DEDAŞ’ın '2025 hedefi': Yangınları ve ölümleri yok sayan yeni yıl planı

DEDAŞ’ın altyapı eksikliği felaketlere yol açtı, halk çözüm beklerken şirketin 2025 hedefi yine kâr ve kaçak elektrikle mücadele.

Özkan Öztaş

Geçtiğimiz yaz Dicle Elektrik Dağıtım Şirketi’nin (DEDAŞ) altyapı ve nakil hatlarındaki eksiklikler nedeniyle Diyarbakır’ın Çınar ve Mardin’in Mazıdağı ilçeleri arasında çıkan yangında 15 yurttaş hayatını kaybetmiş, 80’e yakın kişi yaralanmıştı.

Yangın, Diyarbakır’da 8 bin 100, Mardin’de 7 bin dönüm ekili araziyi yok ederek toplamda 15 bin 450 dönüm alanın kül olmasına yol açmıştı. Yüzlerce hayvan ölürken, halk büyük zarar gördü.

Yapılan bilirkişi incelemeleri ve Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) raporları, yangının DEDAŞ’ın onarımsız altyapısından kaynaklandığını ortaya koymuştu. Bu durum, 2025 yılında şirketin altyapı yatırımlarını önceliklendireceği beklentisini doğurdu. Ancak DEDAŞ’ın yeni hedefleri, yurttaşların bu beklentilerini boşa çıkardı.

'Öncelik kaçak elektrik'

Dicle Elektrik, Diyarbakır’da düzenlediği “Kaçak Kullanıma Sıfır Tolerans Çalıştayı”nda, 2025 hedeflerinin kaçak elektrikle mücadele olduğunu duyurdu.

DEDAŞ Genel Müdür Yardımcısı Şeref Korhan, 2013’teki özelleştirme sürecinden itibaren kayıp-kaçak oranını yüzde 78’den yüzde 42’ye indirdiklerini ve 2025 hedeflerinin bu oranı yüzde 38’in altına çekmek olduğunu açıkladı.

EMO: 'Manipülasyon ve gerçek veriler'

soL'a konuşan Elektrik Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Ufuk Bulut, şirketin kamuoyunu manipüle ettiğini belirtti. Bulut, kaçak elektrikle mücadele konusunda somut verilerin açıklanmadığını, yalnızca yüzdelik ifadelerle halkın yanıltıldığını vurguladı:

“Kaçak elektrik oranlarını tartışıyoruz ama kilowatt cinsinden verileri bilmiyoruz. Yüzdelik dilimler, sorunun büyüklüğünü tam olarak açıklamaz.”

Bulut, elektrik kullanımının devlet tarafından sübvanse edilmesi gerektiğini belirterek, şirketin kâr odaklı politikalarının bölge halkını mağdur ettiğini ifade etti:

“Bölgede elektriğe erişim, tarım, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçların ön koşulu. Ancak bu ihtiyaçlar, şirketin gelirleri artırma planlarıyla gölgeleniyor.”

Elektrik, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası. Tarımdan sanayiye, eğitimden sağlığa kadar her alanda toplumun kalkınması için temel bir ihtiyaç. Özellikle Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa gibi bölgelerde elektrik, yalnızca bir konfor unsuru değil; tarımsal sulama, hayvancılık ve temel yaşam standartlarının sürdürülmesi için hayati öneme sahip.

Dicle Elektrik, Diyarbakır’da düzenlediği “Kaçak Kullanıma Sıfır Tolerans Çalıştayı”nda yangınlar Haziran ayında çıkan yangınlar unutuldu.

Ancak günümüzde elektrik, halkın ihtiyaçlarından çok şirketlerin kâr hesaplarına göre planlanıyor. Özel şirketler, elektrik dağıtımını bir ticari faaliyet olarak görüyor ve halkın taleplerini ikinci plana atıyor. Ufuk Bulut "Oysa devletin görevi, bu temel ihtiyacı karşılama sorumluluğunu yerine getirmek ve halkın elektriğe erişimini güvence altına almaktır" diye belirtiyor. 

Her ne kadar DEDAŞ, "Kaçak Kullanıma Sıfır Tolerans Çalıştayı”nda kesintisiz elektrik için kaçak kullanımla mücadele konusunu öne çıkarsa da esas sorun kaçak kullanımdan ziyade alt yapı yetersizliği olarak görülüyor. 

Altyapı yatırımı yok, yeni felaketler kapıda

Bulut, DEDAŞ’ın altyapı yenileme çalışmalarını ihmal ettiğini ve köylüleri cezalandırma politikası izlediğini söyledi. Son dönemde yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerine dikkat çeken Bulut, şirketin halkın tepkilerini manipüle ettiğini belirtti:

“Elektriksiz bırakılan köyler protesto edince, ‘kaçak elektrik kullananlar şirkete karşı geliyor’ algısı yaratılıyor. Bu manipülasyonla altyapı eksiklikleri gizleniyor.”

Ufuk Bulut söz buraya gelince Diyarbakır Silvan'daki yaşananları hatırlatıyor. 

Çünkü Dicle Elektrik’in Silvan’da yaptığı uygulamalar, şirketin halkı nasıl mağdur ettiğini gözler önüne seriyor. Geçtiğimiz aylarda Silvan’daki köyler, altyapı yenileme bahanesiyle tam iki ay boyunca elektriksiz bırakıldı. Köylülerin tarımsal sulamadan hayvancılığa, günlük yaşamdan eğitim ve sağlığa kadar her alanda büyük sıkıntılar yaşadığı bu süreçte, DEDAŞ yine bildiği taktiğe başvurdu: Halkı suçlayarak gerçekleri manipüle etti.

İki ay boyunca elektrik kesintisi yaşayan köylüler haklı olarak protesto etti. Ancak şirket, bu protestoları “kaçak elektrik kullananlar DEDAŞ’a karşı geliyor” diye kamuoyuna sundu. Asıl sorun, şirketin altyapı yatırımlarını yapmaması ve köyleri elektriksiz bırakmasıydı ancak bunu kimse konuşmadı.

“Silvan’da yaşanan olay, DEDAŞ’ın halkı nasıl mağdur ettiğinin en net örneğidir. Köylüler elektriksiz bırakıldı, geçim kaynakları durdu, yaşam koşulları ağırlaştı. Ama bu gerçeklerin üstü, manipülatif söylemlerle örtülmeye çalışıldı. Halkı suçlayarak sorunlarını çözemezsiniz. Altyapıyı yenilemedikçe, nakil hatlarındaki kayıpları telafi etmedikçe, elektriğe erişimi insanca bir hak olarak görmedikçe bu sorunlar bitmez.”

15 yurttaşın yaşamını yitirdiği, yüzlerce hayvanın telef olduğu, binlerce dönüm arazinin yok olduğu yangınların ardından, bölge halkı altyapı yatırımları bekliyor. Ancak DEDAŞ’ın 2025 hedeflerinde bu talebe yer yok. Şirket, kaçak elektrikle mücadeleyi öne çıkararak, yeni felaketlere davetiye çıkarıyor.

Halk, “Bir daha böyle acılar yaşanmasın” derken, DEDAŞ’ın önceliği kârını artırmak. Şirketin hedefleri, bölge halkını korumaktan çok uzak.