Dayanışma Meclisi: Pandemi koşullarında eğitimde eşitlik çok daha acil hale geldi!

Dayanışma Meclisi, salgının ülkemizdeki seyrini, eğitim kurumlarının ve öğrencilerin durumunu değerlendiren ve politika önerileri sunan bir rapor hazırladı.

Haber Merkezi

Dayanışma Meclisi, ilk rapor ve görüşünü “Pandemi Koşullarında Eğitimde Eşitsizlik” üzerine açıkladı. Dayanışma Meclisi, ilköğretim ve lise düzeyindeki eğitimin yeniden başlamasının tartışıldığı şu günlerde salgının ülkemizdeki seyrini, eğitim kurumlarının ve öğrencilerin durumunu değerlendiren ve politika önerileri sunan bir rapor hazırladı. Dayanışma Meclisi, raporda pandemi koşullarında eğitimde varolan eşitsizliklerin derinleştiğini gözler önüne seriyor ve ülkedeki tüm çocukların okula gitme ve eğitim hakkını savunmak için öneriler sunuyor.

Rapor, eğitim sisteminin mevcut yapısının eğitime başlamaya uygun olmadığını vurguluyor. Salgın koşullarına uygun ortamı sağlayan veya sağlayamayan okulların tümünde yüz yüze eğitimin başlamasına izin verilmesinin ülkemiz eğitim sisteminde zaten var olan eşitsizlikleri derinleştireceğinin altı çiziliyor. 

18 Mart’tan bu yana örgün eğitim yerine uzaktan eğitime geçilmesinin eğitbilimsel açıdan büyük bedellerine vurgu yapılıyor. Uzaktan öğretimle, öğrencilerin kazanacakları becerilerin çok sınırlı olduğu; öğrencinin uzaktan öğretimde dikkatini sürekli toplamasınin imkansız olduğu; uzaktan öğretimin öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretmen/yönetici/okulun diğer elemanları arasındaki etkileşimleri yok ettiği aktarılıyor. Milyonlarca öğrencinin donanım eksikliği ve internete ulaşamama nedeniyle uzaktan eğitime katılamadığı da belirtiliyor.

Dayanışma Meclisi, raporda ülkedeki bütün çocukların eğitim hakkına sahip çıkılması gerektiğini vurguluyor: “Okul, ailenin dışında devletin, dolayısıyla toplumun bütün çocuklara sahip çıkmasının ve sorumlu olmasının aracıdır. Çocukların okullarından uzak tutulması ve belirsiz bir süre uzaktan öğretime mahkûm edilmesi, bu tarihsel olarak kazanılmış hakkı çocukların ve ailelerin elinden almaktadır.”

Dayanışma Meclisi, okulların bir an önce açılabilmesi ve okula gitme hakkının
savunulması için şu öneriler de bulunuyor:

a) Atanamayan öğretmenlerin hemen görev başı yapması sağlanmalıdır.

b) Bir sınıfta eğitim görecek azami öğrenci sayısını düzenlemek için MEB bütün kadrolarıyla, devlet bütün maddi olanaklarıyla seferber olmalıdır. Ek sınıf yaratmak için gerekirse bazı özel kurumlar kamulaştırılmalı, yetersiz öğrencisi olan imam hatip okulları normal okullara dönüştürülmeli, gerekirse yeni binalar yapılmalıdır.

c) Her okulda kalıcı bir sağlık birimi oluşturulmalı, her okul bir filyasyon ekibiyle izlenmeli, öğrencilere ve eğitim emekçilerine haftada bir test yapılmalı, öğrenci ve eğitim emekçilerinin koruyucu sağlık hizmetleri başta olmak üzere birinci basamak sağlık hizmetlerine en hızlı şekilde kavuşması sağlanmalı, testi pozitif olanlar çıktığında karantina işlemleri gecikilmeden uygulanmalıdır.

d) Okullarda gerekli bütün hijyen malzemesi, maske ve benzeri gereksinimler yeterli miktarda devlet tarafından sağlanmalıdır.

e) Eğitimde eşitliğin sağlandığı koşullarda çocukların evlerine en yakın okula
gitmesi sağlanmalı, eğitimde eşitsizliğin ürünü olan okul servisine olan gereksinim azaltılmalıdır.

f) Güvenilir bir COVID-19 aşısı ülkede bulunur duruma gelirse, eğitim emekçileri ve öğrenciler öncelikli toplum kesimleri arasında düşünülmelidir.

g) Bütün okullarda bilimsel bir müfredat devreye girmeli, eğitim programı hurafe ve gerici öğelerden arındırılmalıdır.

Yaşanan pandemi koşulları, kamusal bir hizmetin özel sektör eliyle kâr amaçlı olarak sağlıklı bir biçimde organize edilmesinin mümkün olmadığını göstermiştir. Diğer kamusal hizmet türlerinde olduğu gibi eğitim alanındaki sorunların çözümü de, toplumcu/kamucu bir yaklaşımdadır.