendiğini belirtiyor ancak AKP’nin bu maddeyi amacı dışında kullandığını belirtiyor:

“AKP, bu maddeyi hiçbir zaman öngördüğü amaçlarla kullanmadı. Maddenin; ‘…yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde…’ kuralına dayanarak, olur olmaz her durumda uyguladı. Oysa bu kural Cumhurbaşkanına kayıtsız koşulsuz karar verme yetkisi tanımıyor. Neden acele kamulaştırılması gerektiğinin ve gecikilirse ne tür sorunlarla karşılaşılacağının hesabını, idari yargı yerlerinde vermesi gerekiyor. Kimse sormayınca o da veremedi…”

Sev, kamuoyunda oluşan yanlış bir algının da düzeltilmesi gerektiğini belirterek acele kamulaştırma kararının alınmasının taşınmazın sahibini yasal korumadan yoksun bırakmadığını, işlemlerin sonradan yürütüldüğünü söylüyor ama “Tek önemli sıkıntısı rayiç bedel üzerinden parasını ödeyip 15 gün içinde çık denebiliyor. Direnirse icra yoluyla çıkarılıyor” diyor.

‘Amaç tartışılmasının önüne geçmek’

Peki neden kamulaştırmalar hep acele yapılır hale geldi? 

Sev’e göre bunun tek nedeni hızlı davranıp, projenin kamu yararına olup olmadığının tartışılmasını önlemek ve böylelikle olası direnmelerin önünü kesmek. 

“Sorun kamulaştırmanın nasıl yapıldığında değil; büyük projelerin kendisinin tartışılmasını istemiyorlar” diyen Sev “Sakın AKP İktidarının, ülke ve halkın çıkarlarına aykırı olduğunu görüp, özelleştirme ısrarından vazgeçtiği düşünülmesin, bu kamulaştırmalar, özelleştirmek amacıyla yapılıyor. Ülke toprakları, sermayenin ve zenginlerin çıkarına olacak biçimde yeniden dağıtılıyor.” ifadelerini kullanıyor.