DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında açıklamalar yaptı.
Partisinin geçtiğimiz hafta sonu yapılan MYK toplantısında başlıca konulardan birisinin Suriye'deki gelişmeler olduğunu aktaran Doğan, İmralı başvurusuna dönüş olmadığını söyledi.
"Öcalan’a yönelik tecrit yıllardır bizim gündemimizde, 1 Ekim ile birlikte başlayan bir tartışma değil bizim için" diyen Ayşegül Doğan, çağrıları önemsediklerini belirtti. DEM Parti grubu olarak daha önce de bir başvuru yaptıklarını hatırlatan Doğan şöyle konuştu:
"İmralı’nın kapılarının açılması gerekiyor. Sayın Öcalan’ın ne söyleyeceğini herkes merak ediyor. Biz de merak ediyoruz, duyalım bunları. Bu kapıları bir an önce açın. Ne Pervin Buldan, ne Sırrı Süreyya Önder’e, ne Sırrı Sakık’a Adalet Bakanlığı tarafından iletilmiş herhangi bir görüşme onayı yok. Bizim Eş Genel Başkanlarımız adına başvurumuz var, bu başvuruyu sizlerle paylaştık. Üzerinden günler geçti hale bize olumlu olumsuz daha önce bütün grubumuzun yaptığı başvurularda da keza aynı şekilde hiç bir dönüş olmadı. Biz tecridin kaldırılmasını istiyoruz. Aile görüşü de sağlanmalı avukatlar da görüşmeli mektup hakkını da kullanmalı, telefon hakkını da kullanmalı ve tabii ki DEM Parti ile temas sağlanmalı, geciktirilmemelidir."
'Abdullah Zeydan görevinin başında'
Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan'ın memnu haklarının iadesine dair Yargıtay'ın verdiği bozma kararına da değinen Ayşegül Doğan, "Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanlarımız olması gerektiği gibi görevlerinin başında. Aksi yönde çıkan haberleri ve sanki orada başka bir durum yaşanıyormuş gibi bir takım yanlış belgelerin dolaşıma sokulmasının niyet ve maksadını anlıyoruz" dedi. Yerel mahkemeden çıkan kararın Zeydan’ın Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanlığı yapmasına engel bir durum teşkil etmeyeceğini ve kayyım gerekçesi yapılamayacağını vurguladı.
'Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit eden bir durum söz konusu değil'
Doğan Suriye'deki gelişmelerle ilgiliyse şunları söyledi: "Biz Suriye’de en tutarlı politikaya sahip olan siyasi partiyiz. Keşke kayyımlarda olduğu gibi bugün Suriye’de yaşananlar bizi yanıltsaydı. Şimdi yapılan açıklamalara bakarsak 'Türkiye’nin güvenliği için Suriye'deyiz' deniyor. 'Türkiye’nin meşru hakları için Suriye’deyiz' deniyor. Biz DEM Parti olarak şöyle diyoruz; Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit eden bir durum söz konusu değil. Bu açıklamalar yapılırken deniyor ki ‘Orada YPG, YPJ Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit ediyor. O yüzden de biz sınır güvenliğini sağlamaya çalışıyoruz.’ Ve 30 kilometre derinlik vurgusu yapılıyor. Eğer gerçekten bir derinlik aranıyorsa; derinliği bu şekilde değil irtibat kurarak, temasla, diyalogla sağlamak gerekir."
'Yayılmacı bir politikaya sahip değilseniz, diyalog kurun'
"DEM Parti olarak diyoruz ki, şayet çatışmacı ve yayılmacı bir politikaya sahip değilseniz Suriye'nin tüm farklılıkları, kimlikleri ve inançlarıyla eşit ve özgür bir şekilde yaşamalı" ifadelerini kullanan Doğan, "Eğer gerçekten çatışmacı ve yayılmacı bir politikaya sahip değilseniz; buyurun diyalog kurun, temas kurun. Biz bunu arzu ediyoruz. DEM Parti olarak. Türkiye kamuoyunun da beklentisi bu. Halkların kazanımlarının tehdit olarak değerlendirilmemesi, siyasi ifadelerinin tanınması ve kabul edilmesidir" diye konuştu.
'Diyalog ve temas çağrılarını dikkate almak gerekir'
Mezopotamya Ajansı'na göre, DEM Parti Sözcüsü'nün açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye’nin bugüne kadar Suriye'ye ilişkin yürüttüğü politika neresinden bakarsanız, neresinden tutmaya çalışırsanız çalışın tutarsız bir politika. Üstelik içeride ve dışarıda, yani her yerde barış söylemini dile getirirken Suriye'de böyle bir politika yürütmek ancak tutarsızlık olabilir.
Peki, bunun içerideki Kürt meselesiyle bağlantısı nedir? Hatırlamayanlara bir kez daha hatırlatalım; Afrin ile Kamışlı burada yaşayan Kürtler için önemli yerlerdir. Çünkü oranın acısı burada hissediliyor. Tıpkı Erbil gibi tıpkı Süleymaniye gibi. 90’lı yıllarda aynı feryat ve hezeyanları Erbil ve Süleymaniye için de duyuyorduk.
Kardeşleşmek dost olmak mümkünken çatışmak, karşı karşıya getirmek, karşı karşıya gelecek söylemlerden vazgeçmek gerekir. Diyalog ve temas çağrılarını dikkate almak gerekir."
'Öcalan çağrısı sonrası somut tek bir adım atılmadı'
"Öcalan; ‘Koşullar oluşursa Kürt meselesini çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek pratik ve teorik liderliğe ve güce sahibiz’ dedi. Biz hazırız dedik. Buna rağmen tek bir somut atılmadı bugüne kadar. Tek bir somut adım atılmamış olmasına kayyım uygulamasına tutuklamalara devam ediliyor. Bunlara rağmen biz inatla Kürt sorununun demokratik yol ve yöntemlerle çözmeye davet ediyoruz. Bu tartışmaları artık başka bir aşamaya evrilmesi süreç diyebileceğimiz bir hale dönüşmesi için içeriklendirmeye ihtiyaç vardır."