Depremlerin ardından bir yıl geçti: Ölü sayılarından hâlâ emin değiliz

6 Şubat depremlerinin ardından bir yıl geçti. Ancak hâlâ yaşamını kaybedenlerin sayısına dair spekülasyonlar var. Uzmanları konuyu soL'a değerlendirdi: 'İnsanlar sayılara inanmıyor'

Özkan Öztaş

6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerden 11 şehir etkilenmiş, on binlerce bina yıkılmış veya ağır hasar görmüş, on binlerce yurttaşımız da hayatını kaybetmişti. Bir yılın ardından hafızalarda kalan şey ise insanların yaşadıkları çaresizlik ve kendi imkanları ile yakınlarını enkaz altından kurtarma çabaları oldu. 

6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ta 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde meydana gelen depremler, kentin yanı sıra Gaziantep, Hatay, Kilis, Adıyaman olmak üzere 11 ilde yıkıma neden oldu. Zaman zaman farklı kurumlardan farklı açıklamalar yapılmış olsa da açıklanan resmi verilere göre 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi de yaralandı.

Ancak hâlâ yakınlarını arayan yurttaşlar, kayıp ilanları ve moloz kaldırma çalışmalarında bulunan cesetler kamuoyunun gündeminde. 

soL olarak bu konuyu İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Nusret Suna ve Hatay Barosu'ndan Avukat Ecevit Alkan'a sorduk. Uzmanlardan ve hukukçulardan aldığımız yanıtlar konunun sadece depremlerle sınırlı olmadığının, bugün Türkiye'de yaşayan yurttaşların hükümetin açıkladığı hiçbir resmi sayıya güven duymadığının altını çiziyor. 

'Ya yıkılan bina sayısı doğru değil ya da ölen yurttaşlarımızın sayısı'

Konuya dair soL'a konuşan İnşaat Mühendisleri Odası'ndan Nusret Suna, kaybettiğimiz insan sayıları ile ağır hasarlı ve yıkılmış binaların sayısı arasında bir tutarsızlık olduğunu ifade ediyor. 

Suna, "Birçok veriyi kendi çabamızla İnşaat Mühendisleri Odası olarak toplamaya çalıştık. Resmi rakamlara göre 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti. Ama yıkılan bina sayılarına baktığımızda ise bu sayı hemen hemen yıkılan bina sayısına eşit. Sizler de biliyorsunuz kimi yıkılan binalarda yer yer onlarca hatta yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz örnekler oldu. Dolayısıyla açıklanan resmi ölüm sayıları ile yıkılan bina sayıları arasında bir tutarsızlık var. Ya yıkılan bina sayılarını fazla gösteriyorlar ya da ölü sayılarını az. Ama bizim ulaştığımız verilerde neredeyse şehir şehir veriler mevcut. Yaptığımız araştırmalarda ve oluşturduğumuz tablolarda yıkılmış ya da acil yıkılmış binaların sayısı 60 binden fazla. Dolayısıyla her binada yalnızca bir insanın yaşamını kaybettiğini düşünsek dahi veriler tam anlamıyla birbirini tutmuyor. Resmi açıklanan ölüm sayılarına inanmaz istiyoruz doğal olarak. Kayıpların daha fazla olmasını düşünmek istemiyor insan" ifadelerine ver veriyor.

'Kayıp ve açıklanmayan ölü sayılarında hukuki başvuruların sayısı çok az'

Konuya dair soL'a konuşan Hatay Barosu'ndan Avukat Ecevit Alkan da kayıp ilanlarının ve resmi olarak açıklanmayan ölümler konusunda hukuki başvuruların sayısının sanılanın aksine çok az olduğunu ifade ediyor. Konunun daha çok sosyal medya mecralarında tartışıldığının altını çizen Alkan, "Sosyal medyada hakkını aramak, duyurmak, ilan vermek elbette çok önemli ancak esas yol ve yöntem değil. Yurttaşlarımızın bu konuda hukuk açısından başvurularının sayısının az olduğunu belirtmem gerekir" diyor.

Alkan, "İnsanlar sosyal medyada falan duyurular yapıyor. Çünkü öncelikle kayıplarına, yakınlarına ulaşmak istiyorlar. Ancak bunların hukuki olarak da işleme konulması gerekir. Zira tüm bu işlemlerde yapılması gereken bir dizi adımlar var. Yani sanılanın aksine adli mercilere yansıyan sayı ile kamuoyuna yansıyan sayılar arasında bir açı oluşuyor. Burada insanların hukuki süreçlere olan inançlarını kaybetme de olabilir sürecin görece daha uzun sürmesi de. Çünkü yakınlarını kaybeden insanlar acele etmek istiyor. Ama bir yandan da konunun hukuki alanda ilerlemesi gerekiyor" diyor. 

Resmi sayılar ve gerçekler: 'Yaşadıklarıma mı inanayım yoksa...'

Bugün deprem bölgelerinde birçok sokakta hâlâ kayıp ilanları yer alıyor. İnsanlar hâlâ ulaşamadıkları yakınları için mücadele ediyor. Ancak bir yandan da açıklanan resmi verilere dair bir spekülasyon devam ediyor.

Tüm bunların altında yatan sebebi insanların artık resmi rakamlara olan inançsızlığı ile ilişkilendiriyor Ecevit Alkan.

"Şimdi konuyu sadece deprem ile sınırlarsak eksik kalır. Hayat pahalılığı, enflasyon ve benzeri birçok yapılan açıklamaya insanlar inanmıyor artık. 'Yaşadığıma mı inanayım yoksa resmi verilere mi?'  diye düşünüyor insanlar. Dolayısıyla bu konuda depremin ilk gününden bu yana yapılan hiçbir açıklamanın gerçeği yansıtmadığına dair bir kanaat oluşmuş durumda" sözleriyle anlatıyor.

Depremin üzerinden bir yıl geçti. Ancak hâlâ insanlar resmi olarak kaybettiğimiz insanlarımızın sayılarını sorguluyor. Resmi rakamlar 53 bin 537 kişinin yaşamını kaybettiğini söylüyor. Ancak yıkımın boyutlarını düşününce bu sayının gerçek olup olmadığı tartışması yine yurttaşların gündeminde yer almayı sürdürüyor.